11 Eylül ile birlikte gözlemlenen sey; Amerikan toplumunun son 100 yil boyunca hiçbir zaman bu denli “dini içerikli” bir öfkeye sahip olmayisidir. 11 Eylül sonrasi ABD baskani Bush’un “crusade” haçli seferi manasina gelen bir kelimeyi kullanmasi hedefin intihar saldirisini yapanlarla sinirli olmadigini gösteriyordu… Artik Amerikan cihadi söz konusu idi. (1 ) “Crusade” kelimesini din savasi anlaminda kullanmadigini belirten Baskan Bush, Washington’da Islam merkezini ziyaretinde Amerika’lilara hosgörü ve beraberlik mesajini vermek geregini duydu.(2) Çünkü “Ikiz kuleler”simdi ayakta olduklari zamandan daha fazla hizmet ediyor emperyalizme…(3) Öfkeye dönüsen ortak bilinçaltinin disavurumu olarak “Küresel Cihada karsi Uluslararasi Cephenin” açilmasi S.Huntington’un Medeniyetler çatismasini akillara getirdiysede isin asli böyle degildi.
Sovyetler Birligi’nin yikilmasindan sonra, varligina son vermesi beklenen NATO, 50. yilinda yeniden dogdu. Hem daha kural tanimaz hem de daha hirçin bir yapiya dönüstürülen NATO, yeni görev alani ve biçimini de sanki, “caninin istedigi her yerde her türlü görev” olarak tanimliyor; “NATO üyesi birligi tehdit eden askerî ve askerî olmayan tehlikeler ayni çesitlilikte ve çapta sürmektedir. Bu tehlikeler Avrupa-Atlantik bölgesinde ve onun çevresinde bölgesel krizler, bilinmezlikler ve kargasaliklar olarak görülmektedir. NATO etnik ve dini çatismalarda, bölgesel kargasalarda, yetersiz ve eksik reForm çabalarinda, insan haklari ihlallerinde ve devletlerin sona ermelerinde girisimlerde bulunacaktir. Birligin güvenligi global çerçevede de dikkate alinmak zorundadir.” Zaten 23-24 Nisan l999 tarihleri arasinda Amerika’da yapilan 50. dogum günü töreninden sonra imzalanan bu yeni NATO belgesine bakildiginda, bu belgenin bir tek, son kertede NATO’nun Amerikan çikarlarini savunma örgütünden ibaret oldugununun tescil edilmesi isine yaradigi görülmektedir. Baska bir deyisle, bu zamana kadar teorik olarak, bir “askerî savunma örgütü” olan NATO, bu konseptle son on yildir Amerika’nin pratikte gerçeklestirdiklerini programina alarak mesrûlastirmis ve NATO, üyesi diger ülkeler de Amerikan politikalarini onaylamis oldular.
Yeni NATO belgesine göre, her seyden önce, NATO Birlesmis Milletler’in kontrolünden çikartilip Amerika’nin “silahli gücü” haline getirildi. Artik NATO bir savunma örgütü olmaktan çikartilarak, en dikkatli deyim kullanilacaksa, bir “müdahale” örgütü halini aldi. Artik bu kararlardan sonra NATO istedigi anda kendi üyeleriyle ilgisi olmayan bir bölge ve durumda bile müdahale etme hakkina sahip ki, bu da en basit anlamiyla Birlesmis Milletler Örgütü’nün bitisinin ilâni anlamina geliyor. Her seyden daha önemlisi, NATO artik müdahale alani olarak bir olasi “tehdit ve tehlike” konseptine sahip ki, asil üzerinde durulmasi gereken nokta bu. Özellikle bu maddenin kendisine tanidigi yetkiyle NATO, daha dogru okumayla Amerika, iyiyi kötüden ayirma örgütü haline gelmistir. NATO, yeni konseptinde, bir yandan üye ülkelerden birinin önümüzdeki dönemde bir saldiriya ugramasi ihtimalinin çok düsük oldugu belirtiliyor, bir yandan da uzun vadede bir tehdidin olusacagi kaydediliyor.(4)
1990''larin basinda NATO''nun "düsman" renginin "kirmizi"dan "yesil"e döndügü haberlerini dün gibi hatirliyorum. NATO lügatinde "kirmizi" renk "komünizm"i, yesil ise "Islam"i simgeliyordu.. Sovyet rejiminin çökmesinden önce NATO''nun Gladio''lari vardi her üye ülkede. Komünizm tehdidi ortadan kalkinca yeni bir düsman icat etmekte gecikmemisti NATO.. "Islam Fundemantalizmi" yahut "Radikal Islam" idi yeni düsmanin adi ama içerisine Yesil''in her tonunu sokabiliyordunuz o siralarda.
