Onbir Eylül: Siddetin Lâboratuvari?

Tarihte "dügüm noktasi? olarak degerlendirilebilecek olaylarin en temel özelligi, kendinden sonra yasanan gelismelerin okunma biçimi...
Onbir Eylül: Siddetin Lâboratuvari?
Hasan DÜNDAR
Hasan DÜNDAR
Eklenme Tarihi : 2.09.2022
Okunma Sayısı : 1300

'Totaliterlik' kavraminin bütününe ilk karsi çikanlardan
biri olan Horkheimer der ki: "Kapitalizmi tartismak
istemeyen herkes fasizm hakkinda sessiz kalmalidir."
Dogrusunu söylemek gerekirse, bu yanlis bir ifadedir:
Aslinda fasizm konusun da sessiz kalmasi gereken
kisi emperyalizmi tartismak istemeyen kisidir.
Nicos Poulantzas(1)

 

Tarihte “dügüm noktasi” olarak degerlendirilebilecek olaylarin en temel özelligi, kendinden sonra yasanan gelismelerin okunma biçimi ve anlamlandirilmasin da oldukça güçlü bir etkiye sahip olmalaridir. Bu baglamda 11 Eylül 2001 tarihi Amerika ile Ortadogu bölgesi arasindaki iliskilerin seyrinde önemli bir dügüm noktasini olusturmaktadir. 11 Eylül saldirilarindan sonra Amerikan siyasileri, bilim adamlari ve medya kuruluslari tarafindan terörizm kavrami Ortadogu’da bölgesellestirilmis ve bu kavram Ortadogu’nun tarihinden, siyasetinden, kültüründen çok Islam ile iliskilendirilerek sunulmustur. Söz konusu tarihten sonra Ortadogu bölgesine yönelik degerlendirmelerde en çok öne çikarilan Müslümanlarin inanç ve yasayislari ile terörizm arasinda kurulan baglanti olmustur. 11 Eylül 2001 tarihinden bu yana Ortadogu bölgesi söz konusu oldugunda bölge ile terörizm arasinda kurulan bu baglantinin en temel islevi ise Amerika’nin bölgeye yönelik söylemlerini ve politikalarini mesrulastiracak bir zemin olusturmus olmasidir.(2)           

Soguk savasin sona ermesi ile birlikte dünyanin tek süper gücü olarak kalan ABD  Sovyetler Birligi’nin 1957 yilinda Sputnik füzesini uzaya firlatmasini da ilk kez kendi ülkesine dogrudan yönelik bir askeri tehtit kabul etmisti. Çünkü bu soguk savas yillarinda Sovyetlerin de kitalararasi füze firlatabilecegin bir göstergesiydi. Küba füze krizi de ayni deliller ile ortaya çikmisti. Ancak 11 Eylül‘de tehdit gerçek bir saldiriya dönüstü ve bu saldiri Sovyetler Birliginden degil terörizm gibi somut olarak belirlenip karsilik verilmesi çok güç olan bir düsmandan geliyordu. Uluslarasi iliskilerin geleneksel uygulamalar çerçevesinde dost ve düsman kavramlari siyahla beyaz kadar belirgin olabiliyordu. Son saldirilar ise bunun artik böyle olmayacagini gösterdi. Bu yeni mücadele David von Derehle’nin de Washington post’a yayinlanan 12 Eylül 2001 tarihli makalesinde “gri savas” olarak nitelendirdi. Gri savasta düsmanin kimliginin belirsiz olmasinin yani sira içinde bulunulan durumun gerçek anlamda bir savas olup olmadigi belirsizdir. Bu savasin askeri hedeflerle cografi olarak  sinirlandirilmis cepheleri ya da belli kurallara bagli olarak Savasan ordulari yoktur. Ancak binlerce insan öldürebilecek siddeti vardir. (3)          

