GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK

Filistin halkı yüz yıldır bağımsızlığı hayal ederken, bunun için çeşitli stratejiler kullanarak savaşmayı sürdürüyor. Yeryüzünde bağımsızlığı onun kadar hak eden başka bir toplum olmasa da, kendi topraklarındaki yaşama hakkının bir türlü güvencelenemediği bir biçimde, adeta hep bir bıçak sırtında sürdürülen bir mücadele bu. Üstelik giderek daha da yalnızlaştıkları halde dirençlerini ve umutlarını koruyor ve her şeye rağmen asla pes etmiyorlar.
GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK
Ümit AKTAS
Ümit AKTAS
Eklenme Tarihi : 28.01.2025
Okunma Sayısı : 378

GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK

Filistin halkı yüz yıldır bağımsızlığı hayal ederken, bunun için çeşitli stratejiler kullanarak savaşmayı sürdürüyor. Yeryüzünde bağımsızlığı onun kadar hak eden başka bir toplum olmasa da, kendi topraklarındaki yaşama hakkının bir türlü güvencelenemediği bir biçimde, adeta hep bir bıçak sırtında sürdürülen bir mücadele bu. Üstelik giderek daha da yalnızlaştıkları halde dirençlerini ve umutlarını koruyor ve her şeye rağmen asla pes etmiyorlar. 

Bir savaş sürecinin daha sonunda, oldukça önemli kayıplar verilse de bu savaşın gerçek galibi onlar ve bu açıdan takdire şayan bir direniş örneği verdiler. Dost bildikleri ülkeler onları giderek daha da yalnız bıraksalar da yeryüzünün muhtelif ülkelerindeki duyarlı insanlar desteklerini esirgemediler. Üniversitelerde, meydanlarda, limanlarda, meclislerde ve cephelerde onların yanında oldular. Cezayir, Bolivya, Kolombiya, Venezuela, Güney Afrika, İspanya, Malezya gibi ülkeler İsrail’le ilişkilerini kestiler. Buna mukabil İslam İşbirliği Teşkilatı bir yaptırım kararı bile çıkaramadı.

İsrail’de bile birçok insan savaşı protesto ederken, İspanya’da liman işçileri İsrail’e gönderilen silahları gemilere yüklemezken, Vatikan bu soykırım karşısında sesini yükseltirken, maalesef birçok Müslüman ülke sessiz kaldı ve hatta bazıları açıkça İsrail’e destek verdi.

Husiler, İsrail’in birincil ihtiyacı olan petrolün Kızıldeniz üzerinden sevkiyatını önlerken, Azerbaycan bu ihtiyacı Türkiye üzerinden karşılamayı sürdürdü ve Türkiye de, onca protestoya karşı bu sevkiyatın naklinde aracılıktan vazgeçmedi. Bununla da kalmadı, İsrail’in sair birçok ihtiyacını da çeşitli kamuflajlarla tedarik etmeyi sürdürdü. 

Beklenmedik bir biçimde bu savaş, İran ve Rusya’nın kendi ülkelerini koruma endişesiyle Suriye’den çekilmesiyle, sadece Gazze halkının değil, Suriye halkının da zaferiyle sonuçlandı. Bölgedeki diktatörlüklerden birisinin daha yıkıldığı bu beklenmedik sonuç, Kürt halkı açısından da barışa ve özgürlüğe doğru giden bir süreci başlattı. Umulur ki bu gelişmeler bir kazaya uğramaksızın devam eder ve bölgedeki diktatörlüklerin sonunu getirecek olan bir süreci tetikler.

Böylece hayat, sürprizlere açıklığını bir kez daha ortaya koyarken, bu bağlamda tâbi tutulduğumuz imtihanlar sebebiyle kimi yüzler ağarırken kimileri de kararmaya devam ediyor. Kimisi de belli bir utanmazlık içerisinde, yaşanılan durum her ne olursa olsun, Ali’nin ibadetinden eksilmezken Muaviye’nin sofrasını da kaçırmıyor; bir halk deyimiyle, çobanla ağlayıp kurtla tıkınıyor. 

Bu ikiyüzlülüğe en son Galata mitinginde de şahit olundu. İktidar yanlısı SDK’lar (sivil devlet kurumları) Gazze için miting yaparken, aynı gün bir avuç protestocu Bakü-Ceyhan hattından İsrail’e can suyu olan petrolün yüklemesinin yapıldığı limanda protesto eylemi yapıyordu. Binlerce kişinin katıldığı Galata mitingini yapanlar ise tüm bu olup bitenden habersizmişçesine sadece bir tuluat ortaya koyarken, İspanya ve hatta Yunanistan’daki liman işçileri, kendi ülkelerindeki yüklemelere izin vermemiş, yani mış gibi yapmamışlardı. Birçok ülke bu süreçte İsrail’le ilişkisini bile keserken, Türkiye’deki ikiyüzlülük, muhafazakâr bir riyakârlıkla tavrını sürdürmekte bir beis görmedi. 

