Kur'an'da Mülkün Yönetimi ve Yönetme Sinavinda Insan -1 (Dinamikler- Prensipler- Yöntemler )

Mülkün yönetimi; tamaminin mutlak sahibinin Allah oldugu, maddi-manevi, görülen-görülemeyen, sayilan-sayilmayan,...
Kur'an'da Mülkün Yönetimi ve Yönetme Sinavinda Insan -1 (Dinamikler- Prensipler-  Yöntemler )
Ali YALÇIN
Ali YALÇIN
Eklenme Tarihi : 3.04.2022
Okunma Sayısı : 1176

Mülkün yönetimi; tamaminin mutlak sahibinin Allah oldugu, maddi-manevi, görülen-görülemeyen, sayilan-sayilmayan, ölçülen- ölçülemeyen, sebep-sonuç bakimindan kuramlanarak Formüle edilebilen, çok yönlü “mülk tanimli her seyin” insana yüklenen emanet bilinçli sorumluluklar açisindan Kur’an baglamindaki dinamikler, ilkeler, prensipler ve araçsal yöntemlerle yönetilmesidir. Evrendeki yasalar çerçevesinde, kiyamete kadar anlasilmasi mümkün olabilecek “mülkün yönetimi”  misallenebilen, misalleri gelistirilebilen, tecrübelenebilen idare etme halinin, en güzel isimlerin sahibi olan Allah’in isim –sifatlarindaki kusaticiligi ve hassasiyetinde, insan var oldukça insana ve insanin çevreleyicilerine icra edilen, haklar temelli hukuksal yönetimdir.     

Kavramsal temelli bakildiginda  “Mülkün Yönetimi”  açisindan mülk, milk, melekut, mülkiyet, hak, adalet, kist, sura, ehliyet, liyakat, halife sorumlugu,  yöneten, yönetilen  gibi kavramlarin Kur’an’da karsiliklarinin bulunup bulunmadigina dair elbette ki çok yönlü arastirmalar yapmak mümkündür.          

Kur’an referans alinarak asagida misal basliklari verilen hususlarda bes adet yazinin bir seri halinde “Gün Olur Insana Bedel” temamizda paylasima açmayi planlamis bulunmaktayiz.     

MÜLKÜN YÖNETIMI VE ILINTILI KAVRAMLARI                    

-Genel anlamiyla “Allah’in Mülkü” Kavrami                      

-Mülkte Allah’in ortaginin olmamasi ve Allah’in insana “Mülk” vermesindeki hususlar (mülk kavrami baglaminda ve insana da verilen Mülk/ Milk)

-Gaybin sadece Allah tarafindan bilineceginin beyani ve “Gaybi ilimler”  adi altinda  “Melekut” kavramiyla ilintilenen kismiyla mülkün yönetimi            

- Yönetimin Bilgi bileseninde  “Faydali ve Faydasiz Ilim Olarak  Bilgi Mülkü”               

-Peygamberlere mülkün verilmesi                 

-Inananlara ve Inanmayanlara Mülkün Verilmesi

-Allah’in Indirdigi Kitaplarin içerdigi hükümler pratiginde hükümet tesebbüsleri ve Kitabi Hükümler açisindan yönetmenin ilkeleri                

- Insanin Yeryüzü halifeligi ve Allah’in Peygamberleri Halife seçip Mülk vermesi           

-Insanin, emri (çogulu umur)  idare etmesi yani yeryüzü islerini yönetmedeki usul ve prensipleri açisindan yönetme alternatifleri               

-Yönetilenin yönetime dahli ve kimlere yönetimin bir güç olarak zorla kabul ettirilemeyecegi mevzuu               

- Yönetilenin sorumluluklari             

-Kur’an’da, sehri yönetmenin mülkün yönetimindeki payi ve göstergeleri            

-Yönetici ve yönetilen açisindan “istisarenin” yeterlilik, ehliyet, liyakati tayin etmedeki zorunlulugu                 

-Mülkün yönetiminde “ adalet” ve “ kist ” kavramlarinda benzerlikler, ayrisma noktalari 

- Kur’an’daki kullanimiyla “Allah’in Ipi ” ve “Insanlarin Ipi” belirleyiciliginde “Insanlarin Ipi” kullaniminda Mülkün Yönetimi’ne dair çikarimlar

