Ağlamak için geldiysen lütfen dışarı çık

İsrail’in 1967’deki 6 Gün Savaşı’nda Arap ordularına karşı galip gelerek topraklarını daha da genişletmesinden sonra Filistinli direnişçi gruplar Ürdün’de toplanmaya başlamışlardı. Ancak Ürdün kralı Hüseyin bu durumdan hiç hoşnut değildi zira İsrail’in tepkisini çekmekten ve olası saldırılara hedef olmaktan korkuyordu.
Ağlamak için geldiysen lütfen dışarı çık
Peren Birsaygılı MUT
Peren Birsaygılı MUT
Eklenme Tarihi : 22.12.2023
Okunma Sayısı : 223

Ağlamak için geldiysen lütfen dışarı çık

İsrail’in 1967’deki 6 Gün Savaşı’nda Arap ordularına karşı galip gelerek topraklarını daha da genişletmesinden sonra Filistinli direnişçi gruplar Ürdün’de toplanmaya başlamışlardı. Ancak Ürdün kralı Hüseyin bu durumdan hiç hoşnut değildi zira İsrail’in tepkisini çekmekten ve olası saldırılara hedef olmaktan korkuyordu.

Ayrıca Ürdün, Filistin ile en uzun ortak sınıra sahip ülkeydi ve nüfusun büyük çoğunluğunu Filistin’den gelenler oluşturmaya başlamıştı.  Ya iktidarını onlara kaptırırsa ne olacaktı?

Bu yüzden Ürdün devleti derhal bir karar aldı. Önce binlerce Filistinliyi ülke dışına sürdü, ardından Filistinli mültecilerin kaldığı kampları bombalamaya başladı. 1970 senesinin Eylül ayında başlayan Kara Eylül Olayları, 1971’in temmuz ayına kadar devam etti ve 8000’e yakın Filistinli hayatını kaybetti.  İçlerinde çok sayıda önemli direnişçi de vardı.

Gassan Kenefani, o sırada Beyrut’taydı. Başından beri her şeyi takip ediyor ve yaşananları Hedef Gazetesi’ndeki köşesinde yazıyordu. Birçok yakın arkadaşı da şehit düşmüştü. Ancak esas üzüntüsü, yakından tanıdığı pek çok kimsenin, ki bunların önemli bir kısmı Filistinli değil diğer ülkelerdeki dostlarıydı, adeta bir bunalım ve çaresizlik içine girmesiydi. Kara Eylül Olayları, hiç beklenmedik bir anda yaşanmıştı çünkü. Filistin direnişine yönelik hiç beklenmedik bir darbeydi. Ancak her ne olursa olsun, Gassan nefret ederdi bunalım ve çaresizlik içerisinde debelenen bir ruh halinden.

Hiç zaman kaybetmeden, Hedef dergisi adına olup bitenleri yerinde görmek ve yazmak için Kara Eylül Olayları’nın yaşandığı yerlere gitti. Beraber büyüdüğü kuzeni Faruk Gandur da tesadüfen Ürdün’deydi o sırada.  Uzun süredir tehlikeliler listesinde baş sıralarda yer alan kuzenini görmesi gerekiyordu. Herkes onun İsrail Başbakanı Golda Mair’in ölüm listesinde olduğunu söylüyordu çünkü. Hemen gazete adına tutulmuş küçük bir ofiste çalışan çocukluk arkadaşı Gassan’ın yanına koştu. Gassan’ın odasının kapısı kapalıydı ve içeride tek başına oturuyordu, içeride sigara dumanından göz gözü görmüyordu. Gassan kuzeni Faruk’u kapıda görünce önce ona sıkı sıkı sarıldı, ardından şöyle söyledi; Faruk eğer ağlamak için geldiysen, hemen dışarı çık, git dışarıda ağla. Yok eğer sohbet etmek için geldiysen, otur da biraz sohbet edelim.

Gassan Kenefani, Kuzeni Faruk’la olan bu konuşmasından tam 1 sene sonra Beyrut’ta şehit edildi. Arabasının altına 150 kiloluk bir tnt kalıbı bağlamışlardı, sadece ayağından bir parça tanınır haldeydi. Cenazesi, Beyrut tarihinin gördüğü en kalabalık cenazelerden biriydi. 200.000 kişi, portakal bahçelerinde geçen çocukluğu bir gecede elinden alınan 36 yaşındaki bu genç adam için toplanmıştı. Ve onun öldürülmeden kısa bir süre önce yazdığı şu sözleri söylüyorlardı birbirlerine:

Bu dünya üzerinde tek bir şey dışında her şey çalınabilir, yağmalanabilir. Çalınamayacak tek şey haklı bir davaya ve inanca bağlılıktan doğan o büyük aşktır.

Gassan Kenefani’nin bu satırlarını, bugün Gazze’de 7 Ekim’den bu yana direnen Filistin halkının gözlerinde de okuyoruz tekrar. Bazen bir şehit annesinin, bazen elindeki taşı işgalcilere fırlatan gencecik bir kızın, bazen ise beyaz yazmasıyla güçlükle ayakta durmaya çalışan bir teyzenin gözlerinde. Bazen yıkılan evini onarmaya çalışan bir babanın, bazen de Siyonist askerlerin yüzüne öfkelerini haykıran çocukların gözlerinde. Gassan’la aynı şeyi söylüyorlar yine: Eğer ağlamak için geldiysen hemen dışarı çık. 

Tıpkı dün olduğu gibi bugün de ağlanacak bir şey yok çünkü Filistin’de. İçinde gözyaşlarına yer olmayan çok kuvvetli bir direniş var. Şimdiye kadar yüzlerce, binlerce Filistinli gördüm ama karşıma geçip ağlayan tek bir Filistinli bile olmadı. Her şeyini kaybetmiş Filistinlilerin bile gözünde bir damla yaş görmedim.  Filistin’de sadece çok küçük yani 4-5 yaşındaki çocuklar, ağlar bazen. O da bir anda büyük bir bombardıman altında kalmanın ya da ailelerini kaybetmenin verdiği korkuyla, istemsiz şekilde. Çocukluktan bir gecede yetişkinliğe geçen kimse bir daha ağlamaz ondan sonra. Siz hiç 6 yaşındayken doğup büyüdüğü topraklardan atılan Mahmud Derviş’in ağladığını gördünüz mü mesela? Belki de en son 6 yaşındayken belirmiştir gözlerinde yaş.

Ağlamak için geldiyseniz, dışarı çıkın o nedenle. Çıkın dışarıda ağlayın lütfen.

Yazının orijinali için bakınız:https://fayrap.com.tr/tr/aglamak-icin-geldiysen-lutfen-disari-cik

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!