Egitim Üzerine

Ögretmen Tanri gibidir? Misafir Tanri gibidir? Anne baba Tanri gibidir?[ Taittiriya Upanisad 1/9]...
Egitim Üzerine
Resat CENGIL
Resat CENGIL
Eklenme Tarihi : 26.11.2021
Okunma Sayısı : 1343

Ögretmen Tanri gibidir… Misafir Tanri gibidir… Anne baba Tanri gibidir…[ Taittiriya Upanisad 1/9]

Hafizanin kanunu askin kanunudur; sevmediginiz seyi ögrenemez ve saygi duymadiginiz birine ögrenci olamazsiniz. Ögrencinin ve velinin tanri oldugu bir egitim sisteminde, egitimde basarisizligi tartismak aslinda anakronik bir durumdur ve hiçbir anlami yoktur. Bir seyi tartismak, her zaman dogru seyi konusuyor oldugumuz anlamina gelmez. 

Egitimi sirf bir meslek sahibi olmak için Enderun mantigiyla yapmak aslinda insanlari istemedikleri ve hiçbir zaman mutlu olamayacaklari bir sürece sokmak demektir. Skolastik bir mantigin gönülsüz müminleri olan ögrenciler asla tam olarak ögrenci olmayacaklar ve zorla içine sokulduklari bu süreci delmek ve inkitaa ugratmak için ellerinden gelen her seyi yapacaklardir.

Egitimin temeli zorunsuz ve gönüllülük esasina göre olmalidir. Dinde bile zorlama yoktur, kimse inanmaya zorlanamaz; ama ideolojik deli gömlekleri ve hazir hakikat taslaklari gençlere zorla giydirilmekte ve egitim sistemi vasitasiyla daha kolay yönetilebilir, homojen bir insan sürüsü olusturulmaya çalisilmaktadir. Okullar devletin islah ve evcillestirme çiftlikleridir.

Resmi egitim sisteminden geçen nesillerin uslu ve itaatkâr olmalari ve kendilerine biçilen rolleri sessizce oynamalari beklenir. Egitim aslinda bir tür kisiliksizlestirme sürecidir; bir çocugun hayret yetisini yitirmesi, korku ve endiseyle doldurulmasi sürecidir. Egitim sistemimiz maalesef korku ve endise, tehdit ve ceza üzerine kuruludur. Çünkü mecburidir ve bütün insanlarin esit oldugu saçmaligina dayanir. Her çocugun her dersi ayni seviyede ve ayni sekilde anlayabilecegi seklindeki ezber, bir tür önyargi seklinde modern egitimin temelini olusturmaktadir. Hâlbuki her çocuk özeldir ve farkli bir dünyadir ve her birinin ilgileri insanlarin ruhlari kadar sonsuz çesitliliktedir. Esitlik modern bir hurafedir sadece ve mekanik mantigin siraya koyma ve siradanlastirma egiliminin kaçinilmaz sonucudur…

Modern egitim sistemi sorumsuzlugu ve vurdumduymazligi yayginlastirmakta ve sorumsuz nesiller üretmektedir. Ögrenciler sorumluluk ve görev yüzü olmayan, her iki yüzünde de sinirsiz özgürlük yazan bir parayla egitim pazarinda alisveris yapmaktadirlar. Hâlbuki sorumluluk duygusu olmayan bir özgürlük sirf hayvani bir egilimdir ve herhangi bir ormanda bile karsiligi yoktur. Hür olmak ve özgür olmak farkli seylerdir. Ögrencilerimiz hürdür ama bagimlidir. Korkuya, endiseye, hazlarina ve heveslerine bagimlidirlar. Hiçbiri kendi yüreginin sultani degildir. Her birinin kalbi, korku ve endiseyle istilaya ugramis virane bir ülkedir.

Ögrencileri yalnizca hayatlarini kazanabilmek için yetistirirsek, hayatin tüm anlamini kaçiririz ve hayati anlamak, yalnizca sinavlara hazirlanmaktan ya da matematikte, fizikte ya da tarihte yetkin olmaktan çok daha önemlidir.

Kuslar, çiçekler, her baharda yesillenen agaçlar, gökyüzü, yildizlar, nehirler ve nehirlerin bagrinda yüzen baliklar... Tüm bunlar hayattir; hayat fakirler ve zenginlerdir; siniflar, irklar ve milletler arasindaki mücadeledir; tozlu yollar ve çamurlu sokaklardir; hayat bir nehri dinlemek ve onun öyküsünde kendi yerini hissetmektir. Hayat evrensel ezgiye katilabilmektir.

