Müslüman Orucu

Müslüman orucu medeni bir ibadettir. Psikolojik ve sosyolojik bir vakfe... Günlük rutini altüst ederek Müslüman bireyin ve toplumun yenilenmesini saglar...
Müslüman Orucu
Fatih OKUMUS
Fatih OKUMUS
Eklenme Tarihi : 3.04.2022
Okunma Sayısı : 1026

Müslüman orucu medeni bir ibadettir. Psikolojik ve sosyolojik bir vakfe... Günlük rutini altüst ederek Müslüman bireyin ve toplumun yenilenmesini saglar. Ramazan ibadeti adeta sistemi yeniden baslatarak fabrika ayarlarina döndürmeyi amaçlar.

Oruç maddi ve manevi arinmadir. Namaz gibi oruç da insani kendine yaklastirir, gönül gögünde miraca hazirlar. Ramazan ayinda konfor alanini tarumar eden mümin, yasamak için o kadar çok yemeye ve bu kadar çok uyumaya gerek olmadigini deneyimler.

Ramazan Kur’an-i Kerim’in nazil olmaya basladigi demdir. Oruç ibadeti için de bu ay seçilmistir. Ramazan ayinda sadece oruç tutulmaz; ayni zamanda hatim yapilir. Yeme içme ve uykudan artirilan zaman, Kur’an okumaya ayrilir.

Bu ayin son 10 gecesinde herkes kendi kadrini ve kiymetini arar. Ona erismek bin aydan hayirlidir. Yani insanin kendi degerini idrak etmesi bir ömre deger. Kadir gecesine ermek Hizir’la yürümek, Zümrüd-ü anka misali küllerinden dirilmek, Kaf dagini asarak Simurg’la karsilasmak demektir.

Ramazan ayi her sene tekrarlanan manevi bir hac yolculugudur. Bu yolculugun son duraginda 10 günlük bir inziva dönemi yer alir. Itikâf, bir mescide, o yoksa evinin bir kösesine çekilerek Islam Peygamberi Hz. Muhammed’in bes yil boyunca Hira magarasinda tecrübe ettigi halveti bir nebze tatmak anlamina gelir.

Oruç insanin içe kapanmasi, kendine dönmesidir. Yeme içme ve cinselligin hiç degilse gündüz saatlerinde kisitlanmasi sadece dis sartlari daha uygun hale getirmek içindir. Bunlar zahidin orucunu bozar. Rindlerin orucu bozulmaz; çünkü onlar masivâdan geçmislerdir.

Maddi oruç yeme içme ile bozulur. Oysa talibin halveti bunlarin yanisira sosyal medya, televizyon ve lakirdi ile de bozulur. Sen susmadikça onun kelamini isitemeyeceksin! Oruç bir susma temrini, sükût alistirmasidir. Sükût etmeyi vermislerse, biraz daha bekle ki sana sükûneti de bahsetsinler.

Sükût eden kisi sadece dilini konusmaktan alikoymustur; ama içinden homurtusu, miriltisi, cizirtisi kaynayip durur. Aynen oruç tutan sofu gibi… Gündüz saatlerinde nefsini yemek içmek ve cinsellikten tutar da iftar topu atilinca zivanadan çikar. Sen arif ol da orucun seni önce yavaslatsin, sonra yavasça durdursun.

Ah o avci ne oyuncudur bir bilsen! Hem seni özgür birakir, hem de üstüne bir ag ativerir. Sonra senin çirpinislarini seyreder. Oruç ve namaz ve zikir ve itikâf ve sadaka sana bahsedilen kurtulus yollarindan sadece birkaçidir.

Bu tuzaklar bosunadir sanma. Kaf dagina uçabilmen, yolda yorulup usanmaman, geri dönmemen için bu “training”, bu “temrin” olmazsa olmaz.

Padisah senin üstüne bir ag ativerdi. Böylece kanatlarin açilmaz, ayaklarin yürümez oldu. Ufku göremez oldun. Bir vakit çirpinirsin. Sonra namaz ve oruç ve hac sana vakfeyi ögretir. Vakfe durustur. Bütün bu ibadetler sana kullugu ögreten alistirmalardan ibaret. Kulluk “klas durus”.

Eyâ talip, sen kimildadikça, çirpindikça avcinin aglarina daha çok, daha çok sarilir ve hiç kimildayamaz hale gelirsin. Onun da istedigi tam olarak budur. Sana durmayi ögretmek. Durmadan düsünemezsin. Durmak dünyanin en zor eylemidir bunu idrak edebilir misin?

