AHLAKSIZLIĞIN ADINI ÖZGÜRLÜK KOYMUŞLAR.

Sokak ortasında öpüşen çifte: "Öpüşemezsiniz! Ulu orta yerde böyle öpüşemezsiniz!" diye tepki gösteren bir kadın, haberlerin konusu oldu. "Helal olsun sana" diye destekleyenler de, "Sen genç olmadın mı? Onların özgürlüğüne ne karışıyorsun." diye eleştirenler de, sosyal ve görsel medyada yerini aldı.
AHLAKSIZLIĞIN ADINI ÖZGÜRLÜK KOYMUŞLAR.
Mustafa GÜL
Mustafa GÜL
Eklenme Tarihi : 9.09.2023
Okunma Sayısı : 502

AHLAKSIZLIĞIN ADINI ÖZGÜRLÜK KOYMUŞLAR

 Sokak ortasında öpüşen çifte: "Öpüşemezsiniz! Ulu orta yerde böyle öpüşemezsiniz!" diye tepki gösteren bir kadın, haberlerin konusu oldu. "Helal olsun sana" diye destekleyenler de, "Sen genç olmadın mı? Onların özgürlüğüne ne karışıyorsun." diye eleştirenler de, sosyal ve görsel medyada yerini aldı.

 Mahremiyle öpüşmek, cinsel ilişkide bulunmak özgürlüktür, helaldir, neslin devamı için zorunlulukdur. Fakat her eylemin olduğu gibi, aslında çok masum olan öpüşmenin de yeri yurdu vardır. Bir kuralı ve sınırı vardır. Sokakta, metroda, tramvayda, otobüste, hava meydanında, parkta bütün milletin gözü önünde, bir kadınla bir erkek dudak dudağa öpüşemez.

Olamaz! Bu ahlaksızlıktır! 

Daha önce de haberlerde çıkmıştı. İnsanların geçip gittiği tenha bile sayılmayan yerlerde, cinsel ilişki manzaraları. 

Olmaz! Olamaz! Bu ahlaksızlıktır.

Son zamanlarda artık çokça telaffuz ettiğimiz iki sözcük var: ‘doğal/ organik’. Doğal yani doğaya, tabiata, yaratılışa, fıtrata uygun. Bozulmamış, saf, temiz. Bu sözcükler daha çok gıdalar için kullanılıyor. Doğalın zıddına da yapay deniliyor. Gezen, toprağı eşeleyerek beslenen, yapay yemlerden uzak büyüyen tavuk ve yumurtası ne kadar kıymetli değil mi? Tavuğun hem eti lezzetli hem de yumurtası. Doğal Anzer balının kilosu 2500 lira, yapay bal 100 lira. Hep söyleriz “Ah nerede o eski domates ve biberin tadıyla, şimdikilerin tadı.”

Doğal olanla, yapay olanı bilim ayırabiliyor. Laboratuvarlarda sahte bal tespit edilebiliyor. Sahte altınla, gerçek altını ayırdığı gibi. Peki özgürlüğün, ahlakın, insanı değerlerin ölçüsünü kim koyacak? Doğal olup olmadığına kim karar verecek? Akıl mı? Bilginler mi? Meclisler, parlamentolar mı? Meclisler akıllılar ve bilginlerle dolu. Çıkardığı yasalar da çoğunlukla isabetli. Fakat her konuda doğru kararlar alınmıyor. Mesela son yıllarda, birçok Avrupa ülkesinde, erkekle erkeğin evliliğine onay verildi. Bu doğru mu? Doğal mı? İnsanın yapısına uygun mu? Ahlaki mi? 

Hayır! Hayır! Hayır! Olamaz! Bu ahlaksızlıktır!

Bu kararları ‘özgürlük’ diye savunamayız. ‘Bireylerin kendi tercihi’ diyerek hoş göremeyiz. Dünya kurulduğundan bu yana evlilik müessesesi vardır. Helal yoldan, nikâh sözleşmesiyle kadın ve erkeğin birlikteliği doğaldır. Fıtridir, ahlakidir, neslin devam etmesi için zorunludur. Güzeldir, sevaptır, saadettir, huzurdur. Fakat kadın erkek ilişkisinin bir adabı bir kuralı vardır. Evlilikte karşılıklı rıza ve bu rızanın bütün dünyaya duyurulması esastır. (Öyle gizli evlilikler de geçerli değildir.) Nikâhtan sonra da kurallar vardır. Nikâh memurunun “sizi karı koca ilan ediyorum” demesinden sonra da, örf ve adet çerçevesinde damat, eşinin alnından öper. “Benim helalim oldu” diyerek eşini dudaklarından öpmesi hoş karşılanmaz.