Ayni yillarda NATO bünyesindeki Gladio''larin Bati Avrupa''da tasfiyesi gerçeklesmisti. Bizde ise bu tasfiye gerçeklesmedi o yillarda.. Oysa "Kontrgerilla" tartismalari 1970''lerden beri hep gündemdeydi. 1990''larin baslarinda "Özel Harp Dairesi" hakkinda bir general gazetecilere brifing vermisti. Ve söyle demisti yanlis hatirlamiyorsam: "Özel Harp Dairesi din devrimine karsi da kullanilacak." (5 ) Kim kimi kullandi bilemiyoruz ama Hamza Türkmen’in dedigine göre Seyyid Kutub’un Türkiyede tanitilmasi için “Yoldaki Isaretler” kitabi ilk etapta 1960 yilinda MIT tarafindan tercüme edilmisti.(6 )
Hayalet savaslari… " Washington Post yaziisleri müdürlerinden Steve Coll, 'Hayalet Savaslari' kitabinda 1978'de Afganistan'da Sovyet destekli bir komünist rejim kurulmasi üzerine baslayan direnisten 11 Eylül'e kadarki süreci arastirdi. Pulitzer dahil dört ödül kazanan kitapta, islerin hiç de sanildigi gibi gitmedigi gösterdi. Coll "1989-91 arasinda Pakistan'da her seyden CIA sorumlu tutulurdu. CIA ve Suudiler o kadar para ve silah akitti ki cihadin seyrini degistirdi. Ama ipin ucu hep Pakistanlilarin, ISI diye bilinen Gizli Servis'in elinde oldu. Yani CIA'yi ISI yönlendirdi" dedi …..Afgan cihadinin Ruslara karsi sona ermesinden sonra ISI, mücahidleri Kesmir'e havale etti. Ama bazi gruplar devletten kopup küresel alana terfi etti ve bu asamadan sonra, bir bumerang gibi, o güne kadar kendilerini palazlandirmis kisi ve kurumlari hedef aldilar. Yani Amerikalilar'i ve Pakistan rejimini... ' Pakistan Gizli Servisi'ni (ISI) 1987-89 arasinda yöneten General Hamid Gül, Amerikan ve Suudi servislerinin genis destegiyle Afgan cihadinin bas koordinatörüydü. Emekli olduktan sonra iyice Islami bir çizgiye kayan ve ABD basta olmak üzere Bati'ya çok sert elestiriler yönelten Gül söyle diyordu : “Bati ikili oynuyor. Afgan mücahit liderler Beyaz Saray'i ziyaret ettiginde(*) Baskan Ronald Reagan "Bu özgürlük savasçilari Amerika'nin ilk kurucularina benziyor" demisti. Ama zamanla ayni kisiler terörist ilan edildi. Bush'un Irak'i isgali "Hiristiyan saldirganlik" olmuyor da neden Londra bombalari "Islami terörizm" oluyor? (7 ) ”çünkü ABD Baskani George W. Bush, kendi inanç dünyasi ile Irak Savasi arasinda baglanti kuruyordu. 11 Eylül saldirilarindan sonra George W. Bush çevresine "Teröre karsi mücadele etmek için Tanri beni bu göreve getirdi" diyordu.( 8 ) Kirk dört yil süren Soguk Savas 0945-1989) döneminde Amerikan ordusu alti büyük askeri müdahale gerçeklestirmisti. Soguk Savas sonrasindan Irak isgaline kadar geçen sürede (1989-2003) Pentagon'un giristigi degisik amaçli ve kapsamli müdahalelerin sayisi yaklasik elliyi buldu. (9 )