-Göklerde ve yerde ne varsa insana boyun egdirilisi ve insanin halife olarak göklerdeki ve yerdeki islerin yönetimi sorumlulugu

-Yönetirken mizanin/dengenin korunmasi hassasiyeti

-Yönetenlerin “inananlardan” olmasi halinde yönetimi altindaki inanmayanlarin durumu

- Yönetilen ve yönetilenin ahlaklari açisindan sekillenen yönetimler ve degisken insanin degisken yönetimler çikarmasi

-Iktidar ve kader ilskisi baglaminda insanin yönetim üzerinden kaderinin sekillenmesi

-Ulul Emr (isleri yöneten yetkinler) baglaminda Halifeligin bir kurum olup olamayacagi meselesi 

Vb…vb..  

(Allah Teâlâ’dan basari dileklerimizle…)

Kur’an’daki kullanimlari “Mülk” “Melk/ Milk” seklinde olunca her iki kullanim için kendiliginden ayri manalar verilmis oldu. Mülk kullaniminin daha çok yönetim ve yönetme ile bagi kurulurken Milk kullanimim insan ve insanin sahip olduklari seyler (esya) baglaminda yorumlandi. Bu lugavi kullanim açisindan   Râgib el-Isfahânî, el-Müfredât, “mlk/me-le-ke” maddesine bakilabilir. Allah’in isimleri açisindan da bakildiginda “Melik” ve “ Malik-ul-Mülk” ,el-Melikü’l  Kuddüs, el-Melikü’l  Hakk de farkli sifatsak kullanim ve  anlamlarin tarafimizca bilinmesine isik tutmaktadir. Mülk kavramina kök teskil eden kullanimlarda “Melekut” kullanimi dikkat çekmektedir. Zaman, fizik ötesi, görünmeyen, gaybi olana yorumlanmissa da bu görüs yani melekutun gayba karsilik geldigi görüsü, Kur’an’da açikça belli degildir. Yinelersek Kur’an toplaminda  gaybi Allah’tan baskasinin bilemeyecegi açiktir. Kur’an’daki ayetlere muhalif  bir tarzda, daha önce bilinmeyip zamanla bilinen bazi seylerin bilinirliginde “gayb zamanla bilinebilir” demek  basindan beri gaybi olmayanin daha fazla bilinecegine yorumlamak daha isabetlidir. Yani “gayb” hiçbir zaman gayb olmaktan çikmaz. Melekut açisindan da Allah Teâla her hâlükârda “Melekut”un sahibidir. Melekutun künhüne varilabilir mi , sorusuna Kur’an’dan açilimlar yapmak mümkündür ama bu da yorum ve beyan ile alakalidir. “ Böylece Ibrahim’e, mukininlerden olmasi için –yakin bilgi ile inananlardan olmasi için  - GÖKLERIN VE YERIN MELEKÛTUNU/hakimiyet ve mülkünü   gösteriyorduk.” (Enam, 75) ayeti ilk etapta “Hakk’el Yakin”  seklinde veya “Ayn’el Yakin” seklinde gizemli gaybi hadiselerin Ibrahim’e gösterilmesi gibi bazi baskalarina da gösterilecek bir batini tarafa yorumlayanlar, az dikkat ederlerse, Hz. Ibrahim’e melekuttan gösterilenlerin (En’am, 76-79) ayetlerinde “gece gördügü yildiz, ardindan dogan ay, derken günes ” ile alakali bir tefekkür alani oldugu görülecektir. Ibrahim’e görünen ama zamanla gözden kaybolup batan seylerin “Rab” olamayacaklarinin anlasilmasi sürecidir. Yani, bilgisi Allah katinda olanin, gaybi olan baskasinca bilinemeyecegi ancak melekutun /melekeler üzerinden kanunlara tabi olarak cereyan eden olaylarin tefekkürle anlasilabilmesinin gaybin anlasilmasi olarak yorumlanamayacagi ortadadir. Eger melekutun gösterilmesinde gaybi olanin gösterilmesi olsaydi Ibrahim a.s bunca gök cisimlerine kafa yormaz zaten dogrudan yakini imana sahip olurdu. Lakin Kur’an da melekutun tefekkür, akil yürütme, kafa yorma ile alakali boyutu üzerinden mevzuyu kemale erdirmektedir. Ibrahim a.s belli ki kalbinde yani aklinda soru isaretleri kalsin istememektedir. Ana temadan saparak melekuta gayb anlami yüklemek,   Ibrahim peygambere gösterildigi gibi bazi kullara da (sartlar vuku bulursa) gaybin gösterilecegine dair gayb temelli alanlar açmak çabasi tarihi süreçte akidevi kirilmalara zemin hazirlamistir. Ibrahim’e gösterilen melekutun sürecini yani sonuçlarini söyleyen Allah Teala melekuta bu yönüyle dikkat çekmektedir. Bizler de bu ayetlerle,  Allah’in mülkündeki gaybe muttali olmanin, O’nun gaybdeki  hakimiyet alanlarinin kullara verilen “kalkmis perdeler” araciligiyla bilinip, bazilarini seçilmis kilacagi ve o seçilmisler üzerinden o kullara insanin yönetilmesi yetkisinin verilmesi düsüncesinin Kur’an ile çelistigine bir delili olarak anlamakla daha isabetli yerde durabiliriz. Su halde gaybi ilimler sahibi oldugu iddia edilen sahislar üzerinden Kur’an’da karsilik bulmayan yaklasimlarla mülkün yönetimine dair dayanak noktalari aramak bosluga düsmektedir.

