Sedat Yenigün Üzerine

Bir toplumun seçkinlesen, öne çikan, bir deger ifade eden insanlarina düsmanligini, onlari yok ederek kendilerinden kurtulma ve ama sonuç olarak da vasatilesme çabasini anlamak mümkün degil...
Sedat Yenigün Üzerine
Ümit AKTAS
Ümit AKTAS
Eklenme Tarihi : 17.07.2022
Okunma Sayısı : 545

Bir toplumun seçkinlesen, öne çikan, bir deger ifade eden insanlarina düsmanligini, onlari yok ederek kendilerinden kurtulma ve ama sonuç olarak da vasatilesme çabasini anlamak mümkün degil.

Ellerinde tuttuklari silahlardan daha degerli olmayan kisilerin, kendilerine gösterilen "hedef"lere karsi öfkeleri, sadece çikarlariyla ya da düsmanliklariyla izah edilebilir mi?

Vasatilesmeye dair bu temayül, zorba ile köle(ler) arasindaki zimni bir sözlesme gibidir. Bu ikilligin dogasina aykiri her tezahür, tuhaf bir biçimde zorbadan çok köleleri rahatsiz eder.

Ezilmislerin kaderini degistirmeye dair her söz ve edim, ezenden çok ezilenin tepkisiyle karsilasir.

Ezenini sakinan bu tuhaf bakis, ezensiz yasayamayacagina dair ezilenin köpeksi bag(im)liginda ve kan(diril)maya meyyal akilsizligin maskelendigi biçkinliginda ifadesini bulur.

Metin Yüksel 23 Subat 1979, Sedat Yenigün ise 5 Temmuz 1980 tarihinde, ayni güçler tarafindan katledildi. Bu cinayetler Türkiye'nin kaderini belirlemeye dair bilinçli operasyonlardi.

Metin Yüksel henüz 21, Sedat Yenigün ise 30 yasindaydi. Ikisi de mücadelelerinin ana eksenini belirleme çabasi içerisinde olsalar da, sözlerini tam olarak söyleyememislerdi.

Yöneldikleri bagimsiz Islamî çizgi, devlet kadar cari siyasal tablo, yani devlete boyun egdirilmis dindarligin mahiyeti açisindan da sorunluydu.

Sorgulamalar içerisinde düsünsel berrakliga ulasmaya çalisan Yenigün ve Yüksel, bir yandan bu kaos içerisinde ayakta kalmaya çalisirken, öte yandan ise egemen güçlerin tasallutundan uzak bir "Islami Hareket" çizgisi, dahasi özgürlesmeye matuf bir insaniligi olusturmaya çalismaktaydilar.

Yenigün, devraldigi fikri mirasi oldugu gibi kabullenmedi. Devamli bir sorgulama, sorusturma, devinme, gelisme halindeydi. On yedi yasinda kendini milliyetçilige adayarak özledigi mânâ insani olacagi zannina kapilmissa da, Milli Türk Talebe Birligi (MTTB) ve Islamci fikriyatta koyuldugu yol, hem kendini hem de hareketin kendisini dönüstürecekti. Isin ehlinin teslim ettigi gerçek, Sedat Yenigün'ün on yedisinden otuzuna aldigi yolun, Türkiye Islamci hareketinin milliyetçilikten evrenselcilige güzergâhinin numunesi olmasidir.

Fakat Sedat'in hikâyesi bundan ibaret degildir. Yarida kaldiginda, derin tefekkürüyle kendini devamli sorgulamakta ve islah etmekteydi ama aradigi insanüstü bütün müsemmasini tasiyan Müslüman, aradigi medeniyet de bütün kurgusalligiyla yemyesil bir iman medeniyeti gördügü Islâm medeniyetiydi. Bildikleri kadariyla yasanmis bir medeniyet, gerçeklesmis bir ütopya ve hayallerindekini yasamis bir insan bulduguna kani idi. Geriye kalan bunun kavgasini vermekti.

Beton duvarlara, yoksullarin alin terinde tepinen zenginlere, gençligi emir eri sloganci ve afisçi yapan siyasetçilere, lapa lapa kar yagarken tir tir titreyen yoksullarin ortasindan kalantor arabalariyla geçen müstekbir ve mütekebbirlere isyaniyla, mânâyi ve aski reddederek madde ve haz imparatorlugu kurduguna inandigi bütün düzenleri zalim ve müsrik düzen ilan etmisti. 1

Karsit kamplar içerisinde bölünmüs, düsmanlastirilmis gençlere ulasmak ve onlarin yollarini dogrultmak gibi bir idealizm, Sedat Yenigün'ü akademya kadar siyasal faaliyetlerin rutininden de uzak kilmaktaydi.

