Bayram

Insanlik ciddi bir kriz içerisinde. Ilk bakista gözümüze çarpan iktisadi krizden ve pandemik travmadan daha derin ve özünde ahlaki bir kriz...
Bayram
Ümit AKTAS
Ümit AKTAS
Eklenme Tarihi : 9.07.2022
Okunma Sayısı : 986

Insanlik ciddi bir kriz içerisinde. Ilk bakista gözümüze çarpan iktisadi krizden ve pandemik travmadan daha derin ve özünde ahlaki bir kriz.

Bir yandan modernlesmenin parçaladigi, öte yandan ise ulusal sinirlar içerisinde baski altina alinan insanlar, verili tüm degerleri sorgulamaya basladiklari gibi, hayatlarina bir anlam katan dinî degerleri de sorgulamaktalar.

Çesitli nedenlerle bir pranga gibi ayaklarina baglanmis olan ulusal aidiyetleri asma ve özellikle de Batili ülkelere iltica çabalari ise, nispeten yasanabilir gibi gözüken bu ülkelerin sinirlarini kapatmasi ya da mültecileri dislamasiyla, büsbütün çaresizlesmeleriyle sonuçlanmakta.

Türkiye de, çesitli nedenlerle terk edilmek istenen ülkelerden birisi. Etnik, dinî, siyasi sorunlar bir yana, issizlik, çalisma sartlari, sehirlerde yasamanin bir azaba dönüstügü asiri ve denetimsiz büyümeye giderek gida ve çevre krizi de eklenmekte.

Özellikle de nitelikli insanlarin terk ettigi Türkiye, buna karsi çok daha fazla sayidaki mülteci tarafindan gerek geçis için, gerekse de ucuz isçi olarak kabullenildikleri yerleske olmak itibariyla tercih edilmekte. 

Hâl böyle iken, belli kesimler sanki hep ayni sartlarda yasamaktalarmis gibi, bir vurdumduymazlik hâli içerisinde bildikleri o mutena hayatlarini sürdürmeye devam etmekteler.

Sözgelimi milletvekilleri, temmuz ayi maas artislariyla, artik 40 bin yerine 56 bin lira maas alacaklar.

Cumhurbaskani Erdogan, gelen tepkiler üzerine kendi maas artisindan vazgeçse de, onun bu jestine, milletvekilleri katilmadilar.

Üstelik birçok milletvekili, anayasal esitlige aykiri bir biçimde, cari maaslari yaninda emekli maaslarini da almaktalar.

Zira sistem, biçimsel rutinini sürdürebilmek için vekilleri çesitli imtiyazlarla donatarak ve gönendirerek, kendisine baglamakta.

Onlar da giderek halkin degil sistemin vekillerine dönüsmekteler. Bu ise zaten etkisiz olan demokrasiyi daha da bir egemenler oyununa dönüstürmekte.

Olur olmaz meselelerde iktidara satasan muhalefet milletvekillerinin bu konuyu suskunlukla geçistirmeleri ise bir baska garabet.

Yoksa onlar da iktidar vekilleri gibi giderek içerisine gömüldügümüz krizin ciddiyetinin farkinda degiller mi?

Oysa Batili ülkelerde milletvekili ücretleri çalisanlarinkiyle neredeyse esit ve hatta bazi yerlerde daha da düsük.

Beri yandan asgari ücretin milletvekili ücretlerinin onda bir olmasi gibi akildisi bir esitsizlik de söz konusu degil.

 

Ne var ki sadece bununla kalmiyor, "sinifsiz imtiyazsiz" ülkemizin mümtaz vekilleri. Iktidar vekilleri(nin bir kismi) memleket ahalisi ekmek bulma derdindeyken, bu konular üzerinde mesai yapmak yerine, kendilerine açik hac kontenjanlarindan yararlanmak için meclisin de bir hafta erken tatiline de yol açacak bir biçimde Suudi Arabistan'in yolunu tutuyorlar.

Bu sorumsuzca girisimlerinden nasil bir fayda ummaktalar, Allah'in nasil bir lütfuna mazhar kilinacaklarini umuyorlar, bilinmez.

Oysa bu biçimsel dindarlik, günümüz sartlari içerisinde dinin özüne aykiri bir duyarsizlik kadar, toplumsal kosullara aldirissizligi da ele vermekte.

Bu ise dinin de ötesinde, demokrasinin ruhuna da aykiri bir kendini bilmezlik degil mi?

Oturup da ülkenin geldigi nokta ve bu gidisatin nasil önlenebilecegi üzerine mesai yapmak yerine, kimi hacca, kimi de tatil beldelerine giden vekiller sorumluluklarinin farkindalar mi acaba?

Yoksa artlarinda güllük gülistanlik bir ülke biraktiklarini mi düsünmekteler?

Yahut düsünecek çok daha önemli meseleleri mi var; bunun için mi gözlerden irak bir melce arayislari?

Yahut burada yapamadiklarini hac yoluyla bagislatabileceklerini mi düsünmekteler?..

Sadece vekiller degil tabi, halkin kendisinde de bu olagandisiligin üstesinden gelmeye dair bir emare gözükmemekte.

Sanki bir yil içinde fiyatlar birkaç kat artmamis ve dolayisiyla da halkin genis bir kesimi yoksullasmamis gibi olagan yasama biçimleri süregitmekte.

En azindan kurban (Allah'a yakinlasma) üzerinde, bu krizle birlikte bu yakinlasmanin nasil farkli bir anlama kavusturulabilecegine dair bir tefekkür gerekmez mi?

