Özgürlestirici Islam ve Teopolitik Dayatmaci Din Arasinda Insan

Allah’in insanlik üzerinde tamamlanmis nimeti dini kemal düzeye çikarmasidir...
Özgürlestirici Islam ve Teopolitik Dayatmaci Din Arasinda Insan
Ali YALÇIN
Ali YALÇIN
Eklenme Tarihi : 7.07.2021
Okunma Sayısı : 1221

Allah’in insanlik üzerinde tamamlanmis nimeti dini kemal düzeye çikarmasidir.1 Dinin; artik yeni bir vahye gerek kalmaksizin saf akilla anlasilir durumda açikliga kavusmasi, beserî sizmalara karsi da korunma getirmistir. Kur’an’in korunmasinin yani sira, din, salt beseri sizmalarla bir zorbaliga dönüsmesin diye, saf akil sahiplerinin akilsizlik ürünü teopolitik dayatmalara karsi temkinli olmalari gerekmektedir. Teopolitik dayatma, siyasallasmis din üzerinden bir tercihten öte, insanlik için en zorlayici iç unsur olan bilgisizligin -diger bir ifade ile cehaletin- sarhos edici etkilerle akli esir alip dinî söylemlerle dayatmalarda bulunmasidir.

Islam dini, kemale ermis bir din olarak, insani tercihte sinirlandirmamistir. Insanin baski veya aldatma temelli tercihe zorlanmasi mümkün degilken teopolitik din anlayisi bu temel esasa uymaz.

Ilk kez, en somut haliyle, Arap- Emevi teopolitiginde gördügümüz, dinî degerlerin kullanilarak siddet temelli zorlama, dinî görünümlü saltanatin gelenege dönüsmesinde önemli bir kirilma olusturmustur. Daha sonra da teopolitik dinî dayatma degisik gerekçelerle devam etmistir. Allah’tan alindigi iddia edilen yetki donatili anlayis, Allah ile aldatmaya devam etmistir. Ne yazik ki çok uzun zaman da teopolitik dayatmaci dinî gelenek halk kitleleri tarafindan desteklenmistir. Gelenegin ibadet kasitli beklentileri dinden olmayan kolaylastirilmis ritüeller açisindan yogunluklu oldugundan adi geçen destegin alinmasi zor olmamistir. Olusan kitle ise Islam’in kabul etmedigi muhafazakâr bir kitledir. Muhafazakâr kitle ise teopolitik muhafazakâr iktidarlara yol vermistir.  Islam’in gelenekle çatismasinin sebeplerinden biri de budur ve bu çatismada halk çogunlukla gelenegin yaninda yer almistir.

Anlasiliyor ki Islam dini gelenekle halen de sürmekte olan derinlikli bir çatismadadir. Bu çatismanin ileri asamalara tasinmasi Islam’in anlasilmasi ile dogrudan alakalidir. Çünkü geleneksellesmis dinî anlayis, dinde olmayan yiginlarca kirli birikintileri kesintisiz arttirmakta ve Islam’a erisim düne göre daha da zorlasmaktadir. Uzun zaman alacak bir sorun…

Dine entegre edilen cehalet temelli ikrahin da tanimlanmasi uzun zaman alacaktir. Günümüzde siddet karakterli dinî radikalizm görünümlerinin varligi bu görüsü dogrulamaktadir.  Insanlarin ikrah ile tercihe zorlanmasi, zorla Müslümanlastirma ve akabinde de mutlak itaate zorlama, faillerine cazip gelerek onlari sarhos etmektedir. Cehalet en uzun etkili sarhosluk sebebidir. Çünkü cehalet temelli akli tembellik ve cehalet kaynakli iç dayatma siddet hareketlerine olabildigince malzeme ve imkânlar vermektedir. Ikrah bu yüzden insan için özgürlügü kisitlayici bir olumsuzluktur. Dinde ikrahin olmadiginin çok yönlü ortaya konmasi de kendiliginden önem kazanmaktadir. 

Islam’da ikrahin dinden çikartilmasi ile iman etme tercihinde hiçbir fitne ile karsilasmama hali kadar fitneden ötürü özgür irade kullanamayanlara musallat olan teopolitik dayatmanin ortadan kaldirilmasi,  tüm zamanlara kiyasla,  ehemmiyet arz etmistir.  Insan iradesine baski yapan fitne ortadan kalksin diye, savasmak da dâhil, her düzeyde karsi müdahalede bulunmak bu yüzden sorumluluktur.

Cehaletin rolüne daha fazla deginmek gerekmektedir.  Cehalet dini söylemle insanligin huzuruna çikinca kendiliginden fitne araci olur ve zorbalik üretir. Tabiati geregi her zorbalik, sarhosluk etkisi ile halini korumada israrcidir.

Oysa din özgürlestiricidir.

Peki din hangi özellikleri ile özgürlestiricidir?

