Stk'lar, Silahsiz Türk Kuvvetleri?

Geçmisi hatirlayinca hepimiz ayni duayi yapariz;? Allah o günleri bir daha bize göstermesin?...
Stk'lar, Silahsiz Türk  Kuvvetleri?
Hasan DÜNDAR
Hasan DÜNDAR
Eklenme Tarihi : 30.10.2022
Okunma Sayısı : 969

Geçmisi hatirlayinca hepimiz ayni duayi yapariz;” Allah o günleri bir daha bize göstermesin”.  Kim bu duayi yapiyor yada hangi zaman ve ne için yapiyor dersiniz?... Sagcilar mi? Solcular mi? Islamcilar mi? Kürtler mi? Aleviler mi? Ulusalcilar mi? Laikler mi? Bence bu sayilan ve sayilmayan ülkedeki bütün renk ve çesitlilikteki kesimlerin bu ülke tarihi boyunca simdiye kadar “ötekilestirildikleri, kistirildiklari, seslerinin kisildigi, haykirmak yerine yutkunduklari, iskenceden geçirildikleri, faili meçhullere dahil edildikleri bir günleri ,bir zamanlari mutlaka olmustur. Hayali balon düsmanlik sebepleri ile devlet, düzen, rejim, v.s.v.s düsmani ilan edildikleri yetmiyormus gibi birbirlerine düsman edildikleri de isin cabasi olmustur. Bugün her sey bitmis, her sey süt liman olmus demek istemiyorum tabi ki. (1) Fakat bugünün Türkiye’si dünün Türkiye’si degildir. Ve geriye de dönmeye hiç mi hiç niyeti yoktur.        

Hani bazi yazar agabeylerimiz derler ya “Devlet dün düsman olduklari ile bugün yüzlesmelidir”. Bence biz, yani dün birbirine düsmanlik edenlerimiz öncelikle birbirimizle yüzlesmeliyiz. Birbirimizin gerçekligini bilerek birbirimizle yüzlesebilmeliyiz.Yani geçmiste kalmanin bize faydasi olmadigi gibi hiç kimseye de faydasi olmayacaktir. Ama gelecegi kurgularkende geçmiste nasil kullanildigimizida unutmamamiz lazim diye düsünüyorum… Bilenler bilir, unutanlara ibreti alem için tekraren hatirlatma babinda yazinin basinda kullandigim STK’lar, Silahsiz Türk Kuvvetleri deyimini 28 subat günlerinden kopyaladigimi bilmenizi isterim. 28 subat hani su bin yil sürecek dedikleri ve bu ülke insanlarina karsi sürdürülen ötekilestirme operasyonu çerçevesinde genelde islamcilara karsi yapilan kadife darbe dönemi. 28 subat sonrasi ayri bir filmin senaryosu oldugundan simdilik kenarda kalsin…             

1996 yili aralik Ayi’nin ortalariydi. Refahyol hükümetinin altinci ayi idi. Merhum Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller hükümeti’ni düsürmeyi kafasina koymus cunta haril  haril çalisiyor du. 28 Subat’in beyin adami deniz kuvvetleri eski komutani Güven Erkaya cunta ile yakin temasta bulunan politikacilara is adamlarina sivil toplum kuruluslari liderlerine “ bu defa isi silahsiz kuvvetler halletmeli diyordu.”

Güven Erkaya pasanin silahsiz kuvvetler dedigi Türk kuvvetleri aslinda bir takim çevrelerce adi   BESLI ÇETE’ye çikmis bes adet S.T.K idi.(2)                 

