Toplumsal sorumluluklarımızı sürdürürken birlikte yürüdüklerimiz ile ortak bir aklın ve ortak bir iradenin gerçekleşmesi için toplantılar yaparız, istişarelerde bulunuruz, yükümlülükleri paylaşırız, geleceğe birlikte yürümenin planlarını yaparız, tüm bunlar mutlaka olması gereken gereksinimlerdir…
Kolektif ruh bunu gerektirir…
Aklı selim ve kalbi selim bize bunu salık verir…
Ancak gel gör ki zamanla bazı eylemlerimiz tavsamaya başlar…
Verimliliğini kaybeder…
Seviyeli, nitelikli, verimli toplantılar yerini sönük, donuk sıradan buluşmalara bırakır…
Adı istişare de olsa kayda değer sonuçların hasıl olmadığı celselere dönüşür…
Danışma, değerlendirme, analiz yapma adına başlayan fasıllar; faydasız, özensiz, içeriksiz, sonuçsuz oturumlara yerini bırakıyor…
Evet, yeni zamanlarda yoğun bir toplantı furyası ile yorgun ruh halleri içerisindeyiz…
Toplantı üstüne toplantı…
Yönetim, komisyon, grup, özel, tüzel, genel, legal, illegal, resmi toplantılar…
Yetmedi sanal mecralarda; Zoom, Teamlink, Meet, Jitsi Meet, Telegram, Instagram, YouTube, Facebook, WhatsApp toplantıları…
Artık sefer değil, toplantı yorgunuyuz…
Toplantı yapmaktan iş yapmaya vakit bulamıyoruz…
Saatlerce süren sadra şifa sunmayan toplantılar… Hani bazen İslamcılık tartışmalarından İslam’ı yaşamaya vakit bulamayanlar gibi…
Sıkıcı, yorucu, enerji israfı, vaktin hebası ile biten toplantılar zihnen, ruhen insanımızı yoruyor…
Fikir üreten, çözüm sunan, hikmet içeren, ufuk açan, umutları yeşerten toplantı atmosferlerimizi gün geçtikçe yitiriyoruz…
Toplantı rutinimiz; rota sunmuyor, rüzgâr estirmiyor, aksiyon oluşturmuyor, heyecan vermiyor, kısacası bizi sürüklemiyor, yerimizde sayıyoruz…
Yıllardır toplantı yapıyoruz nedense toparlanamıyoruz…
Seri toplantılarımız devam ediyor, topluma ulaşmaya bir türlü sıra gelmiyor…
Toplumsal sorumluluklar kuşanmada aktif olamıyoruz…
Ciddi gündemlerle oturumlar yapıyoruz, nedense yapılarımız gittikçe kan kaybediyor…
Beklenen atılım ve açılımlar gerçekleşmiyor…
Yoksa topu taca mı atıyoruz?
Evet toplantılarımız huzur veriyor mu?
Hikmet ve rahmet içeriyor mu?
Ne gibi hayırlara vesile oluyor?
Sormak durumundayız…
Profesyonel toplantılar yapıyoruz fakat pasifliğimize çözüm bulamıyoruz…
Toplantı yoğunluğumuz bitecek gibi değil…
Ömür biter toplantı bitmez…
Toplantı takvimimiz İstanbul trafiğine benziyor…
Yol alamıyoruz…
Toplantı sendromu yaşayanlar var…
Kronik etkinlikler… Kurumsal ıstıraplar… Mükerrer toplantılar… Mufassal toplantılar… Nesilden nesile süregelen toplantılar…
Umarım abartmıyorum…
Toplantı kültürümüz etkin ve zengin… Ancak eylem fukarasıyız… Pratik yoksunuyuz sanki… Kalite kaybı yaşıyoruz… Kısır tartışmalara kayıyoruz…
Kaotik günler bizi bekliyor…
Arka arkaya toplantılar güzelde, başladığımız işlerin arkasını getirebilecek miyiz?
Bize bugün salih ameller lazım…
Aksiyoner bir ruh, adanmış yürek lazım…
Sahada, sokakta, seferde sorumluluk alacak fedakâr şahsiyetler gerekiyor…
Yine toplantılarımız olsun…
Bununla beraber kararlar alabilelim… Kararlarımızda kararlılık gösterelim… Kararlı bir duruşumuz olsun…
Katkı sunalım, elimizi taşın altına sokalım…
Bu yolda başımıza gelenlere katlanmasını bilelim…
Kararsızlık, karamsarlık, kaypaklık lügatimizde olmasın…
Konuyu bir ayeti celile ile noktalayalım:
“Onların kendi aralarında yaptıkları gizli toplantıların ve fısıldaşmaların çoğunda hayır yoktur…
Ancak sadaka vermeyi, iyilik yapmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerin ki bunun dışındadır. Kim bunu Allah’ın rızasını kazanmak niyetiyle yaparsa, ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz” (Nisa, 114)
Bir de madem bu kadar toplantı sever olduk, bari her gün ezan ile davet edildiğimiz cami merkezli toplantılarda da saflarda yerimizi alsak ne güzel olur değil mi?
Yazının orjinali için bakınız:https://www.milatgazetesi.com/toplanti-yorgunuyuz
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.