Diger dinlerle karismasin ve yazinin basligindaki ile uyumlu olmasi için bundan sonra Islam ifadesi tercih edilecektir.

Islam hangi özellikleri ile özgürlestiricidir?

Muhafazakâr teopolitik siddet bu kadar cazip geliyorken özgürlesme çabasi karsilik bulabilecek midir? Özgürlesmek hangi durumlarda ikraha karsi direnebilecektir? Bu direncin gösterilmesinde yeni bir ikrah sarmalina girmemek için ne türden yol isaretlerine ihtiyaç vardir?

Bu sorulari çogaltmak mümkündür…

Bu hususta Islam diger dinlerden nasil ayrismaktadir?

Bir kere kendisinde “ikrah” yoktur.2 Ayette geçen “fi – (d)din” “fi” edati burada “içindelik” belirttiginden ikrahi dinin içinden ayiklamaktadir. Insanlik için seçilen ve insandan razilik ile kabul edilecek din olmasinin yani sira, tercih konusunda insana özgürlük alani birakilmistir. “Eger Rabbin dileseydi yeryüzündekilerin hepsi mutlaka iman ederdi. Sen insanlara iman etmeleri hususunda ikrahta bulunup zorlayacak misin?” (Yunus,99). Allah dilemis olsaydi insanlik tek ümmet de olurdu.3

Sirk konusunda da yaklasim aynidir:

“Eger Allah dileseydi    sirk kosmazlardi. Biz seni onlar üzerinde bir gözetleyici bekçi (zorla Islam’a getirici) kilmadik; sen onlar üzerinde bir vekil de degilsin.” (En’am,107)

Söz konusu din veya düsünce olunca, olabildigince özgür ortamlarda tercih ön plana çikmaktadir. Yoksa tercihlerin insana yükledigi sorumluluklar yerine getirilemez, toplam fitrîlik korunamaz.

Insanlik “ hanif “ adli fitrat üzerine yaratildigindan4 özgürlesme sürecinde fitratin korunmasi önceliklidir. Çünkü fitrati bozucu her sey insanin tercihlerine olumsuz etki etmektedir. Hatirlayalim ki faili Peygamber de olsa, ikrah yöntemi ile insanlara imanin dayatmasi zorbalik olarak adlandirilmistir. Benzer sekilde insana baski uygulayarak sirki tercih etmeleri konusunda fitrata baski uygulayan mantik da ayni zorbalik kategorisindedir.

Dinde ikrahin olmamasi kisinin razi olmadigi tercihe zorlanamayacagi anlamindadir.  Bu da evrensel insan fitratina uygundur. Evrensel insan,   dahlinden gelen en büyük zorlama olan cehalet ve disindan gelen en büyük zorlama olan zulüm karsisinda özgürlestirilerek korunabilir. Kisi tamamen serbest kaldiginda da artik tercihleri onun kaderidir. Bu yüzden insanin kaderine ve dolayisiyla fitratina müdahale Allah tarafindan kabul edilmemistir.

Peki dini emirler veya yasaklari nasil yorumlamaliyiz?

Özgürce yapilan tercihler insanlara sorumluluklar yükler. Çünkü tercih sürecinde kisi bir seye inanmaya, bir sözü söylemeye veya bir isi yapmaya zorlanmamistir. Cehalet ve zulüm iradenin özgürlesmesini engelleyememistir. Cebir tehdit dogurmamistir. Allah’in muradi, insanin özgür ortamlarda bulunmasiyla dogrudan alakalidir. Zira cebir, cehalet, zulüm üçlüsünde din ve dindarlik sürdürülemez. Kisi uzun süre inanmadigi seyin sorumlulugunu alamaz. Inanmadigi renkte görünemez. Inanmadigi halde Allah’in boyasi ile boyanamaz. Allah ile uzun soluklu sözlesme yapamaz veya bu sözlesmeye uzun soluklu sahip olamaz.

Allah’in insan ile iliski ve iletisimi sözlesme hukukuna dayalidir. Bu sözlesme metninde “rüsd” ve “gayy” en ufak ayrintisina kadar tanimlanmistir. Rüsd bütünde insani Allah’a yöneltmekte, gayy ise toplamda insani Tagut’a yöneltmektedir. Sözlesme metni bu toplamdaki metindir. Insanin sözlesmenin hangi maddelerine imza atacagi bellidir. Bir belirsizlik söz konusu degildir. Sözlesmeyi sayfa düzeninde ikiye bölünmüs dizilim olarak algilarsak bir tarafinda rüsd ve rüsde dair maddeler ayrintili tanimlanmis, diger tarafinda da gayy ve gayye dair tüm ayrintilar tanimlanmistir. Kisi özgür tercihi ile istedigi bölümün altini imzalamakta serbesttir. Hangisinde zulümlerden/karanliktan nura/aydinliga çikacagi, hangisinde de nurdan /aydinliktan zulme /karanliga sürüklenecegi belirtilmistir. Sözlesme bu denli nettir.   Bu yüzden sözlesme kurallarinin iradenin kisitlandigi zaman ve durumlarda imzalanmasi söz konusu degildir. Yineleyecek olursak:  Insan sözlesmenin tüm maddeleri üzerinde özgürce kafa yoracak, neticede anlayacak, hangi pratiklerin sözlesmeye zarar verecegini de bilecektir. Sözlesmeye uymayacaksa da iradeli davranmak durumundadir. Mesela Iblis örnekligi böyledir. Iblis Allah’i suçlayarak yol almak istediginde iradesi kisitlanmamistir. Insanlari saptirmak istemis, kiyamet gününe kadar da istedigi mühlet verilmistir.

