Geçmis Anilarimizdan (2)

Emek Verilen Her Seye Saygi Duymak Gerekir...
Geçmis Anilarimizdan (2)
Hasan ALICI
Hasan ALICI
Eklenme Tarihi : 5.03.2021
Okunma Sayısı : 1707

“Emek Verilen Her Seye Saygi Duymak Gerekir”
Hasan ALICI

“Ey müminler! Zannin bir çogundan sakinin. Çünkü zannin bazisi günahtir.”
(Hucûrât, 49/12)

Ebu Hureyre’den (r.a.) bildirildigine göre: Allah Resulü (a.s.) söyle buyurmustur: “Su-i zandan çekininiz. Çünkü su-i zan, sözlerin en yalanidir. Birbirinizin eksikligini görmeye ve isitmeye çalismayiniz. Birbirinizin özel hayatini arastirmayiniz. Menfaatte bencillik yapmayiniz. Hasetlesmeyiniz. Birbirinize nefret etmeyiniz. Birbirinize arka dönmeyiniz. Ey Allah’in kullari! Hepiniz, kardesler olunuz.”

Kitap kulübünde otururken telefon çaldi, kaldirdim ahizeyi, baska ilde okuyan Malatyali bir arkadas. Selam, hal hatir sorduktan sonra, abi senden bir istekte bulunacagim, dedi. Ben de buyur kardes, dedim. Abi bu sehirden, su isimli bir arkadasimiz bizim memlekete gelecek; ilgi, alaka gösterip misafir ederseniz memnun olurum, dedi. Ben de, tabi ki memnuniyetle, dedim. “Ancak bu arkadasimiz, bizim ilin ismini ve arkadaslarimizi çok sevmiyor. Hangi Islami meselelerin konusuldugu toplulukta bulunsam hep bu ildeki arkadaslarla karsilasiyorum. Bir yerde yirmi kisi varsa, tanistigimizda yedi sekiz kisi bu ilden çikiyor diyor. Anlayacagin bize ve bizim memlekete karsi ön yargili. Bu ilde nasil bir tilsim var gidip görmek istiyorum, bundan dolayi gezmek, tanimak ve görmek için oraya geliyor.” dedi. Gelsin bas göz üstüne, “kul kusursuz olmaz” derler, gezsin görsün, dedim. Ben de o arkadasa biz üniversitede okurken bir gün kalabalik bir cemaatte tanisirken baktim. Malatyali arkadaslar çogunlukta, homurdananlar olur korkusuyla ben de kendimi Sivasli olarak tanittim. Orada birisi Sivas’ta sunu taniyor musun, tanimiyorum; bunu taniyor musun, tanimiyorum; baktim mesele uzayacak, “Babam tren soförü, hiç Sivas’a gitmedim, küçük yastan beri Malatya’da yasiyoruz.” dedim. Bana döndü, anlamli ve sert bir sekilde, kardes ben de Malatyaliyim desene, dedi. O gün anladim, “Su-i zan”, önyargi, her kesimde ayni sanki. Bu tanismadan beri Malatya hariç, hiçbir yerde Sivasliyim demedim. Konusmayi fazla uzatmadan arkadasin gelecegi otobüs firmasini ve saati ögrendim. Bir arkadasla konustuk, o arkadasa “Sabah terminalden alip yürüme mesafesindeki Çagri Kitabevi’ne getirirsin. Ben de sabah evden kitabevine gelirim, orada bulusuruz.” dedim.