Rusya’nin dagilmasi ile Soguk Savas bitti ama, “Amerika'nin yönettigi "Sicak Savaslar" sona ermedi…/ Bundan dolayi11 Eylül saldirisi ise,bir çesit "imdada yetisti"denilebilir... Soguk Savas olanaklarina yaklasan yeni bir "Haçli Seferi" (Kutsal Savas) dogmustu. Askeri harcamalar hemen en üst sinira dayandi. Ne yapilacaksa, kamu destegi hazir görünüyordu. Baskan Bush vakit geçirmeden ve inandirici kanitlari açiklamadan Afganistan'da (belkide hakli olarak) Usame bin Ladin'i suçladi. Kongre'deki konusmasinda da ayrica sunlari söyledi: "Gerekli her silahi kullanacagiz... Amerikalilar tek bir çatisma degil, simdiye degin gördüklerimizden çok daha uzun bir kampanya beklemelidir... Ya bizimle yada teröristlerle birliktesiniz... Bu,dünyanin, uygarliginin savasidir... Biliyoruzki, Tanrida yansiz degildir... "Bu sözler akla su sorulari getiriyor: 'Her silah 'sözcüklerinin içine nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlarda giriyormu? Bu seri savaslarimi olacak? Bunlar sinirli kalmayacak mi? Savas süresine ve hangi ülkelerin hedef olacagina kim karar verecek? Bir uygarliklar çarpismasina dogrumu sürükleniyoruz? Amerika'daki karar vericinin her sözüne uymak zorundamiyiz? Yoksa, teröristlerin safindami sayilacagiz? Ayni seçenek Tanri içindemi geçerli? Usame bin Ladin ile çevresindekileri gösteren kaset filmi gerçekse, bu kisilerde yaptiklari söylenen kanli eyleme Allah'in hayirli bir hikmeti gibi bakmiyorlar mi? (4)         

Bu konuda isterseniz Noam Chomsky’e kulak verelim:  “ABD’nin bu açiklamasini askeri güç kullaniminin yeni bir normu yerlestirme çabasi olan örnek bir olay olarak algilandigini düsünüyorum. Bu yeni norm Beyaz saray tarafindan 2002 Eylül’ün de genel ifadelerle açiklandi ve Amerika Birlesik Devletleri‘nin yeni ulusal güvenlik stratejisi olarak ilan edildi. Rapor dünyadaki güç kullanimi üzerine bir parça alisilmisin disinda ve nadir bir sekilde asiri bir doktrin sunuyordu. Ayrica Irak için savas çanlarinin çalmasiyla raporun açiklamasinin ayni tarihe denk gelmesi tesadüf degildir. Yeni doktrin BM sözlesmesinin zorlama yorumu içinde rastlanan tartismali ön alma (preemptive war ) taaruzlarindan biri degildir; daha ziyade uluslarasi hukukta artik yeri olmayan bir doktrindir. Bir diger deyisle önleyici savas (preventive war ) yani ABD’de dünyayi güçle yönetecek ve eger hakimiyetine yönelik bir meydan okuma ortaya çikarsa ister belli mesafede algilansin, uydurulsun, hayal edilsin ya da herneyse o zaman bu meydan okumayi tehdit haline gelmeden yok etme hakkina sahip olacaktir. Bu önleyici savastir, ön alma savasi degil. Yeni bir norm yerlestirmek için bir seyler yapmaniz gerekir. Tabii ki her devlet yeni norm yaratma imkan ve kabiliyetine sahip degildir. Öyleyse eger Hindistan korkunç gadarliklara son vermek için Pakistan’a saldirirsa bu norm degildir. Ama ABD’de süpheli kanitlarla Sirbistan’i bombalarsa bu normdur. Iste güç bu demektir. Önleyici savas hakki gibi yeni norm yaratmanin en kolay yolu insanlik tarihindeki en büyük güç tarafindan basi rahatlikla ezilecek tamamen savunmasiz bir hedef seçmektir…. Ve bunda da önemli ölçüde basarili olmustur ABD nüfusunun yarisi “Saddam Hüseyin’in 11 Eylül 2001 saldirilarini kisisel olarak bizzat katildigina inaniyor””…(5)             

