Islam ve çagdaslik gerilimi

Modernlik ve çagdasligin salt bir Batililasma mevzusu olup olmadigi öteden beri tartisilmakta.
Islam ve çagdaslik gerilimi
Ümit AKTAS
Ümit AKTAS
Eklenme Tarihi : 24.04.2023
Okunma Sayısı : 997

Islam ve çagdaslik gerilimi

Ümit Aktas Independent Türkçe için yazdi

Modernlik ve çagdasligin salt bir Batililasma mevzusu olup olmadigi öteden beri tartisilmakta.

Özünde ise bu, çaginin ve insanliginin olumluluklarini haizlikte, düsünsel ve edimsel dir(i)ligini sürdürebilmekte, vaktinin çocugu (ibnül vakt) olmaktadir.

Mesela Hz. Isa'nin kendisini takip etmek isteyen bir gencin, babasinin defin merasimine katilmasi için mazeret beyanina karsi, birak ölüler ölülerini gömsünler deyisindeki gibi, hayatin yeniligine, anlam dünyasina, dirilige çagrilma ve bu çagriya icabettedir.

Vakit dardir ve o bizim de geçisimizi mümkün kilacak dar kapi ise ilanihaye açik tutulacak degildir. Mazeretlerin ve biçimsel engellerin, özdeki dogrulugun önüne geçmesine izin verilmemeli, vaktin vacibinin geregi yapilmalidir.

Egri ile dogru ayrimsanmali, salt biçimsellige, taklide düsülmemeli ama hakikati arayista daha fazlasi da zorlanilmalidir. 

Insani cennetin biçimselliginden çikararak sürekli karar alma halleriyle yükümlü kilan da meselenin iste bu yönü, hakikatin neligine karar vermedeki sorunlar ve zorluklardir.

Akli bulandiran, kendi sinirliliklari kadar, gündelik hayatin veya metafizik sanilarin etkileridir.

Âdem'le baslayan beseriyetin insanlasmasi macerasi kendi nefsimizde de idrak edilmeli ve sürdürülebilmeli.

Düse kalka, ögrenerek ya da aldanarak ama hiçbir zaman umudunu ve direncini yitirmeksizin devam eden bir yolculuktur bu.

Tabi buna dair zihinsel ve edimsel karmasa ihtilaflara da yol açacaktir. Bakara Suresi 213. ayet'teki, "insanlar tek bir ümmetti, sonra ihtilafa düstüler…" ifadesi ise ihtilafi dogrudan olumsuz bir mesele olarak zikretmez.

Ihtilaf ve çatisma toplumlarin yenilenmesi için bir zahmet oldugu kadar rahmettir de ama kivami iyi ayarlanmadiginda, ölçüler tutturulmadiginda zulmete de dönüsebilir. 

Ihtilaflar çogu kez bir sorunla yüze çikar ve bu da bizi kitaba ve hikmete çagirir.

Dünyanin ve hayatin sahici bir biçimde anlasilmasi temelde bir sorunsal etrafindaki tartismalar, yüzlesmeler ve hatta çatismalarla baslar.

O nedenle Islam tarihindeki ilk ihtilaflar, hüküm ancak Allah'indir ayeti kadar, büyük günah veya kader gibi meseleler de ancak üzerinde tartisilmaya, kavga edilmeye, bu terimler sorunsallasmaya basladiginda yeniden ve bir kez daha ama bu kez salt kitabi ibarelerin biçimselligiyle degil de hayatin içerisindeki yeni bir durumun, sorunun anlasilmaya baslanmasiyla anlasilir; anlasilmaktan da öte karsilasilan sorun üzerinde düsünülerek anlam güncellestirilir ve hayat yeniden yorumlanir.

Bu ise artik tarihsel bir mevzunun anlasilmasindan ibaret olmayan, tartisanlarin kendi imtihanlari çerçevesindeki sahihlestirilmis ve fiililestirilmis bir anlama halidir.

Bu durum belki yeni bir anlama, tevil veya tefsir, belki de bir yanlis anlamadir ama sonuçta anlamanin yüzeyselliginden kopulmus, güncelin insasi baslamistir. 


Anlasmazliga düsmek ve tartismaya baslamak, meseleyi güncellemek, çagdaslastirmak, yasadigimiz kosullarda yeniden anlamak, anlama kavusturmak demektir.

Ihtilaf ise mevzunun ilerletilmesi için sadece biçimsel bir itki saglar, onu derinlestirmek bizim cehdimizle ve ferasetimizle ilgilidir.

