Kapitalizm ve Tamirciler

Ayakkabimizdaki delikten, pantolonumuzdaki yamadan degil, sahtekarliktan yalanciliktan, ahlaksizliktan, hirsizliktan...
Kapitalizm  ve Tamirciler
Atilla KANTARCI
Atilla KANTARCI
Eklenme Tarihi : 28.01.2023
Okunma Sayısı : 1186

Ayakkabimizdaki delikten, pantolonumuzdaki yamadan degil, sahtekarliktan yalanciliktan, ahlaksizliktan, hirsizliktan utanilan yillarda…

“Hazira dag dayanmaz ogul” derdi rahmetli büyükannem…

Kapitalizmin dayatmalarina direnmek söyle dursun, Amerika’nin dünyaya dayattigi “tüketiyorum o halde varim” sloganini tam olarak özümseyen ve kabullenen bir toplum olduk…

 “Bozulani at, yenisini al” felsefesini benimseyen, tamirciligi ve tamir kavramini unutan yeni bir nesille karsi karsiyayiz maalesef. 

Bozulan seylerin tamirine üsenen ve küfrü basip firlatip atan bir nesilden bahsediyorum. Oysa bu neslin babalari delinen bulasik eldivenlerini ince seritler halinde kesip lastik yaparak büyümüs bir nesildi.

Anlamakta zorlandigim, biz ne ara bu kadar müsriflestik ne ara tüketim  çilginligini artirip kapitalizmin degirmenine su tasir olduk…

Toplum olarak degistik, elimize üç kurus geçtiyse degmeyin keyfimize…

O üç kurusu bulamayanlar da televizyon dizilerinin hayaliyle yasiyorlar. Her iki güruh da büyüklerin anilarini dinleseler, geçmisi anlatan kitaplari okusalar gerçekleri biraz olsun anlayacaklar ama!…

Eskiden analarimiz çoraplari legende elleriyle çitileyerek yikardi. Çoraplara bile yama yapilirdi. Gömlek diktirirken mutlaka yedek yaka yaptirilirdi. Eskiden yamalikli giymek yadirganmaz, yirtik ve kirli giymek ayiplanirdi.

Eski kusaklarin delinen pantolonlarina yama vurmalari, yipranan giysilerini onarmalari, sökülen ayakkabilarina pençe yaptirmalari, patlayan futbol topunun içini doldurmalari, bozulan radyoyu tamir ettirmeleri, sirf yoksulluktan veya sadece tutumluluktan degildi!

Ya neydi peki;

O geçmisten gelen kusaktan kusaga aktarilan kültürün yansimasiydi!

Eski kusagin en bariz vasfi kültür aktarimi yoluyla onarici, telafi edici, tamir edici ve arabulucu olmasiydi.

Eskiden her mahallede evlerle iliskili her tür tamir islerinden anlayan tamirci ustalarimiz vardi.

Bu tam anlamiyla karsilikli bir dayanisma sekliydi…

Tamircilerimiz ulvi insanlardi. Onlar ayni cerrahlar gibi ölmek üzere olan esyalari tekrar hayata döndürürlerdi.

Ahilik kültürünü özümsemis bu eli öpülesi ustalar yaptiklari is karsiliginda simdiki yeni yetmeler gibi avuç dolusu para da istemez hakki neyse onu alirlardi.

Artik üzülerek söylemeliyim ki esyalarimizi tamir etmiyoruz ve aslinda biliyor musunuz ki bu bizim ruhumuza isledi ve artik kendimizi de tamir etmiyoruz.

Isin en kötü tarafi iliskilerimizi de tamir etmiyoruz.

O yüzden tüm iliskiler pamuk ipligine bagli…

Kapitalizmin yani tüketimin vahsi soyguncularinin, dünyayi tüketmekle birlikte insanligi tükettiklerinin de farkinda olalim lütfen…

“Tüketim toplumu olduk, tüketirken tükendigimizi nasil fark edemiyoruz” diye bas bas bagiriyorum sesimi duyuramiyorum…

Lütfen, kimin ne diyecegine takilmadan üzerinde yasadigimiz su dünyaya biraz daha saygi duyalim.

Benim medeniyet ve olgunluk kavramim toplumdan biraz farkli

Ne kadar az satin aliyorsaniz o kadar olgunsunuz…

Ne kadar az çöp atiyorsaniz da o kadar medenisiniz diyorum…

Üretilen her sey bir emek ürünüdür…

Emek verilen her sey de çok degerlidir.

Selam olsun Malatya’min güzel insanlarina…

 

Atilla Kantarci
Kültür Yasam Dernegi Bsk.

Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!