11 Eylül söylendigi gibi herhangi bir seyin miladi yada dönüm noktasi degildi aslinda. Kapitalizmin son merhalesi olan emperyalizmin “zaten yasanan dünyanin kabaca son on yilindaki genel gidisatin belki ivmelenmesi, belki resmen izin verilmesi, belki hatlarin keskinlesmesi… 11 Eylül böyle bir sonucu ortaya çikardi; yoksa önemli, degisikligi o anlamda önemli bir esik oldugunu düsünmüyorum 11 Eylülün çok köklü bir degisiklik getirdigini düsünmüyorum. Dönüm noktasi yaklasimi magazinel olarak ilginç ve çarpicilastirmak açisindan anlamli, ama buradaki süreklilikler bence daha önemli. Onlari analiz etmekten alikoymamali bizi… Amerika’nin Iraki ve hani “fundamentalist Islam”  diye tanimlanan bir seyi seytanlastirmasinin en az on yillik bir geçmisi var. Yani soguk Savasin bitmesinin iki kutuplu dünya sisteminin çözülmesinin arkasindan komplocu bir bakisla söylemiyorum ama, varolan sistemin kendini mesrulastirilmasi açisinda bir seytanilestirme vazgeçilmez bir ihtiyaçti. Bir düsman imgesi olmazsa olmaz bir gereklilik onu ikame etme arayisi içerisinde fundamentalizm, radikal Islam zaten güçlü bir seçenek olarak verilmisti. 11 Eylül’den sonra bu yaklasimin fanatiklesmesi hat safaya ulasmasi McCarthy’ci(*) diyebilecegimiz biçimler almasi söz konusu. Ama bakin dikkat edin McCarthy’ci biçimler dedigimiz anda yine bir süreklilikten söz etmis oluyoruz. McCarthy’niycilik diyoruz ve 50 sene öncesine atif yapmis oluyoruz… Artik her sey bambaska 11 Eylül’den sonra tamam, kabul…. Çok sey degisti ve degisecek, ama büsbütün bambaska bir seyle de karsi karsiya degiliz …(6 ) ABD, terör ve emperyalizm… Büyük seytan, savas, kan ve gözyasi vede sömürü…            

Hani derler ya persembenin gelisi çarsambadan bellidir. 11 Eylül aslinda göstere göstere ben geliyorum diyordu. Çünkü daha ortada Usame Bin Ladin ismi pek yok iken Washington D.C.'deki bu ikiz kulelere saldirilar düsünülmüs ve yapilmisti.           

Ilk olay: 1993 Dünya Ticaret Merkezi saldirisi, 26 Subat 1993 tarihinde, Amerika Birlesik Devletleri'nin New York sehrindeki Dünya Ticaret Merkezi'nin Kuzey Binasi'na bomba yüklü kamyonetle gerçeklestirilen saldiri. Esas amaci, tasidigi 606 kg üre nitrat-hidrojen bilesimi gaz hâlindeki patlayiciyla Kuzey Kulesi'nden geçip Güney Kulesi'ne ulasarak patlayicilarin infilak ettirilmesi ve kulelerin yikilmasini saglayarak on binlerce kisinin hayatini kaybetmesi olan saldiri amacina ulasamayarak 6 kisinin ölümüne ve 1.042 kisinin yaralanmasina sebep oldu. Yapilan sorusturmalar sonucunda saldirinin; el-Kaide ile baglantilari bulunan Remzi Yusuf, Mahmud Ebu Halime, Muhammed Selami, Nidal A. Eyyad, Abdül Rahman Yasin ve Ahmed Ecac tarafindan planlandigi ve gerçeklestirildigi tespit edildi. Remzi Yusuf'un amcasi Halid Seyh Muhammed ise saldiri için gereken finansal destegi saglamisti.(7)      