Bu açiklamadan bir süre sonra, önce Türk-Is, DISK ve TESK Baskanlari bir araya geldi. 5 Subat 1997 tarihinde ortak bir açiklama yaparak “devleti ele geçirmeye çalisan uyusturucu baglantili çetelerin ve insanlarin dini duygularini istismara dayali yasadisi örgütlenmelerin” karamsarligi artirdigini söyledi. Bu üçlü 6 Mart 1997 günü milletvekillerine gönderdikleri mektupta ülkenin yasamsal sorunlari için parti farki gözetmeksizin bir araya gelmelerini istediler. 27 Mayis 1997 günü Ayazaga Harp Akademileri Komutanligi’nda aralarinda isveren örgütleri ve sendikacilarin da oldugu bir gruba bir brifing verildi. TISK Baskani Refik Baydur bu toplantiyi “anlamli bir kucaklasma” olarak  3 Mayis 1997 tarihli Yeni Yüzyil’da yazdi: Baydur yazisinda “Biz, sivil toplum örgütleriyle, sendikalar bu görevi gerekiyorsa ordu mensuplari ile beraber yürütelim” diyordu. Nitekim öyle olacakti.Daha sonra TISK ve TOBB’un katilmasiyla “üçlü sivil girisim” besli hale geldi.  TOBB, TESK, TÜRK-IS, DISK ve TISK 21 Mayis 1997 tarihinde  ortak bir açiklama yayinladi. Açiklamada “irtica, günümüz Türkiye’sinde demokrasi için büyük bir tehlike haline gelmistir” ifadelerine yer verildi. Açiklamada “halkimizin artik, bu hükümete güveni kalmamistir. Bu anlayistaki hükümetin yerine (...) güvenilir bir hükümetin biran önce kurulmasi” isteniyordu. (3)           

Geçen yazimda bir alinti ile baslamak istiyorum.“ STK tanimina dahil edilen örgütlerin büyük çogunlugunun gerçek anlamda STK sayilmasi mümkün degildir. Resmi ideolojilerle arasina sinir koymayi basaramayan, resmi ideolojiden bagimsizlasamayan örgütlerin eninde sonunda rejim tarafindan araçlastirilmalari, kullanilmalari, manipüle edilmeleri kaçinilmazdir. Bunun için batidan alintilanan STK’ larin batidaki asil adi NGO [non -governmental organizations- hükümet disi örgütlerdir] “.Bu yazi serisinin 1. bölümünde (4)  STK olmayan STK’larin araç gibi kullanilmaya çalisildigi dönemlerde nasil STK hedeflerine aykiri bir biçimde araç oldurulduklarini izah etmeye çalismistim.            

