Hakikati Tekellestirme Zaafinda Insan

Hakikatin tekellestirilmesi ötekilestirmeyi tetikler. Ötekilestirme de eninde sonunda hakikatin inkârina evrilir...
Hakikati Tekellestirme Zaafinda Insan
Ali YALÇIN
Ali YALÇIN
Eklenme Tarihi : 15.04.2021
Okunma Sayısı : 1363

Hakikatin tekellestirilmesi ötekilestirmeyi tetikler. Ötekilestirme de eninde sonunda hakikatin inkârina evrilir.

Hakikat gerçekte dogrunun ne kadaridir?

Bu, asla bir ironik bir ifade degildir. Dünya dillerinde daha fazla kelime veya kavrami kullanarak hakikate dikkat çekilebilir…

Su durumda  “hakikat” tanimlanmalidir. Taniminin yani sira; herkesi mi, insan topluluklarindan bazilarini mi alakadar ediyor diye de ayrintili incelemek gerekmektedir. Hatta hakikatin canli ve cansiz her varlikla bir bagi var midir, diye bir tür sorgulamaya ihtiyaç da vardir. Bu sorgulama, hakikati tekellestirme zaafindan, belli ki güçlü gerekçeler esliginde, koruyacaktir.

Salt rasyonel akil veya saf akil baglamindan konunun izaha ihtiyaci olsa da hakikat,  her halükarda üzerinde azami ittifak saglanabilen alanlardan biridir. Saf akil elbette ki bilginin Allah ile mutlak bagini göz önünde tutacaktir. Hakikatin,  bir bilgi olarak “el-Hakk” ile “var olma” ve “hakki gösterme” gibi “hukuk” temelli  evrensel bagina dikkat çekecektir.

Kanaatimizce salt rasyonel akil da hakikate geregince deger vermektedir. En azindan ortak kullanimli “realite” üzerinden bir bulusma noktasi olan, realitenin bir “düsünce Formu” üzerinden “yansima” özelligini kabul ederek uzlasiya hazirdir. Hakikat, düsünceden yansisa da, bir pratige ihtiyaç duyar ve zaten tekellesmesi  de burada gündeme gelir.

Hakikat,  “düsünce” ile siki bagi üzerinden,    tüm varlik için zorunlu bir gereklilik olmaktan çikarilinca, tekellesme, en ilkin hakikatin “iyi” olusuna zarar verir. Kur’an bu durumu “zerre miktarinca hayir” , “zerre miktarinca ser”, “iyiye sefaat etme” ve “kötü olana sefaat etme” olarak adlandirir.  Bu kullanim sekli hakikate dayali pratikleri daha evrensel bir baglamda ele almaktadir. Bir insan, örnegin Kur’an’da veya daha önceki kutsal metinlerde, insani hidayete götüren pratik amelleri kutsal kitap mesajlarina inanmayarak da yapsa, neticede yaptiklari, hakikatin kendiliginden “iyi” olan özelligi ile o kisiyi Allah ile diyaloga, kendi fitri kodlari ile,  koymustur denilebilir. Misal, bir insan kutsal metinlerdeki mesajlara inanmasa bile, hatta Allah’a inanmasa  dahi, bir “iyi ameli icra etmesi” durumunda iyi olana sefaat ettiginden ötürü o iyilikten bir pay sahibi olur.

“Kim     bir ise   iyi bir “sefaatle” sefaat ederse, bu durum o iste kisiyi nasip sahibi kilar.  Kim de kötü bir sefaat faili olursa onun da  bunda payi olacaktir. Allah her seyin  karsiligini verendir.”  (Nisa, 85)

Dünyevi pratik alanindan bahsedildigi için kisinin iyi veya kötü olana sefaati, iyi veya kötü olani desteklemesi ile alakalidir. Zira ahiret hayatinda amel sekillendirme olamayacagindan sefaat de söz konusu olamaz. Dolayisiyla insani pratiklerde her manada, sefaat ister iyi olsun ister kötü olsun kisinin dünyevi tercihleridir.