Allah kimseyi mülkün ortagi yapmadan; rezzakligina ortak kilmadan rizki verdigi gibi, aklina ortak kilmadan akli verdigi gibi, ilmine ortak kilmadan ilminden ilmi verdigi gibi, ayetlerine ortak kilmadan ayetler gösterdigi gibi… Kisacasi isim ve sifatlarindaki anlamlara ortaklik yapmadan nimetlerini verdigi gibi mülkten de verir. Nitekim insanliga /el –Nasa,    Ibrahim’e  ve hatta    Ibrahim Ailesi’ne de mülk verildigi belirtilmektedir. “Yoksa onlar, Allah’in kendi fazlindan insanlara verdiklerini mi kiskaniyorlar?   Dogrusu Biz, Ibrahim ailesine Kitabi ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk   de bahsettik.”(Nisa,54) . Allah, kendisine mülk   verdi diye, Rabbi konusunda Ibrahim’le tartismaya gireni   görmedin mi?” (Bakara,258)   ayeti Ibrahim’i ates sinavina iten zata (Nemrud olduguna yorumlanir)   mülk verildigini,   Musa a.s Firavuna verilen zenginligin nasil kötülüge evrildiginden bahisle son bulmasi için dua ederken , Firavuna verilenlerin Allah tarafindan verildigi (Yunus ,88) hususunu görmekteyiz. Buradan varacagimiz husus, azginlara da otorite, yönetme vs baglaminda mülk verildigine isaret etmek içindir.  “De ki: “Ey mülkün    sahibi olan Allah’im!.. Sen mülkü  diledigine verirsin ve dilediginden de mülkü   çeker alirsin...   Diledigini   aziz eder, yüceltirsin; diledigini   de zelil eder alçaltirsin. Ve her türlü hayir ve iyilik Senin elindedir. Gerçekten Sen her seye Kâdir’sin.” (Al-i Imran,26) ayeti bize inanmayanlara verilen yönetim, otorite izninin nasil yorumlanacagina dair belki ipuçlari verebilecektir. Iyi ve kötünün kiyasi  sebeb –sonuçlar baglaminda elbette yapilabilir ama iyi kötü ile ayni terazi kefesinde  kiyaslanmaz. Iyi olanin iyilik ölçütü kötüdeki birikimlerden alinmaz. Ibrahim’e ve ailesine verilenin mülkün örnegi iyi olanin örnekligi içindir. Ibrahim peygamber gibi diger insanlar da göklerde ve yerde olanlar üzerinde tefekkür edip tipki  Ibrahim gibi, müsrik olmaktan kurtulabilirler. Böylece mülk sahibi de olabilirler. Melekut ile alakali  bahsi kapatacak olursak,  Allah Teala mülk baglaminda melekutun da sahibidir. Gaybi de ancak mutlak manada O bilir. Mülkü istedigine verip alir (Al-i Imran,26)  lakin kimseyi gayb  mülkündeki bilgiye  ortaklik kilmaz, gaybin anahtarlarini da kimseye vermemistir. (bkz,En’am,59, Cin,26, Neml,65-66)

