Rüyaya Dair

Yasam bir rüyadir, ölümse bir uyanis. Insan yasarken, ölüme dokunur uykusunda? Çünkü ölüm ve uyku, gecenin çocuklaridir?
Rüyaya Dair
Enes TARIM
Enes TARIM
Eklenme Tarihi : 20.11.2022
Okunma Sayısı : 493

“Yasam bir rüyadir, ölümse bir uyanis. Insan yasarken, ölüme dokunur uykusunda…
Çünkü ölüm ve uyku, gecenin çocuklaridir…”

Bugün her ne kadar bilinçalti yansimalarimiz olarak kabul etsek te toplum genel olarak rüyalari gelecekten haber veren ilahi mesajlar olarak kabul ediyor.

O yüzden olsa gerek çok satan kitap sitelerine baktigimizda yaklasik 200’ün üzerinde rüya tabirleri içeriginden bahsedebiliriz.

Medyada ya da TV’lerdeki dini programlarda ilgili sorularin çoklugundan toplumun büyük kisminin hayatini sekillendirirken rüya yorumuna önemli yer ayirdigini görmekteyiz...

***

Geçmis yüzyillarda da rüyalarin mahiyeti önemliydi.

Öyle ki hükümdarlarin, krallarin, devlet adamlarinin özel rüya yorumculari vardi.

En eski yazili metinlerde rüyalardan bahseden cüzler epey yekûn tutuyor.

Bu konuda ilk yazili metinlerden biri “Ninova’da Asur Imparatoru Asurbanipal’in kütüphanesinde” bulunan tas basmasi eserler…

Bir digeri,” British Museum” da saklanan ve milâttan önce 2000 yillarina ait oldugu tahmin edilen; içeriginde yaklasik 200 çesit rüya tabirine yer verilmis olan eski bir Misir papirüsü…

Yine bir baskasi Hindistan’da milattan önce yazilan “Vedalar”...

Eski Çin’de de “Yesim Tasi Kutusu” adiyla bilinen rüya tabiri kitabi günümüze kadar gelen en eski eserlerden…

Hâsili, bu konuda ciddi sayida çok eser var.

Öyle ki, basta Hipokrat, Eflâtun ve Aristo olmak üzere Hiristiyanligin ortaya çikisina kadar geçen sürede Grekçe olarak yirmiye yakin rüya ile ilgili kitap yazilmis.

Tüm bunlar eski birçok kültür için rüyalari anlamanin ehemmiyetini gösteriyor.

Eski Yunanda, ruhun uykuda vücudu terk edip tanrilari ziyarete gittigine inanilirdi.

Yunanlilarin “Serapis” adinda bir rüya tanrisi dahi vardi. Kâhinler tapinaklarda oturur, rüyalari dinler, bunu önemli bir ibadet sayarak rüya tanrisi adina yorumlamaya çalisirdi.

Asya samanlari da rüyalari ilahî varliklarla iletisim kurmak için araci olarak görüyordu.

Bunu Uygur Türeyis efsanesinde yönetici Hanlarin gördükleri rüyalari yorumlatip o dogrultuda hareket etmelerinden biliyoruz…

***

Rüya, sözlükte “görmek” anlamina geliyor ve uyku sirasinda zihinde beliren görüntülerin bütününü ifade ediyor.

Bilimsel çalismalar normal sartlarda bir insanin uykusunda ortalama 1,5 saati rüya görerek geçirdigini belirtiyor. Ancak çok sayida rüya görmemize karsin pek azini hatirliyoruz.

Islam öncesi cahiliye döneminde de çok sayida rüya tabircisi kâhinler vardi.

Allah resulünün ölümünden birkaç yüzyil sonra ortaya çikan tasavvuf inanci bu cahiliye inancini tekrar hortlatarak uyduruk çok sayida hadis destegi ile tekrar bu hurafeyi canlandirdi. Müslümanlarin gündemine yeniden soktu.

Bundan mütevellit, tasavvufi menkibelerin çogu rüyalara dayanir.

Bu mistik inanca göre Allah, güya bir melek grubunu rüya isiyle vazifelendirmistir ve melekler “levhi mahfuz” dan aldiklari gizli bilgiyi rüyada insanlarin kalplerine yerlestirir.  

Mesela Gazzali, yeni resuller gelmeyeceginden hareketle gayb âlemiyle iliskinin ancak rüya ile kurulabilecegini belirtir.  O, rüyanin, insan ruhu ile levhi mahfuz arasindaki perdenin kalkip orada yazili olan seylerin bir kisminin insan kalbine gelmesi oldugunu söylemistir.

Muhyiddin Ibni Arabi de; velilerin bilgilerini vahiy meleginden aldigini; rüyanin gerçek ve ruhani hayat arasinda bir merhale, ruhani âleme götüren tek anahtar oldugunu söyler.

