Ölüm Dürtüsüne Yeniden Bakis: Olivier Roy’un ?Cihad ve Ölüm?ü Üzerine

Sigmund Freud , (Medeniyet ve Hosnutsuzluklari) Civilization and Its Discontents adli eserinde , insanlari birbirine baglayan içgüdüsel bir erosun yani sira...
Ölüm Dürtüsüne Yeniden Bakis: Olivier Roy’un ?Cihad ve Ölüm?ü Üzerine
Prof. Dr. Bülent SÖNMEZ
Prof. Dr. Bülent SÖNMEZ
Eklenme Tarihi : 7.09.2021
Okunma Sayısı : 1633

Sigmund Freud , (Medeniyet ve Hosnutsuzluklari) Civilization and Its Discontents adli eserinde , insanlari birbirine baglayan içgüdüsel bir erosun yani sira , bastirilmasi, yeniden yönlendirilmesi veya baskalarina karsi serbest birakilmasi gereken saldirgan ve yikici bir içgüdünün bulundugunu varsaymisti . Olivier Roy’un yakin zamanda yayinlanan Cihad and Death adli kitabinda Freud’un “ölüm dürtüsünden” hiç söz edilmiyor , ama bu dürtü satiraralarinda  gizleniyor gibi görünüyor.

Roy’un temel argümani, çagdas cihadin, ölümün (baskalarinin ama ayni zamanda daha da önemlisi benligin) merkezi hedef haline geldigi nihilist bir fenomen oldugudur. Yazdigi gibi, “Teröristin ölümü, eyleminin yalnizca bir olasiligi veya talihsiz bir sonucu degildir; planinin merkezi bir parçasidir.” Bu özellik, bugünün cihatçi militanlarini, siddeti bir kurtulus kapisi olarak gören  daha önceki bir nesilden ayiriyor. Roy’un belirttigi gibi, bu ayni zamanda Sünni Islam’da “Tanri’nin iradesine müdahale ettigi için ölüm pesinde kosanlari ödüllendirmeyen” bir yeniligi temsil ediyor.

Kitabin girisinde Roy’un tüm dogru sorulari sordugunu görüyoruz: “Son yirmi yildir neden bu aktörler düzenli olarak ölümü seçtiler? Çagdas Islami radikalizm hakkinda ne diyor? Ve günümüz toplumlari hakkinda ne diyor?”

Ne yazik ki Roy, okuyuculari dogru yöne yönlendirebilecek çok sayida ipucu vermesine ragmen, bu sorulari çogunlukla cevapsiz birakiyor. Kendi okumamda bu bosluk beni Freud’a ya da daha spesifik olarak onun elestirmenlerine geri döndürdü. Tipki daha önceki bir okuyucu kusaginin, Freud’un tanimladigi psisenin, insan dogasinin temel bir özelliginden ziyade kapitalist gelismenin belirli bir asamasinin ürünü oldugunu iddia etmesi gibi, Roy’un açiklamasindaki nihilizm bir yerden geliyor . Kalici hüsran Cihad ve Ölümde Roy, belki de liberal gelenekten geriye kalanlari destekleme arzusundan dolayi, eve döndügünde kanli kirintilarin izini takip etmeye isteksiz görünüyor.

Islam ve siddet hakkinda kitaplardan olusan kalabalik bir piyasada, Cihad ve Ölümü birbirinden ayiran birçok özellik vardir . Ancak bu kitap alaninda önde gelen bir bilim adami tarafindan yazilmis, kisa, oldukça erisilebilir, ancak herseye ragmen analitik açidan titiz bir çalismadir. Burada, konu hakkinda bildiklerinin yalnizca buzdaginin görünen kismini sergileyen bir yazar var ve gerçekten de, zaman (ve editoryal standartlar) izin verirse, Roy’un her paragraf hakkinda uzun uzadiya ayrintiya girebilecegi anlasiliyor.

Belki de en çarpici olani, Cihad ve Ölüm Kurandaki “Haram aylar (süre taninmis dört ay) siyrilip-bitince (çikinca) müsrikleri buldugunuz yerde öldürün, onlari tutuklayin, kusatin ve onlarin bütün geçit yerlerini kesip-tutun. Eger tevbe edip namaz kilarlarsa ve zekati verirlerse yollarini açiverin. Gerçekten Allah, bagislayandir, esirgeyendir.” (9:5) ayetini zikrederek  Ibn Teymiyye, Seyyid Kutub, vb.  yazarlara atifta bulunarak  Cihadi “ona çok benzeyen diger siddet ve radikalizm biçimlerinin yanina”, -kitlesel katliamlar ve nesiller arasi isyanlardan kiyamet günü kültlerine kadar- yerlestirmeyi seçiyor.

