Sünnetin Gerekliligi -6-

Örnek 4- "Ey iman edenler! Karsilikli riza ile olan ticaret hariç, mallarinizi, aranizda batil yollarla yemeyin ve kendinizi de öldürmeyin. Süphesiz ki Allah, size karsi çok merhametlidir." (Nisa4/29)...
Sünnetin Gerekliligi -6-
Emin YÜCETAŞ
Emin YÜCETAŞ
Eklenme Tarihi : 13.05.2022
Okunma Sayısı : 455

Örnek 4-  "Ey iman edenler! Karsilikli riza ile olan ticaret hariç, mallarinizi, aranizda batil yollarla yemeyin ve kendinizi de öldürmeyin. Süphesiz ki Allah, size karsi çok merhametlidir." (Nisa4/29)

Bu ayette Allah(c.c.), karsilikli riza ile yapilan ticaret yolunu serbest birakiyor.

Peygamberimiz(sav) de, bu ayete açiklik getirerek, karsilikli riza da olsa, taraflarin kendi rizalari ile yaptiklari bazi alisverisi yasaklamis ve haram saymistir. Örnegin, altinin,altinla alisverisinde  ayni miktar disi fazlaligi haram kabul edilmistir.

Bakara Suresi'nin 275. ayetinde de:" Allah, alim-satimi helal ve faizi haram kilmistir" buyurmaktadir. Bu ayetlerde haksiz yollarinin neler oldugu Allah'in neyi helal neyi haram kildigini , alisveriste izlenecek yolu, peygamber açiklamistir.

Hz. peygamber, her türlü alim-satimin helal olusuna sinir getirmis ve mesela  Içerisinde aldanma riski  bulunan ticareti yasaklamistir.

Alisveris ile ilgili pek çok örnek vermek mümkündür. Ancak o kadar çok örnek var ki, fikih kitaplarinda açiklanmistir. Örnek olmasi açisindan,  Hz Peygamber, taze hurmanin, kuru hurma karsinda satilmasini yasaklamistir. Zira taze hurma kurudugu zaman azaldigi göz önüne alinarak bu tip satisi yasakladigini beyan etmis ve hurmanin hurma ile mübadelesini(degisimini) ancak misli misline olursa serbest birakmistir. Hadis kitaplarinin" Buyû''" bölümlerinde konuyla ilgili pek çok hadis mevcuttur.

Bu ve benzeri konularda, Allah'in neyi helal ve neyi haram kildigini, Hz Peygamber, Allah'in adina açiklamistir. Tipki namazi, zekâti, hacci... açikladigi gibi.

Örnek -5- :

Enam suresinin 6 / 145. ayetinde:

"(Resulüm) De ki: bana  vahyedilenler arasinda (haram dediklerinizden) yiyen bir kimseye haram edileni bulamiyorum. Aksine (helal dediginiz) ölü, veya akitilmis kan, veya domuz eti -ki zaten murdardir-  yahut da bir fisk, yani Allah'tan baskasi adina kesilen (hayvan)lar haramdir. Kim de çaresiz kalirsa (baskasinin hakkina) saldirmamak ve (zaruret)siniri (ni)  asmamak üzere (isteksiz olarak yerse) süphesiz  Rabb'in çok bagislayandir, çok aciyandir."

Ebu Davud ve Ibni Mace'de geçen bir hadis-i serifte mealen Peygamberimiz söyle buyurmaktadir: "Süphesiz ki, Allah Resulü'nün haram kildigi sey de, Allah'in haram kildigi gibidir." Örnegin; esek eti yemek. Pençeli ve yirtici hayvan eti yemek.

Aralarinda antlasma bulunan kimsenin malini yemek. Erkeklere altin,  gümüs  ve Ipek kullanmak. Altin ve gümüs kaplardan yemek ve içmek haram kilinmistir.

Oysa bu haramlar Kur'an'da geçmemektedir.

Araf suresi 7/157. ayetinde Allah buyuruyor ki:

"Onlar ki yanlarindaki Tevrat ve Incil'de yazilmis olarak bulacaklari ümmî peygamber olan Resul ( Muhammed)'e uyarlar. O peygamber, onlara iyiligi emreder. Onlari kötülükten men eder. Onlara temiz hos seyleri helal, pis ve murdar seyleri de haram kilar."