Yeryüzünde "halife" kilinmak, kendinden, toplumdan ve yeryüzünden sorumlu olmak, temelde bu anlama gelmekte degil mi?

Zira kurbanin Hz. Ibrahim'e dek varan kökensel anlami, insan kurbaninin, özellikle de çocuk (ilk çocuk) kurbaninin tanriyi hosnut kilacagi veya belalari def edecegi zannina dair toplumsal gelenegin, insan yerine hayvanin ikame edilmesiyle ortadan kaldirilmasini amaçlar.

Ancak Tanri'ya adanan bu kurbanin eti yakilmakta ve insanlarin faydasina sunulmamaktaydi. Iste bu gelenek de Islam ile birlikte ortadan kaldirilarak, kurbanlar yoksullarin ihtiyaçlarina hasredilmistir.

Günümüz için, nüfusun ve açligin ciddi bir sorun haline geldigi ve genel anlamda (küresel) bir gida ve beslenme krizine girildigi bu süreçte kurbanin, yani Allah'a yakinlasmanin ve yoksullugu önlemenin üzerinde yeniden düsünmek ve bununla ibadetler arasinda yeni destekleyici baglar kurmanin kaçinilmazligi da ortada.

Zira Hz. Ibrahim dönemi oldugu kadar, Hz. Muhammed'in dönemi de insanlik açisindan ciddi kriz dönemleriydi ve bu krizler her iki peygamber öncülügüyle insanlik için yeni yollar (sira'lar) açilarak atlatilabilmistir.

Simdilerde ise bu konuda tefekkür ve cehd yükümlülügü, günümüz insanliginin omuzlarindadir.

Tüm insanligin kurtulusunu müdrik olmayan ve bunu amaçlamayan çabalarin daha bastan akim kalacaginin bilinciyle, insanligi selamete kavusturacak yollar için Allah'a (Hakikate, Iyilige ve Dogruluga) yakinlasma çaba ve sorumlulugunu idrak eden müminlerin ve bu baglamda tüm insanligin bayramlarini tebrik ediyorum.

Not: Bu yazi 08.07.2022 tarihinde indyturk.com sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz.

https://www.indyturk.com/node/528921/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/bayram

Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

Fotograf: AA

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
1 Yozlaşma ve Çöküş2 Silahları Yakmak3 İsyan Bile Değil4 Küresel Savaş ve Stratejik Akıl5 Meal/Çeviri Çabaları ve Anlamanın Askıya Alınması6 İLK MÜSLÜMANLAR7 İSLAMCILIK ÜZERİNE8 Barış ve Şükran9 Düşündürücü Bir Veda10 Hakikat Nerede11 Savaş Siyasete Dahil(mi)dir12 Demokratik Konfederalizmden Demokratik Siyasete13 Öcalan’ın Çağrısı14 SÖZÜ SAVAŞA BENZER15 GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK16 Egemen bakışın açmazı17 Ezilenlerin çelişkisi18 Sömürgecilik19 Eleştirel özgürlük ve ahlak20 Gösteri Toplumu21 Göçmenler, köylüler ve madenler22 Trajik bir mesele olarak Filistin ve soytarılar23 Taha Abdurrahman24 Sörfçü ve göçebe25 Dayanışma ve kapitalistleşme26 Doğru soruları soramamak27 Göçmenler, kitleler ve linç kültürü28 Filistin direnişi ve sivil itaatsizlik29 Siyasal ahlak30 Fırtına öncesi sessizlik31 Her Dem Yeni Doğarız32 Nükleer silahlanma ve güç zehirlenmesi33 Adalet ve Hakkaniyete Dair34 Yollar ve tarihsicilik35 İhtişam ve sefalet36 İbrahim ve Odysseus37 Yoksullaşma tepkisi, Gazze öfkesi38 VİCDAN MAHKEMESİ39 Yaşama Sevinci40 Heterotopik bir mücadele alanı olarak başörtüsü41 Adaletin dağıtımı, dağıtımın adaleti42 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (2)43 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (1)44 Dilde yurtlanmak (1)45 Fair Play46 Neden47 Siyasal ihtiras48 FİLİSTİN VE HAC49 Sömürgecilik ve maduniyet50 Osmanlı ve cumhuriyet51 KURU OTLAR VE TAŞRA52 Sınırlarda dolaşmak53 İSRAİL54 Gazze'de dile gelen55 Filistin direnişi ve Hamas56 Yeni sömürgecilik57 Savaş ve barış58 Aykırı bir muhafazakâr: Heidegger59 Gandi ve şiddet dışı direniş60 Politikacı, göçmen ve şair61 Nietzsche, Tolstoy ve iyilik62 Trajedinin felsefesi: Dostoyevski ve Nietzsche63 Dini Anarşizim64 Jean Paul Sartre ve özgürlük65 Madunun dili, öfkesidir66 Göçebe tutum67 İttihatçılık ve demokrasi68 Boyun eğmeyen hayalperest: Franz Kafka69 Yollara çıkma vakti70 Müslümanlar, ahlak ve Avrupa71 Islam ve çagdaslik gerilimi72 Islamciligin sagcilasmasi ve ayrilan yollar73 ORUÇLA GELEN74 Pastorallik Fikri ve Raiyetten Insaniyete Dogru Siyaset75 Sessizlik ve Bagis76 Muvahhidden evrensele: Atasoy Müftüoglu (1)77 Paylasma ve Körlük78 Sedat Yenigün Üzerine79 Bayram80 Sorunsallikta Yasamak81 Cahillik82 Bulgur ve Adalet83 Din, Politika ve Felsefe84 20. Yüzyilin Paradigmasi ve Aliya85 Kamusallasma Sikintisi
YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!