Mülkün yönetiminde gaybi dayanaklar aramanin Kur’an’da tüm misallerin bulunmasi(Kehf,54)  hakikatine ters oldugunu belki de tekrar tekrar belirtmek gerekmez ama hatirlatmak da iyidir.  En kusatici haliyle mülk Allah’a aittir (Bakara ,107; Âl-i Imrân ,189; Mâide 17-18, 40, 120; Hadîd ,2, 5; Bürûc, 9). Ayrica mülkte Allah’a ortaklik söz konusu degildir (Isrâ ,111; Furkān ,2). Allah diledigine mülkü verir baglaminda yönetme, hüküm sürme izni verme, hakimiyet donatisi ile donatma, hakimiyet ekipleri verme veya elde etme imkanlari verme açisindan  mülk verdiklerinin dogrular, salihler, elçiler vs olmasinin yan isira dilese  zalimlere ,inanmayanlara vs de mülk  verilebilmektedir… Sorular olacaksa da    cevaplarini   Kur’an’da aramak gerekmektedir.

Insanin sorumluluk yani yeryüzü halifeligi baglaminda kendi payinda mülkü ne sekilde yöneteceginin  verilerini Kur’an’da aramak bir zorunluluktur. Bu da kendiliginden veriler, misaller, ilkeler, prensipler durumlar, beyanlar ve yorumlar ile gerçeklesebilecektir. Hüküm ve hakimiyetin sadece Allah’a ait oldugu, O’nun hükmünün denetime tabi olmadigi ile ilgili ayetleri (bkz.Yusuf,40,67, Rad,41, Mü’min,12) bizlere en genel en kusatici ve en mutlak manada hüküm koymanin, hüküm var etmenin ancak ve ancak Allah’a ait oldugunu belirtirken insanin yeryüzü sorumlulugu açisindan mülkü yönetme baglaminda  kendilerine hayata karsilik gelen alanlarda ilim verilenlerin beyanlari ile ayetleri açiklanan Kur’an’a muhalif hükmetme temellerinin kabul görmeyecegi, Allah katinda bir karsiliginin olmayacagi , Kur’an’a muhalif hayat dayatmalarinin insani kafir ve zalim kilacagi (bkz. Maide,44-45) , Allah’in mülkünde insanin sirk ve zulümden kurtulmak gibi bir çabasinin zorunlu oldugu ve sirkin de zaten dogal hali olarak zaten en büyük zulüm oldugu (Lokman,13) belirtilmektedir. Buradan çikarimla “hakimiyet” kavraminin ayrintili olarak ele alinmasi ve olabildigince açiklanmasi gerekmektedir. Bu süreçte de yine dinamikler, ilkeler, prensipler ve yöntemler için Ku’an’a basvurulmalidir.