“Kim zerre miskal hayir ameli yaparsa onu görür, kim zerre miskal ser ameli yaparsa onu görür.” (Zilzal /7-8)

Konumuz hakikatin kendisi oldugunda “iyi” üzerinde duracagiz.  Bir insanin kutsal metinler temelinde olmaksizin, hakikatin kismi bileseni olan “iyi” olana verdigi katki bu yüzden degerli bulunmustur ve “iyi” dogasi geregi bir inanca mutlak bagimli degildir. Kutsal metin dayanikli bir “iyi”nin faili olmak veya onu desteklemek iyi ameli daha onurlu bir dayanaga dayandirabilir ama Allah Teâlâ, insan hakikate destek verdigi için amelin failini yani öznesini iyi olana bagimli hissesinden veya nasibinden alikoymuyor. Tam tersi kötü fiillere sefaat eden kisi de Allah’in adaletine zarar veremez. Çünkü Allah kuldan bagimsiz “Mutlak Iyi”dir. Dahasi “Mutlak Adil”dir.

Bir insan, yalanci sahitlige ister çikar vaadi veya baska tür dayatmalarla zorlandiginda o kisi yalanci sahitlikle büyük bir haksizliga sebep verecegini düsünerek reddeder de misal öldürülürse olusacak ihtimaller bellidir. Bu kisi kutsal bir metin temelli bu pratigi yaptiginda zaten kutsal metnin tanimladigi “onlar sahitliklerinde bir degeri korurlar” (Mearic,33) ayeti geregince davranmislardir. Sahitlik yaptiklari husus her ne ise onu ayakta tutmada (ikame etmede) saglam durmuslardir. Aksi durumda, yani bir kutsal metin temeli olmasa bile bir kisi yalanci sahitligin bir hak kaybi veya magduriyet olusturacagini bilip bu yönlü bir degeri ikame etmede yani ayakta tutmada hayatini feda etmisse de hakikate sefaat ettiginden ötürü bu iyi halinin ona nasil yansidigini eninde sonunda görecektir. O kisi velev ki ahirete inanmasin… Onun ahirete, yani öldükten sonra dirilmeye inanmamasi, öldükten sonra dirilme hakikatine zarar veremez. Bu tür pratikleri çogaltabiliriz… Dolayisiyla “onlarin amelleri habitat olmustur ” ifadesi, onlarin amellerinin bosa gittigi, yok oldugu manasina yorumlanamaz. Bu yaklasim sekli hakikatin tekellestirilmesi veya baska bir ifade ile hakikati iman sartina baglama zaafina bariz bir örnektir. Hakikatin alt ögelerinden biri olan “iyi” bir seyin desteklenmesi, iyi bir icadin yapilmasi, insanlik için iyi ve faydali bir bulusun yapilmasi, iyi bir örnekligin sergilenmesi gibi… çogaltabilecegimiz  pratikler tekellestirildiginde, konunun basinda bahsedildigi gibi, ötekilestirmeye sebep olmakta ve bir süre sonra da hakikatin inkarini beraberinde getirmektedir.  “Habitat a’maluhum”  ifadesinin dünya veya ahrette amellerin yok olusuna, bosa gidisine yorumlamak gibi aceleci bir tarafimizi ortaya çikarmaktadir. Maide suresi 53. Ayet, münafiklara atfen hüsrana ugramalarini ifade eder ki kafir olanlarin yaninda saf tutma isi, asli itibariyle kötü bir amel oldugundan bu duruslari onlari hüsrana ugratmistir. Yani onlar bir kötülüge sefaat ederek bu hüsrani yasamislardir. Oysa bizim buradaki mevzumuz kimden gelirse iyi amel boyutudur. Hebat kelimesini amelin iyi olmasi durumundaki durumu ile de degerlendirmek gerekmektedir.  En’am Suresi 88. ayet sirk kosma durumundaki ameller temelinden amellerin “hebat” olmasini içeriyor ki sirk zaten kötü bir tercihtir ama bir müsrik iyi bir amel islediginde iyi amele sefaat yönüyle iyi amellerde birliktelige bir açik kapi da birakmaktadir. Muhemmed Suresi 32. ayette “  Kâfir olanlar;    Allah'in yolundan    alikoyanlar ve kendilerine hidayet açikça belli olduktan sonra, Elçiye karsi  duranlar  hiçbir sekilde,   Allah'a zarar veremezler.   Onlarin amellerini  hebat edecektir” ifadesinde söz konusu amellerin (hidayet belli olduktan sonra Allah’in yolundan alikoyma ve Elçi’ye tavir alma )dogasi gereginde kötü fillerdir ve bu amellere sefaat edenlerin çabalarinin bosa çikacagi amellerin yok olmayacagina dogasi geregi isarettir lakin biz yine de kimliksel kötülerin iyi amellerine dikkat çekiyoruz ve iyi amelin kötü amelden tefrik edilecegini dile getirmeye çalisiyoruz. Toptanci yok etme mantiginin Kur’an baglaminda bosluga düstügüne dikkat çekiyoruz. Zümer Suresi 65. ayet Muhammed Peygamber’den öncekilere de vahyedilen bir hususu hatirlatiyor:” Sirk kosarsan AMELIN hebat olacaktir ve hüsrana ugrayacaksin ” buyurulmaktadir. Amelin burada TEKIL geçmesi sirk ameline atiftir ve Muhammed’in TÜM AMELLERINI KAPSAMAMAKTADIR.