Ne zaman ki durdun, durustun, duruldun… Aslinda o üstüne atilmis olan agin yok oldugunu hayretle fark edeceksin! Durmadan bilemezsin. Oruç seni durusa hazirlar.

Siir:

Yâr
Gecelerde
niyâz ettiler sana ellerini açarak
ben kalbimi açtim
camilerde toplanip cennet istediler
sana sigindilar cehennem azabindan
azaptayim ben
sana kaçtim

Gündüz oruç dediler
tuttular nefislerini lezzetlerden
tuttular kendilerini gün batana kadar
ben sana tutulmusum Yâr,
biraksan aç kalir, susuz kalir ruhum
solar çiçeklerim bir an bakmasan
senden sana firar
yine sende karar
ey Yâr

Orucun tarihi

Hz. Peygamber’in davetinin 13 yillik Mekke döneminde oruç ibadetine dair bir kayda rastlanmaz. Oysa ayni dönemde sabah aksam ikiser rekât olmak üzere namaz kilinmaktadir. Mekke’nin son bir buçuk yilinda ise Miraç gecesinden itibaren namazin 5 vakit olarak istikrar buldugu kabul edilmistir.

Islam’da mesru kilinan ilk oruç, Islam davetinin tarihinde dönüm noktasi olan Medine’ye hicretten hemen sonra tutulan Asura orucudur. Bu oruç, Medine’li Yahudiler’in pratiginden örneklenmistir.

Muharrem ayinin onuncu günü geldiginde Medineli sahabiler Peygamber’e Yahudilerin bugün oruçlu olduklarini haber verdi. Ilk dönem Müslümanlara sahabi (çogulu sahabe) denir. Arkadas, dost, yâran demektir. Hz. Muhammed bu orucun niçin tutuldugunu sordu. Hz. Musa’nin Israilogullari’ni Kizildeniz’den geçirerek özgürlüge kavusturdugu günün anisina tutuldugu söylendi. Bunun üzerine Peygamber (sav) “Biz Musa’ya bugünkü Yahudilerden daha yakiniz, siz de Asura gününde oruç tutunuz; ancak onlara benzememek için bir gün öncesini veya bir gün sonrasini da buna ekleyiniz” buyurdu.

Böylece Islam’daki ilk oruç tutuldu. Bir yil sonra ise bir aylik Ramazan orucu farz kilinacakti. Ancak Asura orucu Sünnilerde 3 gün; Alevi ve bir kisim Siilerde 10, 12 veya 15 gün olmak üzere geleneksellesti.

Hicretin ikinci yilinda ise artik tutabilecek herkese farz bir ibadet olarak Ramazan orucu mesru kilindi. Bu ayda oruç tutulacagi su ayetlerle bildirildi:

Ey iman edenler!
oruç yazildi size
yazildigi üzere sizden öncekilere
korunup sakinasiniz diye!
sayili günlerde
Kim de hasta veya seyahatte ise
baska günlerden sayisinca (tutar yerine)
ancak kendilerini zorlayarak güç yetirebilenlere
bir yoksul doyumlugu gerekir: fidye
Kim gönlünden koparak hayir islerse bu onun için daha iyi elbette…
En iyisi orucu tutuvermeniz
ah bir bilseniz!
O sehr-i Ramazan
indirildi onda Kur’an
insanlara hidâyet rehberi
apaçik deliller dogru yoldan
ve hakki batildan ayiran: Furkân.
Sizden kim bu aya (erisip) sahit olursa, tutsun onu
kim de hasta veya yolcuysa
baska günlerden sayisinca..
Allah sizin için kolayligi diler;
size zorluk (çikarmak) istemez
Böylece sayiyi tamamlayasiniz,
Allah’i yüceltesiniz, size ögrettigi sekilde.
Sükredesiniz bir de…
Beni senden sordugunda kullarim
ben çok yakinim
ne zaman çagirsa beni
kosarim çagrisina her çagiranin
öyleyse cevap versinler çagrima benim
bana inansinlar
böylece rüsde ersinler
Oruç gecesi kadinlariniza kur yapmak  size helal kilindi
onlar giysileriniz sizin
siz de onlarin giysilerisiniz
Allah kendinizi aldattiginizi bildi de tövbenizi kabul buyurdu
bagisladi sizi
artik onlarla iliskide bulunun da
Allah’in sizin için yazdigini talep edin!
Yiyip için
ak ip kara ipten sizce seçilinceye degin safaktan
sonra orucu geceye tamam eyleyin
Siz mescitlerde itikafa çekilmisken onlarla iliskide bulunmayin
Iste bunlar Allah’in sinirlari
oralara yaklasmayin
Allah ayetlerini insanlara böyle açiklar
Ola ki sakinirlar!
(Bakara Suresi, 2/183-187)