El-Kaidenin kurucusu: 10 Mart 1957, Riyad’ta dogan, Usame Bin Ladin, Sovyetler Birligi'nin 1979 Aralik ayinda baslattigi müdahalede mücahitlere destek saglamak amaciyla ayni yil Pakistan'a gitti. Aile sirketine ait is makinelerini Afganistan'a tasiyip babasindan kalan mirasla mücahitlere sagladigi maddi destegin yani sira, dünyanin farkli noktalarindan kendi deyisiyle "yüzlerce degil, binlerce" gönüllü Arap savasçinin Afganistan'a gitmesinde rol oynadi. 1994 yilinda vatandasliktan çikarilip vatansiz kalincaya kadar Suudi Arabistan vatandasi olan bin Ladin, bin Ladin ailesine mensuptur. Savas sirasinda, Irakli mühendis Muhammed Saad ile birlikte çesitli yapi ve tünellerin yapiminda aktif olarak yer aldi. Bin Ladin Amerika Birlesik Devletleri'nin Merkezi Istihbarat Teskilati (kisaca CIA) tarafindan 1979-1989 yillari arasinda yürütülen ve Siklon Operasyonu kod adini tasiyan program çerçevesinde, Pakistan'in Servislerarasi Istihbarat (kisaca ISI) teskilati ve Pakistan Silahli Kuvvetleri tarafindan egitilen Afgan mücahitlere para ve silah destegi sagladi. 1984 yilinda, bin Ladin'in görüslerinde etkisi oldugu belirtilen Abdullah Azzam ile birlikte, Arap dünyasindan Afganistan'a para, silah ve gönüllü toplama amaci güden Mektebu'l Hidemat'i kurdu. Kurulusun liderligini Azzam yaparken, bin Ladin daha çok finansal islerden sorumluydu. 1986 yilinda Azzam ile arasi açilmaya basladi ve Pakistan'in Hayber-Pahtunhva eyaletinin Pesaver sehrindeki University Town semtinde bulunan bir villaya yerlesti. Bu siralarda, Paktiya ili sinirlarindaki Caci köyü yakinlarinda Afganistan'da insa ettigi ilk askerî egitim kampi olan el-Masada'yi ("Aslan Yuvasi"), kurdu. Nisan 1987'de bu kampa saldiri düzenleyen Sovyet kuvvetleriyle yapilan muharebede yer aldi. Bir hafta kadar süren ve Bin Ladin'in ayagindan yaralandigi çatismalar sonrasinda Araplarin çekilmesiyle sonuçlanan muharebede Afgan Araplari ilk defa bu kadar uzun süre mevzisini korumustu.Geri çekilmelerine ragmen bu muharebe, Araplar tarafindan bir zafer gibi görüldü ve bin Ladin'in Arap dünyasindaki popülaritesinin artmasini sagladi. Ayni yil(1987), Pesaver'de yasayan Eymen ez-Zevahiri'nin liderligini yaptigi Misir Islam Cihadi üyesi oldu.(10)
Usame bin Ladin sonrasinda; Günümüzde, çesitli uluslararasi kuruluslar ve ülkeler tarafindan terör örgütü olarak tanimlanan el-Kaide'yi 1988 yilinda kuranlarin basinda gelen isim oldu. 1992'de Suudi Arabistan'dan sürüldü ve Sudan'a yerlesti. Amerika Birlesik Devletleri'nin baskisi sebebiyle 1996'da buradan da ayrilarak Afganistan'da teskilatlanmaya basladi. Körfez Savasi'nda Amerikan askerleri Müslümanlarin en kutsal mekânlarindan ikisini barindiran Suudi Arabistan'a konuslaninca bin Ladin, Islam'a hakaret edildigini ve bunun intikaminin alinacagini söyledi. Önde gelen bazi mücahitler ile birlikte, Orta Dogu'da Amerika Birlesik Devletleri karsiti gruplari örgütledi. Asil hareket merkezi ise Afganistan’di. El-Kaide’inde Taliban hareketinin de dogusu ise ayri bir mevzu daha dogrusu siyasi. Taliban Hareketi Diyobend medresesinde dogdu. Bu medreselerde hizlandirilmis egitim veriliyordu. Iki yil ya da dört yillik bir süre içerisine tüm Islami ilimler sikistiriliyordu. Burada okuyan ögrencilerin çogunu Mülteci Afgan çocuklari olusturuyordu. Pakistanli çok az ögrenci egitim aliyordu buralarda. Bir de cihad için Afganistan’a gidenler Arapça ögrenmek için bu medreseleri kullaniyordu. Bu medreelerde okuyan gençler