Bu yüzden iyi bir edebiyatçi oldugu halde roman yazmaya tevessül etmemisti. Belki de vaktin vacibiydi öne aldigi.

Bu yüzden olsa gerek, gençlerin ihtiyaci olan zihnî berrakligi saglamak için Ali Bulaç'tan "Çagdas Kavramlar ve Düzenleri"i yazmasini istemisti.

Çünkü en çok gençleri dert etmistir. Siddetin, zulmün, dürtülerin, ideolojilerin ve ayakçi ile emir eri arayan sömürücü siyasetçilerin kurban ettigini düsündügü gençlere emegiyle birlikte neredeyse bütün bir zihnî mesaisini verir. Onun da akranlari gibi doktora ögrencisi ünvaniyla arastirmak ve çalismalar yapmak hevesleri olsa da çoklari gibi akademisyenlik veya mütefekkirlik kimlikleriyle mutmain olacak biri degildir; degil mi ki buhranda bir gençlik vardir. 2

Degil mi ki zulüm sürdükçe onun, onlarin istirabi da asla sona ermeyecektir. Bakmayin simdilerde öne çikmis olan din(darligin) tüccarlarinin egemen bakislarindaki kibre.

Metin'i ve Sedat'i asil harekete geçiren tam da bu kibir degil midir? Kendisinden ötesini görmeyen, dikkate almayan o tekebbür ve adeta yeryüzünde bir tanri gibi dolasan o aymazlik...

Sedat Yenigün için bir de o digerlerinden de öte bitmemis bir hikâye vardir. Cemil Meriç'in 'Isa peygamber zamaninda yasasa havari olurdu, Asr-i Saadet'te bir sahabe', demesi bosuna degildir. Genç havarilerin, ilk sahabelerin inanmisligiyla inanmistir çünkü çogunluklarin dudak büktügü, asagiladigi, mensuplarini ezmek istedigi bir düsünceye. 3

Üzerine sinen medeniyetçiligi ve eskil dilin büyüsü gibi muhafazakârliklari sorgulayacak kadar bir vakte sahip olamasa da, benzerleri olan Kutub, Malcolm X, Seriati gibi isimlerin hayatlarindaki akisa bakarak kimi çikarimlar yapmak hiç de güç degildir.

Ama o isimlerin bile mücadeleleri ve fikri olusumlari da tamamina ermis degildir ve bu anlamda belki de hiçbir entelektüel macera tam anlamiyla kemaline eremeyecektir.

Babasi gibi büsbütün susturulamayan ama o da benzeri binlerce fikir erbabi gibi Türkiye'nin disinda yasamaya icbar edilen Halil Ibrahim Yenigün'ün deyisiyle o, "yaranma ve yaltaklanmadan, nabza göre serbet verme derdinden pek uzak, dobra bir hakikat yolcusuyken, ruhunun her bir veçhesini duygulari ve duyarliklariyla yoguran; varlik, esya ve âlem karsisindaki durusu yaninda yeryüzü muktedirlerine karsi konumlanisina, yani siyasetine ahlâk katmaya çalisan derin bir mânâ ve gönül insanidir, coskun bir gönül." 4

Sadece Türkiye'nin degil, dünyanin da bir kriz içerisinde oldugu bir zamanda ve adeta karanlikta yolunu aramaktadir.

Tüm dünya açisindan da bir sürpriz olan ve olagan sosyopolitik tezleri altüst eden Iran Islam Devrimi daha yeni olmus; ABD ise bir yandan devrimi kusatma çabasi içerisindeyken, öte yandan yine bununla baglantili olarak, Afganistan'da, Sovyet sistemini çökertmeye ve bunun içinse Islam dünyasinda kendisine isbirlikçiler tedarik etmeye çalismaktadir: Selefiler, krallar, zorbalar, askeri veya Fetullah Gülen gibi "sivil" müttefikler… 

1977 yilinda Pakistan'daki askeri darbenin akabinde, 12 Eylül 1980 tarihinde de Türkiye'de darbe olur. 6 Ekim 1981 tarihinde ise Misir'da Enver Sedat, Islamci gençler tarafindan katledilir.

Bu hengâme içerisinde önlerinde yürüdükleri gençlere bir yol arayisi içerisinde olan Metin Yüksel, devrimci bir egilime sahiptir.

Sedat Yenigün ise, milliyetçi bir egilimden MTTB'ye, oradan ise daha bagimsiz bir çizgiye dogru, kendisinin oldugu kadar Türkiye Islamciliginin ve hatta dünya siyasetinin ufkunu açacak, gençligi fikrî boguntularindan kurtarirken anlam arayislarina da cevap olacak bir Islamligin arayisi içerisindedir.

Dolayisiyla da silah yerine kitaba, kaleme ve düsünceye yöneltmektedir etrafinda bulunan gençleri.