Durum, varlik anlaminda ne varsa “Allah’in Mülkü” olarak kapsayici çerçevede belirlenince, dünyaya ait insan yönetimi de dahil, tüm islerde hüküm icra etmek baglaminda “ faili insan olan hakimiyet” kavraminin da yine Kur’an’daki bütün açisindan ele alinmasi tüm zamanlar açisindan   önü açik, yorumlanabilir olmasi gerekmektedir. Insanin mülkü kategorisinde, yönetimle ilintili mülk, mülkiyet olarak servet sahibi olmak ve servetin yönetimi gibi reel alanlarda fiili durumun yönetimsel kavramlar önem kazanmaktadir. Allah Teala söz konusu olunca mülkün maddi ve manevi yönünün yönetiminde yönetmenin boyutlarinin kabulünde  en kusatici çerçevede bir teslimiyet söz konusu iken, “Kendi emriyle gemiler akip  ulassin ve O’nun lütfundan  arayasiniz diye, sizin için denize boyun egdiren   Allah’tir. Umulur ki sükredersiniz  . Kendinden (bir nimet olarak), göklerde ve yerde olanlarin tümüne   sizin için boyun egdirdi. Süphesiz bunda, düsünebilen bir kavim için gerçekten  ayetler vardir.” (Casiye,12-13) ayetleri    göklerde ve yerde ne varsa insanin orada olan bitenle bir tür iliskisini kurmakta ve insan iradesi esliginde de oralarda insana  sorumluluklar yüklemektedir. Bu yönüyle insanin sahip oldugu mülk,   insani ilgilendiren boyutlariyla islerin yönetimine dahil olmasi açisindan insana idari sorumluluklar yüklemektedir. Dünyadaki (arzdaki) umurlarin yani islerin sevk ve idaresinde de insan “halife sorumluluguyla”  görevler icra edecektir. Dikkatli bakildiginda, bahsedilen maddi ve manevi yönüyle mülkün sevk ve idaresinde özellikle de mülkiyet bakimindan bize taraf yüzünde yönetim ve mal, mülk edinme kavramsal önemde belirgin hale gelmektedir. Kur’an, Allah’tan oldugu haliyle (söz ,mana ayrimi yapilmaksizin) nazil olan, korunan, kiyamete kadar da bu özellikleri ile, var olan hayatin kitabi olarak, ayetleri ve bu ayetlerdeki misalleri üzerinden bir denge halinde  yol gösterici rolüne de sahiptir. Bu dengenin korunmasi, adeta kainattaki her seyin maddi ve manevi olarak dengede kalmasi gibi, insan fitratini koruyan, evrendeki mizani da tehdit etmeyen bir uyum ve denge haline karsilik gelmektedir. Neler oldugunda veya neler yapildiginda dengenin bozulacagi, fesat ve fitnenin, bozgunculugun olusacagi da Kur’an’da ayrintili tanimlanmaktadir. Insan, sorumluluk sahibi olarak mülkün maddi ve manevi cihetiyle yüzlesecek, mülkü sevk ve idare etmek isteyecek, mülk ilintili yönetsel kavramlar, yönetim modelleri, yönetim tezleri gelistirecek ama asla dengeyi bozmada israr etmeyecektir. Çünkü insanin bu yönlü israri neticesinde hangi süreçlerin yasanmaya baslayacagi ve hangi akibetlerin olacagi da Kur’an’da tanimlidir. Allah’in “mülkün yegane sahibi” oldugunu bilerek mülkiyet baglaminda mülkü sevmesinde bir sakinca olmadigi, Kur’an’da tanimli kanunlar çerçevesinde mülkün dilenene verildigi, yani bir kanun dahilinde mülkün insana geçtigi, yine ayni kanunlar dahilinde insandan mülkün alindigi anlasilmak durumundadir. Bir özellik vardir ki mülkiyet (mallar)  manasinda   “sefihlere” verilmemesi söylenip de nasil ki alternatif sunuluyorsa (bkz. Nisa,4-5) bir çikarim olarak,  daha kusatici olan  yönetsel manada mülkün “sefihlere birakilacak bir fiili durum olmadigi ” da Kur’an’daki misaller açisindan bir çikarimla önümüze gelmektedir. Kisacasi mülk, hayatta birçok yönde ele alinacak bir toplama karsilik gelmektedir ve çok nettir ki bazi insanlar   “azda is tutmaya basladi mi    ekin ve nesli helak etmeye  bakar ” (bkz, Bakara,205) bu insanlar yaptiklarina Allah’i sahit getirseler (Bakara,204)  bile yaptiklari fesattan baskasi degildir.  Iste mülkün yönetiminde, arzda is tutmak bazen de yönetimler veya yönetim modelleri üzerinden devsirilen bir güç ile ortaya çiktigindan Allah’in sevmedigi fitnenin bertaraf edilmesi için de Kur’an’daki misaller ve prensipler üzerinden yol alinmalidir. Yoksa ayette belirtildigi gibi  “ Insanlardan öylesi vardir ki, dünya hayatina iliskin sözleri  Senin hosuna gidecektir ve (böyleleri) kalbindekine  ragmen Allah’i sahit getirir; oysa o  azili bir düsmanlardirlar. Sirtini çevirip gittigi ve isbasina   geçtigi zaman; yeryüzünde  bozgunculuga girismeye, ekini ve nesli helak etmeye çaba gösterir.  Allah ise, (fitne ve fesadi) bozgunculugu sevmemektedir.”(Bakara,204-205) .Bir yorum olarak kimi yönleri Kur’an’a dayandirilan yani Allah sahit getiriliyor gibi duran bazi iktidar modellerinin esasen fitne ve fesat temelli ve amaçli olduklarini anlam için de Kur’an’a bir bütün halinde bakmak ve dinamikler, prensipler, yöntemler esas alinarak bu yönetim modellerini irdelemek gerekmektedir.

Selam ve dua ile…

 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!