Mesaji Anlamamak Bir Özürdür

Islam; devleti ve iktidari mi önceler? Yoksa insani, insan haklarini, hürriyeti, adaleti ve yardimlasmayi mi?...
Mesaji Anlamamak Bir Özürdür
Enes TARIM
Enes TARIM
Eklenme Tarihi : 31.07.2022
Okunma Sayısı : 766

Islam; devleti ve iktidari mi önceler?

Yoksa insani, insan haklarini, hürriyeti, adaleti ve yardimlasmayi mi?

Islam; müminlere ne olursa olsun muktedir olmayi iktidari sürdürmeyi mi emreder?

Yoksa ezilen siniflar için gerekirse ezilmeyi, yenilmeyi, geri çekilmeyi hatta hicreti mi?

Islam; gayri mesru sirk sistemlerine taraf olmayi, güçlü olmayi, muhalifleri ezmeyi imha etmeyi mi emreder?

Yoksa Islami prensiplerden ve ahlaktan taviz vermemeyi mi?

Bu sorularin cevabi önemli…

Kurani anlamamis olmak, onun prensiplerini amacini bilmeyip zulmü savunmak ve tüm bunlara ragmen iyi bir dindar oldugunu sanmak geçmis yüzyillarda da bir sorundu zaten.

Üzülme…

Yalnizlik hissetme…

Iyinin yaninda yer almak gerektigini bilmemek bir mazeret sayilabilir.

Dinin kötünün karsisinda uzlasmaz olmasi gerçegi çogumuzun sorunu zaten.

Düsük profilli olmak, yetkin olamamak cezai ehliyet için bir bahanedir zaten mecellede.

Üzülme…

Kitabin sömürüye dayali her seyi ama her seyi reddettigini anlamamak sikinti degil.

Sirki, nifaki, fitneyi, tefeciligi, zulmü, baskiyi, diktatoryayi, köleligi, kabileciligi ve saltanati reddettigini bilmemek te…

Dinin aslinin kurulu zulüm düzenlerin hepsini hepten reddetmek oldugundan habersiz olmak bir özürdür.

Tevhidi dinlerin asil gayesinin ritüeller degil; iyiyi, adaleti ve özgürlügü insanlar arasinda yaymak, hakim kilmak oldugunu anlamamak ta…

Bilmemek özürdür zaten…

Üzülme…

Bos ver…

Fani yöneticileri Allah’in yeryüzündeki eli olarak görmek geçmis seleflerimizin de referansi degil miydi ki?

Devleti kutsayan, iktidara eklemlenen, insani reaya gören kültürel bir birikimden geliyoruz.

Tarih boyu zulüm düzenlerine araci olmadik mi zaten?

Hangi dönem hak adalet ve özgürlük ilkelerini benimsedik, önemsedik, zayif birakilmislarin yaninda yer aldik ki…

Hiçbir zaman adil olamadik.

Muaviye’nin saginda otururken de kalbimiz mutmain degildi.

Yezidin ordusunda bayraktarlik yapip tekbir getirirken de…

Ne zaman biz liderleri kutsayip putlastirmadik ki?

Sanli tarihimizde zalimlere itaati mutlaklastirmadigimiz bir dönem oldu mu?

Hangi dönem güçlü iktidarlarla olan iliskilerimizi keskin ve kalin çizgilerle çizebildik ki.

Allah resulü öldügünde de yeniden dirilttigimiz kabile kültü ve putperest iktidarlari kutsama aliskanligimiza yeniden dönmedik mi?

Üzülme…

Bos ver…

Genlerimizde putlara tazim var bizim zaten…

***

O halde güçle olan iliskilerimizi yeniden düzenlemek zorunda degil miyiz sence de?

Devletle olan iliski biçimimizi degistirmemiz gerekmiyor mu?

Artik güce yaltaklanmadan yüksek idealler perspektifi ile yol almak, adim atmak, yürümek zorunda degil miyiz?

Devleti merkeze alan ve kayitsiz itaati öngören egilimlerimizi degistirip saltanata meyilli yönümüzü törpülememiz gerekmiyor mu?

Adi ne olursa olsun tek adam rejimlerini reddetmeli degil miyiz?

Dinin idealleri ile devletin istikbali çatistiginda artik devleti degil dinin ideallerini savunmayi ögrenmemiz gerekmiyor mu?

Halki tebaa gören tüm lider tapici sistemleri reddetmeyi...

Ritüellere degil dinin esitlikçi ve özgürlestirici yönüne vurgu yapmayi...

Iktidari kutsal sayilip yönetim makaminda oturan kisileri Allah’in halifesi saymamayi... Yöneticilerin sadece halka hizmetle görevli birer memur oldugu gerçegini…

Tümünün de yapamadiginda beceremediginde sadece yerine yenisi daha iyisi daha beceriklisi atanacak birer memur oldugunu…

Bunun aksi en büyük kötülüktür.

Saltanatlari dinin asli saymak, mesrulastirmak ve kutsal ilan etmek zulümdür.

Krallari, saltanat sahiplerini, yöneticileri, seyhleri, hoca efendileri de keza…

Selam ve dua ile…

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!