28 Şubat süreci” Türkiye'de yaşanan bir darbe hali olmak ile birlikte kurgucuları tarafından sürekli haklılığı vurgulanıp durulurken 1000 yıl sürmesi planlanan bir filim senaryosu gibiydi. Bu makalenin amacı 1990 sonrasında doğanlar için bir özet hikaye şekliyle unutturmama çabasıdır. 28 şubat bu yıl itibari ile 25 yılını doldurdu yani anlatacağımız olayın üzerinden çeyrek asır geçmiş…
28 Şubat süreci denilen olay özet olarak şöyledir, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla "irtica"ya (millete ve milletin kutsal değerlerine ) karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreçtir. Süreç, Erbakan'ın istifasına ve REFAHYOL Hükûmetinin dağılmasına yol açmıştır. Türk siyasi tarihine geçen kararların uygulandığı dönemde Türkiye'de kendini devlet yerine koyup iktidar erkini etkileyen topyekün bir zümrenin marifeti ile rutin dışı bir oluşum yaşanmıştır. Yaşananlar postmodern darbe ya da kadife darbe olarak da adlandırılmıştır. Verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için orgeneral Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuştur. 28 Şubat sürecinde aktif rol alan bazı kişiler (Org.Çetin Doğan, Prof.Dr.Kemal Gürüz vs.) daha sonra Balyoz, Ergenekon gibi davalarda yargılanmıştır. 28 Şubatı yapanların ceza davası ise 2012 yılında başlamıştır. Ama kazın ayağı böyle değildi tabiki… Öyleyse filmi tekrar başa sarıp senaryoyu beraber inceleyelim…
1995 teki genel seçimlerde birinci parti olarak Refah Partisi çıktı, oyların yüzde 21,4'ünü alan RP 158 milletvekili kazandı. Anavatan Partisi 132, Doğru Yol Partisi 135, Demokratik Sol Parti 76, Cumhuriyet Halk Partisi de 49 milletvekilliğine sahip oldular. Kurulduğundan itibaren medyadan büyük destek gören Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) bu ilgiye rağmen katıldığı 1995 genel seçimlerinde büyük bir hezimete uğradı, aldığı 133,889 oyla, %0,48'lik oy oranında kaldı. Refah Partisi 1995 genel seçimlerinde birinci parti oldu. Fakat hükümet kurma görevi Refah partisine verildiği halde kimse ilk etapta Refah partisi ile hükümet kurmaya yanaşmadı.. Bu olmayınca, seçimlerden yaklaşık iki ay sonra ANAP-DYP koalisyonu (ANAYOL) kuruldu. Düşünün seçimden birinci çıkan değil, ikinci çıkan parti de değil de seçimde üçüncü çıkan partinin genel başkanı Mesut YILMAZ cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL tarafından 53.hükümeti kurmakla görevlendirildi… Ancak bu koalisyon, hem iki partinin genel başkanları arasındaki geçimsizlik, hem de Anayasa Mahkemesi'nin güven oylamasını iptal etmesi nedeniyle kısa sürede sona erdi. Çünkü Refah Partisi'nin, güvenoyu için gereken 273 sayısına ulaşılamadığı için (257 kabul) güven oylamasının geçersiz sayılması gerektiğini belirterek Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru haklı görülerek güven oylaması geçersiz sayıldı ve hükûmet dağıldı. Bunun üzerine TBMM'de birinci parti durumunda olan Refah Partisi genel başkanı Necmettin Erbakan'a utanma pazarı tekrar hükümet kurma görevi verildi. Böylelikle seçimin birinci partisi RP ile ikinci parti olan DYP arasında kurulan 54. Hükûmet (Refahyol Hükûmeti), 8 Temmuz 1996'da TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu almayı başardı. Necmettin Erbakan başbakan, Tansu Çiller ise başbakan yardımcısı oldu.
Refah Partisinin yükselişi tesadüfi değildi. Çünkü,90'ların ilk yarısında Türk siyasi atmosferi, güya İslami terör ve pkk çatışmaları ile çevrelenmişti. Bu sıkıntılı atmosfere 1994'teki 5 nisan kararları eklendi. Merkez Bankası'nın kararı ile, Türk lirasının değeri yaklaşık %38 devalüe edildi. Ekonomik krizin yoğun yaşandığı bu dönemde, enflasyon %134 arttı. 2. dünya savaşından beri, ekonomi ilk kez bu kadar küçülmüştü. Türkiye, 1994 yerel seçimlerine böyle gitti ve Necmettin Erbakan'ın Refah partisi, adil düzen kavramını Türkiye ile tanıştırdı. Adil düzen, milli Görüş'ten oluşuyordu ve muhafazakar bir Türkiye, sorunlara çözüm olarak görülüyordu. Refah Partisi'nin yükselişi 94 yerel seçimlerinde Refah partisinin birinci olması ve yerelde belediyelerdeki başarılı çalışmaları sonucunda genel seçimlere emin adımlarla ilerlemesiyle sürmüştü. Yani RP 1995 genel seçimlerinde hakkıyla birinci parti oldu. Millet belediyelerdeki bu başarının merkezi hükümette de sürmesi için Refah Partisini destekleyip rey verdi…Yani mesele Türkiye'nin büyük bir değişim yaşayarak şeriat isteğinden kaynaklanmıyordu. Halk Refah Partisi liderine ve kadrolarına inanmış güvenmiş ve onların kendilerine yönetici olmasını istiyordu…
