Insanin Cennetten Indirilisi: Hiç Bilenle Bilmeyen Bir Olur Mu? 3

Insan, yeryüzündeki ?halifelik? süreci baslasin diye ?cennetten? indirildi...
Insanin Cennetten Indirilisi: Hiç Bilenle Bilmeyen Bir Olur Mu? 3
Ali YALÇIN
Ali YALÇIN
Eklenme Tarihi : 25.03.2021
Okunma Sayısı : 1966

Insan, yeryüzündeki “halifelik” süreci baslasin diye “cennetten” indirildi. Toplamdaki isimlendirmenin bilgisine sahip olmasi için Rabbani Bilgi’nin ona ilk intikali “Ilka” seklindedir. “Ilka Edilen Kelimeler”  üzerinden tevbe eden Adem (Bakara,2/37) Insanoglunun sembolize ismi olarak kelimelerin söze dönüsümündeki ilk tecrübedir. “Kelm” kökünden gelen kelime, isim, fiil veya harf üzerinden sözün dogusudur. Degisik bir ifade ile sözün degisim baslatmasidir. Bunun için de bilginin tasinmasina vesile olan söz, insanin sorumluluk alarak gelismesi için kaçinilmazdir. Önemli olan tarafi ise, ilka edilerek, vahyin isletim sistematiginde farklilik arz etmistir.

Bu ifadeyi açmak gerekmektedir.

Allah Teala, Rabbani Bilgi’nin  tanimli diger bilgi isletim sistemlerinden örnegin  salt vahiyden farklilasmasi için “ilka” ile ayrici derinlik katmaktadir. Bilenlerin arasindan daha üst düzeye çikarak, “hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” sorusuna karsilik gelen en üst düzey bilginin, mutlak  degisimi baslatan “ilka” temelli bilgi olmasi  bu bilginin basta Allah’in Resullerine vahyinden özelliklesmesini, Rabbani temelli olmayan vahiy türlerinden, misal Zekeriyya’nin isaret diliyle  cemaate vahyinden, Seytan’in veya müsriklerin birbirlerine vesvesesinden mutlak ayrisimini, kaynak Rabbani olsa da muhatap resul olmadigindan misal Musa’nin annesine vahiyden, havarilere, yere ve göklerin her bir tabakasina görevlerinin kodlandigi vahiyden vb kesin ayrismasini saglayan bilgi aktarim metodudur.

“Sana agir bir söz ilka edecegiz” (Müzemmil,73/5) bu, metod için anlamli bir örnektir. Bu bilgi aktarim metodolojisi bilginin “Saf Akil” tarafindan idrakine imkân veren ve degisimi baslatirken de degisimin yönünü Allah’a çeviren bir metodolojidir. Insanin bilgilenme sürecinde bilginin kelimesel maddiligi, “Mutlak Rabbani” boyuttan   kopmayan bir degisim baslatmaktadir. Salt Rasyonel Akil için bilginin degistirici zorunlulugu yoktur. Zira buradaki bilgi kendisi de temel köklerinden degisebilir. Yani salt rasyonel akil, bilgi isimli alani üretirken en nihayetinde Allah’tan kopuk degildir ancak söz üretmede “Onlar ki sözü(el-kavl)  dinlerler ve en iyisine uyarlar”  (Zümer ,39/18) hükmünün tamamlanmasina katki vermektedirler. Allah, insani halife kilarken muhalif donati da vererek ilahligini duyurmaktadir. Bu manada, ilk   izni Iblise vermistir ve insan seytan donatisi yönü ile de sözü veya kavli olusturmada serbest birakarak ona kerim olmak veya esfele-i sefile olma özgürlügü tanimistir. Allah burada insani sinirlamayarak da yine ilahligini duyurmaktadir. Yani insana Salt Rasyonel Akil açisindan da özgürlük alanlari açmistir. Ta ki insan kendi çabasi ile hayrin ve serrin bilgisine ulasabilsin.

Peki, “agir kavlin ilkasi” peygamber örnekliginde ne ifade etmektedir?

Öncelikle degisimin kodlarini vermektedir.

Degisim bir kanun olarak yaratilmistir ancak degisimin yönünün kodlari insanin isletim sistemine Yaratici tarafindan kodlanmaliydi.

