Bayram

Insanlik ciddi bir kriz içerisinde. Ilk bakista gözümüze çarpan iktisadi krizden ve pandemik travmadan daha derin ve özünde ahlaki bir kriz...
Bayram
Ümit AKTAS
Ümit AKTAS
Eklenme Tarihi : 9.07.2022
Okunma Sayısı : 1129

Insanlik ciddi bir kriz içerisinde. Ilk bakista gözümüze çarpan iktisadi krizden ve pandemik travmadan daha derin ve özünde ahlaki bir kriz.

Bir yandan modernlesmenin parçaladigi, öte yandan ise ulusal sinirlar içerisinde baski altina alinan insanlar, verili tüm degerleri sorgulamaya basladiklari gibi, hayatlarina bir anlam katan dinî degerleri de sorgulamaktalar.

Çesitli nedenlerle bir pranga gibi ayaklarina baglanmis olan ulusal aidiyetleri asma ve özellikle de Batili ülkelere iltica çabalari ise, nispeten yasanabilir gibi gözüken bu ülkelerin sinirlarini kapatmasi ya da mültecileri dislamasiyla, büsbütün çaresizlesmeleriyle sonuçlanmakta.

Türkiye de, çesitli nedenlerle terk edilmek istenen ülkelerden birisi. Etnik, dinî, siyasi sorunlar bir yana, issizlik, çalisma sartlari, sehirlerde yasamanin bir azaba dönüstügü asiri ve denetimsiz büyümeye giderek gida ve çevre krizi de eklenmekte.

Özellikle de nitelikli insanlarin terk ettigi Türkiye, buna karsi çok daha fazla sayidaki mülteci tarafindan gerek geçis için, gerekse de ucuz isçi olarak kabullenildikleri yerleske olmak itibariyla tercih edilmekte. 

Hâl böyle iken, belli kesimler sanki hep ayni sartlarda yasamaktalarmis gibi, bir vurdumduymazlik hâli içerisinde bildikleri o mutena hayatlarini sürdürmeye devam etmekteler.

Sözgelimi milletvekilleri, temmuz ayi maas artislariyla, artik 40 bin yerine 56 bin lira maas alacaklar.

Cumhurbaskani Erdogan, gelen tepkiler üzerine kendi maas artisindan vazgeçse de, onun bu jestine, milletvekilleri katilmadilar.

Üstelik birçok milletvekili, anayasal esitlige aykiri bir biçimde, cari maaslari yaninda emekli maaslarini da almaktalar.

Zira sistem, biçimsel rutinini sürdürebilmek için vekilleri çesitli imtiyazlarla donatarak ve gönendirerek, kendisine baglamakta.

Onlar da giderek halkin degil sistemin vekillerine dönüsmekteler. Bu ise zaten etkisiz olan demokrasiyi daha da bir egemenler oyununa dönüstürmekte.

Olur olmaz meselelerde iktidara satasan muhalefet milletvekillerinin bu konuyu suskunlukla geçistirmeleri ise bir baska garabet.

Yoksa onlar da iktidar vekilleri gibi giderek içerisine gömüldügümüz krizin ciddiyetinin farkinda degiller mi?

Oysa Batili ülkelerde milletvekili ücretleri çalisanlarinkiyle neredeyse esit ve hatta bazi yerlerde daha da düsük.

Beri yandan asgari ücretin milletvekili ücretlerinin onda bir olmasi gibi akildisi bir esitsizlik de söz konusu degil.

 

Ne var ki sadece bununla kalmiyor, "sinifsiz imtiyazsiz" ülkemizin mümtaz vekilleri. Iktidar vekilleri(nin bir kismi) memleket ahalisi ekmek bulma derdindeyken, bu konular üzerinde mesai yapmak yerine, kendilerine açik hac kontenjanlarindan yararlanmak için meclisin de bir hafta erken tatiline de yol açacak bir biçimde Suudi Arabistan'in yolunu tutuyorlar.