Günümüz itibariyla STK’lar hakkinda o kadar çok sey yazilip çiziliyor ve  bütün bunlarin üzerine öyle duygu yüklü nutuklar atiliyor ki ; Inanin duyma imkani olmayan “sagirlar” bile neredeyse duygulanip selpak mendillere sarilacaklar.Yani anlayacaginiz simdilerde mevcut STK’larla ilgili Allah muhafaza ters bir sey söylemeye gelmez. Çünkü bu STK’lar bizim her seyimiz, varimiz yokumuz, ancak bu STK’lar varsa biz variz. Yoksa kendimizi nasil ifade ederiz, kabilinde say sayabildiginiz kadar gerçek sandigimiz hayal ürünü yanilsama. Bu isin sonu nereye varacak pek bilen de yok. Bindik bir alamete gidiyoruz kiyamete cinsinden çesit çesit STK’lar. Simdi tekrara lüzum yok.Camiye gelene abdest almayi anlatmaya benzemesin diye sizleri yok STK nedir ve ne içindir? Yok sivillesme yada vesayet gibi bir sosyolojik ve felsefik tartismanin içine çekmeyecegim. Sadece mevcut durumu tespit için hatirlatirsak STK’lar artik bilcümle bizim vazgeçilmezlerimizdir. Solculardan ziyade özelliklede bastirilmis topluluklarin, Kürtlerin, Alevilerin, Romanlarin, kismen sagcilarin özelliklede Islamcilarin yanlarinda sevindikleri ve gözleri gibi en degerli seyleriymis gibi muhafaza ettikleri STK’ lari günümüzün en geçer akçesidir. Bu durumdan rahatsiz miyim? Diye kendime soracak olursam cevabim çok net :Asla ve kat’a. Peki nedir derdim? Toplumsal tepkisizligimizin kökenine varmak isterken bazi düsüncelerimi sizlerle paylasmak istiyorum. Çünkü simdilerde özgürlük alanini açmak veya zulme karsi duranlarla ortak bir dil olusturmak baslangici ile “Daha çok demokrasi ama Herkes için demokrasi “ dedigimizde en mahrem yerleriyle bize gülmeye çalisan birileri dün de STK’lara çatarak atip tuttugunda yine ikaz edenler bizlerdik. STK’lara çok atmayin yarin birer STK’nin basinda sizler olabilirsiniz derdik. Bizim güya bu çocuksu sözlerimiz onlarin dudak bükmesine vesile olur, bizim zavalliligimiza(!) acirlardi… Simdi her biri bir STK’nin basinda. Simdiye kadar sizler yazdigim kisaltma STK’nin açilimini hala sivil toplum kurulusu zannediyorsaniz yaniliyorsunuz. Çünkü günümüz de sivil toplum kurulusundan çok Silahsiz Türk Kuvveti gibi yapilanmalar söz konusudur. Yani askerin yerine vesayeti de baska sekilde mesrulastirmak için hazir kit’a emre amade bekleyen kurum ve kuruluslar. Yasadigimiz beldelerde veya ülke genelinde birakin yanlislara çikmak hiç olmazsa iktidarin elini güçlendirmek için bile olsa “ortak akilla” çalisan, örgütlenen ve bu örgütlülügünü canli bir sekilde bütün çalismalarina yansitan gerçekten sivil kurum ve kuruluslarimizin sayisi STK’larin yüzde onunu geçmez diye düsünüyorum. Geriye kalanlarimiz ya illegalitenin resmi görüntüsü yada dostlar pazarda görsün kabilinde onlarin var niye bizim yok dercesine birer dernek yada vakif. Bu sözüm ona STK’lar hangi örgütlülügü saglayacak ta ne is yapacaklar? Bakiyorsunuz sehrimiz de bir seyler oluyor kimsede tik yok. Hele hele iktidarin bir yanlisini yada yanlis anlasilan bir seyini Allah muhafaza gündeme getireni birakin, gündemin yanin dan geçeni bile yok. Peki böyle olunca askeri vesayetin yerini sivil vesayet almiyor mu? Kisacasi toplum veya bireylestirilen ama camia adi verilen yapilanmalar otur otur, kalk kalk , Allah muhafaza öl öl gibisinden birer robot halini almiyorlar mi? Birakiniz demokratik haklari “onlarin isleri aralarinda istisare iledir” hükmünü bile iskalayan bir anlayisla baskanliklar, yönetim kadrolari hep sekil sartindan ibaret hep derinlerde olusturulmuyor mu? Insanlar agabeylerinin, üstadlarinin, efendilerinin, seyhlerinin v.b komitelerinin onaylayip önlerine koyduklari listeleri seçmiyorlar mi? Hatta yasama için seçilen vekiller, olusturulan hükümetler hep bu anlayisla seçtirilen parti teskilatlarinin eseri degil mi? Iste sonuçta bu STK’lar yani Silahsiz Türk Kuvvetleri hangi örgütlülügü saglayip hangi faaliyeti gerçeklestiriyorlar? Yapilanlari görmeyecek kadar kör degilim elhamdulillah ama tepkisizligimizi, sessizligimizi, uysalligimizi gördükçe bu STK bize yaramiyor diye aklima geliyor. Bilmem siz ne dersiniz? Yani mücadele azmi bitmedi mi? Devrimcilik pardon mücahitlik rafa kalkmadi mi? Isar anlayisimiz körelmedi mi? Yani yumusayip evcillesmedik mi? Kisacasi bu STK’lilasma bizi mevcut düzen nezdinde “ehillestirmedi mi? Sürekli yanlis üstüne yanlis yapmiyor muyuz? Nasil bir STK isleyisidir bileniniz var mi? Dostlar, STK’lari kapatalim yada illegaliteyi ön plana çikaralim demiyorum. Ama mesela Islam’dan öncede bazi ibadet sekilleri vardi ama Allah vahiyle peygamberimize(SAV) onlarin içini bosaltti. Cahiliye adetleriyle içleri dolu olan bu ibadetler yeni sekil ve Formlari ile Mekke’nin fethine vesile oldu. Biz de bunu basarabilir ve Mekke’mizi fethedebiliriz. Mesela Miladi yilbasi aslinda Mekke’nin fetih günüdür. Ama biz yilbasina alternatif olsun diye her 31 ocakta Hicri takvimini birakir miladi takvimi kullaniriz…  Bilvesile düsünelim STK’lar bizim örgütlülügümüz müdür yoksa bizi ehillestiren birer aygit midir? Yahut Silahsiz Türk Kuvvetleri olmaktan nasil kurtuluruz? Tabi vesayetten yana degilsek yoksa geçmis olsun hayirli isler…        

