Türkiye Islamciliginin bahar dönemi olarak ifade edilen 1985-1995 arasi süreçte Türkiye Müslümanlari hem yüzlerce kitabi devirdi, hem de dergi, yayinevi gibi çalismalarla yeni eserlerin nesredilmesine katki sagladi. Bu süreçte agzi laf yapan, entelektüel donanima sahip binlerce insan yetisti. Daha sonra bunlarin bir kismi entelektüel olarak, bir kismi alim olarak, bir kismi siyasetçi olarak sahne aldi.
Geriye dönüp baktigimizda, Türkiye’deki Islami hareketin devasa bir potansiyel biriktirdigini rahatlikla söyleyebiliriz. Esasen bu potansiyelin Türkiye’de uzun vadeli bir etki yaratmasi beklenirken, beklenenin aksine bir süre sonra bu potansiyelin hoyratça tüketildigi bir zemin meydana geldi.
Itiraf etmek gerekir ki; artik fotografin bir tarafinda dava adamlari, diger tarafinda ise kibir budalalari vardi. Dava adamlari, keleynak kuslari misali 30-40 sene önceki çizgilerinde sebat etmis, masa-kasa-nisa üçgeninin yanindan bile geçmemis, hayatin gerçek manasindan hiçbir zaman kopmamis, ilahi yükümlülügün sancaktari konumundaydilar. Belki sayilari azdi ama alinlari akti. Onlar halen bu davanin derdini tasiyor, bu derde omuz verenlerle birlikte dünyanin en samimi yolculugunu yapiyorlardi.
Kibir budalalari ise, bir yerlere geldikçe simarikliktan ne yapacagini sasiran, ilke, ideal ve tutarlilik namina ne varsa bunlardan emin adimlarla uzaklasan, ruhtan arinmis bir nevi robot mesabesindelerdi. Kendilerine eski dostlari hakikatleri hatirlatinca cevaplari ayniydi: “Siz orada mi kaldiniz?”
Onlar için artik öncelik bu davanin yüceltilmesi degil, prestijlerine halel gelmemesiydi. Bir yere konusmaya çagirilinca ‘Kaç kisi katilacak?’ demekten kendilerini alamiyorlardi. Telefonlara kendileri çikmiyordu, sekreterleri ile baglanti kurmak gerekiyordu. Kendileri ile direkt temas kurma imkani bulursaniz son derece soguk bir ses tonu sizi bekliyordu. Samimiyet, içtenlik, sicakkanlilik vb. umdeler yerini kibir kulelerine birakmisti. Karsinizda sizinle ayni davaya mensup biri oldugunu hissedemiyordunuz, çünkü o artik padisah kiligina bürünmüstü.
Çevreler degismisti. Kartvizite göre insana kiymet biçiliyordu. Beyefendilerin sizi adam yerine koymalari için belli bir itibar, para, makam, mevkii sahibi olmaniz öncelikli sartti. Aksi takdirde yemekli toplantilarda size yer yoktu.
Ellerinde onca yetenek vardi. Insanlari hayretler içinde birakacak kadar etkili hitabetlerin, birikimlerin, karizmalarin, pozisyonlarin mutlaka ama mutlaka degerlendirilmesi gerekirdi. Bunun için farkli çizgiler benimsenebilirdi. Sözgelimi, zaman zaman muhafazakar, zaman zaman seküler, zaman zaman liberal olunabilirdi. Önemli olan ilke ve tutarlilik degil, teveccühün nereden geldigiydi. Artik hayatlarina yön veren ilayi kelimetullah degil, dünyevi sehvetperestlikti.
Evet, dünyevi sehvetperestlik onlari dava adamlarindan ayiran ince bir çizgiydi. Dava adamlari her ne yaparlarsa yapsinlar, her nerede bulunurlarsa bulunsunlar ilayi kelimetullah ile yol aldilar. Onlarin en önemli azigi samimiyet ve Allah’in davasi için duyduklari heyecandi. Bu heyecandan, bu samimiyetten mahrum bulunup kendilerine ün devsirenler ise sadece ve sadece kibir budalalari oldu.
Maalesef bu kibir budalalari itibar görüp vitrinde yer alirken, dava adamlarinin çogunun ismi bile duyulmadi.
Kendilerini ‘agir abi’ olarak kabullendiren bu kesim Türkiye’deki Islami potansiyelin azami ölçüde tüketilmesinde çok önemli bir paya sahip oldular. Tabir-i caizse mirasyedi oldular.
Eger Islami potansiyel halen belli ölçüde varlik emareleri gösteriyorsa bu ise, dava adamlarinin samimiyeti sayesinde oldu.
Bugün kaybedilen ruh dava adamlarinin ruhudur. Bu ruh yeniden silkinmek için, basarmak için yegane adrestir.
Yeniden bu ruha geri dönülmesi, vitrine dava adamlarinin yerlesmesi gereken zaman gelmistir.
Not: Bu yazi 14.11.2021 tarihinde https://islamianaliz.com/sitesinden alinti yapilarak yayinlanmaktadir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz. Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.
https://islamianaliz.com/makale/8235874/musa-duman/dava-adamlari-ve-kibir-budalalari