 Sabah evden çiktim, yürüyerek kitabevine geldim. Kitabevi dedim; ama sizlere siradan bir kitabevi gibi gelmesin. Kitabevi Malatya’nin bir semti olan Sitmapinari’nda. Bu semt, çarsinin bir küçük versiyonu. Insanlar, birçok ihtiyacini çarsiya gitmeden burada bulabilirler. Anadolu sehirlerinde genellikle sadece bir çarsi bulunur; ancak Istanbul’da her semtte bir tane bulunur. Malatya’dan Istanbul’a bir arkadas gitmis. Gençler bunu karsilamislar. Sormuslar, abi nereye gitmek istersin. O da, hele bir çarsiya gidelim, demis. Gençler, birbirine bakmis, sonunda karar vermisler, Eminönü’ne götürmeye. Sanirim çarsi dedim; ama herkes anlar.  Sitmapinari’na kitabevi, bilinçli açilmis. Ayni zamanda bu kitabevi, kitap temin etme, bilmedigini sorma, dinlenme, sohbet etme, dostlarla bulusma mekânidir. O semtte birçok okul var, Malatya’nin da tek Imam hatip lisesi burada. Kitabevi, çok küçük; ama etkisi, çok büyük. Ben ve benim gibi nice genç, yasli, isçi, memur, esnaf ve daha birçok insan, burada tanisip kaynasmistir. Bu yerler, kitabevinden çok, bir mekteptir ayni zamanda. Tabi ki sahibi de, bilinçli ögreticidir. Kitabevine gelen ögrencilere, büyüklere, küçüklere kol kanat geren, onlarin okumasi, yetismesi için çaba sarf eden birisidir. Kitabevi küçük; ancak manevi alani çok büyük bir yer. Kapidan içeri girdiginizde tam karsida azami dört bes kisinin oturacagi kitabevinden ayri gibi görünen bir yer gözünüze çarpar. Bu ufak yerde, küçük tahta tabureler var ve duvarlarinin üç yanini kitap raflari doldurur. Buradaki kitaplar, gençlere verilmek üzere hazirlanmis “Oku Getir” kütüphanesidir. Kitabevinin sahibi, Ali abi. Ben, Ali Abi’yi çalistigi devlet dairesinden tanirdim. Oradan ayrilarak insanlara daha faydali olmak için bu kitabevini açti. Bana bir kitap vermisti. Daha sonra yanina geldigimde kitabi okuyup okumadigimi sordu. Anladim ki, bir seyler soracak, bitirmedim abi, dedim. Daha sonra yanina gittigimde bitirdigimi, söyledim. Bana o kitaptan bir cümleyle o kadar güzel anlayabilecegim, hayatin içinden, mükemmel diyecegim bir üslupla, analizini yapti ki, hayran kaldim. 

Ali Abi; bir saniye olsun yerinde duramayan, enerjik, hayat dolu, arada sirada sakalina yumusak bir sekilde oksayan, güleç yüzlü, eli hiç durmayan, rafta duran, senin düzgün sandigin kitaplari arada sirada elinin tersiyle iten, hatta bazilarini tekrar alip tekrar yerine koyan, bunlari yaparken de bir meseleyi izah etmeye çalisan, hisli ve duygularini gösterebilen, heyecan dolu, mütevazi,  temiz kalpli, kipir kipir bir insandi. Bir dava ugruna mevki ve makami terk etmis, toplumu bir amaç ugruna yeniden insa etmek için ugras veren birisiydi. “Ömürler, bir gün bitmek içindir. Önemli olan iki parantezin arasini neyle doldurdugunuz.” Inaniyorum ki, Ali Abi, çok güzel seylerle doldurdu. Allah, rahmet etsin. Bazi ölümlerin acisi, hep yeni kaliyor.