Bu sorumsuzca girisimlerinden nasil bir fayda ummaktalar, Allah'in nasil bir lütfuna mazhar kilinacaklarini umuyorlar, bilinmez.

Oysa bu biçimsel dindarlik, günümüz sartlari içerisinde dinin özüne aykiri bir duyarsizlik kadar, toplumsal kosullara aldirissizligi da ele vermekte.

Bu ise dinin de ötesinde, demokrasinin ruhuna da aykiri bir kendini bilmezlik degil mi?

Oturup da ülkenin geldigi nokta ve bu gidisatin nasil önlenebilecegi üzerine mesai yapmak yerine, kimi hacca, kimi de tatil beldelerine giden vekiller sorumluluklarinin farkindalar mi acaba?

Yoksa artlarinda güllük gülistanlik bir ülke biraktiklarini mi düsünmekteler?

Yahut düsünecek çok daha önemli meseleleri mi var; bunun için mi gözlerden irak bir melce arayislari?

Yahut burada yapamadiklarini hac yoluyla bagislatabileceklerini mi düsünmekteler?..

Sadece vekiller degil tabi, halkin kendisinde de bu olagandisiligin üstesinden gelmeye dair bir emare gözükmemekte.

Sanki bir yil içinde fiyatlar birkaç kat artmamis ve dolayisiyla da halkin genis bir kesimi yoksullasmamis gibi olagan yasama biçimleri süregitmekte.

En azindan kurban (Allah'a yakinlasma) üzerinde, bu krizle birlikte bu yakinlasmanin nasil farkli bir anlama kavusturulabilecegine dair bir tefekkür gerekmez mi?

Yeryüzünde "halife" kilinmak, kendinden, toplumdan ve yeryüzünden sorumlu olmak, temelde bu anlama gelmekte degil mi?

Zira kurbanin Hz. Ibrahim'e dek varan kökensel anlami, insan kurbaninin, özellikle de çocuk (ilk çocuk) kurbaninin tanriyi hosnut kilacagi veya belalari def edecegi zannina dair toplumsal gelenegin, insan yerine hayvanin ikame edilmesiyle ortadan kaldirilmasini amaçlar.

Ancak Tanri'ya adanan bu kurbanin eti yakilmakta ve insanlarin faydasina sunulmamaktaydi. Iste bu gelenek de Islam ile birlikte ortadan kaldirilarak, kurbanlar yoksullarin ihtiyaçlarina hasredilmistir.

Günümüz için, nüfusun ve açligin ciddi bir sorun haline geldigi ve genel anlamda (küresel) bir gida ve beslenme krizine girildigi bu süreçte kurbanin, yani Allah'a yakinlasmanin ve yoksullugu önlemenin üzerinde yeniden düsünmek ve bununla ibadetler arasinda yeni destekleyici baglar kurmanin kaçinilmazligi da ortada.

Zira Hz. Ibrahim dönemi oldugu kadar, Hz. Muhammed'in dönemi de insanlik açisindan ciddi kriz dönemleriydi ve bu krizler her iki peygamber öncülügüyle insanlik için yeni yollar (sira'lar) açilarak atlatilabilmistir.

Simdilerde ise bu konuda tefekkür ve cehd yükümlülügü, günümüz insanliginin omuzlarindadir.

Tüm insanligin kurtulusunu müdrik olmayan ve bunu amaçlamayan çabalarin daha bastan akim kalacaginin bilinciyle, insanligi selamete kavusturacak yollar için Allah'a (Hakikate, Iyilige ve Dogruluga) yakinlasma çaba ve sorumlulugunu idrak eden müminlerin ve bu baglamda tüm insanligin bayramlarini tebrik ediyorum.