Ikinci bilinen olay ise: 6 ocak 1995 te Bojinka Plani, diger kullanimlariyla Bojinka Komplosu veya Bojinka Operasyonu, Remzi Yusuf ve Halid Seyh Muhammed tarafindan planlanan üç asamali bir saldiri planiydi. Papa II. Ioannes Paulus'a suikast, Asya ile Amerika Birlesik Devletleri arasinda sefer yapan on bir yolcu uçagina bombali saldiri ve Fairfax County, Virginia'daki CIA merkezine uçakla intihar saldirisi gerçeklestirilmesinden olusmaktaydi. Plan için hazirliklarin gerçeklestirdigi binada yangin çikmasi üzerine olay yerine polislerin gelmesi ile gün yüzüne çikti ve tasari gerçeklestirilemedi. Ardindan tasari ile ilgi oldugu tespit edilen bazi isimler tutuklandi. (8)        

Arada bilinen yada bilinmeyenleri de saymaz isek; Üçüncü olarak ,11 Eylül saldirilari…11 Eylül saldirilari (Ingilizce: September 11 attacks), genellikle 9/11 olarak da anilir, radikal Islamci silahli grup el-Kaide'nin 11 Eylül 2001 Sali sabahi Amerika Birlesik Devletleri'ne karsi düzenledigi dört koordineli bir terör saldirisi dizisidir.         

Kuzeydogu eyaletlerinden kalkan ve Kaliforniya istikametine dogru ilerleyen dört yolcu uçagi, el-Kaide üyesi olan 19 kisi tarafindan uçus sirasinda kaçirildi. Hava korsanlari, besli üç grup ve dörtlü tek grup olarak organize edilmisti. Hedefini vuran ilk uçak American Airlines'in 11 sefer sayili uçusuydu. Uçak saat 08.46'da Asagi Manhattan'daki Dünya Ticaret Merkezi'nin kuzey kulesine çarpti. Ilk saldiri, uçakta bulunan 92 kisinin tamaminin ve saldirinin etkiledigi bölgedeki 1000'den fazla kisinin ölmesiyle sonuçlandi. 17 dakika sonrasinda, saat 9.03'de, Ticaret Merkezi'nin güney kulesine United Airlines'in 175 sefer sayili uçusu çarpti. Ikinci saldiri, uçaktaki 65 kisinin tamaminin ve etkilenen bölgede yer alan tahmini 1000'den fazla kisinin ölmesiyle sonuçlandi. Iki saat içinde 110 katli her iki bina da çökerken  Dünya Ticaret Merkezi'nin de arasinda bulundugu çevre yapilarin bazisi yikildi, bazilariysa hasar gördü. Dulles Uluslararasi Havalimani'ndan kalkan üçüncü uçak, American Airlines'in 77 sefer sayili uçusu, Ohio üzerindeyken kaçirildi. Saat 9.37'de, uçak Arlington County, Virginia'daki Pentagon binasinin bati cephesine (ABD Savunma Bakanliginin karargâhi) dogru çarpti. Saldiri sonucunda binanin bati cephesinin bir kismi yikilirken uçaktaki 64 kisinin tamami ve o sirada binada bulunan 125 kisi öldü. Dördüncü ve son uçak, United Airlines'in 93 sefer sayili uçusu, baskent Washington, DC'ye dogru gidiyordu. Uçak saat 10.03'de Shanksville, Pensilvanya yakinlarindaki bir araziye düstü. Uçagin yolculari, uçagin kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalisti ve nihayetinde uçusu amaçlanan hedeften saptirdi. Böylece 93 sayili uçus, 11 Eylül saldirilarinda hedefini gerçeklestiremeyen tek uçak oldu. Uçagin içindeki 44 kisinin tamami ölürken saldiri hedefinin Beyaz Saray veya Amerikan Kongre Binasi oldugu tahmin edilmektedir.Guantanomo'daki cezaevinde tutulan ve ABD'de yargilanan Halid Seyh Muhammed ve Remzi bin el-Sibh verdikleri ifadede, son uçagin hedefinin ABD Kongre Binasi oldugunu söylemistir.        