Kitap kulübüne bir misafir geldiginde, birçok yere ugradiktan ve yemeklerimizi yiyip çaylarimizi içtikten sonra, karinlari tok yeterince çay içmis bir sekilde Ali Abi’nin dükkânina götürür idik. Ali Abi de, bizlere kizardi. Çünkü Ali Abi, misafire ne ikram etmeye kalksa misafirler, kabul etmezdi. Ayni zamanda otogar buraya yakindi. Bir seferinde gelen dört misafiri biraz vakitleri oldugu için Ali Abi’ye ugradiktan sonra yolcu edelim, dedim. Gittik, Ali Abi, misafirlere çay ismarlamak istedi, dördü birden ayaga kalkti, aman abi yeter, dediler. Çok içtik, tesekkür edersiz, dediler. Yemek, dedi; abi yeni yedik, karnimiz tok, dediler. Ali Abi, bana döndü, kizarak, bu ne kardesim, gelen misafirleri yedirip içirip ondan sonra buraya getiriyorsunuz, dedi. Çaysiz sohbet olur mu, deyince misafirler, o kizginlik sonrasi, istemeyerek de olsa bir çay içebiliriz abi, dediler. Arkadan ikinci çaylar, geldi. Gitme vakti gelmisti. Kalktik, disari çiktigimiz da misafirlere döndüm, dedim: “Bir çayi zorla içtiniz, o ikincisi neydi?” Dediler: “Abi sohbet güzeldi; zamanimiz olsaydi, üçüncüyü de içebilirdik; sorularimizi sorar, o sohbeti dinlerdik, çayi da içerdik.”

O gün gelecek misafirimize dönersek, sabah evden çiktim, yürüyerek kitabevine girdim, selam verdim. Ali Abi ile hos bes ettikten sonra misafirimizin geldigini ve arkadasla arkada oturdugunu gördüm. Misafirimize, hos geldin, dedim. Zaten Ali Abi, kahvaltiyi hazirlamisti. Ekmek, eksikti. Ekmek alayim, dedim. Malatya’da kahvalti, sicak ve açik ekmekle yapilir. Hiç unutmadigim bir anidir. Istanbul Fatih’te “Duvar Dibi”nde farkli memleketlerden arkadaslarimizla oturuyoruz, çaylarimiz geldi. Malatyali bir arkadasimiz elinde, bizim açik ekmek dedigimiz ekmegi, bizim masaya koydu Malatya ekmegi, buyurun çay alti olsun, dedi. Oradaki baska ilden bir arkadas, ekmegi aldi, bir saga çevirdi bir sola çevirdi, bu tirnakli ekmek, dedi. Her yerde bulunur, Malatya ekmegi nerden çikti, dedi. O bize dedi, dedim. Biz Istanbul’da buna “Malatya Ekmegi” diyoruz, dedim. O esnada Malatya’dan bir arkadas gelmis, oradan geçerken beni görmüs, yanima geldi. Ayaga kalktim, hos bes ettik. Buyur otur, dedim. Arkadasa da çay, istedim. Büyük bardakta çay geldi. O arkadas da çay bardagini kaldirarak söyle dedi: “Burada da Malatya bardagi.” O baska ilden olan arkadas da, çay tabagini, çay kasigini isaret ederek, bunlar da Malatya’nin kardes, dedi. Ben de o arkadasa biz disari çiktigimizda Malatya özlemi, hasreti çekeriz; bu davranislarimizi normal gör, dedim. Velhasil Ali Abi ile birlikte ekmek almak için kendimizi disarda bulduk. Ben firsat bu firsat, Ali Abi’ye arkadasin durumunu izah ettim ki, ona göre konussun. Biz kahvaltiya basladik, dükkâna girip çikanlar, selam verip hal hatir ettikten sonra ekmegin ucundan biraz koparip alanlar oldu. Kahvalti, bitti. Ali Abi de kahvaltida epey bir güzel konustu. Misafirimize, kalkabiliriz, dedim. Misafirimiz, biraz daha kalabilir miyiz, dedi. Olur, dedim. Ali Abi ile karsilikli epey sohbet ettikten sonra kalktik.

Otobüs beklerken misafirimiz, abi gidecegimiz yer uzak mi, dedi. Uzak degil, dedim. Çok oturduk, yürüyerek gitmemiz mümkün mü, dedi. Mümkün, dedim; yürümeye basladik.