yazlari Afganistan’a cihada gider. Ögrenim döneminde ise medreseye dönerlerdi. Bu okullarda dahi silahli egitim verilmezdi. Silahli egitim almak isteyenler Afganistan içlerine girer orada, Sah Ahmet Mesud, Gulbettin Hikmetyar, Burhanettin Rabbani, Sayyaf, Müceddidi veya Arap savasçilardan silahli egitim alirlardi. Bu silahli egitim kamplarinin hemen hepsinde Pakistan istihbaratina ya da baska istihbaratlara bagli sahislar bulunurdu. Bunlar gelen geçen herkesin seceresini çikarirlardi. Gerekli yerlere bildirirlerdi. Afgan cihadinin sona ermesinin ardindan Pakistan özellikle 1996-7 yilindan itibaren bu medreselerin yüzde 95’ini kapatti. Kalan medreselerde ise sadece Afganli mollalar, Pakistan hâlâ varligini sürdüren fakir Afganli ögrencilere sadece dini dersler vermektedirler. (11)
Birçok kisiye ve kaynaga göre bin Ladin'in düsünce yapisinin olusmasinda, bizzat tanistigi ve birlikte hareket ettigi Abdullah Azzam'in etkisi vardir. Bin Ladin'in Vehhabilik ve neo-Selefilik anlayislarini, cihatçi bir anlayisla benimsedigi belirtilmektedir. Bin Ladin'e göre krizde olan Islam dünyasinda "isleri yoluna koymanin" tek yolu seriat kanunlarinin uygun bir sekilde uygulamaya konulmasiydi. Sekülerizm, pan Arabizm, sosyalizm, komünizm ve demokrasi gibi alternatif yönetimlere ise karsi çikmaktaydi.
7 Agustos 1998'de el-Kaide ve Misir Islam Cihadi tarafindan, Tanzanya'nin Darüsselam sehri ile Kenya'nin baskenti Nairobi'deki Amerika Birlesik Devleti büyükelçiliklerine bomba yüklü kamyonlarla saldiri düzenlendi. Saldirilarda 224 kisi öldü, 4.000'den fazla kisi ise yaralandi. 20 Agustos günü Hartum'daki es-Sifa fabrikasi ile Afganistan'daki bazi el-Kaide egitim kamplarina Amerikan güçleri tarafindan füzeyle saldirilar düzenlendi. Bin Ladin'in kimyasal silah ürettigi gerekçesiyle düzenlenen saldiri sonucunda fabrika imha edilirken, daha sonra yapilan incelemeler ve Amerikali hükûmet yetkililerinin açiklamalariyla fabrikada böyle bir üretimin gerçeklesmedigi ve yalnizca ilaç üretimi yapildigi, bin Ladin ile fabrika arasinda herhangi bir baglanti olmadigi tespit edildi. CIA'in bin Ladin'i aradigi dönemde bu arayisa liderlik eden eski CIA analizcisi Michael Scheuer; bin Ladin'in, Amerika Birlesik Devletleri dis politikasinin Orta Dogu'daki Müslümanlari zulme ugratma, zarar verme veya öldürme üzerine kuruldugunu düsündügünden dolayi eylemlerini gerçeklestirdigini "Bizden biz oldugumuz için degil, yaptigimiz seyler için nefret ediyorlar." sözlerini de ekleyerek belirtmektedir.(12)
Ayni zamanda terör ve siddetin, amaçlarini dini, milliyetçi veya baska bir ideoloji adina isleyen kimliksiz katillerle ilgili oldugunun bilincinde olmak önemlidir. Açik olmasa da, tüm teröristler bir "tanri" ile anlasmalidir. Bu dinsel olabildigi gibi, ayni zamanda politik veya entelektüel de olabilir. Belirleyici olan, içsel yasami olmayan insanlarin, sirf sahip olmadiklari için, sürekli olarak kendilerini bagimli kilabilecekleri asiri bir güç arayisi içinde olmalaridir. 9/11 teröristlerinde oldugu gibi bunlar iyi egitimli insanlar da olabilir. Intihar bombacilari, kendi iç bosluklarindan kaçmak için kendilerini ilahi bir lidere adayanlarin olusturdugu sorunun en uç ifadesidir. (13)