68 kusagi solcular.... degisen dünyaya yeni ama yeniden bir cevabiniz yok mu? Siz de SSCB gibi dagilip karsi oldugunuz emperyalizmin yeni adiyla küresellesmenin engin kucaginda kayip mi oldunuz? Ya sagcilar soguk savas biteli yillar geçti ve dünya artik tek patronlu, sizin bugünkü gündeminiz hala kominizim ile mücadele mi? Muhterem Islamcilar her biriniz yaninizdakilerle 73 firkaya ayrilip en çok düsmanligi da yine birbirinize yaptiginiz yetmedi mi? Kimlerin gerçekten kardes oldugunu hala ögrenemediniz mi? Veya Islam’in modern dönemlere ve çaga bir cevabi yok mu? Ey Kürtçülük yapanlar hepimiz akan kandan bogulmak üzereyiz. Hala Türk’lerinde Kürt’lerinde  gözyaslarinin renginin ayni oldugunu ögrenemediniz mi? Alevi kardeslerimiz sizi dindisi saymak isteyenlere hala Hz. Ali tokadi atmanin vakti gelmedi mi? Her yeri Kerbela’ya her günü asura’ya çeviren yezidlere karsi hala Hüseyin olmaya niyetiniz yok mu? Kisacasi soguk savas döneminin radikal rüzgarlarina dayanamayip atesli ideolijik hastalik geçirdigin de, hakli yada haksizca “devlet, düzen, rejim düsmani ve bölücü örgüt üyesi” diye yaftalanan, yakalanan, yargilanan, cezaevinde yatirilan, aftan yararlandirilan yani “ SAKINCALI “ sayilan herkesin bugün itibariyle durup düsünmesi lazim. Geçmiste kalmanin kime ne faydasi olacak ? Artik gerçekligimizle yüzlesmenin sirasi degil mi ?        

Bunlari söylerken kimsenin davasindan,düsüncesinden vazgeçmesini istemiyoruz. Farkliliklarimiz la bir arada yasarken, inançlarimiza ve özgürlüklerimize saygi göstererek bir arada hukukun üstünlügünün egemen oldugu adalet ve refahi saglayamayiz mi? Yani basladigimiz bu süreci devam ettiremeyiz mi ? Demokrasi ama sadece bizim için mi? Haklarimiz ve özgürlüklerimiz saglansin ama ötekiler bize ne mi olsun? Sadece kendimize mi Müslüman olacagiz yani? Onlar yapmislardi biz niye yapmayalim demek bize yakisir mi?

