Insanin Bebek Aklindan Gelisimine Mülahazalar

Akla dair, Antik Yunan’dan günümüze degin ne kadar tartisma yapilmissa kronolojik tahlilini yapmak bu yazinin dogrudan konusu olmamakla beraber, aklin, düsünürler tarafindan...
Insanin Bebek Aklindan Gelisimine Mülahazalar
Ali YALÇIN
Ali YALÇIN
Eklenme Tarihi : 9.02.2021
Okunma Sayısı : 1176

Akla dair, Antik Yunan’dan günümüze degin ne kadar tartisma yapilmissa kronolojik tahlilini yapmak bu yazinin dogrudan konusu olmamakla beraber, aklin, düsünürler tarafindan da önemsenip üzerinde ciddi manada fikri çalismalar yapildigini söylemek kayda degerdir.

Akil; ister Yunanca nous, Latince ratio ve intellectus’un karsiligi olsun  isterse  ontolojik ve psikolojik fonksiyonu temellendiren  çesitli teorilere konu olsun kozmik varlik veya epistemolojiden (bilgi teorisi)  geliskin kavramlar temelli olsun farkli ekollerin dogusuna kaynaklik teskil etmistir.

Logosun,  dogadaki kanunlarin, feyzin veya ilahi feyzin, aktif aklin, “ilk akil” tartismalarinin, aktivitesini yitiren pasif aklin, melekeden öteye gidememis aklin,  aktif olsa da kendini gösteremeyen aklin,  ahlaki (degisimci) aklin ve daha birçok alana konu olan aklin elbette ki karsiligi olacak açilimlar yapmak mümkündür. Yukarida adi zikredilerek degindigimiz boyutlara  derinlemesine dalmadan (zaten geçmiste bu konu çokça tartisilmistir) Kur’an ‘dan yola çikarak, Kur’an referansli bir açiklama ile “akli”  ve gelisimini kimi örnekler üzerinden (ki örnek oldukça fazladir ve burada bazilarina deginilecektir) anlamaya çalisacagiz.

“Allah, sizi annelerinizin karnindan hiçbir sey bilmezken çikardi ve umulur ki sükredersiniz diye isitme, görme  ve (el-ef’idetun)gönüller verdi.” (Nahl/ 78)

Annelerinin batinlarindan çikartilan ve hiçbir sey bilmeyen bebek, ister akil düzeyinde olsun isterse fiziki manada olsun bir baslangiç düzeyinin sembolüdür.

Insan varlik alemi ve esyanin mahiyeti konusunda hiçbir sey bilmeksizin dünyaya geldi. Derken isitme, görme fuad (çogulu el- ef’idetun) verildi.

Dünyaya henüz gelmis bir bebegin (dogustan bir anomalisi yoksa) elbette ki iki gözü, iki kulagi vardir… Annesini tanimasina yarayacak fuad verilmistir…

Allah Teala muhatabi insana meseleleri açiklarken tedrici bir usul ile yaklasir. Insani en basit (simple) kabul eder. Zaman ne kadar degisip gelismis olursa olsun bu degismez. Çünkü insan her zaman gelisim süreçlerindedir…

“Insan  zikredilmeye deger bir  sey degilken  üzerinden uzunca bir zaman geçti. Süphesiz biz insani, karisim hâlindeki nutfeden yarattik ve onu imtihan edecegiz. Bu sebeple onu isitir ve görür kildik.” (Insan/1-2)

Gayet açik anlasiliyor ki insana verilen  iki temel sey olan görme ve isitme  onun yasam sinavindaki  iki anahtar seydir. Dahasi  salt göz ve kulak sahibi olmanin disinda bir anlam yüklenmistir. Bu ikisi , BILGI EDINME ve BILGIDEN ÇIKTI ELDE ETME ile alakali en temel anahtarlardir.

 Insan, bilgiye erisme  kaynaklarini kullanip kullanmama oraninda AKIL SAHIBIDIR. Bilgisi oraninda akil eder ve sükreder.

Insan, baslangiçta , ayetteki haliyle,  BEBEK AKLINA sahiptir. Ona verilen görme ve isitme ile akli gelismeye baslar. “ Biz bu misalleri insanlar için anlatiyoruz, bilenlerden baskasi akil etmez” (Ankebut /43)

Kur’an bilginin arttirilmasi halinin bir süreç oldugunu bize göstermektedir. Sürecin basinda bulunanlarin, bilgi temelli aklin gelismemisligi açisindan annelerinin batinlarindan çikartilan ve adeta  BEBEK AKLINA sahip  IPTIDAI  AKILLILAR  olarak kabul eder ve bu aklin bilgi temelinden gelismesini arzu eder. Birçok örnek vardir ki bilgi artimiyla paralel olarak akil da artmaktadir. Akil arttikça akil etme de metodolojik Formata dönüsmektedir. 

Adem ve esinin bulunduklari yerden dünyaya gelislerine sebep olan  bilginin ediniminde  Rabbani  metodolojinin  ihlalinin  payini görmek degerlidir.

