Yarali Beyaz Güvercin

Duruma hâkim sansak ta kendimizi aslinda hiçbir sey kontrolümüzde degil...
Yarali Beyaz Güvercin
Enes TARIM
Enes TARIM
Eklenme Tarihi : 9.03.2021
Okunma Sayısı : 1636

“Zümrüdü Anka uçar senin bakislarinda. Benim rüyalarimda birkaç deli güvercin...”
                                                                                                             Nurullah Genç

Duruma hâkim sansak ta kendimizi aslinda hiçbir sey kontrolümüzde degil.

Ve maalesef dinin sadece tevhid özgürlük ve adaletten ibaret oldugu gerçegi artik umursamadigimiz bir fantezi.

Geldigimiz demde Islami zihinlerin, birilerinin elinde ehlilestirildigini ve belirli Formatlara sokularak nasil kullanisli hale getirildigini gördük, yasadik. Ve onca ihanet ve aldanisa ragmen, yiginlarin bagimliligi hala samimiyet/ takva adina devam ediyor.

Tüm bunlardan sonra kafamizda netlesen bir sey var ki; o da kosulsuz baglik ve itaatin “kullanisli dindarlik” anlamina geldigi ve samimi duygularla dahi olsa bilmeden Islam disi odaklara güç devsirilebilecegi gerçegi.

O halde tüm bunlardan sonra farkina varabildigimiz zihinsel acziyetimize ragmen gerçekten özgür müyüz? 

Özgürlük sadece bedenlerin gezinmesi midir?

Zihinlerimiz, kalplerimiz, düsüncelerimiz, ruhlarimiz zincirlerle çepeçevre kusatilmis ve tutsak ise, yine de özgür sayilabilir miyiz?

Birileri bizi özgürlestirme adina, putlara adamissa ve özgürlük mücadelemiz bizleri kölelestiriyorsa…

Islami sandigimiz düsünce ve eylemler bizleri cennete degil de cehennemin kizgin alevlerine sürüklüyorsa; yine de özgür sayilabilir miyiz?

Neden kafamizdaki dogrular ve teslim oldugumuz gerçekler sürekli degisiyor, bilmiyoruz.

Kaybettiklerimiz karsisinda neden endise duymuyoruz?

Neden kanatlarimiz kirik, neden özgürce uçamiyoruz?

Kanatlarimizi kiranlar, uçarak uzak ellerde kartallara yem olmamamiz için mi bizi yaraladilar?

Yoksa yani baslarinda, gözleri önünde köleligimizin idamesi için mi?

***

Rivayet edilir ki, Hz Süleyman’a kuslarla konusabilme yetenegi verilmis.

Bir gün yarali bir kus Süleyman’a gelerek, kanadini bir dervisin kirdigini söyler.

Dervisi huzuruna getirten Hz Süleyman sorar: ”Bu kus senden sikâyetçi, niye bu kusun kanadini kirdin?

Dervis: ”Sultanim ben bu kusu avlamak istedim. Önce kaçmadi, yanina kadar gittim, yine kaçmadi. Bende bana teslim olacagini düsünerek üzerine atladim. Tam yakalayacakken kaçmaya çalisti, o esnada kanadi incindi” der.

Bunun üzerine Hz Süleyman kusa dönerek: ”Bak bu adam hakli. Sen niye kaçmadin? O sana sinsice yaklasmamis. Simdi kolum kanadim kirildi diye sikâyet ediyorsun.”

Kus cevap vermis: ”Efendim ben onu dervis kiyafetinde gördügüm için kaçmadim. Avci olsaydi hemen kaçardim. Dervis olmus birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah tan korkarlar diye düsündüm ve kaçmadim.”

Hz Süleyman bu savunmayi begenir ve: ”Kus hakli, hemen bu dervisin kolunu kirin!” diye emreder.

Kus o anda :”Efendim sakin böyle yapmayin!” der.

“Niçin?” diye sorar Hz Süleyman.

Kus: ”Efendim, dervisin kolunu kirarsaniz, kolu iyilesince yine ayni seyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki dervis elbisesini çikartin. Çikartin ki benim gibi kuslar bundan sonra aldanmasin!

***

Dervis kiyafetli birileri neden bizi avlamak ister?

Bir avuç etimiz, para etmeyen postumuz var bizim!

Zihnimizi, beynimizi, ruhumuzu, düsüncelerimizi özgürlestirmemize neden izin vermiyorlar?

Neden kanatlarimizi kiriyorlar biteviye?

Yine de kendimizi özgür hissediyoruz nedense.

Özgür, mutlu ve bir o kadar da saskin.

Kitabi da okuyoruz; ama ne yazik ki, okuduklarimiz bizi özgürlestirmiyor. Aksine kanatlarimizi yaralayan dervislere sarmasik misali bagliyor, sariyor, nefes almamacasina eklemliyor.

Okudugumuz ayetler bizi özgürlestirecegine, nedense dervislere kul-köle yapiyor.

Algilarimizin esiri, yilgin ve edilgeniz.

Iradelerimiz ve zihnimiz kusatilmis, düsünemiyor, akledemiyoruz.

Kalabaliklar içerisinde sessiz benliksiz ve kullanisliyiz…

Mezhep, tarikat, etnik kimlik, parti, irk, kabile…

Tümü de ruhumuzu ve benligimizi kölelikten arindirabilmemiz için birer engel degil mi?

Tümü de ayristirici birer araç degil mi?