"Beni saptirmana karsilik, onlar için senin degerler yolunun üzerine oturacagim, dedi”  (A’raf,16)

Iblis’in talebi kendince gerekçeleri olan bir iddiadir. Allah Teâla bu iddialara cevabi gerekli görmemistir. Iblis’e istedigi mühleti vermemesi durumunda sorgulanacak olanin kendisi oldugunu bilerek söz konusu mühleti vermistir. Allah noksanliklardan münezzeh sonsuz irade sahibidir ve insan da kendi iradesi ölçeginde  “rüsd” ve “gayy” arasindaki tercihinde serbesttir.

“Dinde ikrah  yoktur. Süphesiz, dogruluk (rüsd) sapkinlik (gayy)tan apaçik ayrilmistir. Artik kim Tagut’u   tanimayip Allah'a inanirsa; o, sapasaglam bir kulpa yapismistir; bu kulpun kopmasi yoktur. Allah, Isitendir, Bilendir.” (Bakara,256) . Tagut her türlü saptirici zorbadir. Eger bir zorba bile tercih edilecekse bu tanimlanmis, özgür ortamlarda olmalidir.  Tagut’un özgürce tercih edilmesi için de fitnenin ortadan kaldirilmasi gerekmektedir. Çünkü çatismanin bilinçsizlerin veya cahillerin çatismasindan acilen çikartilmasi gerekmektedir. Islam kendinden ikrahi çikartarak bu yöndeki en önemli adimi atmistir.

Dinde ikrah yoktur ancak Islam disi türlü türlü Islam görünümlü teopolitik dinler insanligi aldatmaya da devam etmektedir.   Geleneksellesmis iliman teopolitik dinî dayatmalar ve teopolitik dayatmaci iktidarlar muhafazakârligin kirli tonlari üzerinden israrla yol almaktadirlar. Kisinin hür iradeyle ve seçimle Müslümanligi benimsemesi, Islam’in  temel esaslarina iman etmesi, dinî görevlerini hiçbir seyin  baskisi altinda kalmaksizin  isteyerek yerine getirmesi için Islâm’in önünde engel olusturucularin  cesurca tanimlanmasi gerekmektedir. Çünkü cehaletin içten zulmün de distan baskisi sonucu olusan muhafazakâr ortamlarda siddet ile sinanmak güçlü bir ihtimaldir. Cehalet, cebir ve tehdit ile özgürlükleri ellerinden alinanlarin Allah ile aldatilmalari kolay oldugundan bu ihtimal güçlüdür. Muhafazakâr iktidarlar,  Firavun örnegindeki gibi, kendi iktidarlarinin aslinda halkin iktidarlari olduguna halki inandirmada her türlü yola basvurmuslardir. Halk iktidarinin korunmasi bir beka sorunu olarak her an gündeme gelebilir ve “gelenegin dini”  bekayi korumaya almak için her türlü siddete onay verebilir. Teopolitik dinî dayatma, özgürlesmeye adanmis insani çabalari zora sokmaya devam edebilir. Fitne dalga dalga büyüyebilir.

Önemli konunun kisa içerigine sonuç olarak diyebiliriz ki dinde ikrahin olmamasi siradan bir ifade degildir.  Yeryüzünün her kösesinde insani kölelestiren dini ve fikri dayatmalara karsi tüm insanlik için mücadele etmek gerekliligi söz konusudur. Sözün özgürlesmesi 5,aklin özgürlesmesi, kisacasi insanin özgürlesmesi için bu kaçinilmazdir. Iman edenin imana uygun yasamasi ve iman edenlerin iktidarinda da inanmayanlar basta olmak üzere, kafirler, müsrikler, ateistler, deistler vs… her türlü dünya görüsündekiler kiyas yapma imkani bulacak özgür ortamlarda kendilerini güvende hissetsinler diye Müslümanlara ciddi sorumluluklar düsmektedir. Onlarin inanmislar olarak iman etme gerekçelerinden emin olmalari bu yüzden istenmektedir: “…Ey Iman edenler iman edin..!”(Nisa,136)

Vesselam…

__________

  1. Maide,3
  2. Bakara,256
  3. Hud,118
  4. Rum,30
  5. Zümer,18

 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!