Hakikatin tekellestirilmesi bahsi iyiligin de tekellestirilmesi bakis açisi üzerinden bir zaaf gösterdiginden konumuzun ana çizgisine dönmeliyiz.

Allah, zerre miktarinca islenmis hayir veya serrin ya da iyi veya kötünün kaybedicisi olmaz. Bu, O’nun mutlak adaleti ile çeliski olusturur ki mümkün degildir. Kisi bu amellerin neye/nelere yol açtigini görecekse bir kere amellerin degisik seviyesel farklilikta da olsa korunmusluguna isarettir.  Kur’an ölçeginde iyi amelin azginlikla, sirkle, küfürle, münafiklikla vs… iliskilendirilmesi kötü amelin bunlarla iliskilendirilmesinden farklidir. Zira iyi /iyilik tesvik edilmistir. Allah’in Mutlak Iyi olmasi geregi böyledir. “Kendi nefislerinde büyüklüge  kapilmis ve büyük bir azginlikla baskaldiranlarin güzel hesap günü güzel haberler almayacagi, amellerinin مَنْثُورًا هَبَٓاءً /hebaen mensuren)saçilmis zerreler haline getirilmis olmasi durumunda” (Furkan/21-23) bile zerrelerin (Zilzal/7-8 geregince) kisice görülecegine isarettir.

Kur’an’da belirtilen faillerin kimliksel manada;  inanmis, müsrik, kafir, münafik vs olmasi iyilik temelli ameli agirliklari yok etmez. Amellerin “hebat”lari amelin kendisini yok etme/yok sayma anlaminda degildir. Biz amellerin kötü, ser vs… olanlari ile ilgilenmedigimizden insanin “iyi” amellerinin “kimliksel inanis” kategorilerinden bagimsiz bir degerde oldugunu Kur’an toplaminda görüyoruz.