Siddet yerine fikre, tanisma ve müzakereye, insanlar üzerinde bir korku iklimi yaratmak yerine okuma ve yazmaya tesvik etmektedir onlari.

Ögrencileriydi birçogu. Ama daha yakininda, "Islamî Hareket"in (Istanbul Kültür Ocagi) mensuplari da vardi; her birini çocuksu heyecanlarindan koparip aldigi ve daha akli basinda, daha sakin ama daha uzaklara dogru bakmaya, dünyayi farkli bir bakisla okumaya/yorumlamaya tesvik ettigi genç yürekler.

Metin Yüksel ve Sedat Yenigün gibi, Islam'in, dahasi Türkiye'nin gelecegini zorlayan, cari ve mesru addedilenle, yani vasatilikle yetinmeyen, bu gelecekte farkli pencereler veya izlekler açmaya çalisan "romantikler"in, tipki Kutub gibi, Malcolm X gibi, Seriati gibi, bu gelecekten eksiltilmeleri, bu gelecege dair "gerçekçi" hesaplari olan güçlerin marifetinin oldugu bilinmekte.

Onlarin eksiltildigi dünyadaki akisin yönüne bakildiginda, "ütopya"nin yerine ikame edilen gerçekligin zalim yüzüyle karsilasiriz.

Milliyetçilikle iç içe geçmis ve hatta ulusalci bir Islamiligin eklemlendigi muhafazakârlik; bagimsiz, yenilikçi, devrimci, otokrasi karsiti, özgürlükçü, toplumcu egilimlerin üstünü örtecektir.

Daha lise yillarinda MTTB'ye giden Yenigün, oradaki tanikliklari ve okumalari sonucu, kendisi kadar MTTB'yi de milliyetçi/muhafazakâr bir çizgiden bagimsiz, yenilesmeci, özgürlükçü bir çizgiye dogru zorlayinca, 1977 yilinda kendisini bu "kalin" ve cari siyasete eklemlenmis egilimin disinda bulur.

O zaman ise kendi düsüncelerini, anlayisini ve mücadelesini daha bagimsiz bir biçimde ifade edebilecegi yeni bir dergi ve yeni bir hareketin insasina hasreder: Islamî Hareket.

MTTB'nin 1977 seçimlerine gelindiginde, artik sag-milliyetçilikten belirgin bir biçimde ayrismis, entelektüel derinlige ve evrensel bir ufka erismis bir Islâmciligin tasiyiciligini üstlenen arkadas ekibiyle birlikte yönetimi devralmak istedi. Eski nesil yöneticilerin bu tür bir dönüsüme izin vermemesi ve seçimler sonrasi bu gençligi dislamasi üzerine Islâmci gençler ayrilarak kendilerine baska mecralar aradilar. Dergi ve kitabevi gibi yerlerde toplanan Sedat Yenigün'ün akran kesimine mukabil ortaögrenim gençleri, bilhassa Akincilar ve Ilim ve Kültür Ocagi (IKO) altinda teskilâtlandilar. 5

MTTB'den ayrilmasi bir ölçüde bagimsizlasma çabasina dayanirken, daha da önemlisi bu tür kuruluslari gençligi karsit kamplarda ayristirmak ve bu kamplar arasi çatismalari kendi kirli siyasetlerini gerçeklestirmek için araçsallastirmaya çalisan derin güçlerin inisiyatif alanindan hiç degilse elinin ve dilinin ulasabildiklerini kurtarma çabasina da dayanmaktaydi.

Ama ülke siyasetini küresel siyasal oyunun bir parçasi haline getirmeye çalisan bu karanlik/derin güçlerin, karsisinda en çok ürküntüye kapildiklari tavir da iste bu bagimsizlik arayislari, bu bilgelik ve erdemdi.

Nitekim onun ulasabildigi ülkücü gençler arasinda da fevc fevc ayrimciliksiz, kavmî taassubun asildigi bir Islâm anlayisina yönelme söz konusuydu. Islâm kardesligi mesaji Dogu'da Kürtler arasinda da karsilik buluyor, hiçbir subesi olmayan IKO'nun sloganlari Islâmci Kürt gençlerce oralarda duvarlara yaziliyordu,..