Iddia ettigi gibi, “intihar terörizminin  El Kaide ve ISID gibi fenomenlerin Müslüman dünya tarihinde yeni oldugu ve basitçe köktenciligin yükselisiyle açiklanamayacagini çok sik unutuluyor.”

Roy, Kur’an’in “gerçekten” ne dedigini çözmeye yönelik bir baska girisimin yerine, okuyucuya yeni cihat içinde ölümün merkeziligini (ve yeniligini) odaklayan sosyolojik bir analiz sunuyor. “Büyüleyici olan,” diye öne sürüyor, “saf isyan, bir ütopya insasi degildir. Siddet bu yoda bir araç degildir. Bu basli basina bir sonuçtur.”

Roy, cihatçilik ile diger gençlik kültürü ve isyan biçimleri arasindaki bu baglantilari tartisirken en özgün olani, birçok militanda belirgin olan öz-perFormans unsurunu video oyunu kahramanlarina ve siddetin daha genis bir estetizasyonuna bagliyor. Islami siddet literatürüne hos bir ek olarak, “bizim” siddeti ile “onlarinki” arasinda açik paralellikler çiziyor, “intihar egilimli bir psikopat ile hilafet militani arasindaki sinirlarin” giderek belirsizlestigine dikkat çekiyor. Özellikle, San Bernardino’daki veya Pulse gece kulübündekiler gibi failleri ISID’e baglilik iddiasinda bulunan Birlesik Devletler’deki toplu katliamlarin ardindan, “cihatçilar” ile siradan yerli teröristler arasindaki ayrimi sürdürmenin çok daha zorlastigini belirtiyor. 

Roy’un Cihad ve Ölüm’de ulastigi sonuçlar“Fransa anakarasinda terörizme karismis ve/veya 1994 ile 2016 yillari arasinda ‘küresel’ bir cihada katilmak için Fransa’yi terk etmis” yaklasik 140 kisiden olusan bir veri tabanina dayaniyor. Tek bir terörist biyografisi olmasa da, tekrarlayan özellikler var: ikinci nesil göçmenler veya küçük suçlar ve hapishanelerde kalma geçmisi olan ve genellikle görünüste laik kültüre iyi entegre olmus geçisler. En önemlisi, analiz ettigi grup arasinda radikallesme neredeyse hiçbir zaman dini bir organizasyon çerçevesinde gerçeklesmemis olmasidir. Bu bulgu, Roy’un metninin daha zorlayici yönlerinden birine, yani cami ve sosyal medyanin olagan döngülerinin disinda kalan radikallesme sitelerine olan dikkatine yol açiyor. Aslinda, “cihatçi sosyallesmede dövüs sporlari kulüplerinin camilerden daha önemli oldugunu vurgulyarak  eski militanlari yeniden bütünlestirmeye yönelik bir karma dövüs sanatlari (MMA) spor salonu isleten Usman Raja gibi Avrupa baglaminda radikallesmeyle mücadele etmek için çalisanlar tarafindan yakin zamanda desteklendigini iddia ediyor. Raja’nin yaklasiminin, dini yeniden egitime odaklanan tipik programlardan istatistiksel olarak daha basarili oldugunu belirten yakin tarihli bir New York Times profilinde “Bu asirilik yanlilarinin ondan aldigi en büyük sey topluluk olma bilincidir” dedigini belirtiyor . Militanlari  ISID’in asker toplama videolarinda duyduklari ile Kuran’in daha farkli “gerçekten” baska bir sey söyledigine ikna etmek, Roy’un iddia ettigi gibi, Kuran tefsiri ile o kadar ilgilenmiyorlarsa, büyük ölçüde alakasizdir.