Not: Bu yazi 08.07.2022 tarihinde indyturk.com sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz.

https://www.indyturk.com/node/528921/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/bayram

Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

Fotograf: AA

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
1 Küresel Statükonun Sarsılması ve Zohran Mamdani2 İki Direniş Biçimi ve Barış3 Gazze, Rojava ve Zeytin Ağacı4 Türkiye ve İsrail5 Gazze ve Dost Bildiklerin Sessizliği6 NEOFAŞİZM7 Başka Türlü Yapmak8 Yozlaşma ve Çöküş9 Silahları Yakmak10 İsyan Bile Değil11 Küresel Savaş ve Stratejik Akıl12 Meal/Çeviri Çabaları ve Anlamanın Askıya Alınması13 İLK MÜSLÜMANLAR14 İSLAMCILIK ÜZERİNE15 Barış ve Şükran16 Düşündürücü Bir Veda17 Hakikat Nerede18 Savaş Siyasete Dahil(mi)dir19 Demokratik Konfederalizmden Demokratik Siyasete20 Öcalan’ın Çağrısı21 SÖZÜ SAVAŞA BENZER22 GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK23 Egemen bakışın açmazı24 Ezilenlerin çelişkisi25 Sömürgecilik26 Eleştirel özgürlük ve ahlak27 Gösteri Toplumu28 Göçmenler, köylüler ve madenler29 Trajik bir mesele olarak Filistin ve soytarılar30 Taha Abdurrahman31 Sörfçü ve göçebe32 Dayanışma ve kapitalistleşme33 Doğru soruları soramamak34 Göçmenler, kitleler ve linç kültürü35 Filistin direnişi ve sivil itaatsizlik36 Siyasal ahlak37 Fırtına öncesi sessizlik38 Her Dem Yeni Doğarız39 Nükleer silahlanma ve güç zehirlenmesi40 Adalet ve Hakkaniyete Dair41 Yollar ve tarihsicilik42 İhtişam ve sefalet43 İbrahim ve Odysseus44 Yoksullaşma tepkisi, Gazze öfkesi45 VİCDAN MAHKEMESİ46 Yaşama Sevinci47 Heterotopik bir mücadele alanı olarak başörtüsü48 Adaletin dağıtımı, dağıtımın adaleti49 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (2)50 Humeyni, devrim ve velayet-i fakihlik meselesi (1)51 Dilde yurtlanmak (1)52 Fair Play53 Neden54 Siyasal ihtiras55 FİLİSTİN VE HAC56 Sömürgecilik ve maduniyet57 Osmanlı ve cumhuriyet58 KURU OTLAR VE TAŞRA59 Sınırlarda dolaşmak60 İSRAİL61 Gazze'de dile gelen62 Filistin direnişi ve Hamas63 Yeni sömürgecilik64 Savaş ve barış65 Aykırı bir muhafazakâr: Heidegger66 Gandi ve şiddet dışı direniş67 Politikacı, göçmen ve şair68 Nietzsche, Tolstoy ve iyilik69 Trajedinin felsefesi: Dostoyevski ve Nietzsche70 Dini Anarşizim71 Jean Paul Sartre ve özgürlük72 Madunun dili, öfkesidir73 Göçebe tutum74 İttihatçılık ve demokrasi75 Boyun eğmeyen hayalperest: Franz Kafka76 Yollara çıkma vakti77 Müslümanlar, ahlak ve Avrupa78 Islam ve çagdaslik gerilimi79 Islamciligin sagcilasmasi ve ayrilan yollar80 ORUÇLA GELEN81 Pastorallik Fikri ve Raiyetten Insaniyete Dogru Siyaset82 Sessizlik ve Bagis83 Muvahhidden evrensele: Atasoy Müftüoglu (1)84 Paylasma ve Körlük85 Sedat Yenigün Üzerine86 Bayram87 Sorunsallikta Yasamak88 Cahillik89 Bulgur ve Adalet90 Din, Politika ve Felsefe91 20. Yüzyilin Paradigmasi ve Aliya92 Kamusallasma Sikintisi
YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!