Ve aynı riyakârlık, Suriye’de olduğu gibi Gazze’de de zafer payını almak için itiş kakışla en öne geçmeyi de becerdi. Oysa Suriye’nin yıkımında en az İran ve Esed kadar olup bitenden sorumluydu. Gazze savaşında ise İsrail’i ayakta tutan iki kaynaktan birisi ABD silahları iken, ikincisi ise Bakü-Ceyhan hattından kesintisiz bir biçimde tedariki sürdürülen petroldü.

Sonuçta ise Gazze halkının, yenilmese de ciddi bir yıkım yaşadığı ortada. Gazze halkının direnişini sürdürebilmesinde İran, Hizbullah ve Husilerin destekleri görmezlikten gelinemez. İsrail ise onca gücüne ve desteğe karşı zafer kazanamadığı gibi psikolojik bir yılgınlık içerisinde. Ona rağmen son bir hamleyle Suriye’deki işgalini daha da genişletti ve Suriye ise bu konuda sessiz kaldı. Kaldı çünkü onun zaferi ABD, İsrail ve Türkiye cephesine kayıtlı. 

Bu kayıtlılık nasıl aşılacak, aşılabilecek mi, bunu süreç içerisinde görebileceğiz. Daha şimdiden borçlanılmışlıkla malül bu zafer, maalesef ki Gazze halkının alnında parıldayan o boyun eğmezlik vasfından yoksun ve şaibeli. Dolayısıyla da Suriye halkı bağımsız olsa da henüz özgür değilken, Gazze halkı ise tam olarak bağımsız olamasa da özgür bir halk. 

Yazının orjinali için bakınız:https://www.haberdurus.com/kose-yazilari/gazze_ve_suriye_bagimsizlik_ve_ozgurluk-4653.html

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
1 Türkiye ve İsrail2 Gazze ve Dost Bildiklerin Sessizliği3 NEOFAŞİZM4 Başka Türlü Yapmak5 Yozlaşma ve Çöküş6 Silahları Yakmak7 İsyan Bile Değil8 Küresel Savaş ve Stratejik Akıl9 Meal/Çeviri Çabaları ve Anlamanın Askıya Alınması10 İLK MÜSLÜMANLAR11 İSLAMCILIK ÜZERİNE12 Barış ve Şükran13 Düşündürücü Bir Veda14 Hakikat Nerede15 Savaş Siyasete Dahil(mi)dir16 Demokratik Konfederalizmden Demokratik Siyasete17 Öcalan’ın Çağrısı18 SÖZÜ SAVAŞA BENZER19 GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK20 Egemen bakışın açmazı21 Ezilenlerin çelişkisi22 Sömürgecilik23 Eleştirel özgürlük ve ahlak24 Gösteri Toplumu25 Göçmenler, köylüler ve madenler26 Trajik bir mesele olarak Filistin ve soytarılar27 Taha Abdurrahman28 Sörfçü ve göçebe29 Dayanışma ve kapitalistleşme30 Doğru soruları soramamak31 Göçmenler, kitleler ve linç kültürü32 Filistin direnişi ve sivil itaatsizlik33 Siyasal ahlak34 Fırtına öncesi sessizlik35 Her Dem Yeni Doğarız36 Nükleer silahlanma ve güç zehirlenmesi37 Adalet ve Hakkaniyete Dair38 Yollar ve tarihsicilik39 İhtişam ve sefalet40 İbrahim ve Odysseus41 Yoksullaşma tepkisi, Gazze öfkesi42 VİCDAN MAHKEMESİ43 Yaşama Sevinci44 Heterotopik bir mücadele alanı olarak başörtüsü45 Adaletin dağıtımı, dağıtımın adaleti46 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (2)47 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (1)48 Dilde yurtlanmak (1)49 Fair Play50 Neden51 Siyasal ihtiras52 FİLİSTİN VE HAC53 Sömürgecilik ve maduniyet54 Osmanlı ve cumhuriyet55 KURU OTLAR VE TAŞRA56 Sınırlarda dolaşmak57 İSRAİL58 Gazze'de dile gelen59 Filistin direnişi ve Hamas60 Yeni sömürgecilik61 Savaş ve barış62 Aykırı bir muhafazakâr: Heidegger63 Gandi ve şiddet dışı direniş64 Politikacı, göçmen ve şair65 Nietzsche, Tolstoy ve iyilik66 Trajedinin felsefesi: Dostoyevski ve Nietzsche67 Dini Anarşizim68 Jean Paul Sartre ve özgürlük69 Madunun dili, öfkesidir70 Göçebe tutum71 İttihatçılık ve demokrasi72 Boyun eğmeyen hayalperest: Franz Kafka73 Yollara çıkma vakti74 Müslümanlar, ahlak ve Avrupa75 Islam ve çagdaslik gerilimi76 Islamciligin sagcilasmasi ve ayrilan yollar77 ORUÇLA GELEN78 Pastorallik Fikri ve Raiyetten Insaniyete Dogru Siyaset79 Sessizlik ve Bagis80 Muvahhidden evrensele: Atasoy Müftüoglu (1)81 Paylasma ve Körlük82 Sedat Yenigün Üzerine83 Bayram84 Sorunsallikta Yasamak85 Cahillik86 Bulgur ve Adalet87 Din, Politika ve Felsefe88 20. Yüzyilin Paradigmasi ve Aliya89 Kamusallasma Sikintisi
YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!