SİNEMA CADDESİ SANAT SOKAĞI OLARAK DÜZENLENMELİDİR…

Bu yazıyı okuduktan sonra bir kısım hemşehrilerimizin, “bizim henüz evimiz, dükkanımız yok, sen kültürün, sanatın peşine düşmüşsün” dediklerini duyar gibiyim. Ama lütfen beni anlayın. Kesinlikle haklısınız.
SİNEMA CADDESİ SANAT SOKAĞI OLARAK DÜZENLENMELİDİR…
Atilla KANTARCI
Atilla KANTARCI
Eklenme Tarihi : 18.04.2024
Okunma Sayısı : 97

SİNEMA CADDESİ SANAT SOKAĞI OLARAK DÜZENLENMELİDİR…

 

         Bu yazıyı okuduktan sonra bir kısım hemşehrilerimizin, “bizim henüz evimiz, dükkanımız yok, sen kültürün, sanatın peşine düşmüşsün” dediklerini duyar gibiyim. Ama lütfen beni anlayın. 

Kesinlikle haklısınız. 

Evleriniz, dükkanlarınız gelecekte mutlaka bir şekilde yapılacak.  

Amma… İddia ediyorum, ruhunu kaybetmiş, size her şeyiyle yabancılaşmış bir şehirde yaşamak bir süre sonra hepinize zor gelecek ve şehre aidiyet duymakta zorlanacaksınız. 

       Kentler yüzyıllar süren sosyal, kültürel, siyasal etkileşimlerin ürünü olarak ortaya çıkan sadece binalardan ibaret olmayan, ruhu olan, aynen insan gibi nefes alıp veren varlıklardır. 

         Malatya sadece sağlam ve güzel binalar, parklar, bahçeler, dinlenme alanları, geniş cadde ve meydanlarla değil, tarihsel ve kültürel dokunun ayağa kaldırılmasıyla güzelleşir, yücelir ve de anlam kazanır. 

      O yüzden lütfen bu saikle yazımı okumanızı rica ediyorum.

….

      Günümüzde uygarlık diye adlandırılan “medeniyet”, kavramı şehirle ilgili olan anlamında Medine şehrinden gelmektedir. Medeniyetin yansımalarına ise şehirlerde rastlanır. Mimari, resim, heykel, musiki ve edebiyat ürünlerinin üretildiği mekânlar öncelikle şehirlerdir.

     Hacı Bayram Veli, bir dörtlüğünde şöyle diyor; 

“Nâgehân ol şâra vardım 

Ol şârı yapılır gördüm 

Ben dahi bile yapıldım 

Taş’ u toprak arasında…

      Hacı Bayram Veli, bu şiirinde inşa edilmekte olan bir şehre ansızın vardığında, bir yandan şehir yapılırken kendi varlığının da yeniden yapılanıp varlık kazandığını söyler. Tam da bu sırada şehrimiz yeniden inşa edilirken, bizim de tekrar inşa olmamız için sanat ve kültürü ihmal etmeden bir yapılanma içine girmemiz lazım gelir. Şehrin mimarisinde mabetler, kent halkının anısının olduğu mekanlar, hanlar, kervansaraylar, sanat sokakları, yapılmalı ve bir an evvel canlandırılmalıdır.

     Sanatın insanlara faydaları olduğu kadar çocuklar için de önemli etkileri vardır. Sanat yapmak, çocukların problem çözme becerilerini geliştirmelerini, organize olmalarını ve kendilerini ifade etme kabiliyetlerini geliştirmektedir. 

Ayrıca sanatın çocuklara faydalarından bir diğeri de odaklanma ve konsantrasyon kabiliyetini artırmasıdır. Erken dönemde sanatla tanışan çocukların okul hayatında daha başarılı olduğu, araştırmalarla kanıtlanmıştır. Sanat, çocuklar için bir üretkenlik aracıdır. Eğitimciler, sanatı bir öğrencinin eğitimine dahil etmenin tüm öğrenme alanlarında fayda sağladığına şahit olmuşlardır.

       Gelelim şehirlerin sanat üzerindeki etkilerine; Sanat şehir kültürü olgusunu da beraberinde getirmektedir. Medeniyetlerin barındırdığı kültürel yapının maddi ve manevi unsurları, kentler de ve kent yaşamında şekillenmektedir. Bu yapı içerisinde şekillenen sanat da şehir kültürü içerisinde etkileşime girerek kendini geliştirme ve ifade etme olanağı bulmaktadır. Her şehir kendi kültürünün ve medeniyetinin yansımasıdır. Dolayısıyla şehirler içinde barındırdığı insanlara benzemektedirler. Şehrin mimarisinin insanlara sunduğu yaşam biçimi, sanatçıyı ve dolayısıyla sanatı da şekillendirmektedir. Kentlerin bize sunduğu görsel yansımaların yanısıra önemli işlevleri de vardır. Kentler, müzeler, galeriler aracılığıyla kültürel belleğimizi de muhafaza eder. Sanat her zaman kendisini ifade edecek geniş kitlelere ihtiyaç duyar. Dolayısıyla şehirler, sanat ve sanatçı için uygun zemin oluşturmaktadır. Bu pencereden baktığımızda da sanat gelişmek için şehirlere, şehirler de gelişimini devam ettirebilmek için sanata ihtiyaç duyar. Bu etkileşim gelişmiş uygarlıkların ortaya çıkmasının yanısıra evrensel kültüre de katkı sağlar.Şehrimizde, ritimlerin dans ettiği, resimlerin canlandığı, renklerin şarkı söylediği, insanların ürettiği, kitapların yazıldığı, satıldığı ve okunduğu, insanların sanatsal konularda tartıştığı kitap kafelerin olduğu, her yaştan yerel sanatçılarımıza ulaşıp, sanatsal üretimi teşvik etmek için onların sanatının halkımızla istikrarlı bir şekilde buluşması için gerekli altyapısı oluşturulmuş  mekanların olduğu, salt sanatsal üretimin değil aynı zaman sanatsal tüketimin de nitelikli yapılması için kültürel bir atmosfer oluşturup halkımızın, özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin sanatla etkileşim içinde olduğu ikinci bir sanat sokağı yapılması gerekmektedir.

      Bu iş için doğal yapısı ve tarihi konaklarıyla Sinema Caddesi (Beş Konaklar) biçilmiş kaftandır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!