Burada (RICS) kavrami üzerinde duralim:

Kur'an'da pek çok ayette geçmektedir, genel bir kavramdir: Pis, mide bulandirici,murdar... anlamlarini ifade eder. Domuz dahil, münafiklar, kafirler, seytanin amelleri ve aklini kullanmayanlar için, Allah'in kullandigi bir tabirdir.

Bakara 2/173, Maide 5/3, ve Enam 6 / 145. ayetlerde geçen haramlarin disinda bildirilmeyen haram ve helal kapsaminda olan seyler hakkinda hüküm koyma yetkisi bu ve diger ayetlerde Peygamberimize verilmis, ayet-i kerimede pis ve murdar olarak bildirenlerin neler oldugunu böylece peygamber açiklamistir.

Hasr 59/7.  ayeti de konumuzu teyit etmektedir:

"...Peygamber size neyi verdiyse onu alin size neyi yasakladiysa ondan da vazgeçin." Bu ayette zikredilmeyen örnegin bütün yirtici hayvanlarin etini Hz. Peygamber yasaklamistir.

Abdullah Bin Mesut, Peygamber efendimizden su hadisi rivayet etmistir: "Allah,  dövme yapana, yüzündeki killari cimbizla yolarak, kaslarini inceltene, Allah'in yarattigi seklini degistiren kadina, (botoks, germe, estetik ameliyat ve benzeri seyler yapana) lanet etsin." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)

Örnek 6-  Sünnetin Sünnetle Neshine Örnek :

Önceleri Kurban etinin üç günden fazla bekletilmesini (yenilmesini) yasaklayan Peygamberimiz. (Ki ilk zamanlarda bu yasaklamanin sebebi o dönemde fakirlerin çoklugu sebebiyledi). Daha sonra, kurban etinin  saklanabilecegini beyan etmistir.  (Nesai,   ed-Dehâyâ 37. Müslüm,  el-Edâhi 26, 28, 29. Muvatta' ,  d-Dehaya  7. Ahmet bin Hanbel, 4 / 51)

Kabir ziyaretini önceleri yasaklanan Peygamberimiz, zamanla,Islam , tüm beyinlere ve kalplere yerlesince bu görüsünü nesh etmistir.

Hz Peygamber, attan düstügünde, oturarak namaz kildirirmis; cemaate de oturarak kilmasini emretmistir. Bu, ölümü ile sonuçlanan hastaligindan önceydi. Ölümü ile sonuçlanan hastaliginda namazi oturarak kildirmasi cemaatin de onun arkasindan namazi ayakta kilmasi, -Imam oturarak namaz kildirirken cemaatin de oturmasi- hükmünü neshetmistir.(Tirmizi, salât 151. Ahmet b. Hanbel 6/159)

Sünnetin Ayetle Neshine Örnek:

Hz Peygamber Hendek Savasi'nda vakit bulamadiklari için;ögle, ikindi, aksam ve yatsi namazlarini gece yarisina dogru, düsman el etek çektiginde sirayla kildirmistir. Ancak daha sonra Bakara 2/ 239.ayeti inince, korku zamanlarinda dahi olsa, namazin vaktinde kilinmasini emretmistir. Böylece sünnet, ayetle nesh edilmistir.  peygamberimiz de namazlarini toptan degil; binek üzerinde de olsa,  ya da yaya olsa bile zamaninda kilinmasini beyan etmistir.( Buhari , Tefsiru Sureti'l- Bakara 44,  Muvatta el-Havf 3). (Dârimî,salat . Nesâi,mevakit,ezan. A. b. Hanbel 5/370, 6/270)

Kur'an'da bulunmayan, ancak hükmünü Hz peygamberden aldigimiz bir örnek: Hz Peygamber kisiyi yol üstünde gecelemekten yasaklamistir. Oysa yol, üzerinde yürülünen,  herkes ait bir  mahaldir.

Burada peygamberin kisiyi gecelemekten  yasaklamasi, yolun hasere ve yilanlarin barinagi olmasi sebebiyledir. ( Müslüm imare 178, Tirmizi edeb 75) Bu sebeple  ve ayrica yolun dar olmasi  yahut da çok islek olmasi sebebiyle kazalara meydan verilmemesi için düsünebilir ki, bundan dolayi helal olan bir sey  gerekçesinden dolayi yasaklanmis olabilmektedir.

