28 Subat 1997, Mgk Kararlari?3

Millî Güvenlik Kurulu (MGK), 1933-1949 yillari arasinda ilk olusumu yapilan ve 1949-1962 yillari arasinda gelistirilerek devam eden kurum...
28 Subat 1997, Mgk Kararlari?3
Hasan DÜNDAR
Hasan DÜNDAR
Eklenme Tarihi : 22.02.2022
Okunma Sayısı : 1065

Millî Güvenlik Kurulu (MGK), 1933-1949 yillari arasinda ilk olusumu yapilan ve  1949-1962 yillari arasinda gelistirilerek devam eden kurum, 1961 Anayasasi'na göre faaliyet göstermistir. 12 Eylül Darbesinden sonra kabul edilen 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi'nin 118. maddesiyle bugünkü halini almistir. MGK’nin asli görevi,Türkiye Cumhuriyeti Devletinin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulamasi ile ilgili kararlarin alinmasini ve gerekli kurumlar arasi es güdümün saglanmasi konusundaki görüslerini Cumhurbaskanina bildirmektir. MGK simdiki haliyle; Olaganüstü hâller disinda iki ayda bir cumhurbaskani baskanliginda toplanir. Cumhurbaskaninin baskanliginda, Cumhurbaskani Yardimcisi, Adalet, Içisleri, Disisleri, Millî Savunma bakanlari, Genelkurmay Baskani, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanlarindan kuruludur.  Gündemin özelligine göre Kurul toplantilarina ilgili bakan ve kisiler çagrilip görüsleri alinabilir. Millî Güvenlik Kurulunun gündemi; Cumhurbaskani tarafindan belirlenir ve Cumhurbaskani Yardimcisi ile Genelkurmay Baskaninin önerileri dikkate alinarak Cumhurbaskaninca düzenlenir. Kurul üyesi bakanlar ile diger bakanlarin gündeme girmesini istedikleri konular, MGK genel sekreteri tarafindan Cumhurbaskanina sunulmaktadir. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri toplantilara katilir, fakat oylamaya katilamaz.Cumhurbaskani katilamadigi zamanlarda Cumhurbaskani Yardimcisi baskanliginda toplanir. MGK Genel Sekreterligi'nin "devletin beyni" oldugunu düsünülmektedir. Bu iki anlamda bir gerçektir: Hem organizma içinde düsünce üretme yetenegi olan yegane organ, hem de düsündügünü diger organlara komut olarak ileten bir kumanda merkezi...

Bu komuta merkezi islerini ,Millî Güvenlik Siyaseti belgesine göre icra etmektedir…Kirmizi Kitap ise bu merkezin anayasasi...Sistem kabaca söyle isliyor: Devletin güvenligi ile ilgili bütün bakanliklar kendilerince bir güvenlik degerlendirmesi yapip, taslak olarak MGK Genel Sekreterligine gönderiyorlar. Genel Sekreterlige bagli "Milli Güvenlik Siyaseti Baskanligi" bunlari birlestirip bir "son taslak" çikariyor. Bu son taslak, MGK'da görüsülüyor. Ilgili birimler toplantida sunus yapiyorlar. Konu tartismaya açiliyor. Ve sonunda "belge" son seklini aliyor. Oradan Bakanlar Kurulu'na gidip "Devletin Milli Savunma Belgesi" olarak onaylaniyor. Türkiye'de hangi meclis göreve gelirse gelsin, bu belgeye uygun davranmak zorunda. Meclis'ten çikacak hiçbir yasa, genelge ya da yönetmelik bu belgeye aykiri olamiyor. Ancak isin ilginç yani su ki, Meclis, aykiri hareket edemeyecegi bu belgeyi benimseme ya da tartisma sansina sahip degil. Çünkü "çok gizli" bu belgede ne yazili oldugunu yasama organinca da bilinmedigi söyleniyor. Bu belgeye zaman zaman Kirmizi Kitap ya da Kirmizi Anayasada denilmektedir. Kirmizi Kitap isminin ilk kez Alparslan Türkes tarafindan ortaya atildigi iddia edilmektedir. Devletin Millî Güvenlik Siyaseti, 2945 sayili MGK ve MGK Genel Sekreterligi Kanunu'nun 2/b. maddesinde tanimlanmaktadir. MGK tarafindan, devletin devami için millî faaliyetlerin planli ve belirlenmis esaslara göre yapilmasi gerektigi ileri sürülerek hazirlanmis bir belgedir. Ayni zamanda, gizli olan içeriginde, dogrudan güvenlikle ilgili sorunlarin bulundugu ve anayasaya aykiri bir durum bulunmadigi söylenmektedir.