Zira çagdaslik veya insanlasma ithal edilemez. Kavga veya tartisma bitirildiginde, sorun çözüldügünde ise anlama faaliyeti de biter, ezberleme ve taklit dönemi baslar. 

Haci Bayram Veli de bu durumu bir dörtlügünde dile getirir:

Ben bir ulu sara vardim
Ol sari yapilir buldum
Ben dahi anda yapildim
Tasla toprak arasinda.


Tabi buradaki tasla topragi kelimeler ve kavramlar olarak anlamak da mümkün.

Bu ise insanin kendisini bir hakikat olayi içerisinde yeni bir halk-olus'un, bir yenilenme hali içerisinde bulusunun hikâyesidir.

Her halk-olus ise bizi çaga, hayatin diriligine ve ahlakin yeniligine çagirir ve dahil eder.

O hercümerç içerisinde yeniden biçimlenir ve adeta yeniden diriliriz (ahlakimizi yenileriz).

Tipki Kierkegaard'in Tevrat, Isaya 16'ya atfen zikrettigi gibi, "çabalamayan ancak yel dogurur, çabalayan ise babasini bile dogurur". 1


Sorun ise yeni bir anlama faaliyetinin Yunandan, Batidan veya baska bir yerden gelmesi degildir; gelmesidir. Bu bir kiskirtmadir çünkü.

Veya bir meydan okuma. Önemli olansa meydan okuma degil, hayatiyete isaret eden o, Toynbee'nin deyisiyle ortaya konulan tepkidir.

Tepki bir hayatiyet belirtisidir çünkü. Ihtilafin olumlulugudur. Taslasmis zihinleri çatlatmak için ortaya atilan o gelecege dair seslenislerdir.

Kavga etmeksizin ve yeri geldiginde ayrismaksizin çaga tutunmak, beserilikten veya kölelikten insanilige yönelmek ise mümkün degil.

Insanlasmamiz Aliya'nin deyisiyle göksel bir "prolog"la baslamis olabilir.

Ama bunun yere indirilmesi ve bir hayata kavusturulmasi gerekir; ancak o zaman ki bir anlam dünyasi da olusmaya baslayacaktir. 


Sahici bir müzakere ve istisare ise zihinsel bir konfor veya siyasal bir disiplin içerisinde degil, insan haysiyetinin gözetildigi çatismali süreçler içerisinde gerçekles(tiril)ebilir.

Kuran'daki ifadesiyle bu bir çoban-sürü iliskisi içerisinde olanlarca degil, arayislarini ve edimlerini birlikte sürdürmeye çalisanlar yani istisare iliskisi içerisinde olanlarca gerçekles(tiril)ebilir.

Ancak her ne kadar Bati'daki ölçeklerdeki kadar zalimane olmasa da Islam tarihinde de cari bir antisemitik bakis, buna dair ayetlerin (sözgelimi Bakara 104, Nisa 46 ) özündeki daha kapsamli ve olumlu bakisin görülmesini önlemekte.

Buradaki çagri bambaskadir çünkü. Peygamberle sürdürülecek istisareye dahasi her türlü yönetsel iliskiye dair ilkesel bir tutuma çagrilmaktadir müminler.

Bir sürü (raina, raiyet, çoban-sürü) mantigindan ve ahlakindan kurtularak sorunlarin birlikte düsünülmesi ve çözümlenmesine (unzurna, nazariye, akletme), kisacasi insanilesmeye dair bir çagridir bu.

Güdülme (raina/pastorallik) mantigi yerine birlikte düsünmeye (unzurna) ve birlikte eylemeye (istisare) dayanan bir insanilesmeye, düsünsellesmeye dogru evrilis, bir Islamlasma kadar çagdaslasma, çaginin çocugu olma anlamina da gelmektedir.

Tabi bu sadece bir baslangiç noktasidir; gerisi ise çabalarimiza kalmistir. 

Ne var ki ne günümüz Türkiye siyaseti ne de fikir dünyasi tam olarak buna uygun bir dogrulmayi saglayabilmekte.

Ne sûra ne de demokrasi tam olarak anlasilabilmekte; toplum muhteris siyasilerin iktidar oyunlarina araçsallastirilirken o kritik esik de bir türlü asilamamakta.

Ki sûra salt bir danismanlik olmadigi gibi, demokrasi de biçimsel bir sandik oyunundan, salt seçimden, sayisalliktan, farkliliklarin esitler halinde siyasal etkinlige katildigi bir siyasallasma faaliyetinden ibaret degildir.