Içki yasagini, " Içkinin azi da çogu da haramdir." diyerek sinirini belirlemistir.

Örnek-7- :

Allah (c.c.) Nisa 4/103.ayette " Namaz müminlere belli vakitlerde farz kilinmistir." buyurmaktadir. Hz Peygamber , namazin vakitlerini  belirlemis,o vakitlerin sinirlarini çizmistir. Namazin, Günes tam dogarken, Günes tam tepede iken ve Günes tam batarken Namaz kilinmayacagini, ikindi farzindan sonra ve sabah namazindan sonra nafile namazin kilinamayacagini peygamberin hadislerinden ögreniyoruz.

Kisilerin ibadetlere  muhatap olabilmeleri için: Akli basinda olmalarini, Erginlik çagina ulasmalari gerektigini, sünnet hususilestirilmistir.   "Üç kisinin günahi yazilmaz: Uyanincaya kadar baygin olanin (uyuyanin)  erginlik çagina gelinceye kadar çocuklarin  ve iyilesinceye kadar delinin." buyurulmustur. Bu emir sünnetle  bildirilmistir.

Oruç ve namaz konusundaki ayetler de bunun gibidir. Çünkü bu ibadetler için de , akil ve bulug çagi sarti vardir.

Örnek-8- Allah söyle buyurmustur:

" Sana ay halini sorarlar: De ki,  o bir rahatsizliktir.Ay hali sirasinda kadinlardan ayri durun. temizleninceye kadar onlara yaklasmayin. iyice  temizlenince, onlarla Allah'in emrettigi yerden cinsel iliskide bulunun. Allah tövbekar olanlari ve iyice temizlenenleri sever."( Bakara 2/222)

Bu ayette ay hali gören kadinlarla eslerinin cinsi münasebeti ayetle yasaklanmistir.Peygamberimiz de,  bu durumda ve bu sürede  kadina  "namaz ve oruç farz degildir".  diyerek konuyu  sünnetle beyan etmistir. Sebebi ise ,ay hali gören kadin hem abdestli degildir. Hem de ay halinden  yalnizca abdest ile temizlenilemeyecegi anlasilmaktadir.  Zira Allah, iyice temizlenmesini bildirmistir. iyice temizlenmesi ise Allah'in kitabi ve peygamberin sünnetinde ay halinin sona ermesine baglanmistir. Bunun da  temizlenme yolu  sünnetin isaretiyle gusül boy abdesti ile   olmasidir. Temizlenmemis,

temiz olmayan birinin de Kabe'yi tavaf etmesi, namaz kilmasi,  peygamberimizin sünneti ile yasaklanmistir: Oruç konusuna gelince ,ay hali gören bir kadin için bu bir eza, sikinti, duygusal ve bedensel bir rahatsizlik olmasi sebebiyle ,orucu tutmatacagina bir ruhsat olmaktadir.

Hastanin orucunu tutmayip sonradan kaza edecegi zaten ayetle belirlenmistir.

Hz Ayse,Hz Peygamber ile ihrama girdigini,kendisinin bu sirada ayhali gördügünü,Hz Peygamberin ona, "Hacilar ne yaparsa sen de yap, ancak temizleninceye kadar Kabe'yi tavaf etme !" dedigini beyan etmistir.

(Buhari, Hayz1 ,Hac 31,77,81. Umre 5,7. Müslim, Hac 111).

Ay hali görmekte olan kadin tipki baygin yatan  kimse gibidir. Kendi kusuru ile degil de herhangi bir arizadan dolayi akli basinda olmayan kimseden namaz kalktigi gibi;  ay hali gören kadinin da bu sürede üzerinden namaz farziyeti peygamberimizin Sünnetiyle ortadan kalkmaktadir.  Peygamberimizin, Ay hali gören kadinin namazlarini kaza etmesine dair bir emri bulunmamaktadir. Ancak kadinin orucunu kaza etmesi ayetle emredilmistir.