Milli Güvenlik Kurulu kurulusundan bu yana  sonra asamali olarak daha etkili hale getirilmistir. Önceleri sadece görüs bildirmekle görevli kurulun zamanla tavsiyede bulunma ve bu tavsiyelerin öncelikli olarak Bakanlar Kurulunca ele alinmasi konumuna yükselmesi üzerinde durulmasi gereken bir noktadir. Uygulamada bu tavsiyeler askerin seçilmislere emrine dönüsmüstür ki, sistem askerin vesayetinin altina alinmis olmaktaydi.                     

Eski Türkiye’de MGK toplantisi yine seçilmis olmayan Cumhurbaskani’nin  baskanliginda yapilmaktaydi. Ortada cumhurbaskani oturmakta sol tarafta basta Genelkurmay baskani ve yaninda diger kuvvet komutani orgeneraller ihtisamli üniFormalari ile otururken sag tarafta ise basbakan ve yani basinda basbakan yardimcisi ile ilgili bakanlar oturmaktaydi. Hele askeri sura denilen YAS toplantilari ise evlere senlik sekilde ortada Basbakan ve Genelkurmay baskani yan yana oturmaktaydi. Simdi ise MGK toplantilarinda da, YAS toplantilarin da artik masanin basinda halkin oylari ile seçilmis cumhurbaskanimiz masanin sag ve solunda sanki düsman taraflar olarak degilde görevleri icabi kardesçe ilgili bakanlar ve kuvvet komutanlarimiz yer almaktadir…Bu satirlari okuyan gençlerimiz zannederler ki hep böyleydi ve böyle devam edecek… Bilmeliyiz ve unutmamaliyizki Demokrasi ve hukuk hâkimiyetinin olmadigi ülkelerde darbe ihtimali hep vardir ve ortadan da kalkmaz. Ancak gençlerimiz bugünkü kazanimlarin degerini bilip bunlara sahip çiktiklari oranda bu durum dahada güçlenerek sürecektir. Aksi takdirde Askeri vesayet dönüs için kapinin esiginde beklemektedir. Yada zayiflayan demokrasi anlayisi neticesi isletilemeyen cumhuriyet rejimi yerini bu defa sivil vesayete birakacaktir…Görünürde demokratik seçimler, adi cumhuriyet olan bir rejim hukukun üstünlügünü terkederken korku ve baskilar neticesi azalan siyasal katilimin azligi ile ve büyük yüzdeler ile seçilen Ortadogu liderlerine benzer tek adam rejimlerini ortaya çikaracaktir… Yeni Türkiye’de; Avrupa Birligi süreci dolayisiyla MGK’da degisiklige gidilmesi üzerinde uzun tartismalar sonrasinda, Kopenhag Kriterleri’ne uygun hale getirilmeye çalisilmistir. 118. Madde degistirilmistir. MGK’daki sivillerin sayisi 5’den 9’a çikarilirken, askeri temsilcilerin sayisi 5’te kalmistir. Yapilan baska bir düzenlemeyle de, MGK artik Bakanlar Kuruluna görüs bildiren bir kurul olmaktan çikarilmis ve tavsiye karari veren bir kurul haline getirilmistir.