Bu satirlarin okuyuculari eger sagci iseniz hiç solcu arkadasiniz, solcu ise hiç sagci arkadasiniz yok mu ? Basi açik iseniz hiç basörtülü arkadasiniz, basörtülü iseniz hiç basi açik arkadasiniz yok mu? Alevi iseniz Sünni, Sünni iseniz alevi bir dostunuz yok mu? Kürtçü iseniz hiç Türk‘çü,Türk’çü iseniz hiç PKK li bir arkadasiniz yok mu? Yani bu karsitlari ne kadar çogaltirsak çogaltalim toplum da hiçbirimizin hiçbirimiz le bir problemi yok gibi. Varsa bile konusa konusa bir noktada bulusabiliyoruz. Yiginla bedel ödeyerek geldigimiz bu noktada artik geriye dönüse izin vermeyelim. Geçmiste kalmamak için gerçeklerle yüzlesmesini bilelim. Biz yüzlesmesini bilirsek bizim olusturdugumuz toplumda yüzlesecek, devlette yüzlesecek, düzende yüzlesecek.

Bütün problemlerin taraflarina bakiniz. Belki birkaç kisi, belki birkaç yüz kisi, belki binlerce kisi ama biz seksen üç milyonuz biliyormusunuz.?          

Simdi gelelim “ STK’lar ve BBK ( Bulunmaz BURSA Kumasi) Üyelerine. Evet aynen böyle. Inanmiyorsaniz bagli oldugunuz yani üyesi oldugunuz STK’nin yönetimine bir bakin.Yönetiminizdeki arkadaslara, yoldaslara yani kardeslerinize bir bakiniz. Sizin yönetiminizdeki birkaç kisi mutlaka baska bir STK’nin da yönetiminde bulunuyor. Iz sürmeye devam ediniz lütfen. Hani derler ya biz kirk kisiyiz kirkimiz da birbirimizi biliriz. Bu defa o yönetim deki birkaç kisi de baska bir STK’nin yönetimin de. Bunun ne mahzuru var dediginizi duyar gibiyim. Hakikaten nüfusu yüz binlerce olan bir sehrin bütün ayni tarafta(!) olan STK yönetimlerinin hemen hemen ayni kisilerden olusmasi sizce garip degil mi ? Yahut normal bir islem için belli bir yas ve sonrasi için tam tesekküllü hastahanelerden saglik raporu istenirken basta devlet-hükümet idareleri vakif dernek yani STK’lar için neden böyle bir kayit istenmez…yahut tek adamciliga karsi çikar ve bu ney ya;  ben kendimi bildim bileli bu adam burada derizde vakif dernek yani STK’lar için neden böyle birsey demeyiz… Bazen birileri benim gibi sorar gibi olunca “ birader dogru söylüyorsun da, maalesef adam yokki” Yani deniliyor ki cevaben “bu kutsal yükü ancak bu bir avuç insan tasimaya adaydir. Baska kimse olmadigin dan…” Simdi anlatabildim mi acaba “STK’lar ve bulunmaz Bursa Kumasi üyelerini. Siz istediginiz kadar “patiska ,ipek yada kadife oldugunuzu haykiriniz. Bu STK’larda Bulunmaz Bursa Kumasi geçiyor. “ kisacasi inanmadigimiz “demokrasi” için “film icabi demokratlik” bizim yaptigimiz. Bu filmdeki rolümüzün esas artist oldugunu zannetmeyin, kiytiriktan bir figüranlik. BBK(Bulunmaz BURSA Kumasi) ne eskir nede yaslanir, yetmislik dede de olsa farketmez ilk günkü gibi yaldir yaldir ve piril piril… Koltukta 20 yil geçmis olsa bile sen yürek çirpisina bak 18’lik masallah… Çocuklugumda yöresel olarak ençok kirmizi pazen-patiska kumas alindigi için esnaf elinde kalan baska renkleri satmak için su kadar kirmizi alman için su kadar baska renk kumas alman lazim derlerdi… Bizim bu sansimiz dahi yok bilesiniz !…Çünkü STK’lar bulunmaz Bursa kumasindan pardon hep bir avuç insandan olusurlar…         