Nitekim sufiler, mana âleminde bizzat Peygamber’le irtibat kurduklarini, ona önemli konularda danistiklarini, hatta hadislerin sihhatine dair dahi sorular sorduklarini iddia eder…

***

Kuran rüya hakkinda fazla bilgi vermez.

Sadece bazi rüyalardan bahseder.

Bu rüyalardan biri Ibrahim as ile ilgilidir ve onun rüyasinda oglunu kurban etmesinin emredildiginden bahsedilir. Sonrasinda, bu rüyayi uygulamak üzereyken ona nida edilerek, muhsinlerden oldugu için ödüllendirildigi ve ona fidye olarak bir kurbanlik verilerek övüldügü anlatilir… (Ibrahim, 102-107)

Rüyasindan söz edilen diger bir peygamber Yusuf'tur.

O, Yakub'un ogludur ve Kuran uzunca onun hikayesini anlatir.  

Yusuf, küçük bir çocukken bir rüya görür ve babasi Yakub'a anlatir. Babasi ona; "Yavrucugum, rüyani kardeslerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü seytan insanin apaçik düsmanidir. Rabbin seni seçecek ve olaylarin yorumundan bir seyler ögretecektir...” der. (Yusuf, 4-6)

Görüldügü gibi, Yusuf peygamberin hayati, küçük yaslarda gördügü bir rüya ile sekillenecek ve gördügü rüya yillar sonra gerçeklesecektir.

Ayrica, onun hayati üzerinde baskalarinin gördügü daha baska rüyalar da etki edecektir.

Kur'an, bu iki büyük peygamberin rüyalari yani sira, Hz. Muhammed'in gördügü rüyalardan bahseder ve bunlarin gerçeklestigini söyler.

Fazla detaya girmeden özetleyecek olursak bir ayette söyle denmektedir:

"… Sana gösterdigimiz rüyayi da Kuranda lanetlenmis bulunan o agaci da sirf insanlari sinamak için vesilesi yaptik…" (Isra, 60)

Bu ayette açik bir sekilde nebiye gösterilen bir rüyadan ve bu rüyanin bir imtihan vesilesi kilindigindan söz edilmektedir.

Kur'an'da nebinin gördügü baska bir rüyadan daha bahseder:

"Andolsun Allah, resulünün rüyasini dogru çikardi. Allah'in dilemesiyle (kiminiz) baslarini tiras etmis olarak, (kiminiz de) saçlarini kisaltarak korkmadan, güven içinde “Mescidi Haram”a gireceksiniz…" (Fetih, 27)

Allah, Peygamber'inin, Mekke'ye gireceklerine dair daha önce gördügü rüyayi sonraki zamanlarda dogru çikarmis ve Müslümanlar, rüyada görüldügü üzere Mekke'ye girmislerdir...

***

Buraya kadar serdettigimiz bilgilerden, peygamberlerin rüyalarinin ne kadar önemli oldugu anlasilmaktadir.

Kur'an, onlarin bu rüyalarin ilâhî boyutuna isaretle gerçeklestigini bildirmektedir.  

Beraberinde Kur'an da elçi olmayan bazi kisilerin rüyalarindan da bahsedilir.

Bunlardan biri Yusuf peygamberin zindan arkadaslarinin gördügü rüyadir.

Onunla beraber zindanda olan iki kisi rüyalarini yorumlamasi için Yusuf'a anlatirlar. (Yusuf, 41)

Bu paralelde Yusuf ikisinin de rüyasini birinin asilacagi, digerinin de kurtulacagi seklinde yorumlarken kurtulacagini umdugu kisiye: “…Beni efendinin yaninda an…” dediginden bahseder. (Yusuf, 42)

Sonrasinda yine hükümdarin gördügü bir rüyadan ve Yusuf’un onu yorumlayarak, bu yorumun dogru çikmasindan bahsedilir… (Yusuf, 43-49)

Yine bu konuda dolayli baska bir örnek te Musa kissasinda geçen ve Firavunun, Israilogullarinin yeni dogan erkek çocuklarini öldürülmesini emretmesi ile alakali olan rüyadir.

Kuran içerik olarak böyle bir rüyadan bahsetmese de çok sayida rivayet olayin firavunun gördügü bir rüyaya binaen gerçeklestigine isaret eder. (Kasas, 4)

Öte yandan Peygamberin Bedir savasindan önce gördügü rüyadan bahseden bir ayette de “O’na Allah’in rüyada müsrik ordusundaki savasçilari az sayida göstermesine…” deginilir. (Enfal, 43)

Yine Mekke’nin fethinden önce nebinin gördügü bir rüya vardir ve orada da Mekke’nin fethi önceden müjdelenir… (Fetih, 27)

***

Hülasa, Kuranin bu konuyu isleyisine baktigimizda rüyanin elçiler için gelecekten haber veren, uyarici olan ve yorumlanabilen bir ilim oldugunu söyleyebiliriz.