Peygamber’in orucu

Hz. Peygamber hayati boyunca dokuz Ramazan orucu tuttu. Medine döneminin ilk yilindaki Asûrâ orucundan sonra, ikinci yil Ramazan ayinda oruç farz kilindi. Ancak baslangiçta dileyen oruç tuttu, dileyen oruç yerine bir yoksul doyumlugu fidye ödedi. Zamanla Ramazan-i serifte oruç tutmak standart hale gelirken; fidye sadece oruç tutmakta zorlananlarla sinirli bir alternatif olarak kaldi.

Peygamber’in oruçlari Ramazan ayiyla sinirli degildi.  Onun oruçla iliskisini esi Hz. Aise söyle özetler:

“Bazen oruç tutardi, tutardi öyle ki hiç iftar etmeyecek zannederdik. Bazen de mütemadiyen iftar ederdi, öyle ki hiç oruç tutmayacak sanirdik. Ancak içinde oruç tutmadigi bir ay olmazdi. Saban ayinda daha çok oruç tutardi. Ramazan disinda hiçbir ayin tamamini da oruçlu geçirmezdi.”

Ayrica Hz. Peygamber (sav) Allah’a en sevimli orucun Davud peygamberin orucu oldugunu belirtmistir. Hz. Davud bir gün oruç tutar, bir gün iftar ederdi.

Islam Peygamberi yolculukta oruç tutmayi hos karsilamamis “seferde oruç tutmak iyilikten degildir” buyurmustur.

Onun Pazartesi ve Persembe günleri, dolunayin gözüktügü 3 gün genellikle oruçlu bulundugu ilk Müslümanlar tarafindan sonraki nesillere aktarilmistir. Hz. Peygamber genellikle sabah namazindan sonra evine geldiginde, evde yiyecek bir sey yoksa oruca niyet ederdi.

Peygamber, oruçluyken unutarak bir seyler yiyip içenlere “Allah’in ikramda bulundugunu” söyleyerek oruçlarinin bozulmadigini haber vermistir. Hatta birinin unutarak oruçlu iken yedigini-içtigini gören kimse, sessiz kalmali, bu ikrama mani olmamalidir.

Oruç tutmayan kimse de mümkün mertebe oruçlularin bulundugu yerde yemez, içmez. Yine, orucu bir sekilde bozulan kimse, günün geri kalaninda, iftar vaktine kadar oruçlu gibi davranir.

Kadinlar adet döngüsü sirasinda oruç tutmazlar. Buna mukabil, Ramazan-i serifi takip eden Sevval ayinda 6 gün oruç tutmak Peygamber ögüdüdür. Böylece ailede kadin – erkek herkes Sevval orucu tuttugunda kadinlar da Ramazan ayinda eksik kalan günlerini daha kolay tamamlamis olurlar.

Ramazan nes’esi

Ramazan ayi manevi bir sölen. Bir gök sofrasi… Insanin adeta bir “detoks” kampina girmis gibi vücudunu hafiflettigi, ruhunu biledigi mevsim.

Bindigimiz aracin bile yillik muayeneye ihtiyaci var. Hz. Peygamber “Nefsin senin binegindir, ona yumusak davran!” buyurmustur. Mümin oruçla bedenini hafifletir, ruhunu sagaltir.

Ramazan gecesi teravihle baslar. Henüz oruç tutulmamistir. O gece sahura kalkilacak. Teravih, fasilali kilinan namaz demektir. Ikiserden dört rekât niyaz edildikten sonra ara verilir: tervîha…

Bu teneffüste tesbihât, tehlilât… Sekiz, on iki, yirmiye kadar kilinabilir. Cemaatle veya tek basina… Teravih Ramazan gecesinin nasil diriltilecegini gösteren Peygamber sünnetidir.

Bir iki saatlik uykudan sonra sahur yapilir. Sahur Islam orucuna mahsus. Önceki seriatlerde bir kez uyuduktan sonra gece yemek yoktur. Geceleri cinselligin serbest birakilmasi da öyle. Her ikisi de Hz. Peygamber devrinde yasanan birer olay üzerine mesru kilinmis kolayliklardir.