Tekel’in önünde birkaç arkadasa rastladik, selamlastik, hal hatir sorduk, yolumuza devam ettik. Dörtyol’da Hasan Begeç Hoca’yla karsilastik. Selamlasmadan sonra misafirimizi tanistirdim. Hoca, bize, “Bes dakikaniz var mi?” dedi. Buyur hocam, dedim. Bizi bir kenara çekti. Konusmaya basladi: “Dün aksam Radyo Selam’da “Iyi Bir Müslüman Nasil Olur?” konusunu tartisiyorlardi, telefonla birkaç kez aradim, düsüremedim.” Ben de, “Hocam, çok yogun arama vardir, ondan telefon mesgul çalmistir.” dedim. “Telefon baglansaydi diyecektim ki: Kardes, iyi bir Müslüman gerçek anlamiyla Allah’a teslim olandir. Onun emirlerine harfiyen uyandir. Adaletli, erdemli, ahlakli, sözüne güvenilen, mütevazi olandir. Müslüman kimseye kin tutmaz, kimsenin ayibini yüzüne vurmaz; zarif, nezaketli, içi disi bir olandir. Isini, görevini, yaptigi meslegi en iyi yapandir. Hakka çagiran, insanlara karsi yumusak ve merhametli olandir. Iffetli, ahlakli, sabirli ve ümitvar olandir.” Arkasindan, “Müslüman, külüstür olan degildir.” Dedi, bitirdi. Ben de, hocam külüstür Müslüman nasildir, dedim. O da, ya hani araba vardir ya, “131 Murat” çok görürsün; onun sagi solu, arkasi önü, üstü yani çarpilmis, içine geçmis, boyalari dökülmüs; iste onun gibi, dedi. Hep birlikte gülüstük, müsaade istedik, yolumuza devam ettik. Ileride bizimle ayni istikamette giden “Üstat” ile karsilastik. Selamlastik. Misafirimize, bu “Üstat” dedim, tanistirdim. “Üstat”a yolda Hasan Begeç’le karsilastik diyecek oldum,; Üstat, hemen Hasan Hoca’nin her zaman söyledigi “Allah seni inandirsin, kardes bir dakika” sözünü söyledi. Ben de Üstat, aynen öyle oldu, dedim. Selam verdim, biz yolumuza devam ettik.

Akyol Pasaji’ndan içeri girerken hocayla karsilastik, misafirimizi tanistirdim. “Hocam daha sonra müsait olursan, görüsebilir miyiz?” dedim. O da, buralardayim, dedi. Geçtik, Talebe Kitabevi’ne. Içeri girdik; içerisi, biraz kalabalikti. Kim, yeni kitap soruyor; kimi, bir tefsirin fotokopisini çektiriyor. Iki kisi, bir kenarda bir mesele tartisiyor. O esnada yanimiza gelen arkadaslarla misafirimizi tanistirdim. Oradan çiktik, biraz yukaridaki Bogaziçi Çay Ocagi’na. Orada oturan arkadaslarla selamlastik. Misafirimize döndüm, burada büyüklerimiz oturur, dedim. Devam ettik, Sahil’e geldik. Sabahçi ögrenciler, dagilmis; Sahil, tika basa dolu. Ögrenciler grup grup oturmus, bir büyükleri baslarinda; her grup, farkli bir konu anlatiyor. Bir yer bulup oturduk. Misafirimiz sasa kalmis; bir saga bakiyor, bir sola. Biz konusmadik; ama misafirimizi o ortamdan gözlerini alamadi, ortami seyredaldi. Ama Sahil’in duvarlarindan yankilanan, ve fisildayan sesler, kendini uzun bir müddet misafirimize anlatti.