Demokrasinin mahiyetini anlamayan bazilarinin zihninde teorik olarak böyle bir karisiklik var. Demokrasi bir inanç veya akide degil, toplumlarda inanç ve degerler sistemine, kendini özgürce ifade etmesini, pratik hukuk ve yönetmeliklerde somutlasmasini saglayan prosedürel bir Formüldür. Inanç ve degerler toplumdan topluma degisir. Avrupa ülkelerinde bir parlamento Lut kavminin çirkefliginden olan homoseksüelligi serbest birakmak için oylama yapabilir fakat Müslüman bir ülkedeki parlamento bunu yasaklamak için oy kullanir, sonuçlar zit olmasina karsin, iki çalisma da seffaf demokratik bir yolla gerçeklesir. Islam toplumundaki demokratik netice, süphesiz Islam hükümlerine uygun olacaktir; gayri Müslim bir toplumdaki neticesi de baska olacaktir, bunun disinda baska bir sey beklenemez.(5)  Kisacasi demokrasiye yüzde ellibir zirdelinin yüzde kirkdokuz akilliya hükmetmesi gibi tanimlamalarla demokrasiye küfür demenin yollari aramanin üzerinden çok zaman geçti. Çünkü soguk savas döneminin aliskanliklarindan vazgeçenler sadece Mekke’nin resullerin yolu olmadigini; Resulun(sav) Medine’sinin de oldugunu gördüler. Bu görüs demokrasinin yüzde doksan dokuza ragmen yüzde birin hakliliginin korunmasidir tanimini da beraberinde getirdi.Yani uluslararasi trafik renkleri olan kirmizi yesil ve sari renklerinin dogudaki olaylardan dolayi o bölgelerde nasil bir “kullanilamaz” anlayisina bizi götürmüyorsa veya yasaklanmasi halinde nasil bir hercümerc bizi bekliyorsa, iste demokrasi hakkindaki bu düsünce degisimi beraberinde demokrasinin unsuru olan “seyleri” de kullanmamizi gerekli kildi. Bunlardan biri STK’lar.Yani Sivil Toplum Kuruluslari.         

Biz her görüste olanlar STK’lar araciligi ile:Sehirlerimizde ve ülkemizde genç insanlarin mevcut bilgi paradigmalarini sorgulayabilecekleri bir tartisma ortami olusturuyoruz. Özgür, hosgörülü bir çalisma, arastirma ve tartisma ortami olarak olusan bu STK’lar, evrensel, ulusal, mesleki bilgi ve düsüncelerin sorgulanmasi, yeniden üretilmesi, yayginlastirilmasi, insanlik yararina uygulanmasi yolunda çaba harcamakta, bu çaba içindeki yetenekli bilim ve düsünce insanlarina katkida bulunmayi amaçlamaktadir.

Bireyin toplumla, toplumun dogayla uyum içinde yasadigi bir küresel sistemin imkanina inanan STK’lar, böyle bir sistemin bilgi, inanç ve estetik temellerinin özgürce arastirildigi bir ortami hedeflemektedir. Bu STK’lar bir yandan çagdas dünya toplumunun ana dinamiklerini anlamaya, diger yandan kendi toplumunun tarihi köklerini bulmaya ve bu kökler üzerinde saglikli bir gelecegin insasina katkida bulunmaya çalismaktadir. Bilginin üretimi ve organizasyonuna odaklanan bu STK’lar seminer, arastirma, sempozyum, panel ve yayin faaliyetlerini kurduklari bu merkezler vasitasiyla yürütmektedirler.        

Toplumumuzun bir bilgi gelenegi olusturmasini zorlastiran psikolojik ve entelektüel engelleri ortadan kaldirmaya odaklanan, Insanin anlam ve deger dünyasina yatirim yapan, daha adil ve haktanir bir dünyanin/düzenin imkânini sorusturan sadece kendi kendine degil de farkli iklimlerin mensuplarini dahi bulusturarak. Bilgiyi dert edinen, talep eden her kusaktan kisiye kapilarini açarak, Perspektifiyle medeniyet ve kültür birikimimize, tarihi ve cografi derinligimize bir yolculuk yapma azmindedirler.          