“Muhakkak ki sen azim bir xuluk/degisim üzerindesin” (Kalem,68/4) degisim için degerli bilgi vermektedir. Peygamberin ahlaki elbette güzeldir ancak Allah, daha alt birimlerde olan ahlak isimli seyi bir kula hasrederek tanimlamaktan da münezzehtir. Peygamber üzerine ilka edilen kavl ile azim bir degisim yasamakta ve esasen peygambere muhatap olan kitleler de bu degisimden nasiplenmektedir. Son tahlilde “Kitap “ ise, saf  aklin sahiplerince beyan edilmeye devam edilerek ve yine “Saf Aklin Elçiligi” araciligiyla  kiyamete kadar degisim ve dönüsümün bilgi kaynagi olmaya devam edecektir. 

“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? “ hususundaki bilgi kodlarinin ve bu bilginin degistirici yönüne daha fazla örnekler getirilmelidir.

“Elindeki nedir ey Musa?”

 "O benim asamdir;  ona dayanmaktayim, onunla davarlarim için agaçlardan yaprak düsürmekte , onda benim için daha baska yararlar da vardir" demisti.

Onu ilka et ey Musa! (Onu at!)

Böylece onu ilka  edince ;   o   hemen hizla kosan   bir yilan  oldu.”(Taha,20/17-20)

Musa asayi atinca ilkanin kendi dogasindaki degisim potansiyeli bir asanin yilana degisim ve dönüsümüne örneklikle Musa, elinde asanin agaçtan bir asa bilgisi ile salt rasyonel akil asamasindan saf aklin mertebesine yükselmistir. Bu degisimin salt akilla izahi yoktur. Bu bilginin kaynagi kesinlikle farkli bir kaynaktir.

Bu durum Isa’nin Meryem’e ilka edilmesine de benzerdir.  Isa, Allah’tan bir kelime olarak Meryem’e yönelik  ilka edilmistir. Allah’tan bir kelime olarak Meryem’de degisim sürecini tamamlayan bir insan olarak gerçek hayata da ilka edilmistir.

Adem’in sembolünde insana ilka edilen kelimeler üzerinden, en yalin haliyle “Adem’in Tevbesi”  yani müminlere vaad edilen gerçek cennete, ,içinde seytanin bulunmadigi cennete “dönüsü “   baslamis olunca, toplamdaki insan da, hayrin ve serrin bilgisine talip olarak  cennetten indirilmistir ve kendisine ilka edilenler vesilesiyle kendi dönüsünün serüvenini baslatmistir. “Onlar der ki varligimiz Allah’tan içindir  dönüsümüz O’nadir” (Bakara,2/156) ifadesiyle anlamlandirmaktadir.

Salt rasyonel aklin Allah’a dönüs tasavvuru yoktur. Salt rasyonel akil bilgi veya  tecrübe üretebilir ancak bu bilgi insan kaynakli bilgi veya sözün toplamina katki vermekten öte bir asamaya geçemez. Saf aklin sahipleri yeri geldiginde salt aklin tecrübelerinden yararlanmayi da bir görev bilmelidirler. Ama bu bilgiyi veya tecrübeyi tekrar Allah’a baglamak kaydiyla… Buna bir örnek verecek olursak:

Insan daglar gibi yükselen gemiler yapabilir ancak bu gemiler Allah’indir.(Rahman,55/24)

Gemi örnegi bir adim ileri götürülmüstür:

“Denizde yüksek daglar gibi seyreden gemiler de O'nun   ayetlerindendir.” (Sura,42/32)

Insan gemi insasina fiili emek vererek Allah’in ayetlerinden birine vesile olmustur.