Fakat 11 eylül olayinda: "Teröristler" olarak adlandirilan kimseler, bu baglamda "ötekiler", "Batililar" olarak bizlerin hiç anlayamayacagi mutlak ötekiler degiller. Onlarin, genelde ve uzun süre çesitli Batili yollardan, Batili bir dünyanin kendisi tarafmdan toplandignii, egitildigini hatta silahlandirildigini unutmamaliyiz, ki, hem eski hem de güncel tarihiyle "terörizm" sözcügünü, tekniklerini ve "politikasini" Bati dünyasi icat etmistir. Sonra, bu terörizmden sorumlu tutmaya egilimli oldugumuz tüm "bütünlükler"! ya da "gruplari" bölmeli ya da hiç olmazsa ayirt etmeliyiz. Terörizmin sorumlulari, genel olarak Araplar, Islam ya da Islami Arap Ortadogu degildir. Bu gruplarin her biri heterojen ve gerilimler, çatismalar ve temel çeliskilerle, aslinda, bizim özyikici, yari-intiharvari, otoimmün(**) süreçler dedigimiz seylerle dolu. Aynisi "Bati" için de geçerli. Benim gözümde, gelecek için çok önemli olan, ABD (ya da daha dürüstçe, Amerikan toplumuna haksizlik olmamasi için, ABD'ye hâkim olan ve hatta onu yöneten sey diyelim) ve belli bir Avrupa arasindaki, aslinda belli bir noktaya kadar olan ve belli sinirlar içindeki bir ayirim. Tam da, tartistigimiz sorunlarla iliskili olan bir ayrim. Zira, ABD çevresinde henüz olusan "koalisyon" kirilgan ve heterojen halde. Koalisyon sadece Batili degil; savassiz "savasin" bu cephesiz "cephesi" her ülkenin terörizmi kinadigi, az çok gönüllü olarak terörizmle savasmakta anlastigi Dogu'ya, Uzakdogu'ya (sonunda Çin de kendi tarzinca, koalisyona katildi) ya da Ortadogu'ya karsi Bati'yi kiskirtiyor. Kimileri bunu yalnizca retorikle, kimileri ise askeri ve lojistik destek saglayarak yapiyor. Avrupali uluslar ve NATO'ya gelince, onlarin "koalisyon" denen seye karsi yükümlülükleri oldukça karmasik halde, bir ülkeden digerine degisiyor ve kamuoyu, Amerikan girisimleri tarafmdan ikna edilmekten uzak. Ittifaklardaki bu degismeler, Putin'in Rusya'siyla, Bush'un ABD'si arasindaki iliskilerin ilimlilasmasi, Çin'in ayni mücadeleye en azindan kismen destek vermesi jeopolitik manzarayi karmasiklastiriyorsa da degistiriyor ve harekete geçmek için bütün bu anlasmalara ihtiyaç duyan Amerika'nin konumunu güçlendiriyor.(14 )
Neredeyse bütün dünyanin ABD’nin ücretsiz uydusu oldugu 11 Eylül saldirilarinin sorumlulugunu Usame Bin Ladin “ancak 29 Ekim 2004'te yayinlanan videosunda ilk kez saldirilarin sorumlulugunu üstlendi ve uçaklari kaçiran 19 kisiyi bizzat kendisinin egittigini söyledi. FBI tarafindan yürütülen arastirma neticesinde saldirilari gerçeklestiren kisilerin, bin Ladin'in liderligindeki el-Kaide ile baglantili oldugu belirlendi. Amerika Birlesik Devletleri tarafindan Afganistan'daki Taliban rejimini sonlandirmak üzere Terörizmle Savas adi altinda bir kampanya baslatildi. 7 Ekim 2001'de, Afganistan'daki Taliban ve el-Kaide hedeflerinin ABD ve Britanya kuvvetleri tarafindan bombalanmasiyla Afganistan Savasi basladi.