Öyleyse, egitimin islevi, bu yasamin tüm süreçlerini anlamamiza yardimci olmak olmalidir. Bizi yalnizca bir meslege, bulabilecegimiz en iyi isi bulmaya hazirlamak egitilmek degildir. Bu sadece taklit etmek ve korkularinin esiri olmaktir. Ebeveynler buna güvenceye almak derler; oysa güvenli yasamak genellikle taklit ederek, dolayisiyla korku içinde yasamak demektir.

Süphesiz ki egitimin islevi her birimizin özgür ve korkusuzca yasamasina yardim etmek olmalidir.  Ve korku barindirmayan bir atmosfer yaratmak için; ögretmen kadar ögrencilerin de kafa yormasi gerekir. Çünkü hakikati kesfedenler, uyum saglayanlar, birtakim gelenekleri takip edenler degil; sadece zihinleri sürekli bir baskaldiri halinde olanlardir. Yalnizca sürekli arastirdiginiz, sürekli gözlemlediginiz, sürekli farkindalik sahibi oldugunuz zaman hakikati, Tanriyi ya da sevgiyi bulursunuz ve eger korkarsaniz arastiramaz, gözlemleyemez ve farkinda olamazsiniz. Öyleyse egitimin islevi, insan düsüncesini, insan iliskilerini ve sevgiyi tahrip eden korku ve endise tohumlarini yürek ve zihin ülkemizden silmek olmalidir. Geçmis ve gelecek sadece korku ve endise üretir ve gençleri bu iki tarafi keskin kiliç misali sürece sokarak aslinda onlari sadece uysallastiriyor ve yontuyoruz. Standardize ediyor ve hizaya sokuyoruz.

Hiç günes batarken durup da ufuktaki olaganüstü kizilliga ve usul usul akan nehir üzerinde yükselen utangaç ayin gümüs bir tepsi gibi parladigina dikkat ettiniz mi!  Ve köprü üzerinden geçerken, yeni ay kararan havaya ve yildizlara dogru yükselmektedir. Hepsi çok güzeldir. Ve güzel olani görmeniz, izlemeniz ve tüm dikkatinizi vermeniz için zihninizin tüm mesguliyetlerden kurtulmasi gerekir… Zihniniz sorunlar, sikintilar ve tahminlerle mesgul olmamalidir. Yalnizca zihniniz çok sakin oldugunda gerçekten gözlemleyebilirsiniz, ancak o zaman zihin olagan üstü güzellige karsi duyarli olur ve iste bu özgürlüktür.  Özgürlük sadece hapishanede olmamak degildir; özgürlük zihninizin ve kalbinizin geçmis ve gelecek baglarindan azade olmasidir.

Dünyada pek çok insan bagimsizdir ama pek azi özgürdür. Özgür olmak, zeki olmaktir, fakat zekâ yalnizca özgür olmayi istemekle ortaya çikmaz; zekâ tüm çevrenizi, sizi kusatan sosyal, dini, ailevi ve geleneksel tüm etkileri anlamaya basladiginizda ortaya çikar. Fakat çesitli etkilerinizi anne babanizin, Tanrilarinizin ve batil inançlarinizin, düsünmeden uyum sagladiginiz geleneklerin etkisini anlamak, tüm bunlari anlayip bunlardan kurtulmak, derin bir kavrayis gerektirir. Ama bizler korktugumuz için, genellikle onlara teslim oluruz. Hayatta iyi bir konuma gelememekten, din adamlarinin ne diyeceginden, gelenekten kopmaktan, dogru olani yapamamaktan korkariz. Zihinlerimiz konforunu asla bozmak istemez, o yüzden de ortalama insanlarin hepsi de güven ister ve güvende olmak demek geçmis ve gelecek arasinda sikismak, statükoya teslim olmak demektir. Kisacasi cehalet mutluluktur, aydinlanmak ise sancili bir süreçtir. Daga kivrilan bir keçi yoludur; karanlik ve firtinali gecelerde çakan simsekler gibi, sabaha kosan safaklar gibidir aydinlanma. Iste özgürlük de, içinde korku ve baskiya, güvende olma ihtiyacina yer olmayan bir zihin durumudur.