Sünnetin Gerekliligi  -7-

Resulullah'in iki vazifesi vardi:

Teblig (bildirme) ve Tebyin(açiklama)  Nahl suresinin 16/44. ayetinde Allah buyuruyor ki:

"Sana da bu zikri (Kur'an'i) indirdik ki. kendileri için, insanlara indirilen seyi bildirip açiklayasin. Olur ki iyice düsünürler."

Üçüncü bir vazifesi, özelligi ve görevi de "Üsve-i Hasene" olmasidir.. (Ahzab33/)

Allah'in resulü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem,Kur'an'i yasama örnegi ve onun muallimidir. Islam, onun örnekliginde ve önderliginde tamamlanmistir.

Bu sebeple sahabe, Hz peygamberden teblig edilen ayetlerin açiklamasini isterdi: Örnegin, Enam Suresinin 6 / 82. ayeti.

" O kimseler ki, iman etmisler ve imanlarina "zulmü" bulastirmamislardir. Iste, korkudan emin olmak, onlara aittir, ve hidayete ermis olanlar da onlardir."

Bu ayet gelince, sahabe endiseye düstü ve," Hangimiz nefsimize zulmetme mistir ki? " dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber:" Bu sizin zannettiginiz gibi degildir. Buradaki zulüm; Lokman'in ogluna dedigi zulümdür.." Ey ogul, Allah'a sirk kosma ! Süphesiz ki sirk elbette en büyük zulümdür." ( Lokman 31/13)  Böylece, sahabe, Enam Suresinde geçen "zulümden" kastedilen  seyin,  bu ayette "Allah'a sirk kosmak" oldugunu, Hz Peygamberin bu açiklamasi ile ögrenmis oldular.

Dolayisiyla sünnet Kur'an'in mücmel (kapali) ayetlerini açiklayip beyan eder.

Yine Ahzap suresinin 33/36. ayetinde:

"Allah ve Resulü bir meselede hüküm verdigi zaman, inanan bir erkek ve kadina artik o iste kendi (arzu ve heves)lerine göre baska tercih hakki yoktur.  Kim, Allah'a ve Resulüne karsi gelir (onlar tarafindan verilmis hükümleri begenmez, kendi tercihlerine önem verir)se kesinlikle o apaçik bir sapiklikla sapmis olur."

Bilelim ki Resul'ün hükmüne karsi gelmek,  heva ve heves putunun söylem sekilleridir. Bunu yapanlar, kendilerince  yeni bir din icat etmis ve sapitmis olur ki; bunlara, Allah ve Resulünün hükümlerine bagli müminler itibar etmezler.

Örnek -9-: Bakara Suresinin 2/ 230. ayetinde geçen "Allah'in baska birisiyle evlenme dikçe" sözü kadinla baska bir kocanin evlenmesi anlamina gelebilir ve nikah akdi ile is tamamlanmis olur. Ancak tekrar eski kocasina dönebilmesinde sakinca olmayisinin nasil olacagini ve  yapilmasi gerekeni  Hz Peygamber açiklamistir:

"Rifâ'a el Kurazî'nin karisi, Hz peygamber'e gelip," Rifâ'a  beni bosadi ve talakimi kesinlestirdi. Abdurrahman Bin Zübeyir de benimle evlendi. Fakat onun cinsi iktidari yokmus." Hz  peygamber:" Sen Rifâ'a'ya tekrar dönmek mi istiyorsun?, Kadin "Evet" deyince peygamberimiz: Eski kocana dönebilmen için  sen yeni kocanin  suyundan, O da senin suyundan tatmadikça, ( yani cinsi iliski olmadikça) Bu mümkün degildir." dedi. ( Buhari, libas 23. talak,7,37. Ebu Davud, talak 49, Nesâi,  talak 9, diger hadis kitaplarinin ilgili bölümleri)

Örnek -10-: Allah Celle Celalühü Nisa suresinin 4/23. ve 24. ayetlerinde, evlenilmesi haram olan kadinlar hakkindaki ayetlerini beyan etmistir: Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ise, burada mücmel olan bazi hususlara açiklamalar getirmistir:

Ayette iki kiz kardesle bir arada evlenilmesi yasagi vardir. Bu yasak ikisini bir arada nikahlamanin yasak olusudur. Peygamberimiz(sav); bunlardan biri ölünce diger kiz kardesle evlenmesine cevaz vermistir.