FBI tarafindan yürütülen arastirmalar neticesinde saldirilari gerçeklestiren kisilerin, Usame bin Ladin'in liderligindeki el-Kaide ile baglantili oldugu belirlendi. ABD, el-Kaide'yi Afganistan'dan çikarma ve bin Ladin'i iade etme taleplerine karsilik vermeyen Taliban'i devirmek için Terörizmle Savas'i baslatti ve Afganistan'a karsi savasa girdi. Birçok ülke terörle mücadele yasalarini güçlendirdi, terör saldirilarini önlemek için kolluk kuruluslarinin ve istihbarat teskilatlarinin yetkilerini arttirdi. Saldiridan birkaç gün sonra yaptigi açiklamayla saldirilarin sorumlulugunu reddeden Usame bin Ladin, 2004 yilinda yayimladigi videoyla birlikte saldirilarin sorumlulugunu kabul etti. El-Kaide ve bin Ladin, saldirinin gerekçesi olarak ABD'nin Israil'e verdigi destegi, ABD birliklerinin Suudi Arabistan'daki varligini ve Irak'a uygulanan yaptirimlari gösterdi. Bin Ladin, yakalanmadan geçirdigi yaklasik on yillik bir sürenin ardindan, Abbottabad'daki kompleksinde bulundugu sirada düzenlenen Neptün Mizragi Harekâti sonucunda ABD kuvvetleri tarafindan öldürüldü.         

Dünya Ticaret Merkezi'nin ve çevre altyapisinin yikilmasi, New York sehir ekonomisine zarar verdi ve küresel bir ekonomik durgunluga sebep oldu. ABD ve Kanada sivil hava sahalari 13 Eylül'e kadar, Wall Street ise 17 Eylül'e kadar kapatildi. Birçok kurum, kurulus ve yapi olaganüstü hâl nedeniyle bir süreligine kapali kaldi. 7 Dünya Ticaret Merkezi sahasinin temizligi Mayis 2002'de tamamlanirken Pentagon binasi da bir yil içerisinde onarildi. 2977 ölüme, 25.000'den fazla yaralanmaya ve 10 milyar dolarlik maliyete neden olan 11 Eylül Saldirilari, ölü sayisi bakimindan insanlik tarihinin en ölümcül terör saldirisidir. Ayrica 340 itfaiyecinin ölümüyle Amerika Birlesik Devletleri tarihindeki en yüksek sayida itfaiyeci ölümünün yasandigi olaydir.WIKI (9)      

11 Eylül saldirilari, yasandigi günden beri birçok komplo teorisine konu olmustur. En öne çikan teori, Ikiz Kuleler ve 7 Dünya Ticaret Merkezi'nin yikilmasinin kontrollü bir yikim oldugudur. Ancak hükûmet incelemeleri ve bagimsiz arastirmalarin çogu bu teorileri reddetmistir. Insasina Kasim 2006'da baslanan Özgürlük Kulesi, Kasim 2014'te açilmistir. Ek olarak New York'taki Ulusal 11 Eylül Aniti ve Müzesi, Arlington County'deki Pentagon Aniti ve Pensilvanya kaza yerindeki Uçus 93 Ulusal Aniti da dâhil olmak üzere saldirida ölenler için çok sayida anit insa edilmistir.        

