TRT‘de Selahaddin Eyyubi‘nin hayatıyla ilgili yeni bir dizi başladı.
Başlar başlamaz da gaf üzerine gaf yapıldığı, pot üzerine pot kırıldığı ortaya çıktı.
Çok kısa anlatacak olursak;
Biliyorsunuz Selahaddin Eyyubi şu anki Iğdır şehrinin karşı tarafında Türkiye sınırında, Ermenistan sınırları içerisinde kalan Divin şehri ahalisinden Eyyub bin Şadî’nin oğlu.
Yani Selahaddin, Eyyub’un oğlu; Eyyub da Şadi’nin oğlu.
Bunlar, İslam Ansiklopedisi’nden AnaBritannica’ya, Meydan Larousse’ya kadar bütün ansiklopediler de anlatıldığı gibi, Şeddadi Kürt Devleti’nin Revvâdî aşiretine mensup bir aile.
Eyyub (Selahaddin Eyyubi’nin babası Eyyub bin Şadî) ve kardeşi Şirkuh (Esâdüddîn Şirkuh bin Şadî), zaman içerisinde Divin’den Iğdır’dan güneye doğru göç ediyorlar.
Eyyub ne kadar akıllı, sakin olgun ve bürokraside ve devlet idaresinde yetkinse, kardeşi ünlü komutan Şirkuh da onu tamamlayacak şekilde büyük bir cengaver, bir askeri deha. Ve bulunduğu bölgenin askeri komutanı.
Bugünkü dile tercüme edersek; biri başvezir, başbakan; diğeri genelkurmay başkanı.
Hasankeyf üzerinden Kerkük ile Bağdat arasında bir şehir olan Tikrit’e iniyorlar.
Burada kale komutanı oluyorlar ve o dönemdeki Bağdat Emniyet Müdürü Şaver’in hizmetinde çalışıyorlar.
Daha sonra Şaver’in çok yakın bir adamıyla Tikrit’te tartışıyorlar ve Selahaddin’in doğduğu sene -Selahaddin en fazla bir yaşlarındayken-, Şirkuh, Şaver’in bu adamını öldürüyor ve Musul’a İmadeddin Zengi‘ye sığınıyorlar.
İmadeddin Zengi de daha önce Bağdat halifesiyle çatıştığı dönemde, Eyyub ve kardeşi Şirkuh onu koruyup, kollayıp, canını kurtararak kaçmasına yardım ettikleri için onları himaye ediyor.
Hikayenin başlangıcı böyle.
Ardından İmadeddin Zengi Halep’i de alıyor ve uzun yıllar Suriye’nin kuzeyini, Musul-Halep arasını yönetiyor.
Ve Halep yakınlarında bir gece, bir kölesi tarafından öldürülüyor.
Yerine oğlu Nureddin Zengi geçiyor.
Ondan sonraki hikayeyi zaten biliyorsunuz.
Ama burada bizim itirazımız şu;
TRT yapımı “Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi” dizisinde, daha birinci bölümden itibaren yalanlar, yanlışlar, hatalar üst üste gelmeye başladı.
1. Selahaddin ve babası Eyyub’un, amcası Şirkuh’un Kürtlükleriyle ilgili hiçbir vurgu yok.
2. Selahaddin, Tikrit’ten kaçarken yolda bir yaylı arabada, kağnıda dünyaya geliyor.
Bunu da anlatan yine AnaBritannica’dan, İslam Ansiklopedisi’nde Meydan Larousse’a kadar İbnü’l-Ezrak el-Fâriki’nin tarih kitabına kadar… yerlisi, yabancısı, Müslümanı, gavuru, hatta biriyle hiçbir kaynak yok. Nereden duydurdular bilmiyorum.
Dizide, Selahaddin doğar doğmaz aynı gün, aynı saatlerde Nureddin Zengi’nin de bir oğlu ölüyor ve Eyyub çocuğunu Nureddin Zengi’ye evlatlık olarak veriyor.
Böyle bir bilgi de yok tarih kitaplarında.
Çünkü Selahaddin doğduğu zamanlarda Nureddin Zengi henüz 18-19 yaşlarındaydı ve İmadeddin Zengi de hayattaydı.
Selahaddin yaklaşık 8-9 yaşlarındayken İmadeddin Zengi öldürüldü.
Nureddin Zengi daha İmadeddin Zengi döneminde Musul’dan Halep’e geçti, Şam ve civarı fethedildi.
Yani Selahaddin’in Nureddin’e evlatlık verildiği veya onun yanında büyüdüğüyle ilgili hiçbir bilgi yok.
Üstelik dizide Selahattin genç, bir sefere gidiyor ve orada kendini Nureddin Zengi’nin oğlu olarak takdim ediyor.
Hâlbuki bunun asla astarı yok.
Bugüne kadar Selahaddin Eyyubi’nin kendisini “Eyyubi’nin oğlu Selahaddin” dışında başka birine nispet etmesi mümkün değil.
Tabii burada maalesef ince bir tilkilik var.
Biliniyor ki;
Nureddin Zengi Türk’tür, Selahaddin Eyyubi ise Kürt’tür.
Arkadaşlar niye bu kadar yalana, yanlışa, çirkefliğe, tarihi çarpıtmaya tevessül ediyorsunuz?
Niye buna yöneliyorsunuz?
Bunlara gerek var mı?
Bu ne Nureddin Zengi’yi küçülttür veya büyütür;
Ne de Selahaddin’i büyütür ya da küçültür.
Çünkü bütün tarihi gerçekler apaçık ortada.
İşte siz böyle yapa yapa, tarihi çarpıta çarpıta, yalan ata ata Kürt meselesini de bu noktaya kadar getirdiniz.
Utanın.
Hele hele TRT gibi bir devlet kurumu acilen bu diziyi yayından kaldırmalı;
Doğru düzgün bir dizi çekip yayına koymalı,
Halktan da özür dilemeli.
Bu, TRT’nin yaptığı birinci gaf değil.
Geçmişte eskaza nasıl olduysa Kemal Tahir‘in “Yorgun Savaşçı”sını filme çektiler.
Tabii Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı” eseri çok önemli bir eser.
Kurtuluş Savaşı’nın gerçekliklerini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Çektikleri film hesaplarına gelmedi, filmi yaktılar.
Ve arşivde bile olmadığını söylediler.
Hani TRT’nin sabıkası bir değil, iki değil, üç değil, beş değil…
Onun için tekrar söylüyoruz;
Halktan özür dilesinler.
Böyle saçmalıklara aptallıklara girmesinler.
IQ seviyesi düşük diziler çekmesinler.
Sözde “Türklüğe, ülkeye vatana hizmet edeyim” derken; bölünmeye, parçalanmaya, düşmanlığa çalışıyorlar.
Akıllarını başlarına alsınlar.