Her Gün Yeni Bir Başlangıç
Epeyi bir zamandır çalışma masamın yanında bulunan buzdolabının üzerindeki mıknatıslarakısa kağıt parçalarına notlar yazarak unutmamak üzerine mıknatıslara takarım. Bu mıknatıslara ara sıra göz atarım. Sırası biteni kaldırır yerine yenisini takarım. Dün yine değiştireceklerim oldu ama iki tanesini değiştirmeye elim gitmedi. O küçük kağıt parçasındaki notlar beni besliyor… Ben onunla günüme güzel giriyorum. Değiştirmediklerimden birincisi; ‘’Her Günün Yeni Bir Başlangıç.’’ İkincisini sık olmasa da ‘’Bagajını Kontrol Et Ve Boşalt.’’ Bu notları hele benim gibi ‘’Yol Ayrımında’’ yol alanların yanlarında ve zihinlerinde taşıması gereken notlar olduğunu düşünüyor ve öneriyorum.
Hayat, bize her sabah yeni bir fırsat sunar. Dün yaşananlar ister sevinç dolu, ister hüzünlü olsun, güneş yeniden doğar ve beraberinde yeni bir başlangıç getirir. İnsan, geçmişi değiştiremez ama bugünü şekillendirebilir. İşte bu yüzden her gün, yeniden başlamak için bir davettir.
İnsan hayatı uzun bir yol gibidir. Bu yol bazen çiçeklerle süslü bir patika, bazen de taşlarla dolu, yorucu bir tırmanıştır. Her yaştan insan ‘’kendi yolculuğunu’’ yapar. 88 yıl gibi dolu dolu bir ömrün ardından gelinen yer, insanı ister istemez düşündürüyor;Şimdi hangi yola gideceğim? ‘’Yol Ayrımında Bir Ömür Seni Bekliyor,’’ Diyorum.
‘’Yol Ayrımı’’ dediğimiz şey, aslında bir son değil, yeni bir başlangıcın eşiğidir. Hayatın insana verdiği en kıymetli şey, geriye dönüp bakabilme ve hatırlama hakkıdır. Biz, bu uzun yolculukta nice fırtınalar atlattık, nice sevinçler yaşadık. Arkada bırakılan yıllar, bir defterin sayfaları gibi artık dolmuş durumda. Ama önümüzde duran ‘’Yol Ayrımı,’’ bize başka bir sayfanın kapısını aralıyor.
Yaş, bedeni yavaşlatır; fakat hatıralar, insanın kalbini her daim diri tutar. 88 yaş, aslında banabüyük bir hazine demektir. Çocukluk yıllarımdan bugüne, değişen dünyayı gözleriyle görmüş bir insan olmak, gençlerin kitaplardan öğrenmeye çalıştığını yaşayarak bilmek, insana tarifsizbir derinlik veriyor. ‘’Yol Ayrımında’’ olmak, bu derinliği sessizce taşımaktır.
Bu ayrımda insan, kendi içine daha çok yönelir. Dünyanın gürültüsü azalır, kalbin sesi daha çok duyulur. Artık hırsların, kavgaların, yarışların bir anlamı kalmaz. Geriye, insanın vicdanıyla yüzleşmesi ve hayatı boyunca ektiği iyiliklerin gölgesinde huzur bulması kalır. Çünkü ‘’Yol Ayrımında’’ aslolan, geriye ne kadar iz bıraktığımızdır.
Belki beden yorgundur, belki gözler eskisi kadar iyi görmez, kulaklar eskisi kadar iyi duymaz. Ama kalp hâlâ hatırlıyor, hâlâ hissediyor. ‘’Yol Ayrımı,’’ işte tam da bu kalbin sesine kulak verme zamanıdır.
Her insanın son durağı kaçınılmazdır. Fakat bu durağa varırken önemli olan, yolda neler gördüğümüz, kime el uzattığımız, kime bir gülümseme hediye ettiğimizdir. Biz bu yolculuğun sonunda, yılların bilgeliğini taşıyan bir yolcunun ağırbaşlılığıyla ‘’Yol Ayrımında hayatın güzelliği, bize her gün tekrar başlama şansı vermesinde gizlidir. Önemli olan, bu şansı fark etmek ve değerlendirmektir. Bugün, dünün gölgesinde kalmak yerine, yeni bir yol seçmek için eşsiz bir fırsattır. Unutmayalım: ‘’Her gün yeni bir başlangıçtır.’’ Bu, hem bir ‘’Vedanın’’ hem de bir ‘’Teslimiyetin’’ duygusudur. Ve unutulmamalıdır ki ‘’Yol ayrımlarını’’ belki bizler göremiyoruz, ama orada bizi karşılayacak başka yollar, başka ışıklar vardır.
22 Eylül 2025 Pazartesi Sonmanşet gazetesinde çıkan köşe yazım. Asım Demirkök
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.