Beraberinde, Peygamberlerin rüyalar hakkinda dogru yorumlar yapabildigi, siradan insanlarin rüya yorumlarinin ise sadece tahmine dayali olup kesinlikle gelecekten haber verici fonksiyonunun olmadigi sonucunu çikarabiliriz.

Kur’an’da geçen ayetlerden rüyalarin bir anlam tasidigi, yorumlanabildigi, bu konuda bir ilmin var oldugu, gelecekten haber verdigi, müjdeleyici, uyarici, umutlandirici oldugu söylenebilse de; bunun sadece elçilere mahsus oldugu anlasilmaktadir.

Ayni zamanda rüya ile vahiy/nübüvvet /elçilik arasinda da ciddi bir iliski oldugu söz konusudur.

Rüyalarin delil olmasi konusunda, peygamberler ile diger insanlarin birbirinden ayrilmasi gerekir. Çünkü Peygamberlerin gördügü rüyalar vahiy mahiyetindedir.

Bu sebeple peygamberlerin rüyasi, hem kendisi hem de diger insanlar için baglayicidir.

Nitekim Hz. Ibrahim’in, oglu Ismail’i rüyasinda kurban ettigini görmesi üzerine onu kurban etmek istemesinden bu net olarak anlasilmakta.

Peygamberlerin disindaki kimselerin rüyasi ise, akaid meseleleri bir yana, ferî meselelerde dahi delil olarak kabul edilemez…

Herhangi birinin rüyasinda elçinin söyledigi bir sözü veya yaptigini gördügü bir isi hüccet gösterecegine dair Kuran’dan hiç bir delil yoktur.

Bu baglamda Islam’in siarlarindan biri olan ezanin, ashaptan bazilarinin rüyasi üzerine mesru olmasi (Buhari, Ezan), peygamberlerin disindakilerin rüyasinin da delil olabilecegini akla getirebilir. Ancak su göz ardi edilmemeli ki, ezanin mesruiyeti bir sahabinin gördügü rüya ile degil; Peygamber’in rüyada görülen seyi onaylayip, Bilal’e okumasini emretmesi sebebiyledir.

Dolayisiyla, rüyasinda Hz. Peygamber’den isittigi bir söz veya onun yaptigini gördügü bir fiil, hem rüyayi gören için, hem de digerleri için delil olamaz.

Çünkü peygamberler disindakiler, her zaman dis etkilerin tesiri altinda kalabilir.

Nitekim rüyanin mahiyeti ve çesitleri ile ilgili açiklamalarda belirtildigi gibi, gerek pozitif bilim adamlari, gerekse Islâm düsünürleri, rüyanin bilinçaltindan, fiziksel ortamdan veya alinan kimyasallardan da kaynaklanabilecegini söylemistir.

Insanin içinde bulundugu psikolojik durum, hayal ve kuruntular beraberinde dis etkiler ve günlük mesgaleler rüyalara tesir edebilmektedir…

***

O halde saglikli bir zihne sahip olma adina rüya önemli.

Çünkü rüya görmesi engellenen kisilerde ögrenme zorlugu yasandigi ve çesitli depresif tepkilerin ortaya çiktigi bilimsel çalismalarda gözlemlenmis.

Son bilimsel çalismalar, derin uyku sirasinda görülen rüyalarin tedavi edici niteligi oldugunu; beyin için gerekli olan birçok proteinin derin uyku sirasinda sentezlendigini, yipranmis nöronlar ve baglantilarin da bu sirada onarildigini göstermekte.

Ve gördügümüz rüyalar, hayatta arka plana itilmis, bastirilmis düsünce ve duygularin uykuda ön plana çikmasi olarak kabul ediliyor. Ruhu ya da zihni fazlasiyla mesgul eden maddi veya manevi bir sorun, uyumadan önce konusulan bir konu bu tür rüyalarin görülmesine neden olabilmekte.

Hülasa, rüyalari yaraticimiz olan Allah tarafindan ruh halimizi dengeye sokmak amaciyla tasarlanmis, basrolünde bizzat kendimizin rol aldigi, harika fragmanlardan olusan görüntüler demeti olarak addedebiliriz…

Rüyanin delil olabilecegi tek merci olan peygamber rüyalari son nebinin ahirete irtihali ile nihayete ermistir.

Ilham ya da rüyalardan, gelecek hakkinda bilgi edinebilme yolu ilanihaye kapanmistir.

Allah, son nebi vasitasiyla dinini tamamladiktan sonra ruhunu kabzetmistir.

Artik ümmetin din konusunda hiçbir seye ihtiyaci kalmamistir…

Selam ve dua ile… 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!