 Özgürlük nedir? Ahlaki olan nedir? Doğal veya fıtri olan nedir? Bunu da insanı eşrefi mahlukat olarak en güzel şekilde yaratan Yaratıcının kitabından öğreniyoruz. Ahlak kuralları, kişilerin keyfine bırakılamaz. İnsan temiz fıtratı gereği, doğruyu, güzeli, iyiyi arzular, onu yaşamak ister. Fakat insan irade sahibi olarak yaratılmıştır. Doğruyu da seçebilir, yanlışı da. Yanlışı seçtiğinde bunun, kötü, çirkin, zararlı olduğunu bilir fakat işlemeye devam eder. Sigara, uyuşturucu ve kumar gibi çirkin davranışlar, alışkanlık haline gelince, istese de kurtulamaz veya çok zor kurtulur. Onun için Kur'an ‘zinaya yaklaşma’ der. ‘Sarhoş edici içkiye yaklaşma’ der.

Münker, çirkin, zararlı olanı da söylemiş Kur'an; maruf, iyi, güzel, faydalı olanı da. 

Kadın ve erkek, birbiriyle huzur bulması için iki farklı cins olarak yaratılmış.(Rum,21) Birlikte olmaya da bir ölçü, bir sınır, bir ahlaki kural getirmiş. Erkeklerin erkeklere yönelmesi karşısında Kur'an, Hud Aleyhisselam'ın diliyle bunun yanlış olduğunu, erkeklerin kadınlarla evlenebileceğini hatırlatmış. (Hud,11/78,79). Kur'an, erkeğin erkeklerle ilişkisini lanetlemiş, büyük bir ahlaksızlık olduğunu söylemiş. Bugün bu büyük ahlaksızlığı, dünyaya yön vermeye çalışanlar, uzun yıllardır savunuyor. Sinemalarda, televizyonlarda, kitaplarda propagandasını yapıyor.

Eşcinsellik hoş görülüyor. Bu sapkınlığa kapılmış bazı kendini bilmezler, aziz İstanbul'un caddelerinde ‘özgürlük’ adı altında yürüyüş yapıyor. “Ben falanım, ben filanım, beden benim kim ne karışır” pankartlarıyla tur atıyor.

Olmaz! Olamaz! Bu ahlaksızlıktır.

Maalesef aileyi, nesli bozmak isteyenlerin sesi çok çıkıyor. Bunu yanlış gören politikacılar, yazarlar ‘bu ahlaksızlıktır’ demekten çekiniyor. Çıkan bazı cılız sesler de sosyal medyada linç ediliyor.

Giyim kuşamda da ölçü konulmuş, sınırlar çizilmiş. “Mümin kadınlar, görünmesinde sakınca olmayan yerleri (el, yüz gibi) dışında güzelliklerini/ziynetini/süslerini açığa vurmasınlar. Başörtülerini göğüslerinin üzerine salsınlar.” (Nur,24/31). ayetini nasıl anlarsak anlayalım. İster saçını örtmek, isterse göğsünü. Bir ölçü koymuş Kur'an. “Göğsünü açamazsın” demiş. Şimdilerde ne saç, ne boyun, ne göğüs. Sokaklar sanki çıplaklar kampı.

Dünyaya nizam vermek isteyenler bunu bilinçli yapıyor. Moda endüstrisi, şortları kısalttıkça kısaltıyor. Göbekleri açtıkça açıyor. Sütyenden farksız üstler üretiyor. Adı Ahmet, Mehmet olan bizim tekstilcilerimiz de, onların yolunu izliyor. Sigarayı üretenler, sigaraya alıştırdığı gibi, insanın ahlakını hedef alanlar da, tüm toplumu bu çıplaklığa alıştırıyor. Hoş gösteriyor, meşrulaştırıyor.

 Bu olamaz! Bu ahlaksızlıktır!

Kur'an sadece örtünme, sadece cinsellik konusunda ahlak kuralları koymamış. İnsan hayatının her safhası için ahlaki ve ahlak dışı eylemleri belirtmiş. 

Yalancı şahitlik yapma.( Furkan, 25/72)

İftira atma. (Nur, 24/ 6)

Hırsızlık yapma.( Mümtehine, 60/12)

Kumar oynama.( Bakara, 2/ 219)

Cimri olma.( İsra, 17/ 29)

Savurgan olma.(İsra,17/29)

Arkadan konuşma.( Hucurat, 49/ 11)

Başkasının kutsalına sövme.( Enam 6/ 108)

Boş söz konuşma.( Furkan, 25/72)

Dedikodu yapma.(Hucurat, 49/12)

Kimsenin malına zarar verme.( Araf, 7/85)

Tembellik etme.(inşa, 94/7)

Yaptığın antlaşmayı bozma.(Tevbe, 9/4)

Kusur arama.(Hucurat, 49/12)

Boş yere yemin etme.( Maide, 15/89)

Her türlü zandan kaçın.(Hucurat, 49/12)

Allah'tan başka hiçbir otoriteye tabi olma.( Araf, 7/ 3)

Daha bunlar gibi onlarca ahlaki kurallarla dolu Kur’an. İnsanı en muhteşem yaratıp önüne binlerce nimet sunan Rabbim, en büyük nimet olarak Kur’an’ı da bağışlamış. Bu bağışı görmezden gelip şunun bunun peşinden gidenlere sadece acınır.

Mustafa Gül

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!