Modern zamandaki putlarimiz!

Ugrunda ruhumuzu ve benligimizi secdelerle kölelestirdigimiz kutsallarimiz!

Batil davalar ve inançlar ugrunda savasmak, ölmek zorunda degiliz ki!

Varsin korkak desinler bize…

Çatisma ve nefret kültürlerinden arinmamiz gerekmez mi?

Suni devrimler ve sahte iktidarlar aldatmamali, dervisler yolumuzdan alikoymamali, kirik kanatlarla da olsa yola devam edebilmeliyiz.

Hem sonsuza gitmekte degil mi ki bu yol?

Sonsuz ve uzun yollar bitirilmek için degil, sadece yürümek için degil miydi?

Neden yol üzerindeki mesgalelerle, ziynetlerle oyalanip yolumuzdan geri kaliyoruz?

Yürüyüsümüzde, direnmeksizin yol üzerindeki metaa ya, altina ve mülke tapiyor, egleniyoruz…

Yollara ölü bedenler öbek öbek savrulmusken hiçbir sorun yokmus ve mutluymusuz gibi nasil yasariz?

Dervislerin arkasinda bekleserek, kisik seslerle yalnizca: “Dua edelim!” demek; Allaha, Resulüne ve tüm varolus gerçegine ihanet degil midir?

Böyle bir dönemde hiçbir sorunumuz yokmus ve özgürmüsüz gibi davranamayiz ki!

Hiçbir sey olmamis gibi yapamaz, yabanciymis gibi bilmezlikten gelemeyiz…

O halde, zihinsel ve düsünsel anlamda özgürlesebilmek için, dervislerin bizi yakalayabilecek mesafeye kadar yanimiza yaklasmalarina izin vermememiz gerekir!

Günümüz dervislerinin tümü avcidir!

Üzerlerindeki dervis elbiseleri çikarilmadan onlardan korunabilmemiz, zihnimizi arindirabilmemiz, düsüncelerimizi özgürlestirebilmemiz asla mümkün degil!

Selam ve dua ile…

 

YORUMLAR
M. Cihad Uluç
15.3.2021 00:30
Yazi gayet güzel izahatlar içeriyor, Aslinda tenkitleri hakli ve hikattar , Fakat usul olarak izahat biraz genelleyici , Sonundaki "Tüm dervisler avci dir" ibaresi benim gibi eski mesrebi Mevlevi likten gelen insanlar için üzücü olmasinin yaninda , Dervis kisvesi altindaki insanlari tipki bizim gibi onlarda hata sahibi oldugu zaman , onlara degilde , mesleklerine yönelik bir tenkit olarak anlasilmasina sebep veriyor ... InsAllah Yazar abim güzel bir izahat verir :) Allah razi olsun 🙂

Sükrü Özhan
10.3.2021 15:47
Enes hocam yaziniz çok hos olmus bütünüyle katiliyorum,Yazinizi bütünsellik disinda algi ve reaksiyonel yaklasimlarla degisik kanaatler gelistirilebilir,bu çok normal.

Turgay
10.3.2021 12:01
Sanki tüm kisi ve cemaatleri ayni kefeye koyarak dervis kiligina sokmus yazarimiz.Ne yapmamiz gerekecegi konusunda bir öneri sunmamis.Insaallah öteki yazilarinda da sonuç odakli bir yazi kaleme alir yazarimiz.

M. Kamuran TÜRKER
9.3.2021 12:38
Tabii esas itibariyla, bir müslüman olarak rivayetteki kus pozisyonunda olmamak için, topyekün Allah'in ipine sikica sarilmak lazim. Bunun için de vahye ta'bi olmak gerekiyor.

M. Kamuran TÜRKER
9.3.2021 11:45
Tabii, asil mesele, bir müslüman olarak, rivayetteki kus pozisyonunda olmamak.. Kanatlarimizin, bekledigimiz ya da beklemedigimiz birileri tarafindan kirilmamasi için, topyekün Allah'in ipine sikica sarilmak..Bunu yapabilmek için de, vahye ta'bi olmak..

Eyüp Polat
9.3.2021 09:18
Yazar kardesimiz bir nevi içsel ve ruhsal açidan kendince özelestiri yapmis,fakat bütünsel açidan dünya gerceklerine ve hakikat noktasinda ki öngörüleri yetersiz bir o kadarda eksik ... Bireyin yaratilis gayesi ve asil yapmasi gerekenler noktasinda çözüme dair hiç bir somut gelismenin olmadigini yazinin bütününü incelediginizde anliyorsunuz.Gunumuz toplumlarinin içerisinde bulundugu gerçeklikler hicde yazar kardesin dile getirdigi kavramlar ile kapsayici bir düzlemde yekunu teskil etmiyor. Bireylerin özgürlükler noktasinda ki yaklasimi da tartismaya ve irdelenmeye muhtaç,mevcut kliselesmis bir yaklasim,günümüz dünyasinin gerçekleri ile yuzlesebilen toplumlarin bu bu noktadaki kötüler ile olan mücadelesini iyi okuyabilme noktasinda argümanlari kavrama ve ozumseme algisini anlayabilseydik bugün bu sekilde bir umutsuzlugu degil,devrimci bir ruhu belleklerimize naksetmesini ve uygulamalarini kaleme dokebilir gerçek özgürlügün ne oldugunu anlayabilirdik selam ve dua ile

Ahmet AYGÜN
9.3.2021 06:53
Sonuna kadar katiliyorum.

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!