21. Yüzyılın Son Çeyreği
Kentlerin Yüzyılı Olacak!
Ya insan ne olacak?
1-Tarih öncesi toplumların toplayıcılık, avcılık ve başkalarının birikimlerinin talanı üzerine yaşamlarını sürdürdüklerini, birçok bilim adamı dile getirmektedir. Yerleşik düzene geçişin insanlık tarihinde önemli bir yerinin olduğu, uygarlığın ise ancak yerleşik düzene geçişle başladığını tarihçiler dile getirmektedirler. Günümüz yeryüzü haritasına baktığımızda, geri kalmış toplumların büyük bir bölümünün, geçmişte yerleşik düzene ya geç geçmiş, ya da geçememiş toplumlar olduğunu görürüz.
2-Fabrikalar döneminde, kentlerle fabrikalar, işçi ile işveren aynı sokağı paylaşıyordu. Herkese aynı şeyler öğretiliyor ve kavramlar ezbere dayandırılıyordu. Temel öğretimin adı, öğretilene tam itaat idi. İşverenin işçiye, amirin memura, üstün alta, kocanın kadına, babanın çocuğa söylediklerinin, doğru mu değil mi diye düşünülmesi ve sorgulanması ayıp ve yanlış sayılıyordu.
3-18. Yüzyılın başlarında ‘Ulus Devletler’ kurulurken ulus devletten sorumlu ‘Kapitalistlerdi.’ Üreten onlardı. Ürettiklerini satacak, yeniden üretecekler de onlardı. Kapitaline kapital eklemelerinin başka bir Formülü yoktu. Batıda ulus devletlerin önündeki engel, mallarını istedikleri gibi kendi dillerinden anlamayacak pazarlık yapmada zorlandıkları üç ‘imparatorluk’ vardı. ‘Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Rus İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu.’
Ne yapıp ettiler ve üç imparatorluğu 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde (Birinci Dünya Savaşı) bölüp parçalayarak 20 milyon insanın ölümü ve milyonlarca insanları yerlerinden yurtlarından edip tehcire zorlayarak, kafalarına uygun yerlerin haritalarını çizerek, imparatorlukların yerine ’ulus devletler’ inşa ettiler.
4- Bunlar olurken:O tarihlerde üç söylem ve üç ideoloji dolaşıma sokuldu. Birincisi Kapitalistlerin hakim olduğu ‘LİBERAL’ Paradigma söylemi; Batı Avrupa’yı . Fransa, İngiltere, Amerika’yı da içine alan ve diğerleri. İkinci paradigma söylemi; Ulus Devletlerin Merkezine oturduğu kapitalistlerin yönettiği tek kişi hakimiyetine teslim ettikleri ‘FAŞİST’ paradigma söylem; Almanya’da ‘Hitler’ İtalya’da ‘Mussolini’ İspanya’da ‘Franko.’ Üçüncüsü Paradigma söylem; Sovyetlerin başını çektiği ‘Komünist’ Parti Devletinin Merkezine oturduğu sosyalist devletler.
5- Ne olduysa oldu. Bu kez ‘Ulus Devletler’ dünyaya sığamadılar. Dünyayı birbirlerine dar ettiler (İkinci Dünya Savaşı.) Bu öyle acımasız, öyle yıkıcıydı ki, artık savaşı bomba yüklü uçaklar, bir de buna ‘Atomu’ yükledin mi? Ölenler binlerle değil, yüz binlerle sayılıyordu. Bombanın düştüğü yerde ot bile bitmiyordu. Bu zalim savaş birincinin üç katı 60 milyonun ölümüyle sonuçlandı. Ve dünya ikiye ayrıldı. Faşist paradigma söylemi yerini iki Paradigma söylemine, Kapitalist - Liberal ve Komünist - Sosyalist Paradigma söylemine bıraktı. Gele gele geldik yıl 1989’a. Bu kez Kapitalist- Liberal Paradigma söylemi, Komünist - Sosyalist sistemi şutlayıp sistemin dışına atıp, tek başına dünyanın başına oturdu.
6- Bu öyle bir oturuş ki birileri eline bırakın Atomu, ‘Nükleer’ kıyameti’ ile ‘Biyoteknoloji’ (Kovid belasını) kıyametini eline geçirince, insanlığın üzerinde naralar atarak dünyada 7 milyon insanı üzerinde gezinmeye başladılar. Allah sonumuzu hayreyleye.
7- Yeni bir dönemin içine giriyoruz-yaşıyoruz. Fabrikalar kentlerden sanayi bölgelerine, işçiler kentin içinden kenar mahallelere taşınırken öğretilenler de aynı olmaktan çıkmaya başladı. Birileri bilgisayara taşınırken, birileri sokağa taşınıyordu. Artık rekabet başlamıştır. Herkesi farklılaştıran bir dönem yavaş da olsa başlamıştır. Farklılaşma sorgulamayı, sorgulama ise yorumlamayı doğuruyordu. Hiç kimse kendine öğretilenle ve verilenle yetinmiyordu. Bilgi yerinde durmuyordu. Ona ulaşan ertesi gün yeniden ulaşmak zorunda kalıyordu. Bir gün önceki kavramla bir gün sonrayı yorumlamak zorlaşıyordu. Kentlerde öğretilenler ve verilenler, yeniden yeniden sorgulanmaya ve yorumlanmaya başlandı. Bu nedenle de 21. yüzyıl kentlerin yüzyılı olacaktır.
8- Akıllı kentler, akıllı evler, akıllı sokak ve caddeler akılı araba ve kullandığınız tüm alet ve edevatlar akıllanarak yoluna devam ediyor.
9- On bin yıl önce insan eliyle yiyeceğini toplayıp, avlayacağı hayvanı eliyle yaptığı sopa ve taşlarla avlamaya çalışırken, bugün kullanıp tüketeceği her şeyi aklıyla ürettiği ‘Akıllı İnsanlar’ yapay zekalar kendine sunuyor.
10- İnsan Toplumu olarak yürüdüğümüz bu yolu ‘’Avcı- Toplayıcı, tarım, sanayi, bilgi toplumu’’ anlamaya ve anlamlandırmaya çabalıyorum. İnsanlık bu yönde ilerlerken önümüzdeki dönemde ‘’Ya üretime katkısı olmayan akılsızı insan ne olacak?’’Hiç düşündünüz mü?
13 Mayıs 2025 Salı günü Malatya Sonmanşet gazetesinde çıkan köşe yazım Asım Demirkök
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.