Konunun özüne dönecek olursak; hakikat,  ister mutlak olsun, görece olsun, her iki akil –salt rasyonel akil ve saf akil- ölçeginde “dogru” olsun gerçekligin gerekliligidir. Hakikat, bünyesindeki “ hak-hukuk” boyutu ile de dogrulanabilen bir degerdir. Dolayisiyla iyi bir amel, hakikati gösterdiginden, eninde sonunda hak- hukuk ilintisini saglayacaktir. Buradan denilebilir ki iyiligin çogaltilmasi hakikat ile uzaktan yakindan iliskisi bulunan “fayda” saglam özelligiyle de evrensel bir özellik arz etmektedir. Misal, Hud suresi 61. Ayette geçen insanin yeryüzünden insa edilmesi, “orada ömür sahibi kilarak imar sorumlulugu vermesi ” ayeti genel geçer bir hakikat sorumlulugu vermektedir. Insan ömrünün imar kavrami ile es kilinmasi bu manada anlamlidir ve, çevreyi koruma amaçli dünyanin bir çok yerinde mücadele eden “çevreciler”in pratikleri, bahsedilen bir hakikate -bir sekilde- katki verdiginden Allah’in insan-dünya muradina ters olmayan bir iyilik örnekligidir. Dolayisiyla çevrenin korunmasi, çevre kirliligine karsi verilen mücadele  “iman sartina” baglanamaz. Bir hakikat iman sarti üzerinden tekellestirildiginde, insanlarin iyiligi çogaltma fitri zemininde bir araya gelmek de mümkün olmaz…

Yazimizin sonuna gelirken, hakikatin kendisi her iki akil açisindan bir bulusma zemini saglamaktadir. Hakikatin insanligin ortak iyisi olan hak - hukuk dogurucu özelligi, ancak hakikatin tekellestirilmemesi durumunda insanligin tamamini ilgilendiren hak- hukuk mücadelesine katki verebilir. Dinin de yeniden yorumlanmasi bu manada önemlidir. Dinin “degerler dini ”olmasi degerlerin zaten “iyi ”olusu özelliginden açilimlar saglamaktadir. Degerler, insanlarin üzerinde birlesecekleri  “insanlararasi ortak kelimeler” hükmündedir. Dolayisiyla insanlar, Allah’in çagrisi geregi insanlar arasi ortak kelimelere davet edildiklerinde her hareketleri iyilik hareketine dönüsmektedir. “Dinde zorlama yoktur” (Bakara/256) ayeti Rüstün, yani hakikatin gayden yani hakikatten sapmaktan ayrildigini, insanin hakikate egilimli olmasinin onu iyilige de meyilli kilacagini iyilik temelli ameller ile insanin Allah ile baglantida kalacagini da ifade etmektedir. Kurtulus da ancak degerleri öne çikarip degerlere sefaat etmekle mümkündür. Su halde hakikati tekellestirmek suretiyle dinde zorlamanin da kabul edilemeyecegi ortadadir

Salt akilcilarin hakikati maddelestirme egilimleri, hakikati dogrulanabilir bir tanima kavusturma çabalari açisinda önemlidir zira hakikat ancak gözlemlenince anlasilabilen bir agirliga sahiptir. Hakikati soyut alanda aramak, saf aklin düsecekleri bir tehlike olacagindan, bir deger olan hakikati, mutlaka somut pratiklerle yani degerleri ayakta tutma çabasiyla evrensel bir rüste eristirmek gerekmektedir.  Hakikatin, materyalistlerin de sikça kullandiklari Mutlak Hakikat/Görece Hakikat tanimlamasindan bir adim daha ileriye götürmenin yolu, degerleri insanligin ortak mali yapmaktan geçmektedir. Bunun ,“bir isten yorulunca derhal baska bir ise atilmak- yorgunlugu baska bir alana atilarak gidermek” (Insirah/7) ile çok yakin iliskisi bulunmaktadir.

Son söz olarak diyebiliriz ki hakikati tekellestirme zaafi belki de en çok kutsal metinlere inandiklarini söyleyenlerin zaafidir ve görece hakikatleri mutlak hakikatlere olgunlastirmada basarisiz olduklari için hayatin her alaninda geri kalmaya devam etmektedirler.  Dünyada hayatinda, insanlarla bulusacaklari kelimeleri çogaltamadiklari için, ötekilestirdiklerini hem bu dünyada hem de ahiret hayatinda cehenneme gönderme egilimleriyle hakikate en çok zarar veren dinde zorlayicilar olmaya da devam etmektedirler…

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!