Günes Batidan Mi Dogacak? Son Göç Dalgasinin Dünya Üzerindeki Etkileri (3)

Sömürgecinin kendisinin üstün oldugu propagandasini basarili bir sekilde yapmanin sonucu olarak maddi sömürünün yaninda zihinsel sömürüde de basarili olmustur...
Günes Batidan Mi Dogacak? Son Göç Dalgasinin Dünya Üzerindeki Etkileri (3)
Doç.Dr. Murat SEZIK
Doç.Dr. Murat SEZIK
Eklenme Tarihi : 12.09.2022
Okunma Sayısı : 675

Göçmenlerin Gözünde Bati ve Onun Degerleri

Sömürgecinin kendisinin üstün oldugu propagandasini basarili bir sekilde yapmanin sonucu olarak maddi sömürünün yaninda zihinsel sömürüde de basarili olmustur. Kendisi olamayan toplumlar ve bireyler ne olduklarini da bilemediklerinden düsüncelerinden ve inançlarindan vazgeçmeden baskalariyla iliski kurabileceklerini bilemezler.  Oysa toplumlar veya bireyler kendilerine yabancilasmadan ve baskalarina dönüsmeden de baskalariyla iletisim kurabilirler. Fakat sömürgeci ile sömürülen arasindaki iliskinin birbirini var eden ve güçlü lehine isleyen bir iliski olma durumu göçlerde de kendini göstermektedir. Bunun gerçeklesmesi için yapilanlar sömürgeciler tarafindan saklanmamistir. Thomas Babington Maculay, 1835 de kaleme aldigi denemesinde (Minute on Education) “Ingiliz dili, kültür ve medeniyetini tüm Hindistan’da yayarak, öyle bir insan grubu olusturacagiz ki, bunlar kanlari ve renkleri itibariyle Hintli, ama zevkleri, dünya görüsleri, zihinsel yapilari bakimindan Ingiliz olacaklar” diyerek sömürgelestirilen halklar üzerinde kurulan etki mekanizmasini ilan etmistir (Baskaya, 1997:19).  Bu durum göç edenlerin yer tercihinde etkili olan önemli bir faktör olarak belirmis ve vatandasi oldugu ülke geçmiste hangi emperyalist ülkenin sömürgesi ise yönelim de oralara olmustur.

Müslüman ülkelerde, özellikle de Osmanlinin son dönemlerinde bati hayranligini açik açik ilan eden aydinlarin da toplumlar üzerinde etkili oldugu söylenebilir. Örnegin Tahsin Efendi’nin:

 Paris’e git hey efendi akl-ü fikrin var ise

Aleme gelmis sayilmaz gitmeyenler Paris’e   beyiti, ya da Ziya Pasa’nin

Diyar-i küfrü gezdim beldeler, kasaneler gördüm

Dolastim mülk-i Islam’i bütün viraneler  gördüm. Beyiti, Batinin zenginlik kaynaklarinin neler oldugunun sorgulanmadigi, bati hayranliginin aydinlar arasindaki yayginligini göstermesi açisindan önemlidir. 

Avrupa sehirlerini gezen Ahmet Hasim ise buralari farkli tanimlar Örnegin Paris’i fahiselerin ve hüznün kol gezdigi bir yer olarak tasvir etmis Franfurt’u  gezdikten sonra                           “Hayatinda büyük bir Avrupa kenti gören birisi kendini sonradan görecegi bütün büyük Avrupa sehirlerini evvelden görmüs sayabilir. Bu sehirler o kadar birbirinin esidir” degerlendirmesi ve “ Almanya pembe ve büyük bir elmadir. Fakat içi kurtludur” ifadeleri onun gözünde Avrupa’yi açiklamaktadir (Hasim, 2004: 41). Aydinlarin ve toplumun bati hayranligini elestiren Ahmed Hasim’in, “…Birçok seneler Beyoglu ve Galata sokaklarinda tesadüf edilen her kirmizi yüzlü ve sari saçli sapkaliyi  gözümüze kadim Misir’in mukaddes öküzü gibi gösteren kapitülasyon devrinin maneviyatimiz üzerindeki  tesirinden mi nedir, bize her ecnebi basli basina bir medeniyet ve her ecnebi lisan bir marifet ummani hissini verir. Öyle ki birçogumuz için Ingilizceyi ve Fransizcayi yalniz okuyup konusabilmek, fikri bir terbiye noksanini telafiye kâfidir...” (Çelik, 2020: 97) yaklasimini digerlerinden ayri düsünmek gerekir. 

Basta Osmanli olmak üzere geçmiste baslayan bati hayranligi ve batinin yenilmez oldugu düsüncesi günümüzde de etkisini sürdürmekte ve farkli cografyalarda yasanan yoksulluk, açlik, kaos ve savaslarin müsebbibi kimdir sorusuna cevap aranmaksizin batiya yönelis devam etmektedir. Günümüz dünyasinda dogudan batiya, güneyden kuzeye dogru durdurulmasi çok zor bir insan akisinin oldugu görülmektedir. Bati Avrupa ülkeleri 1970’li yillardan bu yana dis göçleri siyasal olarak denetlemis, sinirlandirmis, engellemis, tesvik etmis veya benimseme yollarindan birini seçmistir. Bu tercihlerde etkili olan faktör yine kendisi olmus kendi ihtiyacini merkeze alarak bir degerlendirme yapmistir.