Bu tür bir bulgunun politik çikarimlari önemlidir, su anda militanlari “ilimli Islam” içinde yeniden egitmek için tahsis edilen genis kaynaklarin etkisiz veya basitçe önemsiz olabilecegini düsündürüyor. Roy, (Bordeaux imami Tareq Oubrou’yu kastederek) Islam’in “reFormu” için çokça çagrilmasinin “radikallesmeye yer açacagini, çünkü radikallerin kutsal yazilari yanlis okuyan gençler degil, radikalizmi seçen ve sonra Islami bir paradigmaya uyduran”kisiler oldugunu anlatiyor:

Cihadiler(Cihatçilar) kutsal metinleri inceledikten sonra siddete basvurmazlar. Gerekli din kültürüne sahip degiller ve hepsinden önemlisi, dini kültüre sahip olmayi pek umursamiyorlar. Metinleri yanlis okuduklari veya manipüle edildikleri için radikal olmuyorlar. Çünkü onlar Radikal olmayi seçiyorlar, onlara sadece radikalizm çekici geliyor.

Roy, radikallesmede dini metinlerin itici güç olmadigi konusunda hakli olabilir. Bill Maher’in Kuran’dan alintilari okumasini izleyerek aci çekmek zorunda kalan herkes için bu, canlandirici bir karsi görüs. Yine de kutsal metinler, siddet içeren davranislarin esin kaynagi olmaktan ziyade fiili olarak sonradan gerekçesi olarak hizmet etseler bile – bence dikkate deger bir olasilik – genç Müslümanlarin radikalizmi sevdikleri için radikal olduklarina dair tatmin edici olmayan bir açiklamayla karsi karsiya oldugumuz söylenebilir.

Bu bizi Cihad ve Ölüm hakkindaki ana elestirime götürüyor . Roy’un cihadi gençlik siddetinin diger biçimlerinin yanina yerlestirmeye yönelik övgü dolu arzusu, daha az zorlayici bir yan ürünle birlikte geliyor: yani radikalizmin liberal gelenege ters düsen hemen hemen her seyi içerecek sekilde aynilastirilmasi. Roy terimi asla tanimlamasa da, digerleri arasinda 21. yüzyil cihadini, 19. yüzyil anarsizmini, Maoistleri, FLN ve FKÖ gibi sömürgecilik karsiti devrimcileri ve Komintern’i karakterize etmek için radikalizme basvuruyor.

Tartismayi sürdürmeye çalisirken, Cihad ve Ölüm cihat içinde nihilizmin yeniligini olumlamak ile bu dürtüyü daha uzun bir gelenekte temellendirmeye çalismak arasinda gidip geliyor. Örnegin Roy, Misirli düsünür Seyyid Kutub’un 20. yüzyilda klasik cihat kavramini yeniden Formüle etmede etkili oldugunu ileri sürüyor  ki bu oldukça tartisilmazdir. Ancak daha sonra Kutub’un yazilarina,  Kutub’un öncülügünün Müslüman toplumlari canlandiracagini tasavvur ettiginden Ona daha çok Hiristiyan premillenyalizmini animsatan bir nihilizm atfetmeye devam ediyor. “Eger kaçinilmaz son yakinsa, kisinin çabalarini daha iyi bir toplum yaratmak için harcamak yerine, kendi kisisel kurtulusunu düsünmesi önemlidir. Ve bu kurtulus ölümle elde edilebilir, çünkü o en kisa ve en güvenli yoldur.” Siyasal ya da toplumsal mücadeleden bu feragat, Kutub’un devrimci düsüncesinden oldukça uzaktir.

Nihilizmin argümanindaki merkeziligi göz önüne alindiginda, Roy, kavrami felsefi ya da politik bir fenomen olarak tartismaya sasirtici derecede az zaman ayiriyor. “Radikalizmin” zaman ve mekân boyunca tutarli bir biçimde var olan tarih disi bir fenomen olduguna dair tatmin edici olmayan bir algiya yol açan sey, belki de amaçlar sorunuyla bu iliski eksikligidir. Bu yorumda Islam, radikal siyasetin etrafinda örgütlendigi en son dönüm noktasidir. Yazdigi gibi: Iki protesto biçimi (asiri solculuk ve radikal Islamcilik) benzer bir yapiya sahiptir […] Kültür Devrimi’nden Baadar-Meinhof Çetesi’ne ve ISID’e kadar, yaslilar devrime, demokrasiye veya Islam’a “ihanet etmekle”ve gerçege teslim olmamakla suçlaniyor . O zaman bu, bir ulusal kurtulus hareketi degil, dünya düzenine karsi toptan bir isyan meselesi haline geliyor. Bu küresel ideal ilk devrimdir. (“üç ya da dört Vietnam” yaratarak ve Che Guevara’nin odak kavramina göre isyan yataklarini çogaltarak, kalici ve dünya çapinda ). Simdi, yerel emirliklerin çogalmasi, yeni odaklar ve Batili birlikleri bir batakliga çekmek için ayni kararlilikla cihat ortaya konmaya çalisiliyor .