2002 tarihinde dört ayda bir yayinlanan “Kitab-el ensar” isimli derginin ve el-kaide’yi savunan bir makalesinde,(15 ) El- Kaide mensuplarina sehir ve kir savasinin bütün tekniklerini ögreten "Cihat Ansiklopedisi" Avrupa ve ABD'de sinirleri iyice gerdi. The Sunday Times gazetesi, ansiklopedinin 11 ciltten olustugunu ve "tüyler ürperten her türlü terör teknigini" içerdigini yazdi. CD - Rom'lara da aktarilan ansiklopedi, öldürücü bir maddenin dondurulmus gidalara nasil enjekte edileceginden kitleleri panige sevk etmenin yollarina kadar her türlü bilgiyi içeriyor... Ladin’e ithaf edilen ansiklopedinin 11'inci cildi ise biyoterörizme ayrilmis. The Sunday Times'in haberine göre, ansiklopedi 1999 yilinda Ürdün'de tutuklanan Halil Deek adli teröristin evinde ele geçirildi. Ele geçirilme ile ilgili baska duyumlar da vardi… (16 ) Tabi bu kadar ciddi bir çalisma hindikus daglarinda yapilamazdi. Ve cihad ansiklopedisindeki bir sürü bilgi zaten büyük istihbarat kuruluslarinin bilgisi dahilinde olan bilgilerdir ve bu bilgileri birsürü ülkede bir sürü terör örgütü ser cephesi emperyalistlerin verdigi silah ve malzemeler ile birlikte zaten kullaniyordu… Örnegin 11 Eylül’ü gerçeklestiren 19 kisinin 20’ cisi neden uçagi kaçirdi ve eyleme katilamadi?... Ebu Ahmed el-Kuveyti adindaki bu 20. Mücahit Usame bin Ladin öldürülürken yaninda olup sehid edilen degilmiydi ??? Usame’yi bulan yolun baslangici Muhammed Ersad (Ebu Ahmed el-Kuveyti'nin tanindigi adlardan biri) adindaki bu kurye degilmiydi???.
2004 Madrid tren saldirilari (11-M), 11 Mart 2004 tarihlerinde Ispanya'nin baskenti Madrid'de banliyö tren agina karsi gerçeklestirilen saldiri. Saldirilar sonucunda 192 kisi öldü, 2,050 kisi yaralandi. Saldirilar, Atocha, El Pozo del Tío Raimundo, Santa Eugenia ve Calle Téllez istasyonlarinda gerçeklesmistir. Baslangiçta ETA'nin düzenledigi düsünülse de saldirilarin El-Kaide hücresi tarafindan gerçeklestirildigi tespit edildi. Bunun sonucunda, zaten Halk Partisi iktidarinin Irak Savasi'na katilmasindan rahatsiz olan kamuoyunun hosnutsuzlugununu arttirdi ve Halk Partisi üç gün sonra düzenlenen genel seçimlerde PSOE'ye karsi kaybetti. Saldirilar, Ispanya tarihinin en ölümcül saldirisi olup 1988 Lockerbie Faciasi'ndan bu yana Avrupa'da meydana gelen en büyük saldiriydi. 7 Temmuz 2005 Londra saldirilari, Londra bombalamalari olarak da bilinen ve 7 Temmuz 2005 günü Londra'da meydana gelen, 52 kisinin ölümü ve 784'ünün de yaralanmasiyla sonuçlanan bombali saldirilardir. Sorumlulugunu El-Kaide'nin üstlendigi saldirilar otobüs duragi, metro istasyonu gibi sehrin toplu tasima sistemini hedef almistir. Iskoçya'da G-7 Zirvesi yapilmaktayken gerçeklesen saldirilarin ardindan Ingiliz hükûmeti terörle mücadele yasalarinda bir dizi degisiklige gitmek istedi ancak bu degisiklik istekleri insan haklari ve diger temel haklar çerçevesinde direnisle karsilasti. Saldirilardan sonra tüm dünyada metroya olan ilgi bir süreligine de olsa azaldi. Londra'da Ingiliz polisi yanlislikla Brezilyali Jean Charles de Menezes adli elektrikçiyi metroda trene binerken vurarak öldürdü.Saldiri, Ingiltere'nin 11 Eylül'ü olarak da adlandirilir ve kisaca 7/7 olarak da bilinir (17)