Çocukluktan itibaren egitimin islevi birilerini taklit etmek degil, her zaman kendiniz olmaniza yardimci olmaktir. Ve bu çok zor bir istir; ister çirkin olun ister güzel, her zaman neyseniz o olmak, fakat ayni zamanda bunun bilincinde olmaktir. Kendiniz olmak çok zordur, çünkü oldugunuz seyi küçük görür, onu yüceltebilirseniz harika olacaginizi düsünürsünüz; ama bu asla gerçeklesmez. Oysa gerçekte oldugunuz seye bakip onu anlarsaniz, bu anlayis kendisi bir dönüsümü de beraberinde getirir. Su halde özgürlük, baska bir sey olmaya çalismakta degil, gelenegin, anne babanizin, ögretmeninizin otoritesini takip etmekte degil; anbean oldugunuz seyi anlamakla ilgilidir.

Zekâ, bilgi degildir. Dünyadaki tüm kitaplari okumak, bir insani zeki yapmaz. Zekânin demir attigi bir liman yoktur. Zekâ, ögrenme gibi sonradan elde edebilecegimiz bir sey degildir; büyük bir baskaldiri ile yani korku ortadan kalktiginda, yani sevgi hissi gerçekten var oldugunda ortaya çikar. Çünkü sevgi ancak korku olmadiginda var olur. Eger korkuyorsaniz sevemezsiniz; atalar kültü size korkunun daha tercih edilebilir oldugunu söylese de sevgiden daha büyük hiçbir devrim yoktur. Bir kartal uçarken gökyüzünde iz birakmaz; çünkü özgürlük böyle bir seydir, ruhunuzda iz birakmaz. Yüreginizde ve zihninizde açilan yaralar hep korkudan ve endisedendir, hepsi de gelenegin ve modern egitim sisteminin biraktigi izlerdir.

Önemli olan, çocuklarla ilgilenen ögretmenlerin kendi safsatalarini, kendi hayalet tasarimlarini, kendi düsünce ve deneyimlerini onlara empoze etmemeleridir. Bundan kaçinmak çok zordur çünkü yetiskinler, genelde, yasamda hiçbir önemi olmayan bu anlamsiz seylerden sik sik bahsederler ve çocuklara kendi endise, korku ve batil inançlarini aktarirlar ve çocuklar da dogal olarak bu duyduklarini tekrar ederler.

Gerçekten ögrenmeye basladiginizda, tüm hayatimiz boyunca ögrenirsiniz ve bunun için belli bir ögretmene ihtiyaciniz da olmaz. O zaman her sey, kuru bir yaprak, uçan bir kus, bir gözyasi, zengin ve fakir, aglayanlar ve gülenler, bir bebegin gülümsemesi, bir adamin kibri, her sey size bir seyler ögretir. Her seyden bir seyler ögrenirsiniz, dolayisiyla rehbere, filozofa, bir otoriteye ihtiyaciniz kalmaz. Yasamin kendisi sizin ögretmeniniz olur ve siz de farkindalik sahibi bir zihinle aydinlik sabahlara yürüyen bir yürege sahip olursunuz.

Unutmayin ki, bir sey olmak zorunda degilsiniz. Bir sey olmaya çalisan insan çirkindir, duyarsizdir, kaba ve ham bir insandir. Neden bir seylere ve birilerine benzemek zorunda olasiniz ki; siradan biri olmak kadar büyüleyici bir sey yoktur. Çünkü bir sey olmaya çalismak siddet ve hirs içerir. Hirs ise insana yüktür, yüreginize ve zihninize yüktür. Bu kadar yükle nasil yücelere adim atabilirsiniz ki!

Zeki olan bir zihin sürekli ögrenen, asla sonuçlara varmayan bir zihindir. Zeki bir ögrenci sorgulayan hareket halindeki bir zihindir; izleyen, ögrenen, inceleyen bir zihindir. Yeni bir dünya umudu, yanlis olani görmeye baslayip ona karsi sadece sözle degil, ama fiilen de baskaldiranlarin içinde yeserecektir.

Ögretmenin siyasiler ve medya eliyle degersizlestirildigi bu çagda bütün egitim camiasinin gününü kutlar sabir, sebat ve metanet dilerim....

(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)

 

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!