Aslında olayı arka planı ile iyi düşünebilirsek 28 Şubat süreci; 28.06.1996 tarihinde Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN`IN başbakanlığı döneminde Refah-Yol Hükümetinin kurulmasıyla ortaya çıkan bir hadise değildir. Dindar insanları öğrenim görmekten devlet kademelerinde yönetimden uzak tutmak amacıyla başlatılan bu sinsi hareketin temeli çok daha gerilere kadar dayanmaktadır. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bir çok Büyükşehir Belediyeyi Refah Partili adayların kazanması ile fırsat ganimete dönüştürülmüş ve irtica yeniden hortlatılmıştır. Yapılan asparagas haberlerle ortaya çıkarılan asılsız iddialar darbe için bir gerekçe gösterilerek 28 Şubat post modern darbesi gerçekleştirilmiştir. 28 Şubat 1997 günü 9 saat süren MGK toplantısının ardından hükümete rağmen 18 Maddelik Milli Güvenlik Kurulu bildirisinin yayınlanması ile başlatılan sürecin asıl gerekçesi irtica tehdidi veya laikliğin elden gitmesi paranoyası mıdır? Yoksa bu iki husus aysbergin görünen yüzü müdür? 28 Şubat; Sivil siyaset, sözde sivil toplum, TÜSİAD, kartel medyası, YÖK, bürokratik ve yargı çevrelerinin askeri kurumları tetiklemesi ile mi gerçekleştirilmiş? Devlet malını hortumlamaya alışan hortumcuların hortumlarının kesilmesiyle birlikte, hortumu kesenlere karşı koydukları bir tavır olarak mı ortaya çıkmıştır? İslam Ülkelerinin Ortak Pazarı mesabesinde olan, D-8` lerin kurulmasıyla birlikte küresel güçlerin yaptığı bir baskısı sonucu mu, 54. Erbakan Hükümetinin başarısızlığı mı, yoksa başarılarının halk tarafından iyice anlaşılmadan önlenmesi için mi harekete geçilmiştir? Akıllara takılan çok sayıda soru olsa da 54. ERBAKAN Hükümetinin 28 Şubat darbesi ile halledilmesinin gerçek sebebi ne irtica tehdidi, ne de laikliğin elden gitmesi olayıdır. Öyle olsaydı bu gün laiklikten asla söz etmek mümkün değildi. O gün irticai faaliyetlerin odak noktası olarak gösterilen her şey hayatın bir gerçeği olarak ayan beyan ortadadır. Gerçek sebep; 54. Erbakan Hükümetinin kalıcı olmasından korktukları için başarılarının halk tarafından iyice anlaşılmadan önlenmesiydi? Ve bu yapıldı. Bilindiği üzere; Refah-Yol döneminde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir denk bütçe uygulamasına geçilmiştir. Kurulan havuz sistemiyle IMF`den borç para alınmadan, iç borçlanma yoluna gidilmeden devlet çarkı döndürülebilmiştir. Tedrici olarak, faizler inmeye, enflasyon düşmeye başlamıştır. İlk defa rantiyeye akan devletin para muslukları halkın, dar ve sabit gelirlinin cebine akmaya başlamıştır. Bu sayede memura 11 aylık bir zaman diliminde % 112, işçiye % 102 zam , çiftçiye, bağ-kurluya % 300 den fazla iyileştirme yapılmıştır. Esnaf kredisi 57 trilyondan 80 trilyona çıkarılmıştır. Gelişmekte olan İslam ülkelerinden oluşan D-8`ler kurulmuştur. Refah-Yol dönemi de (28.06.1996. 30.06.1997); TÜSİAD gibi bazı yapıların rahatsızlık duymasına rağmen; izan ve insaf sahibi kimseler tarafından işçinin, çiftçinin memurun, emeklinin, esnaf ve tüccarın hatta işsizlerin ve yoksulların en rahat nefes aldığı bir dönem olarak hala övgüyle anılmaktadır. Ak parti iktidarına kadar Refah-Yol hükümetinden ne önce, ne de sonra kamu çalışanları ve emekçileri o dönemde yapılan iyileştirmenin üzerine yapılan bir iyileştirmeyle tanışabilmiş değildir. "Türkiye İran oluyor". "Şeriat gelecek", "Kadınları zorla kapatacaklar". "Hepimizi katır-kutur kesecekler". "İrtica PKK`dan tehlikelidir." "Tehdidin adı irticadır." gibi kartel medyası tarafından yapılan kara propagandalarla sokaklar hareketlendirilmiştir. Devleti hortumlama karşılığında TÜSİAD ile birlikte beşli çete adı verilen (TOBB, KESK, DİSK, TİSK ve Türk-İş),gibi sivil toplum örgütleri figüran olarak kullanılmıştır. Aczimendiller, Ali kalkancılar, Fadime Şahin`ler piyasaya sürülerek, geçmişe ait kasetler yayına sokularak yaptıkları icraatların meşruluğu ispatlanmaya çalışılmıştır. Refah Yol hükümetinin yıkılmasının gerçek sebebi ülkenin kötü yönetilmesi, ekonominin bozulması, terörün tırmanması değildir? İrticanın hortlaması ve laikliğin elden gitmesi de hiç değildir? Kısaca 54.Erbakan Hükümetinin yıkılmasının gerçek sebebi; Yani 28 şubat sürecinin başlatılmasının ana sebebi; Refah-Yol Hükümetini başarıya götüren devletten düşük faizle borç alıp, devletten aldıkları parayı geri devlete yüksek faizle satmayı alışkanlık haline getiren kendi çıkarlarını milletin ve devletin çıkarının önüne alan bir kısım kartel medyasının, hortumcu ve rantiyeci kesimin para musluklarının kesilmesidir…
GÜN OLUR İNSANA BEDEL
Kur'an'da Mülkün Yönetimi ve Yönetme Sınavında İnsan -1 (Dinamikler- Prensipler- Yöntemler )
Hira Aydınlığının Topluma Yansıtılması: Yeryüzünde Bir Mağara Hira…