Bütün bu saldiri, is, olus ve eylemlerin bir maliyeti vardi elbette… Donanimli stratejik uzmanlarin degerlendirmelerine göre Afganistan ve disinda el-kaide örgütünün egitim ve operasyonlarini yürütebilmek için yillik 50 milyon $ civarinda harcama yaptigi saptanmistir. El-kaide örgütü bu konuya çok önceleri fark etti ve birkaç sene içerisinde örgütün mali ihtiyaçlarini karsilamak için grift bir mali sebeke hazirladi; imkani olan bazi arastirmacilar sunu kesin olarak söylüyorlar, ne Amerika istihbarati CIA’ye tarihinde ne de Ingiltere istihbaratinda MIG, el-kaide örgütünün kurdugu gibi uluslarasi bu kadar girift mali bir sebekeye rastlanmamistir… Fakat dikkat çekilen baska bir husus ise herseyde tasarruf ve israfsiz bir maliyet anlayisi idi : Yine ayni kitabta anlatildigina göre :“ Buna ragmen 11 Eylül mücahitleri zühtlerinin boyutunu ispatladilar, örgütün mali kaynaklari ile beraber yavas hareket ettiler. Özellikle de ihtiyaçlari ile ilgili seylerde sadece ekonomik otel ve lokantalara gidiyorlardi ve yine arabalarin en ucuzlarini kullaniyorlardi. Hata kalan mallari örgüte iade ettiler, mala tapilan küresel dünyada benzeri bulunmayan fedakarlik ve samimiyet sergilediler. Fakat operasyon için harcama yapilmasinin gerektigi anda bu mücahitler hep pilot kabinlerine daha yakin olmasi için birinci derecede yolculuk bileti aldilar. Buda bizlere bu kahramanlarin dengeli davranislarinda ve faaliyetlerinde ne kadar zirvede olduklarini açiklamaktadir…(18)
Usame bin Ladin tarafindan yönetilen El-Kaide zamanla: genis bir alana yayilmis olan bu örgüt Misirli el-cihat ve digerleri gibi çesitli terörist diye nitelenen gruplarindan olusuyor… El-kaide 55 ülkedeki binlerce yeni katilimcisi ve destekçisi ile kökten dinci Arap-Afganlar için hizmet veren yasadisi örgütlenmis bir yapidir. Onlar su siralarda cihatlarini ( kutsal savas ) dünyanin her kösesine yayiyorlar. ( 19 ) Ilk dönemler Iran ,sii unsurlar ve hatta Lübnan Hizbullahi ile de irtibatlar kurulmasina ragmen bu iliski mezhebi, islami anlayis, biat ve karar alma eylem noktalarinda uyusmazliklar sonrasinda sessizce sonlandirildi. Hatta el-kaide unsurlarinin degil Iran’da üstlenmeleri geçisleri bile zorlasti… Konumuz olmamakla birlikte el-Kaide zamanla yerel örgütler üzerindeki insiyatifini sürdüremedi, örgüt içi liderlik ve kisir çekismelerinden dolayi istihbarat zafiyetlerini beraber getirdi. Hatta el-kaide ülkesinde yasadigi Taliban güçleri ile de ters düsmeye basladi. Bütün bunlarla birlikte Usame bin Ladin Pakistan'in Abbottabad sehrindeki bir komplekste kaldiginin tespit edilmesi sonrasinda, 2 Mayis 2011'de, Amerikan özel birliklerin tarafindan yapilan gizli harekâtin sonucunda öldürüldü. Bu öldürülme sekli gayri insani bir sekilde silahsiz ve savunmasiz bir insanin infaz edilmesi sekliyle elestirildi.(20) El-Kaide’nin liderligi Zevahiri’ye geçti. Fakat Usame dönemindeki gibi çapli eylemlere imza atilamadi. Zevahiri de ABD güçleri tarafindan öldürüldü… Son olarak ABD’de Afganistan’dan çekildi. El-Kaide isim olarak sürüyor belkide uyuyan hücrelerinde yine eylemler planlaniyordur belkide… Emperyal arzular sürdügü müddetçe küresel cihad’ta sürecek… Siddet kutsallik biçimi ile devam edecek… Ama bu satirlarin yazani olarak Rabbimin(Tanrinin) rengi ve tarafi ne olursa olsun siddetten yana olmayacagini yani tarafsiz olmayacagini düsünüyorum…