Bati’nin kendisi disinda kalan medeniyetlere yaklasiminin ötekilestirici oldugu bilinmesine ragmen, Göçmenler Avrupa veya Amerika’ya gitmekten vazgeçmiyor. Göçmenlerin tercihleri arasinda Suudi Arabistan, Rusya veya Japonya yer almiyor. Ayrica  2011 yilindan bugüne Almanya’nin Müslüman ülkelerden kabul ettigi göçmen sayisi Suudi Arabistan’in kabul ettiginden oldukça fazla.  

Pek çok Müslüman ülkede dislanan, öldürülme tehlikesi yasayan, zulme ugrayan mazlum insanlarin daha insanca bir hayati talep ederek Akdeniz üzerinden kaçak yollarla Avrupa’ya ulasmaya çalismalari, halklari ve yöneticileri Müslüman olan ülkeler için oldukça düsündürücü bir durumdur.

 Az gelismis ülkelerde ortaya çikan yoksulluk, egitimsizlik, güvenlik, insan hak ve özgürlüklerinden mahrum olmak ve benzeri sorunlarindan kurtulmak isteyen insanlar dogal olarak refah seviyesi yüksek, egitim seviyesi yüksek, insan hak ve hürriyetleri baglaminda gelismis, güvenlik sorunlari olmayan Bati Avrupa Ülkelerine yönelmislerdir.

Bati Dünyasinda Entegrasyon Uygulamalari

Entegrasyon; bir bütüne uyma, parçalardan bir bütüne ulasma, toplumsal bir grubun ortak deger ve normlar çerçevesinde bütüne uyumu gibi anlamlara gelmektedir. Sosyolojik bir terim olarak üzerinde fikir birligi olmamakla birlikte entegrasyon; bir toplumu meydana getiren bireylerin, farkli gruplarin ve diger çesitli ünitelerin karsilikli bagimlilik ve düzen olusturacak sekilde birlesmeleri süreci olarak tanimlanabilir (Günay, 2012:343).

Uluslararasi Göç Örgütü (IOM), entegrasyonu “ göçmenlerin hem birey hem de grup olarak toplumun bir parçasi olarak kabul edildikleri bir süreç” olarak degerlendirmis ve sadece devletin veya belli bir grubun sorumlulugunda olmadigini vurgulamistir (Özdal,2018: 23).

Günümüzde Avrupa’da 20, Amerika’da 7 milyonun üzerinde Müslüman yasamaktadir.   Müslüman olmayan toplumlarda büyük kitleler halinde azinlik olarak yasayan bu kitleler tarihsel süreç içerisinde farkli gerekçeler ile Amerika veya Avrupa’ya göç eden insanlardir. Bati’da yasayan ve Batili Ülkelerin vatandaslari olan bu topluluklar yasadiklari ülkenin önemli aktörleri haline gelmis, bati kültüründe yasamayi kabullenmis buna göre örgütlenmislerdir (Kalin, 2013:179). Bu kabullenis entegrasyon sürecinin basarili oldugu sonucunu çikarmaktadir.

Burada tartisilmasi gereken durum Entegrasyon sürecinin nasil isletildigidir. Ingiltere, Hollanda ve Almanya göçmenleri vatandas olarak almadan önce entegrasyon testi uygulamaktadir. Bu testler kisilerin Avrupali degerlere karsi yaklasimlari ve yeterince batili düsünüp düsünemeyeceklerini ölçmek amaçli yapilmaktadir. Bu testlerde çok kesin sekilde bu sonuçlara varabilecek netlikte sorular bulunmaktadir. Ancak yapilan testler, Hollanda haricinde çok kültürlülügün yayginlasmasindan daha çok, tek kültürlülügün yerlesmesine ve entegrasyondan daha ziyade kismen asimilasyona neden olmaktadir. Her üç ülkenin de ortak noktasi varilan ülkenin yasayis tarzinin ve degerlerinin kabul edilmesinin talep edilmesidir (Koçak ve Gündüz, 2016: 73).

Fransa’da 2006 yilinda göç ve entegrasyon politikalari yeniden gözden geçirilmis ve ülkeye gelen göçmenler devletle “ Agirlama ve Entegrasyon Kontrati” imzalamak zorunda birakilmislardir. 2007 yilinda Göç, Entegrasyon ve Ulusal Kimlik Bakanligi olusturularak, göç ve entegrasyon politikalari merkeziyetçi bir boyut kazanmistir. Bu süreçte çikarilan yasa ile 15-65 yas arasinda aile birlesmeleri çerçevesinde ülkeye gelmek için vize basvurusunda bulunanlarda, basvuruyu yapacak göçmenlerin yasadiklari ülkelerdeki Fransiz temsilciliklerinde Fransiz dil ve Cumhuriyetin degerlerine iliskin bilgileri sinanmaya baslanmistir. Bu safhayi olumlu geçerek aile birlesmeleri kapsaminda ülkeye kabul edilenlere Kabul ve Uyum sözlesmesi imzalatilmaktadir (Yardim, 2017: 108). Fransiz siyasileri göçmenlere iliskin yaklasimlarinin diger Batili ülkelerde de görüldügü ve her gelmek isteyeni buyur edemeyecekleri siklikla vurgulanmaktadir. Benzer durumu Ingiltere’de de görmek mümkün. Ingiliz sosyo- kültürel degerlerinin hâkimiyetine dayali olarak kurgulanan Ingiliz uyum modelinde, ülkeye gelen göçmenlerden dil birliginin saglanmasi adina öncelikle Ingilizce yeterliliklerinin gelistirilmesi ardindan topluma hakim olan Ingiliz kurum ve normlarina adapte olmalari istenmektedir.

Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!