Peygamber (sav) sahurun geciktirilmesini, iftarda ise acele edilmesini tesvik eder. Iftarlar lokmanin paylasildigi bereketli sofralar.

Son on güne girildiginde artik beden ve ruh yeterince sükûna erdigi için daha derinlere inmek mümkün hale gelmistir. Degil mi ki bu ayin “basi rahmet, ortasi magfiret, sonu ise kurtulustur.”

Itikâf ibadet için bes vakit namazin cemaatle kilindigi bir mescide çekilmek... Namaz ve zorunlu ihtiyaçlar disinda bir kösede halvet... Ramazan-i Serif’in ilk yirmi günü yavaslayan insan simdi bir durur.

Kadir gecesinde hatimler indirilir, mübarek aya veda serenatlari okunur. Memleketimin en sevdigim teravihleri Kadir gecesinden itibaren son üç gününkilerdir.

Teravih namazinin aralarinda cami cemaatinin hep birlikte okudugu, her tervîhada ayri ayri makamdan ve ayri ayri sözlerin yer aldigi salavât-i serifeler zaten gönül yakicidir… Lakin bu mübarek ayin yirmi yedinci gecesi imam, müezzin bir yana, cemaat de icraya müdahil olur. Bazen caminin iki veya üç tarafindan ayni anda okumaya baslayanlara rastlanir. Sonra biri devam eder, digerleri ikinci bir firsati beklemek üzere susar.

Cemaatten biri, mesela bir kösker su kubleyi okur:

“Gökyüzünde saf saf durur melekle
Safasindan döner çark-i felekler
Bu gice kabul olur bütün dilekler
Teâlâ sânuhû Allahu ekber…”

Tam bu noktada cemaatin tamami segâh tekbire istirak eder. “… ve lillahi’l-hamd” denildikten hemen sonra bu kez mescidin bir baska tarafindan bir bakircinin sesi yükselir:

“Gelin bu kulluga bel baglayalim
Ask ile göz yas ile çaglayalim
Mübarek getti deyü aglayalim
Desin mümin olan Allahu ekber…”

Yahya Kemal’in tabiriyle “Müslümanligin çocukluk rüyasi” benim için budur. Her sene ne yapip eder Kadir gecesinde Kahramanmaras’a gitmenin bir firsatini bulur; bu rüyayi yâd ederim.

Benim için Ramazan nes’esi böyle bir deneyimdir. Disindaki yesil kabuk folklor, cevizin sert kabugu oruç… Ask olsun hakikat ve marifet kozunu kirabilen melâmet sâhina…

Atik Valide’den inen sokakta böyle bir “nurlu nes’eye” Yahya Kemal de sahit olmustur:

“Tenhâ sokakta kaldim oruçsuz ve nes'esiz.
Yurdun bu iftarindan uzak kalmanin gami
Hadsiz yasatti rûhuma bir gurbet aksami.
Bir tek düsünce oldu tesellî bu derdime;
Az çok ferahladim ve dedim kendi kendime:
"Onlardan ayrilis bana her an üzüntüdür;
Mademki böyle duygularim kaldi, çok sükür."

Sen de “oruçsuz ve nes’esiz” kaldiysan, bu sene treni kaçirdiysan, endise etme seneye yine gelir.

Ramazan nes’esinin olmazsa olmazi fitir sadakasi ve zekât. Fitre de denilen bu bayramlik sadaka mümkünse bayram namazindan hemen önce verilmelidir. Evden çikip namaza giderken, camiden veya musalladan önce bir fakir haneye ugrayip sadaka birakmak, mümini artik bayram yapmaya daha hazir hale getirecektir.

Bayram sabahi bu sadakayi verebilmek her zaman kolay olmaz diye fitrenin bayrama bir iki gün kala verilmesi adet olmustur. Zekât ise esasen yilin herhangi bir zamaninda verilebilir. Bununla birlikte zekâtini Ramazan’da hesap edip ödemek de geleneksellesmistir.

Müslüman orucu: vererek, azalarak, sadeleserek arinmak... Ramazan-i serif yavaslayip hafifleyerek, ruha kanat çirpacak bir alan açma mevsimi.

Beyt:

Vakfesidir bu ömrün sehr-i Ramazan
Destim tehî, bülbül hâmûs, mevsim hazâ
n

Not Bu yazi 18.04.2021 tarihinde fikircografyasi.com sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz.

https://www.fikircografyasi.com/makale/musluman-orucu

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!