Bir sonraki yazimizin konusu Adem’in Kissasi’na dair bir inceleme olacaktir. Çünkü bu kissa aklin bilgi esliginde gelisimi açisindan çok önemli bir kirilma noktasidir.

Not: Bu yazida birinci tekil sahis (ben) dili üzerinden konuya girecek olmam meselenin kendi nefsimle de alakasindan ötürüdür.

Iptidai akil her meselede oldugu gibi bebek akildan kopmaktan yana degil.  Adem, esi, seytan ve cennetten daha asagiya (dünyaya)  inisi kolayci yaklasimla “cennette olup biten bir hadise, Adem ve esi cennette kaliyorken yasaklanmis bir agaç vardi , ondan yememeleri hususunda sakindirilmislardi ama seytan onlara bir takim yorumlar yaparak vesvese verdi o agaçtan yediler. Mahremleri göründü. O yasagi çignediklerinden  birbirlerine düsman olarak cennetten çikartildilar”  seklinde bir izahi daha kolay kabul edilir bulup  orada durmayi tercih ediyor. Bilmedigin seyin ardina düsme diye telkin ediyor. Hem de delilli!

Ancak sorgulayan akil bu hadise karsisinda    “Hakkinda bilgin olmayan seyin ardina düsme! Çünkü kulak, göz ve gönül(fuad) , bunlarin hepsi ondan sorumludur.” (Isra/36).  Bu ayet kimi durumlarda bilinmeyenin ardina israrla düsmenin bir sorumluluk getirecegini  belirtirken insanin bilmeyi arzulayan tarafini köreltmeyi elbette ki hedeflememektedir. Insanin sorumluluk alanina girmeyen, misal bir devlet sirinin pesine düsmek ve netice de hiç gerekmedigi halde, hatta sikinti getirecegi belli  bazi bilgilere sahip olmak  elbette ki bu bilgileri  görmesi ve isitmesi açisindan bir sorumluluk getirecektir.  Geçen ayetlerin  (Nahl/78, Insan/1-2 ve Isra /36) bir bütün halinde anlasilmasi gereklidir. Ilmi ve bilgiyi edinmemizi isteyen Allah Teala’nin bu ayetine, toptan negatif anlam yükleyen mantigin  tam aksine bilinmeyen  bilginin pesine düs diye telkinlerde bulunan yaklasimda israr etmek gerekmektedir.

Allah Teala insanin ilkelde kalmasini asla murad etmez zira “Allah’tan en çok bilenler ittika eder”( Fatir/28)  ve “bilenlerden baskasi akletmez ” (Ankebut/43) ayetleri bunu açikça ortaya koymaktadir.

Çözüm nerede peki?

Soru sorup cevap aramada.

Sorusuna cevap bekleyen örnekler çogaldikça çogaliyor…

"Hani siz bir adam öldürmüstünüz de pesinden katilin kim oldugu hakkinda birbirinizle kavgaya tutusup suçu üzerinizden atmistiniz. Hâlbuki Allah sizin gizlediginizi meydana çikaracakti. Bunun üzerine dedik ki: 'Bazisiyla ona  vurun'  Iste Allah bunu nasil dirilttiyse ölüleri de öyle diriltir. Aklinizi iyice kullanasiniz diye ayetlerini size gösterir." (Bakara /72-73)

Gelismemis tarafim geçmiste böyle bir hadise yasandigini telkin ediyor. Buna iman etmem gerektigini, öldükten sonra dirilmenin nasil oldugunun merakina Ibrahim’in de sahip oldugunu Allah’in ondaki ilginin bir inançsizlik temelinde degil, kalbin mutmainligi açisindan oldugunu ve her bir parçasi ayri yere birakilan kuslarin diriltilmesi örnegiyle Ibrahim’in kalbinin mutmain oldugunu ve buna benim de iman etmem gerektigini söyleyen  bu tarafim biliyor ki bir adam öldürülmüs onun katili belli degil. Oysa Allah, ona (öldürülene) bazi kismiyla (buradan ayetin öncesinde kesilen inege atif) vurun diyor onlar da inegin örnegin baldir etiyle vurdular ve adam dirildi… Ancak, "hani siz bir öldürmüstünüz” diye bagimsiz da anlasilabilecek bir adam öldürme ve hem Israilogullari’na hem de bize yani ileriki nesillere  atif diliyle de  günümüzden daha ileriki bir zamana atfen öldürülenin kök hücresinin örnekligi (alip da vurmak degil) Ingilizcedeki “sample”, veya “onlara o  kasabanin örnegini ver” deki “misal” e benzer bir örnekleme ile ölenin veya günümüzde ölü dokunun kök hücre üzerinden yenilenmesine benzer dirilebilecegi, seklinde bir yönüne de ister istemez aklim gidiyor…

Bir de Israil ogullarin “INEK” ile bir sorunu var ama ne? Misir’dan çikarken onlara içirilen “buzagi” meselesi…Bir inegi kesmelerinin istenmesi… Inegin bir parçasiyla ölene vurulmasi meselesi… Acaba INEK bugünkü  Israil ogullarinin çagdas bir seyi, tutkusu, hirsi olabilir mi diye yandan yandan fikirler de gelmiyor degil…