Bir çok kez kanitlandigi gibi ISISin isyan taktikleri komünist liderleri ile iliskili önceki nesil ve bugünkü cihad militanlar arasinda örtüsmeler konusunda ilginç benzerlikler var. Yine de çagdas cihadin sol siyasetin mirasçisi oldugu iddiasi, Roy’un bugünün militanlarinin alternatif bir siyasi ve toplumsal düzenin insasiyla degil, yalnizca mevcut düzenimizin nihilist yikimiyla ilgilendikleri yönündeki kendi iddiasiyla çelisiyor. Eski solcular hakkinda ne düsünülürse düsünülsün, onlarin kapitalizme alternatifler hayal etmeye ve yaratmaya derinden bagli olduklari gerçegi tartisilmaz. Bu, Roy’un soykütügünü karmasiklastirmamali mi?

Gerçekten de, Roy’un bir alternatif – ve benim gözümde daha inandirici – bir yoruma isaret ettigi en az bir nokta var. Bati’da asiri solun terörist mezhepçilige battigini ve herhangi bir evrensel projeyi gözden kaybettigini savunuyor olmasidir.  Sonuç olarak, “bir dava arayan yeni isyancilar için piyasada mevcut olan tek sey” El Kaide veya ISID’dir. Çagdas cihadin sol siyasetin varisi degil, yoklugunun sonucu oldugunu iddia etmek için bu konuya devam edemez miyiz? Böyle bir açiklama, Roy’un teshis ettigi nihilizmin daha iyi anlasilmasina da yardimci olur, ancak sonuçta açiklanmaz. Bir birey veya bir grup insan nasil ve neden “geleceksiz neslin” bir parçasi haline gelir ki, onlar için “[n]ihilizm (hepsi tarafindan vurgulanan yasamin anlamsizligi) kendi mistisizminin (yasamin anlamsizligi) bir parçasidir. Tanri ile birlikte olmak)”? Eger gerçekten – Dame Thatcher’in ölümsüz sözleriyle – alternatifi olmayan bir dünyada yasiyorsak, nihilizm tam da bu sivil tükenme çaginda bulmayi bekleyecegimiz anti-politika biçimidir.

Özetle, Cihad ve Ölüm , neoliberal çagda siyasi failligin dogasi hakkinda çok daha genis bir argümanin iskelesini öneriyor, ancak Roy nihayetinde bu kiskirtici yollari takip etmiyor. Üstelik, kitabin çok farkli iki okuyucu grubu arasinda heyecan yarattigini hayal edebilecegim temel argümanini çevreleyen yeterince belirsizlik var. Çagdas cihadi sol davalarla iliskilendiren saygin bir bilim adami bulmaktan heyecan duyacak pek çok muhafazakâr olduguna süphe yok – bu nedenle, Islamcilik aslinda post-kizil(komünizm ertesi) bir tehdit olarak betimleniyor. Oysa, eger radikal Islamciligin yükselisi kismen ilerici alternatiflerin yokluguyla açiklanabilirse, sözde hosnutsuzlarin öfkelerini Jeff Bezos’un insan varligina yönelik piyasa temelli çözümlerine yönlendirmesi için çagrilarin solu canlandirmasini da bekleyebiliriz.
Bu çekincelere ragmen, Cihad ve Ölüm, içgörülerle dolup tasan ve ilgi çekmeye;dikkate deger bir analiz çalismasidir. Roy’un yanitladigindan daha fazla soru sormasi, onun anlayis derinligine bir övgüdür. Ve okuyucunun (bu dahil) ormanda biraz farkli bir yol izlememesi için hiçbir neden yok.

Not: Bu yazi 04.09.2021 tarihinde https://www.posttruthdergi.com/ sitesinden alinti yapilarak yayinlanmaktadir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz. Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

https://www.posttruthdergi.com/olum-durtusune-yeniden-bakis-olivier-royun-cihad-ve-olumu-uzerine/?fbclid=IwAR06ulkBxUeF559xat1i78mUhQkO0JeCKrqLiRPRDogkNNa82gA9qpEc2xc

 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!