Hani bizim ülkede derler ya: Hirsizin hiçmi suçu yok…2005 yilinda Huntington'in elestirileri daha da sertlesmisti. Artik din savaslarindan söz etmeye basladi. Huntington'a göre "Amerika artik bir din savasinin içinde. George W. Bush ve Usame bin Ladin bu savastan esit derecede sorumlular"! Bu söylesi bir Fransiz dergisindeydi.( 21) … Sözün özü ; 11 Eylül adeta bir kutsal siddetler geçidiydi…
D I P N O T L A R:
1-11 Eylül Bir Saldirinin Yankilari-Akif Emre-sh-144
2-11 Eylül Bir Saldirinin Yankilari-Sami Kohen-sh-149
3-11 Eylül Bir Saldirinin Yankilari-Aydin çubukçu-sh-107
4-Selami INCE-https://birikimdergisi.com/dergiler/birikim/1/sayi-122-haziran-1999/2316/nato-nun-sahibi-kim/5808
5-Abdullah MURADOGLU-https://www.yenisafak.com/yazarlar/abdullah-muradoglu/nato-yeil-ve-rasmussen-16167
6-https://www.odatv4.com/siyaset/mit-solun-onunu-kesmek-icin-bunu-da-yapmis--2105131200-37103
(*) Eric Hufschmid-Sancili sorular-Arka kapak-Doruk yay-ist-1.bak-2003
7-https://www.gazetevatan.com/gundem/11-eylul-aslinda-engellenebilirdi-59112
8-Zeynep Atikkan - Amerikan Cinneti-YKY-Iste-1.bak.2006- Sh-23
9-Zeynep Atikkan - A.g.e. Sh-62
10-Bakiniz.:Taliban, 11 Eylül ve ABD isgali: Afganistan bugüne nasil geldi?-https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57733786
11-Turan Kislakçi-http://turankislakci.com/tr/pakistan-medreseler-ve-terorizm/22
12-https://tr.wikipedia.org/wiki/Usame_bin_Ladin
13-Arno Gruen • TerörIzme Karsi -sh-38-Totem yay.1.bsk.2019-istanbul
(**) Otoimmün hastaliklar nelerdir? Söyle ki, bagisiklik sisteminiz düsmanlara karsi savunmanizdir. Bagisiklik sisteminizin dostu düsmandan ayiran bir ordu oldugunu düsünün. Otoimmünite, bagisiklik sisteminizin kafasi karistiginda ve kendi dokunuz dostane çapraz atese maruz kaldiginda olusur. Diger bir deyisle, vücudunuz sürekli bir seylerle savasmaktadir. Bu, enfeksiyonlarla, toksinlerle, allerjenlerle savas olabilir veya strese bir tepki olabilir. Bazen bagisiklik ordunuz, karsi atagini size yönlendirebilir. Eklem yerleriniz, beyniniz, cildiniz ve bazen tüm bedeniniz yaralanabilir.Tüm bu konsepte moleküler benzerlik (moleküler taklit - molecular mimicry) denir.
14-Giovanna Borradori-terör günlerinde felsefe-sh-145/146(Derida)-jürgen habernias ve jacques derrida ile diyaloglar-YKY-Cogito-1.bsk-ist-2008
15-Ebu Ubeyd el-kureysi- 11 Eylül dünyayi sarsan hadiseye genel bir bakis- sh-41-küresel kitap birinci baski 2013 Istanbul
16-https://www.milliyet.com.tr/dunya/cihadin-ansiklopedisi-5271649
17-https://tr.wikipedia.org/wiki/Usame_bin_Ladin%27in_ölümü
18-Ebu Ubeyd el-kureysi- A.g.e.sh-43
19-Michel S.Swetnam/Yonah Alexander- Bir Terörist aginin Profili Usame bin Ladin-sh-13-Güncel yay-ist 1.bsk-2001
20-https://tr.wikipedia.org/wiki/Usame_bin_Ladin%27in_ölümü
21- François Armanet ve Gilles Anquetil, Samuel P. Huntington ile söyle si, "Les Menaces du multiculturalisme", Le Nouve! Obseniateur, 27 Ocak-2 Subat 2005. Aktaran Z.Akinan A.g.e-sh-