MGK ve isleyisi ile bu kadar ansiklopedik bilgi yeter diye düsünüyorum. 28 subat senaryo filmimize kaldigimiz yerden devam edelim…Sahne Eski Türkiye…Yer Çankaya ,cumhurbaskanligi köskü… Meshur MGK toplantisi, 28 Subat 1997 Cuma günü saat 15.10'da Çankaya Köskü'nde basladi.Komutanlardan ilk sözü Deniz Kuvvetleri Komutani Oramiral Güven Erkaya aldi, sert sözlerle iktidari elestirdi. Basbakan Erbakan'a söylediklerinden biri, "Senin agzindan hiç 'Türk' kelimesini duymuyoruz." sözü oldu. 9,5  saat süren toplanti sonunda irticayla mücadele kararlari alindi. MGK, "laikligin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminati oldugunu" vurguladi. Ordu, MGK kararlarinin  hepsinin uygulanmasini istedi:Peki neydi bu kararlar…

"8 yillik kesintisiz egitime geçilmeli.
Kur'an kurslari Diyanet Isleri Baskanligina baglanmali, kaçak kurslar önlenmeli.
Tarikatlarin faaliyetlerine son verilmeli.
Kilik kiyafet yasasi ödünsüz olarak uygulanmali.
Yesil sermayeye kisitlama getirilmeli.
Irtica nedeniyle ordudan atilanlari savunan ve orduyu din düsmaniymis
gibi gösteren medya kontrol altina alinmali.
Tevhid-i Tedrisat uygulanmali.
Kurban derileri derneklere verilmemeli.
Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandirilmali."

Basbakan Erbakan, önce kararlari imzalamadi. MGK Genel Sekreterligi ise "kararlarin uygulanmamasi durumunda yaptirimlarin gelecegini" duyurdu. Erbakan, diger parti liderlerinden yardim isteyerek MGK kararlarina birlikte karsi çikilmasini istedi fakat aradigi destegi bulamadi. 4 Mart'ta ise MGK Genel Sekreteri Orgeneral Ilhan Kiliç'tan "bildirinin yumusatilmasini" istedi ancak bu istegi de reddedildi. Bu sirada medyanin yani sira isçi ve isveren kuruluslari da MGK kararlarinin uygulanmasi için açiklamalar yapti. Basbakan Yardimcisi Tansu Çiller de MGK kararlarinin uygulanacagini açikladi. 5 Mart günü Erbakan da bildiriyi imzaladi. Erbakan'a yakin isimlerden Sevket Kazan, "Erbakan'in 18 maddelik kararlari imzalamadigini, sadece yeniden olusturulan 4 maddelik bir bildiriyi imzaladigini" savunmustur.

Erbakan, kararlari uygulamadi. Bu süreçte Genelkurmay, "irtica brifingleri" baslatti. Erzurum Jandarma Bölge Komutani Tuggeneral Osman Özbek, Erbakan'i sert sekilde elestirdi ve ona "pezevenk" dedi: Osman Özbek basinin önündeki konusmasinda  "Diyor ki: 'Bir ülkede seriat kanunlari disinda baska kanun varsa sen dinden çikiyorsun.' Vay pezevenk!" O dönem de Devlet Bakani Abdullah Gül, Özbek hakkinda sorusturma açilmasi için Genelkurmaya yazi yazdi. Fakat Erbakan sorusturma açilmasini istemedi, önüne gelen yaziyi imzalamadi. 21 Mayis'ta Yargitay Bassavcisi Vural Savas, ‘‘ülkeyi iç savasa sürükledigini’’ söyleyerek "laiklik ilkesine aykiri eylemlerin odagi hâline gelmesi" gerekçesiyle RP'nin kapatilmasi için dava açti. 3 Haziran'da Susurluk Davasi 7 ay aradan sonra DGM'de basladi. 7 Haziran'da Genelkurmay, irticai faaliyetleri destekledigini iddia ettigi firmalara ambargo koydu. 10 Haziran'da Anayasa Mahkemesi, Yargitay ve Danistay baskan ve üyeleri Genelkurmay Baskanligina çagrilarak kendilerine irtica konusunda özel birifingler verildi. 11 Haziran'daki brifinge Genelkurmay, "irticaya karsi gerekirse silah kullanilacagini" açikladi. Bu açiklama büyük etki yapti. DYP'li milletvekilleri DYP'den pes pese ayrilmaya basladi. Iki DYP'li bakan da istifa etti.