Dedi ki: “Sahil, bu adi vermisler bana. Begenmiyor degilim, gurur duyuyorum. Sahili olmayan bir yerde adim Sahil.  Ne kabaran dalgalarim var benim ne de seyredilecek mehtaplarim. Ne martilar çiglik çigliga ötüsür bende ne de balikçilar kiyilarimda söylesir, dertlesir. Ama hiç gocunmuyorum.  Aksine gururlaniyorum. Çünkü yasli-delikanli, ihtiyar-genç, zengin-fakir, dertli-dertsiz dostlarim var. Onlarin sesleri de, dertleri de, sevinçleri de, üzüntüleri de bana yetiyor. Evet, birçogu, dertlidir;  birçogu, sikintilidir; birçogu, mücadelecidir; ama hiç birisi amaçsiz, gayesiz ve hedefsiz degildir. Samimiyet ararsan burada, kardeslik ararsan burada; dogruluk, temiz kalplilik, sabir, hosgörü merhamet burada. Çin atasözünün dedigi gibi, “ Fisilti haykiristan daha inandiricidir.”

Çayini soguttun, dedim misafirimize. Birden irkildi, dalmisim galiba, dedi. Bayagi daldiniz, dedim. O, “Abi, bu kadar emegi, bu kadar gayreti, bu kadar ugrasi gördüm, utandim; yerin dibine geçtim. Allah sizlerden razi olsun. Allah emeginizi bosa çikarmasin. Hepinize güç kuvvet versin. Ben bu ildeki arkadaslar hakkinda iyi düsünmedim. Kiskançlik mi, çekememezlik mi, hasetlik mi, ön yargi mi, zan mi bunun adina ne dersiniz deyiniz, bilmiyorum. Hakkinizi helal edin.” dedi. Ben de, “Iyi ki geldin; gezmek görmek, iyi bir seydir. Hani derler ya, bilmedigin, görmedigin bir konu, bir yer hakkinda konusma. Baskalarini yermek yerine, onlari anlamaya çalismak, onlarin hal, tavir ve amellerine bakarak degerlendirmek, onlari tenkitten daha hayirlidir. Belki de en büyük özrümüz önyargilarimizdir. Görüyorsun gayreti, çabayi, emegi. Emek verilen her seye saygi duymak gerekir. Hayatta hiç kimse samimiyetle, ihlasla, canla basla belli bir mücadele vermeden istedigi seylere ulasamaz.” dedim.

O günkü halimizi de, bu günkü halimizi de Nurettin Topçu çok güzel açiklamis: “Birlik beraberlik, hepimizden fedakârlik ister. Fedakârlik yapilmadan birlik saglanamaz. Feda edecegimiz ilk sey, kendi nefsimiz, kendi zaaflarimiz, kendi taassuplarimiz ve kisisel hesaplarimizdir.”

YORUMLAR
Ismet Özalp
14.10.2021 14:24

Kalemine saglik Hasan abi bizi o günlere götürdün selamlar görüsmek dilegiyle

Veli Dost
5.8.2021 14:19
Hasan bey 2 yazinizida okudum. Sizi azicik duymuslugum bilmisligim de var. Keske yazdiklariniz ile amel etse idiniz. Keske nefsinizi öldürse idiniz. Keske geçmisi konusmak yerine bugünde millete faydali olabilse idiniz. Keske çok. Hülasa artik emekli olup sadece torunlariniz ile ilgilenin. Ve islam adina dava adina vb konusmayin. Yapacaginiz en büyük iyilik emekli olup bir stkda çay dagitmak, oralari temizlemek olmali. Eger bu yazdiklarimi yapabilirseniz o zaman size inanirim. Rast gele.

Gazi isler
15.6.2021 06:02
Hasan Abi agzina gönlüne saglik. Bizi otuz yil öncesine(Asr i saadet günlerimize)götürdün. Sahil ve talebe kitabevi ..kismi gözlerimi doldurdu .Allah razi olsun. 👍

Alican TEYMUROGLU
5.3.2021 23:47
Devamini bekleriz.Emeginize kaleminize saglik.Anlatim çok akici ve sade.Hosuma gitti.

M. Kamuran TÜRKER
5.3.2021 20:16
Son paragrafin her harfinin, her noktasinin defalarca okunmasi, üzerinde defalarca düsünülmesi ve hayatta tatbik edilmesi gerekir.

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!