ASIRLIK YAS EVİMİZSİN EY KUDÜS
Bir tek senin pervazlarında ağlar kuşlar
Kanatlarından kan damlıyor kırlangıçların
Acı sinende barut kokusu kadar keskindir.
Seni görünce bir mahsun yolcu
Anlar kutsanmış mabette nasıl yaşanır hüzün.
Bir ezan nasıl direnir esarete
Her gün öfkeyi nasıl giyinir çocuklar
Ve görür insan bir şehre siyahın bin renginin
Nasıl matem yüklediğini Ey Kudüs.
Anneler senin için emzirir çocukları
Ilk kavgalarını senin icin verir sapanlar.
Öfke sende harmanlanır dağ dağ.
Senin için çağrılır yıllarca ebabil kuşları
Hayber senin için okunur tekrar tekrar.
Bir ağaç senin için büyür serin sularda
Bir minberde süslenir sabır ve zafer
Diyarbakır en nazenin hediyesini sana uğurlar
Salavatlar ve fethi mübin okunur avlunda.
Senin için unutulur tebessümler ey Kudüs.
Gök ve yer senin hamurundur
Fezaya yol bulur sende resul.
Bir nebinin ayak izlerinde gizlidir zaman.
Taş sende kırk dilli bülbülle döner
Hakikat yankılanır sende mushaf mushaf.
Sende dirilir beden cesede inat
Ruh sende kanatlanır cennet cennet .
Sende şahitlik eder zalim bir zamana şehid .
Tüm mushafların dilinde sen varsın
Zeytin dağından süzülüp inse de ılık rüzgar
Kalbimiz şimdi bir alev topudur yandıkça yanan
Asırlık yas evimizsin ey Kudüs.
Yunus ÇOLAKOĞLU