Toplumun tabandan itibaren etkinlestirildigi ve toplumsal/siyasal faaliyetlere katildigi bir etkinlesme, sorumlu ve yükümlü kilindigi bir bilinç ve edimsellik halidir. 

Medine Sözlesmesi baglamindaki bir hâkimlik/hakemlik, devlet/aile, hilafet/imamet ayrismalari da bu sorunun ortaya çikardigi tartisma, anlasmazlik ve orta yolu bulma sorunlaridir.

Bu ayrimlarin dikkatlerden kaçirilmasi ise sûra ikliminden, ümmetin çogulcu bir topluluk anlamina geldigi Medine Sözlesmesi'nin duyarliligindan, hak ve adaletten uzaklasilarak, Müslüman ulus anlamina gelen bir tekillesmeye, tekilci bir iktidara, tahakküme ve güç metafizigine dogru gidisin de habercisidir.  

 

1. Soren Kierkegaard, Korku ve Titreme, Ara Y. s. 23 (kismi degisikliklerle). 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasini yansitmayabilir. 

Makalenin orjinali için bakiniz: https://www.indyturk.com/node/625961

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
1 İsyan Bile Değil2 Küresel Savaş ve Stratejik Akıl3 Meal/Çeviri Çabaları ve Anlamanın Askıya Alınması4 İLK MÜSLÜMANLAR5 İSLAMCILIK ÜZERİNE6 Barış ve Şükran7 Düşündürücü Bir Veda8 Hakikat Nerede9 Savaş Siyasete Dahil(mi)dir10 Demokratik Konfederalizmden Demokratik Siyasete11 Öcalan’ın Çağrısı12 SÖZÜ SAVAŞA BENZER13 GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK14 Egemen bakışın açmazı15 Ezilenlerin çelişkisi16 Sömürgecilik17 Eleştirel özgürlük ve ahlak18 Gösteri Toplumu19 Göçmenler, köylüler ve madenler20 Trajik bir mesele olarak Filistin ve soytarılar21 Taha Abdurrahman22 Sörfçü ve göçebe23 Dayanışma ve kapitalistleşme24 Doğru soruları soramamak25 Göçmenler, kitleler ve linç kültürü26 Filistin direnişi ve sivil itaatsizlik27 Siyasal ahlak28 Fırtına öncesi sessizlik29 Her Dem Yeni Doğarız30 Nükleer silahlanma ve güç zehirlenmesi31 Adalet ve Hakkaniyete Dair32 Yollar ve tarihsicilik33 İhtişam ve sefalet34 İbrahim ve Odysseus35 Yoksullaşma tepkisi, Gazze öfkesi36 VİCDAN MAHKEMESİ37 Yaşama Sevinci38 Heterotopik bir mücadele alanı olarak başörtüsü39 Adaletin dağıtımı, dağıtımın adaleti40 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (2)41 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (1)42 Dilde yurtlanmak (1)43 Fair Play44 Neden45 Siyasal ihtiras46 FİLİSTİN VE HAC47 Sömürgecilik ve maduniyet48 Osmanlı ve cumhuriyet49 KURU OTLAR VE TAŞRA50 Sınırlarda dolaşmak51 İSRAİL52 Gazze'de dile gelen53 Filistin direnişi ve Hamas54 Yeni sömürgecilik55 Savaş ve barış56 Aykırı bir muhafazakâr: Heidegger57 Gandi ve şiddet dışı direniş58 Politikacı, göçmen ve şair59 Nietzsche, Tolstoy ve iyilik60 Trajedinin felsefesi: Dostoyevski ve Nietzsche61 Dini Anarşizim62 Jean Paul Sartre ve özgürlük63 Madunun dili, öfkesidir64 Göçebe tutum65 İttihatçılık ve demokrasi66 Boyun eğmeyen hayalperest: Franz Kafka67 Yollara çıkma vakti68 Müslümanlar, ahlak ve Avrupa69 Islam ve çagdaslik gerilimi70 Islamciligin sagcilasmasi ve ayrilan yollar71 ORUÇLA GELEN72 Pastorallik Fikri ve Raiyetten Insaniyete Dogru Siyaset73 Sessizlik ve Bagis74 Muvahhidden evrensele: Atasoy Müftüoglu (1)75 Paylasma ve Körlük76 Sedat Yenigün Üzerine77 Bayram78 Sorunsallikta Yasamak79 Cahillik80 Bulgur ve Adalet81 Din, Politika ve Felsefe82 20. Yüzyilin Paradigmasi ve Aliya83 Kamusallasma Sikintisi
YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!