18 Haziran'da Necmettin Erbakan basbakanliktan istifa etti. Istifasinin nedeninin basbakanligi Tansu Çiller'e devretmek oldugunu belirtti. Ama ertesi gün, 19 Haziran'da Cumhurbaskani Süleyman Demirel, daha önce yaptigi sekilde yine hükûmet kurma görevini o sirada arkasinda TBMM çogunlugu olan DYP lideri Tansu Çiller'e vermeyip ANAP Genel Baskani Mesut Yilmaz'a verdi. Böylelikle Haziranin 18'inde Basbakan Necmettin Erbakan ile yardimcisi Tansu Çiller, "giderek artan toplumsal gerginlik nedeniyle hükümetin nasil devam edecegi" konusundaki görüsmelerinde uzlastiklari. Basbakanligi Çiller devralacak, BBP hükümete girecek ve erken seçim yapilacakti. Bu anlasmadan sonra Erbakan ayni gün hükümetin istifasini Cumhurbaskani Demirel'e sunmustu. Ama bu plana firsat verilmedi… 30 Haziran'da Mesut Yilmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükûmetini kurdu. Hükûmet, 28 Subat kararlarini uygulamaya basladi.

MGK kararlarindan en çok tartisilan 8 yillik kesintisiz egitim ile ilgili yasa tasarisi, 16 Agustos 1997'de TBMM'de 242'ye karsi 277 oyla kabul edildi. 8 yillik kesintisiz egitim uygulamasi, 1997-1998 egitim-ögretim yilinin açildigi 15 Eylülden itibaren uygulanmaya baslandi. Buda Imam Hatip okullarinin orta kisminin kapanmasi demekti… Bu arada, Anayasa Mahkemesi baskani Yekta Güngör Özden  RP'yi, 16 Ocak 1998'de "demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykiri davranarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü ve millet egemenligi ilkelerini çignedigi ve irticai faaliyetlerin odagi oldugu" gerekçesiyle kapatildigi açiklamasini yapti…

Demokrasinin geregi olan; sadece asker tarafindan degil, sivil, siyasi hangi kesimden gelirse gelsin seçilmisleri tehdit edecek her açiklamaya karsi bir tutum sergileyebilmektir. Vesayete karsi durmaya yürekleri yetenlerin, demokrasi ve hukuk iddiasi olanlarin, siyasi ahlak ve vicdan sahibi olanlarin siyasi vesayetin de, askeri vesayetin karsisinda onurlu bir durus ortaya koymalari gerekir.  Ülkemizde, iktidar ve muhalefetiyle, medya ve is dünyasiyla, sivil-asker bürokrasisiyle en çok istismar edilen, çikar ve politika için araçsallastirilan ne yazik ki din ve demokrasidir. Oysa ne dine, ne de demokrasiye uyan bir siyaset ahlaki vardir!.. Örnegin Ordudan ayrildiktan sonra siyasete giren Osman Özbek Pasa, Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ni (CDP). 3 Kasim 2002 seçimleri öncesinde ‘ulusalci kanat’in etkin isimlerinden Anayasa Mahkemesi eski Baskani Yekta Güngör Özden ve Yargitay Cumhuriyet eski Bassavcisi Vural Savas ile birlikte kuracakti…Beklenti belliydi  hakaret küfür ettikleri halkin gerçek liderleri ve kapatilan partilerinin  yerine yine halkin reyleri ile seçilip iktidar olmak… Sizler unutabilirsiniz ama bu millet soguk subat ayazini hiçbir zaman unutmayacak ve unutturmayacaktir…

YORUMLAR
Sükrü Özhan
23.2.2022 00:47

Hocam eline saglik güzel ve faydali bir yazi olmus

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!