Hemen konuya dönüyorum… Gelisen insan aklina…

Allah Teala’nin basit bebek aklini gelistirmeye  yönelik baska örnekler siralaniyor…

Insanin nasil yaratildigi meselesi… Bir tarafi nefsi vahide, bir tarafi toprak, bir tarafi da günümüz insaninin yaratilmasi örnekleri… Ondaki insan davranisini belirleyen nefsin türleri… “Andolsun, Biz insani, süzme bir çamurdan yarattik. Sonra onu bir nutfe   olarak,  saglam bir karar yerine  yerlestirdik, Sonra o nutfeyi bir alak   olarak yarattik; ardindan o alak'i   bir çignem et parçasi olarak yarattik; daha sonra o çignem et parçasini kemik olarak yarattik; böylece kemiklere de et giydirip   ; SONRA BIR BASKA YARATISLA ONU   INSA ETTIK   . Yaraticilarin en güzeli olan Allah ne Yücedir(Mu’minun 12-14)

Yaratilista en siradan insanin sahit oldugu “meni” den baslayarak SONRA BIR BASKA YARATISLA ONU   INSA ETTIK  kismina getiren siralamada günümüzde bir anlama sorunu sanki yok gibi ama gelecegin geliskin akli muhtemelen o baska yaratilisi da bilgisi arttikça anlayacaktir.

Kiyametin kopusu anlatilirken savrulan daglar kismi gayet açik… Allah’in hakkiyla takdir edilemedigini, yerin tamaminin Onun avucunda oldugunu,  göklerin sag elinde dürüldügünü, sirk kosulmaktan münezzeh ve yüce oldugunu (Zümer/67) söyleyen Rabbimiz  için bir cismanilik yakistiramayacagimizi biliyoruz ama avuçtaki arzi, dürülen gökleri henüz bilemiyoruz… Lakin akil gelistikçe ilerde bilinecek…

Baska konu daha var:

“Yerin baska bir yere,  göklerin de  baska göklere dönüstürüldügü(tebdil)  gün; onlar tek olan, Kahhâr olan Allah'in huzuruna çikarilacaklardir.” (Ibrahim/48) deki degisimimin de nasil olacagini henüz bilmiyoruz ama bu degisim ve dönüsüm  kesinlikle ileride bilinecektir. Yeter ki insan isitmeye ve görmeye devam etsin

Bu örnekler o kadar çok ki…  Hepsi de ilkelden karmasiga dogru anlasilacak seyler…

Bir de akil kullanilmadiginda, akil edilmediginde olacaklar var

”Üzerine pisligin boca olmasi” (Yunus/100),

“Yoksa Sen, onlarin çogunu   isitir ya da aklini kullanir    mi saniyorsun? Oysa onlar ancak hayvanlar gibidirler; hayir, onlar   yol bakimindan daha saskindirlar. (Furkan/44) .

Burada akildisi durum var, sürü gibi davranma, yoldan sapma, dalalete düsme … Kötü bir hal…

Isittikleri halde durumlari bu… Isitmek de kaliteye dayaniyor…

 Akil ile gaybi diye sanilanlarin bazisinin anlasilabilecegini, sebep sonuç agini iyi  irdeleyen aklin cari olaylari ve durumlari , verileri sentezleme ve tasnif etme yetenegiyle   daha iyi anlayabilecegi…

Zümer suresinin 23. ayetinde sözlerin en güzeli mütesâbih bir Kitab’in, Hûd suresi 1. ayet geregince    muhkem olan bir kitap olarak bilinecegine dair izler görmekteyiz. Mütesabihin en nihai yorumu elbette ki Allah’indir ilimde rüsüh derecesine erisenler tüm çabalarina ragmen yorumlarinin eksik kalacagi bilinciyle hareket ederek anlamin insan için genisletilmesine çaba harcayacaklardir.

Kisacasi bir çok olayin en basitinden yola çikarak,  en basit akli (bebek akli) gelistirerek yol alan bir dini metodoloji mevcut… Insan isitme ve görme üzerinden verileri alip sentezleyecek/yorumlayacaktir… Yineleyelim ki bilginin kirilma noktasi Adem, esi, cenneten çikarilis, seytan ve dünya ile alakalidir.  Insan bir meyveyi yediginde o meyvenin etkisiyle avret yerlerinin açildigina takilmasin, Rabbani bilginin ediniminden kopunca farkli bir metodoloji ve disiplin üzerinden farkli bilgi teorilerine meylettiginde kendi cennetinden olacagini, derin ilmi düzeyden birkaç kelimelik seviyeye düsürülecegini bilmelidir…

 

YORUMLAR
Semsettin Karci
10.2.2021 18:59
Ali hocam.Emeginize saglik. Ancak Konular birbirine girmis, baglantilar yerine oturmamis. Israilogularinin inek bogazlama meselesi Allah kendi taptiklari buzagiyi kendi elleriyle bogazlayarak cezalandirmak istemektedir. Bunlar ayetler de var. Basarilar diliyorum.

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!