Yine  kisinin,evli oldugu karisinin halasi ve teyzesi ile evlenmesi mesru degildir. Ancak hanimi ölürse veya karisindan bosanirsa , o zaman onlarla evlenmesi caiz olur hükmünü Peygamberimiz vermistir.

Dördüncü hanimindan ayrilan bir kisinin,  besinci hanimla  evlenmesinin caiz olacagini yine Peygamberimiz bildirmistir.

Iddet  bekleyen bir kadinla da  evlenemez hükmünü Peygamberimiz belirlemistir.

Örnek-11-: Nur suresi 24/ 2 ve  devami  ayetleri ile daha önce geçen,Isra suresinin17/32. ayeti  degerlendirilirken, zina eden akil, bâlig ve hür bekarlara sopa cezasi; evlenmis olanlara da  recm cezasi. Hz Peygamberin uygulamasi ile sabit olmustur...

Haricilerin bir kismi hariç, sahabe, tabiin ve  ümmetin Imam ve alimlerinin pek çogu bu konuda icmâ etmislerdir. Gaye hem Allah'in hudunun çignenmemesi, hem de müslümanlarin, serefinin,  namusunun,  nesep ve neslinin temiz kalmasidir. Nesli ve toplumu bozan namussuzluk fitnesinin önlenmesidir.

Burada uzun detaylara girmeden, özetle sunlari söylemeliyim:

Fuhsun çesitlerine göre cezalarini belirleyen Nisa ve Nur surelerinin ilgili ayetleri birbirini tamamlamis, ayetlerin açiklama gerektiren kisimlarini da hadisler açiklamistir. Ilgili hadislerin Sahih olmadigini söylemek hadis ve usul ilminin kurallarina göre yanlistir. Ayette geçen, "Allah'in bir yol açincaya kadar.." hükmünden, evli zaniler için recm, bekar zaniler için ise yüz sopa oldugunu açiklamistir. (Buhari tefsir 4/1, Müslüm hudûd 12-14, Buhari diyât 6, Müslüm kaseme, 25, 26  da, peygamberin ,ölüm cezasina çarptirilacak lar arasinda "evlilik yasamis" kadin ve erkegi zikretmistir. Sonucu söyle baglamak mümkündür: Nisa4/ 16'dan sonra , Nur 2. ayet gelince buradaki hükmü degistiren bir ayet ve bir sünnet ortaya çikmistir:

Ayet, bekar suçlar için sopa cezasini koymus; sünnet ise bunu teyid ettikten sonra, evlilerin zina suçu için recm cezasini getirmistir. Hz Peygamber istemeye istemeye israrla  o suçu isleyenin itirafi neticesinde cezalandirma yoluna gitmistir.

Sonuç: Kur'an'da olan had cezasi mutlaktir. Recm cezasi ise mutlak uygulanacak cezalardan degildir. Kamu düzeni ve suçlarin önlenmesi kurallarina göre uygulanip uygulanmamasi Islam hukukunda alinacak kararlara birakilmis, "tazir" cezalari içinde bir ceza olarak degerlendirilmistir. Ispat ve infazdan önce tövbe ve pismanlik sonucu , ulu'l-emr (yönetici)  tarafindan hüküm düsülebilir.

Yasaklanan cinsi münasebetlerin sebebi, nikah akdinin olmayisidir. Aralarinda nikaha mani  bir durum olmayanlar arasindaki birlikteligi, nikah mesrulastirir ve kadin-erkek birbirine nikahla helal olur.  Peygamberimiz,  nikâh akdinin sahih olmasina  da açiklik getirmistir:

1-Evlenen kadinin rizasi ve erkegin rizasi olacaktir.

2- Nikah aninda kadinin velisi bulunacaktir. 

3-Sahitler bulunacaktir...

Bunlar, nikahi sahih kilan sartlardir.

Yine,  "mut'a" nikahinin, ayrica  o anda ihramli kimsenin evlenmesinin ya da birini evlendirmesinin de sahih olmayan nikah arasinda oldugunu peygamberimizden ögreniyoruz.

DEVAM EDECEKTIR
EMIN YÜCETAS

(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)

 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!