Iran devriminin hemen akabinde, Metin Yüksel'in sehadeti (23 Subat, 1979)'yle ortaya çikan gerilimi yumusatmak ve meselenin bir kan davasi haline dönüsmemesi için de, "Yenigün, Ali Bulaç ile birlikte Beyazit Camii'nde ortak açiklama yaparak Islâmcilarin siddete bulasmamasi için ellerinden geleni yapacaklarini söylediler…  Zira Maras hadiselerinden sonra bölgeden dinledigi görgü taniklari da Türkiye'de o yillar Gladio güçlerinin oynadigi etnik, ideolojik ve mezhebî tezgâhlarin mahiyetini kavramasini saglamisti. Artik 1980 yilina, 30 yasina eristiginde 'derin devlet' vakiasina büyük ölçüde vakif olmustu ve Islâmî Hareket dergisinde de yer yer buna isaret etmeye baslamisti… Derin devlet güçleri için bu kadari elbette fazla idi. Sedat Yenigün, sözüyle, kalemiyle mücadele eden, gönlünü bütün genisligiyle açarak insanlari kazanmaya çalisan bir mücahede insaniydi ama bu kadar tehlikeli faaliyetlere girismis olmasina ragmen kendini savunmak için dahi silâh tasimiyordu. Gençlerin siddetten uzak durup net bir muhalif siyasî çizgiyi egitim ve kültür üzerinden sürdürmelerini savunuyordu." 6

Ama tüm bu çabalar, bu teenni, adanmislik, derinlemesine kavrayis ve heyecanla sürüklenmelerden uzak durus, bu tefekkür eden akla oldugu kadar derinlemesine bir imana da yakisan tavir, egemen zorbalarin katil sürüleri ve çetelerinin Malcolm X'in yönelimindeki o derin kavrayisi ve feraseti anlamadigi, anlamak istemedigi ve hatta belki de daha dogru anladiklari ve asil tehlikeli olanin Elijahlar degil de Malcolmler olduguna karar verdikleri gibi, Sedat Yenigün'ün de kotarmaya çalistiklari oyunu bozabilecegini, dolayisiyla da kendileri için giderek önü alinamaz bir tehlikeye dönüseceklerini anlayarak nihai kararlarini verirler: Ölüm.

Metin'i katledenler, 5 Temmuz günü ayni yerde, Fatih semtinde, Sedat'i da katlederler. Dolayisiyla 12 Eylül'ün hemen öncesinde, öne çikan bu gençler ülkenin geleceginden eksiltilirken, bu kararlari verenlerin tasavvurlarindaki vasatlik da belirginlesmeye baslar.

Kendisinin, toplumunun ve dünyanin gidisatini sorgulayan, burada barisçi ve insani çizgiler olusturmaya çalisan Sedat Yenigün gibi yürekli ve verili kaliplara sigmayan insanlarin eksiltildigi bir tablodaki sapmalar, yozlasmalar ve trajedilerin bizi getirdigi yer ise ortada.

Milli Görüs hareketinin ve Kürtlerin, her seye ragmen kapitalizme direnen bu kesimlerin de küresel güçlere uyumlulastirildigi bu süreç, maalesef ayni zamanda neredeyse kimsenin Islam adina bir söz söyleyemez hale gelmesine dogru da evril(til)mekte.

Oysaki Metin'in ve Sedat'in mücadelesini verdikleri Islam, Kemalizm'e oldugu kadar kapitalizme de mesafeli, gelenekle oldugu kadar Bati ile de bir hesaplasma tavri içerisinde kendi modernlesme çizgisini aramaktaydi.

Dolayisiyla da bu arayis, düz anlamda ne bir gelenek ne de Bati düsmanligi anlamina gelmekteydi.

Bu çizginin asmaya çalistigi laikçilik ise, belli bir toplumsal seçkincilige dayali, halkin büyük bir bölümünü siyasetten oldugu kadar kültürel ve iktisadi faaliyetlerden de uzak tutan, Batililasmayi da bu minval içerisinde topluma dayatan bir zorbaliga dayanmaktaydi.

Ulusalci bu cumhuriyetçilik, söylemsel güzellemeler bir yana, özünde demokratik bir çogulculuga da karsiydi ve dolayisiyla da Osmanli'nin imparatorluk mantigindan gelen kisitli çogulculugu bile bu cumhuriyetçilige karsit bir egilim olarak görmekteydi.

 

Haftaya devam edelim insallah…

1. Halil Ibrahim Yenigün, "Sedat Roman Yazamazdi" yahut Yenigün'ün Siyaseti, (II). Alintilandigi yer: Yeni Pencere sitesi.

2. Halil Ibrahim Yenigün, "Sedat Yenigün'ün Siyaseti (I)",  Alintilandigi yer: Adalete Davet sitesi.

3. Yenigün, anilan yazi.

4. Yenigün, anilan yazi.

5. Halil Ibrahim Yenigün. "Sedat Yenigün ve eylem ahlâki."  Alintilandigi yer: Dünya Bizim sitesi.

6. Yenigün, anilan yazi.

Not: Bu yazi 14.07.2022 tarihinde indyturk.com sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz.

https://www.indyturk.com/node/531286/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/sedat-yenig%C3%BCn-%C3%BCzerine

Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!