Yani bilgi ve tecrübe Allah ile bagini koparmama üzerine yol aldiginda fiilleri Allah’in ayetlerinin disina çikmamaktadir. Ancak Allah kendisinden bagini koparmak isteyen akla tekrar kendini hatirlatmak için  dilerse rüzgari veya gemiyi hareket ettiren baska bir gücü devre disi koyarak gemiyi denizin ortasina birakiverir…

Konuyu baglayarak bu yazi serisini tamamlayacak olursak:

Insanin cennetten indirilisi insanin bilgi gerçegiyle, hem kendi iradesi hem de Rabbi ile  yüzlesmesidir. Hayrin ve serrin bilgisi noktasinda insanin isletim sistemine ilka edilen kodlu bilgiler, gerek insanin otonom sinir sistemi karakteristigi ile onun iradesinin pek etkin olmadigi( karacigerin, böbregin vb organlarin isletim sistem üniteleri gibi) bir alanda etkin olacagi gibi, gerekse  tipki motor sinir sistemi fonksiyoneli özelligiyle iradi çiktilar saglayabilecektir. Burada da esas hadise bu iki alanda çeliskiye düsmemedir.  

Yazi serimizin en basinda insan bilgi edinme melekeleri olan isitme ve görmeye atif yapilmisti.

“De ki: "Düsündünüz mü hiç; eger Allah sizin isitmenizi ve görmenizi aliverip ve kalplerinizi mühürlerse (Degisiminizi durdurursa)  onlari size Allah'tan baska geri getirip verecek ilah   kimdir?” (Enam,6/46)

Su halde bilgi felsefesi açisindan veya bilginin metodolojisi asisindan özgür birakilan insan bilgi üreterek tecrübeyi zenginlestirecektir. Ürettikleri toplamda Allah’in ayetleri olmanin ötesinde olamayacaktir. Halife olarak insan, bilginin o muazzam ufkunda ve nefsin (birey serbestisinin)  o muazzam derinliklerinde Allah’in ayetlerini fark etmeye devam ederek kendi kutsal yolculuguna ve dönüsüne devam edecektir.

Peygambere kitap ile beraber  inzal  edilen hikmeti , (Nisa,4/113),  tamamlanmis kitap ve hak edilen hikmet  esliginde alabilecek ve saf akil ile bir çok hayra ulasacaktir.(Bakara,2/269)

Saf akil saf bilincin saglayicisidir.

Saf akil kitabi kiyamete degin beyan edecek resuldür.

Saf akil degisim ve dönüsümün ilka edilen (insan isletim sistematigine atilan kodlanan) bilgisi zemininden Allah’a dönüsü saglama aracidir. Insan bu akil sayesinde yönünü her nereye dönerse Allah’in yüzü ile yüzleserek kendini otokontrole tabi tutacaktir. Salt akil veya deneyselcilik bu asamada yetersiz kaldigindan kötürümdür. Insanlik, salt akil üzerinden aksak haliyle, kötürüm haliyle yol alamayacagini defalarca görmekte, degerler dininin (Sirat-i Mustakim) yoluna koyulamamaktadir. Dolayisiyla Mutlak Bag( Mutlak Akil)  ile irtibatlanamamaktadir. Dayandigi salt pozitivizm de onu hidayete erdirememektedir.

Her seye ragmen, insan, özgür olma  ve sorumluluk alma bilinci donatisi ile yeryüzüne ilka edildigi için Allah’a tesekkür borçludur. Kendi özgür iradesiyle ve fiillerinin faili olarak bu dünya hayatinda var olmaya devam edecektir. Saf akil onu izin verilen seytandan koruyacak, salt akil ile de seytana dost olacaktir. Isterse tevbe etmede de özgürdür. Yeter ki tövbeyi yaz -boza çevirmesin.

Kitabin, aklin ve tecrübenin vb kelimelerini çogaltacak olan insan cennetten indirilmemis olsaydi bütün bunlari yapacak halife olamayacakti. Insan, temiz kelimeler, habis kelimeler, rahmete veya azaba götürecek kelimeler üretmekte serbesttir. Kendini bir “kelime” olarak dünyanin rahmine atma(ilka)  serbestisinde ve iradesindedir. Yahut bir çürümüslük olarak yeryüzüne rücu edecektir.

Kiyamete kadar bu böyle devam edecektir…

Insan tüm isimleri ögrenecek kadar gelisecek, melekler onun önünde hürmeten egilecek, gün gelince  arz baska bir arza gökler de baska bir gök düzenegine degisecektir.

 Herkes o gün tek ilah Kahhar Allah’in huzurunda toplanacaktir. (Ibrahim,14/48)

Sonuç?

Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?

 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!