Bu olay için kurulan arastirma Komisyonu, 11 Eylül saldirilarini incelemek amaciyla 27 Kasim 2002'de Amerika Birlesik Devletleri'nde kurulan komisyondur. 10 ülkeden 1200'den fazla insanla konusmus, iki buçuk milyon sayfadan fazla belge incelemis ve sonunda 24 Temmuz 2004'te çalismalarini tamamlayarak raporunu hazirlamistir. ABD hükûmetinin açiklamalarina göre olaylar söyle gelisti: 11 Eylül 2001 Sali günü ABD’de dört yolcu uçaginin ikisi New York'taki Dünya Ticaret Merkezi gökdelenlerine, bir digeri Washington D.C.'de Pentagon’a çarpti. Sonuncu uçak ise yolcular ve uçagi kaçiranlar arasindaki mücadeleden sonra 150 mil uzakta, Pensilvanya kirsalinda düstü. Dünya Ticaret Merkezi kulelerine çarpan uçaktaki eylemcilerden birinin pasaportu uçagin kuleye çarpmasindan sonra asagiya firlamis ve bölgedeki bir polis tarafindan bulunmustur. Eylemcilerin havaalanina gelirken kullandiklari ve havaalaninin otoparkina biraktiklari araçta uçak kullanim kilavuzu bulunmustur. Amerikan hükümetinin arastirmasina ve 11 Eylül Komisyon Raporu'na göre yolcu uçaklari Usame bin Ladin'in lideri oldugu El-Kaide örgütünün 19 üyesi tarafindan kaçirildi ve eylem gerçeklestirildi.(10 )        

Saldiri, dünya medyasi tarafindan "medeniyetler çatismasi" olarak yorumlandi. 11 Eylül saldirilarini gerekçe gösteren baskan George W. Bush, önce Afganistan, ardindan da Irak'i isgal etti. ABD Baskani George W. Bush Terörizmle Savas Kampanyasi baslatti ve bu kampanya ile NATO'nun 5. maddesini isletmeye baslatti. Bu Kampanya'da ABD'ye basta Birlesik Krallik olmak üzere birçok ülke destek olmaktadir. 11 Eylül saldirilari sonucu, basta ABD olmak üzere batili devletlerde Müslümanlara karsi islenen nefret suçlarinda büyük artis görüldü. Üzerinden 20 yil geçmesine ragmen hala çözülemeyen yiginlarca kör ve karanlik noktanin oldugu 11 Eylül saldirisi aktörleri, hedefleri, olus sekilleri, sonuçlari itibari ile ABD’ye yaradi… Gerisini de siz tahmin ediniz.

D I P N O T L A R :

1-Nicos Poulantzas, Fasizm ve Diktatörlük. Çev. Ahmet Insel, Iletisim Yayinevi, 2004, Istanbul.

2- Rumeysa Eldogan-11 Eylül Sonrasi Amerikan Sarkiyatçiliginda Müslüman Kardesler-Türkiye Ortadogu Çalismalari Dergisi Vol: 1, No: 2, 2014, ss.55-83

3- Haluk ÖZDEMIR-S.D.Ünv.I.I.B.Fak.Y.2002-S.1-sh.153/173

4-Prof.Dr.Türkkaya Ataöv-11 Eylül ve Sonrasi Ankara Üniversitesi SBF Dergisi.56-3

5- Noam Chomsky-Emperyal Arzular-sh-11/12-Zodyak kitap-ist-1.bsk-2016

(*)..Düsman yoksa,düsman olustur…

6-Tanil Bora- Tarihin 11 Eylül Duragi-sh-57/59-Seyir yay-ist-1.bsk-2003 

7-https://tr.wikipedia.org

8- https://tr.wikipedia.org/wiki/Bojinka_Plani     

9-10-11EYLÜL https://tr.wikipedia.org/wiki/11_Eylül_saldirilari#Komplo_teorileri

 

 

YORUMLAR
Ekrem EKICI
4.9.2022 15:43

Bayagi uzundu, ama okudum. Güzel açiklayici ve yer yer acabalari içeren degisik olabilecegi mümkün düsünceleri içeren bir yazi olmus. Eline kalemine ve yüregine saglik kardesim. Sevgi ve muhabbetlerimle...

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!