Tüm insanlik olarak küresel düzlemde köklü degisim ve dönüsümlerin es zamanli yasandigi bir dönemden geçiyoruz. Ülkelerimizin kendi bünyesinde barindirdigi -gerek kadim kültürlerin tecrübe birikimi, gerekse modernlesme sürecinin en temel ve karmasik unsurlarini barindiran çok yönlü tarihi mirasi gibi- farkli tarihi tecrübeler; yeni sentezlerle ufuklar açabilecek, Ülkelerimizi yerel sorunlarin asilmasinda ve evrensel bunalim alanlarinda etkin kilabilecek büyük bir imkândir… Olusturulacak yeni bir söylem ile ancak ve ancak kalitesi yüksek, ufku derin, bakis açisi genis, geçmisine yaslanarak aslini inkar etmeden, öncelikle kendisiyle barisik ve kendi kendine yetebilen, dünya küresini yüregi ile birlikte avuçlarinda tasiyan insan kaynagi ile üretilebilir. STK’larin simdilerde yaptiklari ve yapmayi hedefledikleri is budur kanatimce.(6)           

Fakat Islam ülkelerinde, bazi Islamcilar kurulum evresini asmaktan hâlâ acizler, bu da kimi Islami hareketlerin geç gelismesinin ve Islami degisimin gecikmesinin nedenlerindendir. Yillar geçmesine ragmen hiçbir merhale kat edemezler. Örnegin gizli çalisma sorunu, bu hareketlerin dogmasina neden olan baski kosullarindan dolayi, kurulum asamasinda Islami hareketler mirasinin bir parçasidir. Bazi Arap ülkelerinde halen gizli çalisma mecburiyeti devam ediyor. Ancak bazi Islamcilar, aleni hareket etme ve yetenekleri arastiracak, toplumsal degisim hareketinde hatalari ortaya çikartacak, kusur yönlerini belirtecek, açik alanda toplumla karsilasma cesaretini gösteremiyorlar. Daha çok gölgede çalismaya, karanlikta hareket etmeye meylediyorlar, çünkü bu, ayiplari örter; hareketin disindan gözlemcilerin gözünden ve hareketin içinden uyanik hesap soran rakipten uzak kalmak için daha güvenilir. Ama karanlikta çalismak, diktatörlerin özelligidir. Veyahut bunlarin hiçbirisini görmezden gelerek hala soguk savasin enstrümanlarini kullanmaktan vazgeçemeyen ve düsünme sekillerini terk edemeyenler diktatoryayi tercih ettiklerinin farkinda olamiyorlar.(5)  Çünkü STK’larda hala niye seçim yapiyoruz ? Yahu agabeylerimiz var ya.. Onlar kimi isaret ederlerse biz ona tabi oluruz diyenler oluyorsa, daha çok yol almamiz gerektigi ve daha çok çalismamiz gerektigi ortadadir. Buna sükür diyelim bir yanda ya seçimde neymis sekil sarti yapariz biterden ziyade, bagli olduklari STK’larin bas ve yönetimlerinden habersiz olanlarimiza ne demeli… Alisacagiz…Alisacaklar diyordu rahmetli Özal… Demokrasiye küfür desekte (!)  istisareye iman etmekten vazgeçemeyecegiz…

D I P N O T L A R :

1- Bakiniz : https://www.hikmetakademisi.com/Article/24-donusumlu-otekilik

2-https://www.takvim.com.tr/yazarlar/erandac/2013/06/11/28-subatin-silahsiz-kuvvetleri.

3- Aziz ÇELIK-T24- 18 Nisan 2012. Yazisi: 28 subat,silahsiz kuvvetler ve sendikalar…

4- Bakiniz: https://www.hikmetakademisi.com/Article/323-g-o-n-g-o…

5- Sankiti’den ttps://www.timeturk.com/tr/2010/11/23/islamcilar-bu-roportaji-cok-tartisacak.html?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter

6- özetle BIL-SAV v.b stk lar…. https://ogrenmetasarimlari.com/turkiyede-bilim-ve-teknoloji-alaninda-calisan-bazi-sivil-toplum-kuruluslari-ve-dernekler/

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!